- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Mimar Şener Özler’in Anısına / Dam Notları
Geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısında özellikle büyük kentlerimizin mimari dokusu hızla bozulmaya başladı. Arsa spekülasyonu uğruna kentlerimizin mimari mirası yok ediliyor, yeşil alanları yağmalanıyor, kısacası “planlı çarpık, plansız çarpık imar“larla kentlerimizin façası bozuluyordu.
70‘li yılların genç mimarları olarak bu imar bozuntusu “imara” kayıtsız ve seyirci kalamadık, kalmadık. Ayrıca Mimarlar Odası’nın o dönemdeki o biçim bir “imara” karşı tavrı da bizi etkiledi; “Köprüye Hayır!” falan derken kendimizi oda çalışmalarının içinde bulduk.
Yaşanılır şehirler istiyorduk. Kentlerimizde tarihi ve doğal çevrenin korunmasını istiyorduk… Kimse bize sormuyordu ama biz mimar olarak kendimizi kentimizden sorumlu tutuyorduk…
Şener Özler de öyle, sorumluluğu üzerine almış mimarlardan biriydi ve o kendine özgü bir tavırla, değerbilmezliğe, umursamazlığa, hoyratlığa karşı usulca, alçakgönüllüce direndi durdu tez biten ömrü boyunca.
Onun bu tavrı bir çağrı, bir uyarı idi aynı zamanda; hayatın çirkinleştirilmesine ve yağmalanmasına karşı kayıtsız kalmamaya. Bir mimar olarak yaşanılır bir dünyanın yaratılması için çaba göstermeye çağrı.
Hasan Çakır, 8 Ekim 2001, Frankfurt