Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”

Yazar- Metin Karadağ 3 Mayıs 2024 Cuma

Dünyaca ünlü bilim insanı Albert Einstein: “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.” derken büyük bir “Hayal Kurucu” olarak aslında ne kadar derinlikli ufukları önümüze açtığını hiçbir zaman unutmamalıyız…

Sizin de farkında olduğunuz gibi, bütün dünyada sürekli yaşananlardan dolayı; yaygın ağır bir vaka olarak bezginliğe tıka basa doymuş olan hayallerimiz bile zamanın biriktirdiği sayısız değerlere karşın gitgide fakirleşmeye devam ediyor…

Aynı dünyanın aynı zaman diliminde yer alıp da farklı çağların sorunlarıyla boğuşarak yaşıyor olmak artık hiçbirimizi şaşırtmıyor…

Mutlaka bilirsiniz, hayal kurmayı aşağılayan “Hayal kurmayı bırak…” ya da “Hayalci…” sıfatlarıyla karşılaşmamış olmanız olanaklı değil; birine karşı kullanıldığını duymuş ya da doğrudan görmüş olabilirsiniz…

Ne de olsa “Lüzumsuzluk da bir lüzumluluk değeri içerir…” ya da “Gereksizlik de bir gereklilik değeri içerir…” de diyebiliriz; gereksizlikler bir anlam bütünlüğü katar ve gereklilikler değerlenirler daha da fazla…

Metin Karadağ: “2003 Burgazada açıklarında…”

Beklemekten yorulmuş tüm umutlarımızı yeniden tutuşturup alevlerinden doyasıya yaşanılası yepyeni dünyalar kurmak…

Aynı zamanda “Umudun Mimarisi” olarak, kıyıda köşede kalmış ya da yepyeni düşüncelerimizi bir araya getirerek tasarlamak, üretmek ve ortaya koymak; olağan mimari meslek eylemlerimiz değil midir?

Ancak, 2.Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte yıkılan kentlerin onarımı ya da yeniden yapımı sürecinde; yapılan ilk uygulamaların üzerinden çok fazla zaman geçmeden yeniden yıkıldığının örneklerini görmüştük.

1996 yılının 30 Mayıs-14 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da yapılan “Habitat-2 İnsan Yerleşimleri Konferansı” sırasında ülkelerin basıp dağıttıkları Ulusal Rapor kitaplarından biri de “France Habitat-2 1996 İstanbul” başlığı ile yer almıştı.

Raporun çok önemli bir bölümünde 2.Dünya Savaşı sonrasındaki konut açığını kapatmak için yapılan Toplu/Sosyal Konutların dinamitlenerek yıkıldığını gösteren resimler yer alıyordu. Bu yıkımların gereği olarak da, insanları birbirlerine karşı yabancılaştırıp suç örgütlenmelerine yol açarak; sosyal dokunun bozulmasına neden olduğu dile getiriliyordu…

Bu konu özellikle Almanya ve Fransa’dan önemli görüntüler eşliğinde belgesel yönetmeni İmre Azem’in hazırladığı “Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir (2011)” belgeselinde de yer almaktadır.

Ülke bütününde “Katma Değer Üretimini” terk edip “Yağma Değer Tüketimi” ile devam eden sığ ekonomi politikalar nedeniyle, geleceğini yani hayallerini yitirmiş sorunlu kentlerin insanları da işlenen onca “Kent Suçları” arasında yeni sorunlarla uğraşarak yaşamaya çalışırken kendi kendilerine yabancılaşıp hayallerini kuramaz hale geliyorlar…

Buna karşın, Uluslararası Mimarlar Birliği’nin ülkemizde gerçekleştirdiği “UIA 2005 İstanbul Konferansı” da tüm değerlendirmelerin yanı sıra sonuç bildirisiyle birlikte hayal dünyamıza önemli katkılar sağlayacak ipuçları bırakmıştır…

Yaşanan ve yaşanması öngörülenlerin ötesinde, geleceği bugüne getiren; iyi, güzel ve doğruya dayanan tüm mutlu yaşantılara bir an önce ulaşmak için önce o yaşantıların hayalini hep birlikte kurmayı denemek gerek…

Aslında yeryüzünde herkesin iyiliği üzerine kurulu bütün güzel hayaller, kardeştir…

Mimarlara Mektup Bülteni, Nisan 2024, Sayı: 289

Yazar- Metin Karadağ 3 Mayıs 2024 Cuma