- Toplum, Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması Basın Açıklaması
- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
TMMOB İstanbul İKK Kadıköy’den seslendi: “Çözüm istiyoruz”
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu bileşenleri 18 Aralık 2021 tarihinde Kadıköy İskelesi’nde bir araya gelerek Türkiye’nin her yerinde İKK’larımız aracılığıyla gerçekleştirilen “Emeğimize, Mesleğimize, Haklarımıza Sahip Çıkıyor, Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!” kampanyası için kitlesel bir miting düzenledi. Mitinge TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın konuşması damga vurdu.
Koramaz şöyle dedi:
Emeğin ve emek mücadelesinin başkenti İstanbul’un dört bir yanından gelen meslektaşlarım, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yönetim kurulu adına hepinizi selamlıyorum!
Dostlarım, bizler bu ülkenin mühendisleri, mimarları, şehir plancılarıyız!
Fabrikalardan şantiyelere, tersanelerden madenlere, santrallerden limanlara, tarım alanlarından ormanlara kadar her alanda üretimin olduğu her yerde hayatı yaratanlarız!
Bizler bu ülkenin geleceğini aklın ve bilimin gösterdiği yolda kuran teknik elemanlarız!
Bugün Türkiye’nin dört bir yanında emeğimize, mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkmak için, sorunlarımıza çözüm aramak için sokaklardayız.
Dostlarım,
Ne dayanacak gücümüz, ne de katlanacak tahammülümüz kaldı. Öfkemiz burnumuzda, öfkemiz sokaklara taştı…
Sokaklara taşan sadece bizim öfkemiz değil, “geçinemiyoruz” diyen milyonların öfkesi.
Aylardır başlarını sokabilecekleri bir yurt bulamadıkları için “barınamıyoruz” çığlığı atan üniversite öğrencilerinin öfkesi sokağa taştı.
Emeğinin, alın terinin hakkını alabilmek için mücadele eden işçilerin öfkesi sokağa taştı.
Sahte enflasyon rakamlarına dayalı ücret zamlarıyla her yıl daha da yoksullaşan kamu emekçilerinin öfkesi sokağa taştı.
İnsanlık dışı çalışma koşulları altında, günler aşan yoğun mesai saatleri boyunca emeğinin karşılığını alamadan çalışmak zorun kalan sağlık çalışanlarının öfkesi sokağa taştı.
Tarlasına ekecek tohum, atacak gübre bulamayan üreticilerin öfkesi sokağa taştı.
Sattığı malın yerine yenisini koyamayan, borçlarla dükkanını çevirmeye çalışan esnafın öfkesi sokağa taştı.
Açlık sınırının altında maaşlarla geçinmeye çalışan emeklilerin, her gün bir başka kapıdan geri çevrilen işsizlerin, evinde bir lokma ekmeği kalmamış yoksulun öfkesi sokağa taştı.
Sokağa taşan öfkemizin nedeni, kendi iktidarından başka hiçbir şeyi umursamayan tek adama rejimdir.
Öfkemizin nedeni bir ayağı israfa, bir ayağı yolsuzluklara, bir ayağı mafyaya dayanan bu yoz düzendir.
Öfkemizin nedeni, kazanırken sadece onların nemalandığı, kaybederken bütün yükün bizim sırtımıza yüklendiği bu bezirgan saltanatıdır.
Dostlarım,
Her geçen gün paramız değersizleşiyor. Kasım ayı başında 10 lira olan dolar kuru, sadece bir buçuk ayda, 15 liraya dayandı. 1, buçuk ayda paramız yarı yarıya değersizleşti.
Değeri düşen sadece paramız değil, emeğimizdir, alın terimizdir. Değeri düşen hayatlarımızdır.
Yıllardır uyguladıkları yanlış ekonomi politikalarıyla ülkeyi uçurumun kenarına kadar sürükleyenler, şimdi de kendi yarattıkları bu krizin faturasını halka ödetmek istiyorlar.
Halkı yoksullaştırarak, emeğimizin değerini düşürerek, sömürüyü derinleştirerek kendilerine yeni bir zenginleşme yolu açmak istiyorlar.
Bizim geleceğimizi karartarak, kendilerine parlak bir gelecek yaratmak istiyorlar.
Bizim çocuklarımızın hayatlarını çalarak, kendi çocuklarına pudra şekerinden toz pembe hayatlar kurmak istiyorlar.
Buna izin vermeyeceğiz!
Milyonların yoksullaştırılarak, iktidar çevresindeki bir avuç sermayedarın zenginleşmesine izin vermeyeceğiz!
Bizler hayat pahalılığı, vergi yükü, bitmeyen zamlar altında perişan olurken, saraylıların ihtişamlı yaşamlar sürmesine izin vermeyeceğiz!
Fakire din iman, zengine han hamam düzeninin ilelebet devam etmesine izin vermeyeceğiz!
Dostlarım,
2022 yılı merkezi yönetim bütçesi üzerine görüşmeler dün tamamlandı.
Bundan bir ay önce bütçe teklifi meclise geldiğinde yaptığımız açıklamada bu bütçede halk olmadığını dile getirmiştik.
Bütçe görüşmelerinde bir kez gördük ki, bu bütçeyi savunan bakanların hiçbirinin gündemlerinde halkın sorunları yok.
