- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Yarım Kalamayan Öyküler…
“Bazı öyküler bayrak gibidir; sayfaları yırtılsa bile devamını iç-görünüzle çözüp anlayarak tamamlayabilirsiniz…”
UIA 2005 İstanbul sırasında Cemal Reşit Rey Salonu’nda sessiz sedasız bir panel yapılmıştı. ‘Sessiz sedasız’ çünkü masadaki konuşmacı sayısıyla izleyici sayısı neredeyse başabaş durumdaydı. O sırada bitişikteki Lütfi Kırdar Kongre Salonu’nda ise sıcaktan helvaya dönmüş bir havada ve üstelik tıklım tıkış bir halde dünyaca ünlü ve yünlü mimarlar “olağan köpük showlarını” yapmaktaydılar.
Biz kimse olmadığı için o kavurucu yaz sıcağında daha serince olan Cemal Reşit Rey Salonu’na dönelim.
Büyük çoğunluğu eğitim konusunda iddia sahibi oldukları için olsa gerek, İspanyollar’dan oluşan UIA Eğitim Konseyi Üyeleri; İspanya’da mimarlık eğitimi sürecindeki ayağa kalkıp atağa geçtiği süreci farklı yönleriyle anlatıyorlar…
Ve bu yolda edindikleri deneyimleri, yönetiminde oldukları UIA Eğitim Konseyi aracılığı ile tüm dünya mimarlığına armağan olarak sunuyorlar.
Yine UIA Eğitim Konseyi’nin başka bir üyesi ise Japon mimar Prof. Nobuaki Furuya. Kendisi Tokyo Waseda Üniversitesi’nden… Japonya’daki 3+3 yıllık eğitim sürecini anlatıyor geleneksel sakinliği ile… “Öğrenci ilk aşama 3 yıllık eğitimi tamamlarsa, yardımcı eleman yani inşaat teknikeri olarak büro ve şantiyelerde mutlaka iş bulabilir…” diyor Nobuaki Hoca…
Ama öğrenci eğer mimar-mühendis(Japonlar hala eskiden bizde olduğu gibi yetiştiriyorlar.) olmak istiyorsa +3 yıl daha okumak zorundalar, diyor…
Sonra mimarlık okullarındaki farklı eğitim uygulama ve deneyimlerinin tanınması/kabulu(validasyonu) işlemlerinin nasıl yapıldığını anlatıyor…
Ardından Japonya’daki mimarlık eğitiminin eşdeğerlilik(akreditasyon) ve yeniden güncelleme işlemlerinin nasıl bir süreç olduğunu zengin görsel örneklerle anlatıyor.
Bu anlatım sırasında 3+3 eğitim sürecini Japonya’da bizzat o an yaşıyormuşsunuz hissi uyanıyor… İlk 3 yıl eğitiminin akreditasyon süreci ve son 3 yıllık eğitiminin akreditasyon sürecini aşama aşama sanki bir eğitim tapınağındaki vakur, ciddi ve dingin bir törendeymişçesine yaşıyorsunuz…
Proje etütlerinde yapılan eskizler ve diğer el becerisi çalışmalar pempe ve tombul dosyalar içinde her bir öğrencinin oturduğu sıranın üzerinde… Dosyaları bağladıkları koyu pembe kurdelelerin fiyonkları ve serbest uçları “belli açıda ve belli yöne bakar durumda…” ve tören kıtasını(Bizdeki MİAK Akreditasyon Ziyaret Takımı) hazırda bekler durumda.
