- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Yaşamsal Bütünlüğün Diyalektik Yansıması ve Kentlerin Bileşenleri Olarak; Ben’den Bize, Tüm Kentsel ve Çevresel Organizmalarla…
İnsanlık tarihi bir yandan; “İnsanın kendi kendisine; kendi emeğine; başkalarının emeğine ve başkalarına yabancılaşmasının” tarihidir…
Bugün hala kendi kendimize yabancılaşmaya devam ederken; dünyamız da dönmeye ve değişmeye devam etmektedir…
Böyle durumlarda farkında olmadan; kendi kendimize yabancılaşmamızı durdurmak için zamana çentikler atarak durdurmaya çalışır ve hafızamızda bizi koruyacak kuytuluklar yaratırız…
Yaşama tutunma davranışlarımızda atmış olduğumuz bütün çentikler; kendi içimizde her kayboluşumuzda bizi kendimize getiren direnç noktalarıdırlar…
Kişisel tarihimizi bu direnç noktalarını birleştirerek bütünlüklü bir resme dönüştürürüz…
Şu an neredeyiz ve ne/ler yapıyoruz; nereye doğru gidiyoruz; nereye ulaşmaya çalışıyoruz gibi sorular bizim kendi/kişisel gelecek tablomuzun ayrıntılarını oluştururlar.
Aynı şeyleri yaşamakta olan başkalarının da başka tablolar oluşturmakta olduğunu bir an bütünlüklü olarak düşünürsek; çok boyutlu resim bulutlarımızın birbirlerine dokunmaması olanaklı değildir…
Çünkü köpürmüş suyun oluşturduğu birbirine bitişik farklı büyüklüklerdeki baloncukların birbirlerine dokundukları ara kesitlerde olduğu gibi; aynı akarsuda birlikte yol almaktayızdır.
Bakışlarımızı bir an içinde yaşamakta olduğumuz ortamdan ve bu yazıdan kaldırıp; dışarıdaki kentsel ve çevresel uzama baktığımızda gördüğümüz kargaşada, kaosta kendimizin de payı olduğunu unutmamalıyız…
İnsanlık tarihi boyunca üretilmiş olan her birikim, ortak değer olarak; her zaman kullanımımıza açık biçimde orta yerde durmaktadır…
Herkes, tüm bu birikimlerden kendince/kendine göre bir sorgulama üretmek ve “Kendi Yaşam Estetiğinin Rönesansı” olarak kullanmak için farklı seçenekler sıralayabilir.
Ben de, kendimce/kendime göre ilk olarak, aklıma gelen bu üçlüyü seçtim…
Örnek, “Bilim”: ”Bilinenlerden hareketle; bilinmeyenlere yönelik; onları bilinir kılma kaygısı ve çabasıdır…”
Örnek, “Modernizm”: “Geçmişten bugüne(şimdi) gelen birikimlerle; geleceğe yönelik sürekli geçerli bugünü/şimdiyi/o anı üretme kaygısı ve çabasıdır…”
Örnek, “Mükemmel”: “Mükemmele ulaşma çabasının ve sürekli kaygısının kendisidir…”
Kendi yaşamımızın geçmiş örgüsünü; -bugünü de ekleyerek- geleceğe yönelik öngörüler dizisi haline getirmeye çalıştığımızda;
“Bilim/Modernizm/Mükemmellik” üçlüsü ile birlikte ortaya çıkacak tabloda, gelecek konusundaki endişelerimizi kaygıya; kaygılarımızı da üretim alanımıza yansıtmaya başlatmış ve tüm yabancılaşmalarımıza karşı yeni ve ortak gelecekler inşaa etmiş olacağız…
Doğal ve Kentsel Yaşamda birbirimizin ortak keseni olan tüm değerlerimiz; sadece kendi seçtiklerimizden oluşamaz… Yabancılaştığımız ve henüz yabancılaşmadığımız her şey bizleri de her gün yeniden birleştirir, ayrıştırır ve yeniden buluşturur.
Biz doğa, çevre, kent, kedi, köpek ve fareler olarak; hep birlikte daha iyi yaşamanın yollarında birlikte yürümeye devam ederiz…
Karışmayın!…
Mimarlara Mektup Bülteni, Temmuz 2024, Sayı: 292