Kendi çıkarlarını halkın ihtiyaçlarından, kendi siyasi istikballerini halkın önceliklerinden üstün gören, halkın sorunlarının çözüleceği meclis salonunu dövüş arenasına çeviren iktidar sahiplerinin halka verecek, söyleyecek hiçbir şeyi yok.
Bir ülkenin parası bir ayda %50 değer kaybına uğrarken, o paraya dayanarak oluşturulan bütçenin bir anlamı olmadığını onlar da çok iyi biliyorlar.
Merkez başkası öngörülerinin ne kadar tutarsız olduğunu onlar da biliyorlar. TÜİK rakamlarının ne kadar yanlış onlar da biliyorlar.
Enflasyon hedeflerinin, orta vadeli planlarının, işsizlik rakamlarının ne kadar anlamsız olduğunu onlar da biliyorlar.
Bile bile, gözlerimizin içine baka baka bize umutlu gelecek masalları anlatıyorlar.
Bu masallara karnımız tok.
Artık sesimizi daha gür yükselteceğiz. Artık daha fazla yan yana geleceğiz. Artık daha fazla sokaklarda olacağız.
Emeğimize, mesleğimize, haklarımıza hep birlikte sahip çıkacağız. Umutlu yarınları hep birlikte kuracağız.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın TMMOB örgütlülüğü!
Sonrasında TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik tarafından okunan açıklama şöyle:
Bu ülkedeki 600 binin üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısının sesi olarak bizler, Kasım ayı başından bu yana emeğimize, mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkmak, sorunlarımıza çözüm bulmak için kampanya yürütüyoruz.
2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin Meclis komisyonlarında tartışılmaya başlanmasıyla beraber bizler de meslektaşlarımızın ekonomik ve özlük haklarını geliştirmek için yoğun çaba içerisine girdik.
Birliğimize bağlı odalarımızın tüm şube ve temsilciliklerine taleplerimize ilişkin pankartlar astık. İl Koordinasyon Kurullarımız aracılığıyla basın açıklamaları yaptık. Broşürler, bildiriler yayınladık. Milletvekillerine ve siyasi partilere gönderdiğimiz yazılarla, sosyal medya kampanyalarıyla sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi dile getirdik.
Kriz döneminde meslektaşlarımızın giderek derinleşen sorunlarının çözümü için
İşsizlik sorununun çözülmesini, diplomalı işsizliğin ortan kaldırılmasını istedik.
Mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdamının artırılmasını ve tüm meslektaşlarımız için kadrolu güvenceli istihdam sağlanmasını istedik.
Kamuda çalışan meslektaşlarımızın ek göstergelerinin artırılarak, ücretlerinin ve özlük haklarının iyileştirilmesini istedik.
SGK ile TMMOB arasında ücretli çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının asgari ücret denetim protokolünün ivedilikle yürürlüğe konulmasını istedik.
OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile haksız ve hukuksuz biçimde kamu görevinden ihraç edilen meslektaşlarımızın tüm haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmesini istedik.
Özelleştirme uygulamalarına son verilerek özelleştirilen kamu kuruluşlarının yeniden kamulaştırılmasını istedik.
Toplumun güvenliğinin sağlanması için zorunlu olan kamusal mesleki denetimleri ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemelerin ve serbestleştirme uygulamalarının sonlandırılmasını istedik.
İstedik ki, her geçen gün artan hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk karşısında meslektaşlarımızın hayatları daha da zorlaşmasın.
İstedik ki, bu ülkenin tüm zenginliklerinde, üretilen tüm değerlerinde emeği olan, hayatı yaratan mühendis, mimar ve şehir plancılarının emeği zayi olmasın.
İstedik ki, bütçeden emekçilere, yoksul halka, kamusal yatırımlara, kamu hizmetlerine daha fazla pay ayrılsın.
Krizin tüm yükünün emekçilere yıkılmayacağı insanca yaşayabileceğimiz bir gelir düzeyi ve adil bir vergi sistemi istedik.
Ne yazık ki siyasi iktidar tüm taleplerimize kulak tıkadı. Bütçe görüşmelerini halkın sorunlarının çözümü için bir fırsat olarak kullanmak yerine, muhalefet milletvekilleri ile laf yarıştırmak, kavgaya tutuşmak için kullandı.
Siyasi iktidar halkın taleplerine kulak tıkadıkça, halkın sorunlarını göz ardı ettikçe kriz daha da büyüyor. Paramızın değeri her geçen gün daha da düşüyor, hayat pahalılığı daha da artıyor, geçinmek her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Tüm ülke olarak her gün daha fazla yoksullaşırken, borçlarımız daha da artıyor.
Siyasi iktidar, paramızın pula dönmesini, geniş halk kesimlerinin yoksullaşmasını, reel ücret kaybını engelleyemediği için şimdi bu sefaletimizi kalıcı hale getirecek bir ekonomik düzeni bize kurtuluş olarak sunmaya çalışıyor.
Yoksullukta uzlaşmayacağız! İktidarın bize dayattığı bu kadere teslim olmayacağız! Emeğimize, mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkacağız! Sorunlarımızı görmezden gelen iktidara inat, sorunlarımıza hep birlikte çözüm üreteceğiz.
Meslektaşlarımızın taleplerinin taşıyıcısı, emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimlerin gür sesi olacağız.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın TMMOB!