Kent Düşleri Atölyeleri XVIII: “Kolektif Bellek ve Meydanlar”

Doğal ve beşerî çevrenin bir parçası olarak insanın çevresi ile girdiği etkileşim, birikerek belleği oluşturur. “Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin” olarak tanımlanan “bellek”, bilinç dışı da gelişebilmekte ve yalnızca depolanmakla kalmayıp, aynı zamanda gelecek deneyimleri de şekillendirmektedir. Bireyin belleğinde, geçmişte yaşanan olaylar veya edinilen bilgilere dair izler saklanmakta, anı olarak adlandırılan bu kodlar sonsuz çeşitlilikte olabilmektedir. Soyut bir olgu olarak bellek, insanın bireysel düşün dünyasında oluşsa da çeşitli kanallarla yayılarak, paylaşılarak ve nesiller arasında aktarılarak topluluklara mal olmakta; kollektif bellek etrafında kitleleri bir araya getirmektedir. Toplum neyi hatırlayıp neyi unutacağımıza dair farkında olmadan bize rehberlik eder. Bu doğrultuda kişisel anıların ortak anlatıya dönüşmesi ve toplum içerisinde birlikte yaşananların zihinde yer edinmesi kollektif belleği oluşturur.

Birey ya da toplum olarak hatırlamak için mekânlara ihtiyaç duyarız, mekanlar da belleğimizin oluşumunu ve dönüşümünü etkileyerek onu şekillendirir. Kollektif belleğin şekillendiği en belirgin alanlar ise meydanlardır. Çünkü meydanlar toplumların fiziksel ve kültürel hafızalarının somutlaştığı, zamanla oluşmuş kamusal alanlardır. Bu alanlar, geçmiş uygarlıklardan günümüze kadar toplulukların bir araya gelme ihtiyaçlarını karşılayan; ticaretin, kutlamaların, adaletin ve toplumsal değişimlerin merkezi olmuşlardır.

Kentin zaman içindeki dinamikleriyle birlikte meydanlar da dönüşür; İstanbul gibi farklı kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan bir kentte, meydanların dönüşümü de oldukça belirgindir. Kimi meydanlar eski işlevini kaybederken, kimileri toplum tarafından atfedilen yeni anlamlarla yeniden şekillenmekte ve tarihin seyrine paralel olarak kollektif bellek mekânlarına dönüşmektedir. Dönüşümler, yalnızca fiziksel değişimle sınırlı kalmayıp toplumsal açıdan mekânın kazandığı yeni anlamları da içermektedir.

Meydanlar, yalnızca bir kentin ortak kullanılan fiziksel mekânları anlamına gelmez, aynı zamanda insanları bir araya getiren, ortak deneyimlerin paylaşıldığı, hatıraların biriktiği kollektif bellek mekânlarıdır. İster en başından tasarlanarak isterse de toplumun kendiliğinden bir araya geldiği mekânlar olsun meydanlar, zaman içerisinde dönüşüm geçirmelerine karşın geçmişin izlerini taşımaya ve yeni anlamlar kazanmaya devam edeceklerdir. Toplumlar var oldukça, meydanlar da ortak hafızamızın önemli bir parçası olmayı sürdürecektir.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından düzenlenen Kent Düşleri Atölyesi’nin XVIIIincisi bu yıl “Kolektif Bellek ve Meydanlar” temasıyla gerçekleştirilecek. Türkiye’nin demokrasi ve kent mücadelesi tarihine geçen Gezi Parkı/Taksim Meydanı, Saraçhane Parkı ve Meydanı ve Eminönü, Üsküdar, Beşiktaş vb. gibi kentimiz meydanlarını tasarım ve kollektif bellek ekseninde ele almak isteyen tüm öğrencileri atölyeye katılmaya davet ediyoruz!