Tören Kıtası’ndan biri tarafından rastgele pembe tombul dosyalardan biri seçiliyor ve sanki ameliyata alınıyor… Ameliyat titizliğini görebiliyorsunuz, slayttaki resimden. Sonra başka pembe tombul dosyalardan biri; sonra başka pembe tombul…
Şimdi bir an duralım ve bu gizemli stratosferden biraz aşağıya düşüp bizim atmosferimize gelelim mi? Hatta yeryüzü biyosferinden bir örneğe “YÖK’ün Denklik Kurumu nasıl çalışıyor?”a bir göz atalım:… YÖK Denklik Kurumu’nun ellerinde sadece “Avrupa Yükseköğretim Alanı 1989 Lizbon Şartı” var. Evet ellerinde sadece bu “çekiç” olunca herşeyi “çivi” olarak görmeleri de normal… Örneğin “3 yıl Orman Ürünleri İşletmeciliği” üzerine “1 yıl da Sahne Sanatları Tasarımı Mimarisi” okumuş bir öğrenciyi:… (3+1)=4 yıllık eğitimini tamamlamış; e, içinde “Mimari” de var denilerek; Mimarlar Odası’na üye olması tavsiyesiyle “Mimarlığa Denklik Belgesi” verip gönderiyorlar…
UIA’nın ve ACE’nin Mimarlık Eğitimi konusunda geliştirdikleri “yerel özgünlüğe öncelikli olarak değer veren evrensel eğitim kriterleri” bir kenara itilip yok sayılarak yerine;
Dünya Bankası ve IMF koordinasyonunda uluslararası sermayenin sistemleştirdiği MAI-GATT-GATS-… şemsiyesinin baskısı ile “Pazar için Eğitim Kriterleri”ne göre şekillenmiş ve sonrasında (bugün)“Bologna Süreci”ne dönüşmüş olan “Avrupa Yükseköğretim Alanı 1989 Lizbon Şartı”nın esiri gibi davranan “YÖK Denklik Kurumu”nun kendisini bile kurtaramaz bu durumuna bir şey dediğimiz yok!…
Ama bizim sözümüz başarıları nedeniyle “UIA Eğitim Konseyi Üyeliği”ne hakkıyla seçilen “İspanya Mimarlar Odası(diyelim)” temsilcilerinin öncülüğünde “İspanya Mimarlık Politikası”nın gereğiyle hazırladığı karar taslağının “İspanya Hükümeti tarafından kabul edilmesiyle doğan yeni durum üzerine olabilir.”
Bu karar sonrasında tüm İspanya mimarlık adına büyük bir sıçrama gerçekleştirmiş ve bugün mimarlık eğitiminde örnek ülke haline gelmiştir. Peki İspanyollar ne yapmışlardır da mimarlık ve eğitimde aynı anda örnek ülke olmuşlardır?…
İspanya Hükümeti Avrupa Birliği(AB)’ne girmeden 2 yıl önce, Ülke Mimarlık Politikası’na yön veren zorlu/kritik bir karara imza atmıştır…
Ülke Meclisi’nin onayından da geçen o kararda, dünyaya demişlerdir ki İspanyollar;
“İspanya’da herkesin(kamunun) kullanımında olan resmi ya da özel tüm yapı ve yapılaşmaların mimari projeleri, uluslararası mimarlık yarışmaları ile elde edilecektir…”Sanki, “Eyy, bu dünyanın mimarları, buyurun gelin hodri meydan!…” demişlerdir…
Ve o 2 yıl boyunca “uluslararası jürilerin titiz katkı ve denetimleri eşliğinde” yapılan tüm uluslararası yarışmalarda, neredeyse tüm yarışmaları, İspanyol Mimarlar’dan oluşan ekipleri kazanmışlardır. Bu önemli başarı, aynı zamanda özgüven aşısıyla güçlendirilmiş olan Ülke Mimarlık Politikası’nın da başarısı ile sonuçlanmıştır.
Bugün İspanya’da açılan uluslararası yarışmaları İspanyol mimarlar dışındaki yabancı mimarların/grupların kazanması çok güç!…
Ülkemizde ise aynı özellikteki projeler ve yapılar bırakın uluslararası olanını normal ulusal yarışmayla bile yapılmıyor!…
Dahası, bugün ülkemizde artık neredeyse aynı özellikteki tüm projeler ve yapılar sadece ve sadece yabancı mimarlara ikram ile yaptırılıyor!…
Okuldayken ekipler halinde yoğun, sürekli çalışmayla koordinasyon/sosyalleşme becerisini geliştirilmesine izin verilmeyen, kendi bireysel hazları ve özendikleri kült arasında ezilmeye mahküm hale getirilerek “eğitimin öznesi” olmaktan çıkarılan öğrenciler; soru soramayan endişeli genç zombiler olarak dolaşıyorlar. Tek çareleri bu sloganda saklı: “Bütün Üniversitelerin Öğrencileri Birleşin!…” Bu konuda önce kendinize güvenirseniz “Mimari Stajda Rotasyon Programı” işinizi daha da kolaylaştıracaktır… ( www.mimarist.org.tr/msr.htm )
Umut gelecektir. Nice mutlu ve umutlu yıllar dilerim…