“Önleyici TIP olarak; Mimarlık…”
Hipokrat, bugün “Tıp Etiği(Deontoloji)”nde kapsamlı olarak yer alan “Önleyici Sağlık Hizmetleri”nden, “en eski ve ilk yazılı etik belge” olan ve kendi adıyla bilinen “Hipokrat Yemini”nde de hekimlerin görevi olarak söz etmiştir… Ancak “insanları hasta etmemek sorumluluğu, yalnızca hekimlere bırakılamayacak kadar da büyük ve yaygın bir sorundur…”
Amacı sadece reklam pazarında otlanmakla sınırlı janjanlı gazetelerin olmazsa olmazı üçüncü sayfa haberi olan “İsviçreli Bilimadamları” ne demiş bilemiyoruz ancak bir gerçek var; o da eksik yapılan mimarlığın insanları hasta ediyor olmasıdır. Mimarların ve doktorların buluştuğu yerlerde öteden beridir sıkça yapılan bir espri, aynı zamanda acı bir gerçeği de dile getiriyor. “Doktorların hatası toprağın altına gömülür, mimarların hatası ise toprağın üstüne dikilir…”
Dünyada uygulanmakta olan “Mesleki Sorumluluk Sigortası”, projelendirme ve yapı üretimi sürecindeki hizmetlerin analizi ile ortaya çıkan sorunların giderilmesi yönündeki baskılayıcı etkisi; kavram alanımızı daha zenginleşerek “Mesleki Etik” alanındaki üretim süreçlerini yeni duruma göre tanımlayarak geliştirmektedir. Zaten ülkemizde de uzun yıllardır “Daha Sağlıklı Bir Çevre İçin Daha Saygın Bir Mimarlık” ilkesine bağlı olarak yapılanlar; gelinen noktada “Meslek Etiği”ne uygun yapılan mimarlık hizmetlerinin aynı zamanda karşımıza “Önleyici Sağlık Hizmetleri” olarak da çıktığını göstermektedir. Bu da geniş kesimlerin henüz pek farkında olmadığı “Mesleki Etik Kalite”nin artırılması yönündeki çabaların en azından “Sağlıklı ve Samimi” olduğunu göstermektedir.
Bu konuda elde güncel tıbbi bir sayısal ölçüm, kapsamlı bir envanter ve ona bağlı istatistik dökümler olmadığı için rastgele akılda kalan örneklerden gitmek durumundayız. Ve bu bir sayfalık yazıda da ancak sınırlı olarak birkaçına değinebileceğiz…
Doğal/Suni Aydınlatma: Güneş ışınlarının doğrudan yararlı ve zararlı olduğu saatlerdeki ışık açıları, bulunulan ortamlara sağlıklı ya da sağlıksız etki yapabilmektedir. Fazla ya da az ışık, göz ve baş ağrılarını özellikle de migren hastalarının ağrı işkencesini tetikleyen etkenlerdir. Gölgeleme, kırma, yansıtma ya da renk seçimi ile sönümlendirme ya da artırma yoluna gidilebilir.
Sıcak/Soğuk: İnsan vücudunun hızlı ya da yavaş ısıl değişimlere uyumu sınırlı olduğu için giysi değişikliği ile ortama uyum sağlanabilmektedir. Ancak bulunulan kapalı ya da açık ortamın giysiler ile karşılanamayan ısıl değişikliler; güvenli ve düzenli bir ısıl ortam ayarı ile soğuk algınlığı ya da sıcak çarpması gibi etkilerin yol açtığı hastalık çeşitleri azımsanacak boyutta değildir.
Havalandırma/Koku: Yaşanılan mekanın boyutları ve yapıda yer aldığı bölüm, tasarım zorlamaları ile ortaya çıkan havalandırma sorunları ve rahatsız edici kokular solunum yolu hastalıklarının ortaya çıkması ve bulaşarak yayılmasına yol açabilir.
Rutubet, Nem/Buğu, Küf: İzolasyon hatası, düzensiz havalandırma ve ısıtma sorunları ile nem birikmesi yapıdaki rutubetin sonuç olarak çürüme etkisi yaptığı gibi bu küflü ortamda yaşayanlarda da akciğer ve genel ve eklem romatizma sorunlarına yol açmaktadır. Nemin dışarıdan kesilmesi için izolasyonun yenilenmesinden başka doğrudan atılması için kesintisiz ve doğal havalandırma ile de önlenmeye çalışılmalıdır.
Radon Gazı: Nükleer Tıp alanında kanser tedavisinde kullanılmakla birlikte kendisi de kanser yapan bu radyoaktif gaz, topraktaki ağır radyoaktif elementlerin milyonlarca yıllık bozunması sırasında oluşuyor ve birikiyor. Renksiz, havadan biraz ağır ve “su gibi davranabiliyor.” Yani kılcallık/kapilarite kuralına uygun olarak betonun kılcal çatlaklarından ve gözeneklerinden yapının en tepesine kadar tırmanabiliyor ve kapalı katlarda birikebiliyor. Yapı ne kadar yüksek olursa olsun döşeme seviyesinden(Kapı eteği) havalandırmayla odalarda biriken radon gazının doğal havalandırma ile doğrudan dışarı atılması gerekiyor. Yapıya sızmasını önleyebilmek için temel öncesi toprakla temasın su ve ısı izolasyonu ile kesilmesi aşamasında temelin tamamen kursun bir kaplama ile bohçalanması gerekir.
Ses/Yankı/Akustik Şok: Kesintisiz yüksek sesli gürültüler. İşitme sorunları ile birlikte psikolojik sorunlara yol açmaktadır. Zemin, duvar ve tavan elemanları takviyesi ile önlenebilir.
Komşunun Güneş Hakkı: İnsanların yaşam deneyimlerinden süzülmüş özlü sözlerdendir; “Güneş girmeyen eve doktor girer” sözü. Kentlerde yüksek yapı yoğunlaşmaları, komşuların güneş görme hakkını gitgide daha fazla etkilemeye devam ediyor. Özellikle Japonya’da “Komşunun güneş hakkı bedeli…” yapı maliyetinin önemli bir bölümünü oluşturduğu uzun zamandan beridir, bilinmektedir.
Aşırı Güneş Işığı ve Isıyı Yansıtan Ayna Yüzeyler: Komşulara ya da daha uzakta yaşayanlara karşı aşırı taciz düzeyinde bir etkiye sahip yansıtıcı malzemeler; yine yapının kendisi üzerinde gerçekleştirilecek perdeleme ve diğer önleyici tedbirlerle sorun giderilmelidir.
Yapı Biyolojisi ve Etkileri: Yapılarda da hastanelerde de olduğu gibi hijyen koşullarda davranmak eksik kaldığı zamanlarda bakteri, virüs ya da bunlara yol açan biyolojik ve kimyasal vb. etkiler oluşabilir. Nasıl ki hastaneye özel “Hastane Virüsü” oluşabiliyorsa diğer tüm yapılarda da bulunduğu yapıya özel virüs ya da virüs koalisyonları oluşabilir. Yapının sıhhi/esenlik sistemi öncelikle ek bir enerjiye gerek kalmadan kendiliğinden işleyebilir olmalıdır. Yani herhangi bir uzun süreli enerji kesintisi kalıcı bir sağlık sorunu kaynağına dönüşmemelidir.
Mekanlararası Ulaşım/Trafik Kirliliği: Zaman kaybı, psikolojik gerilime bağlı stres bozuklukları. “Trafik Virüsü” halini alan planlama bozuklukları!…
Çevre Kirliliğine Katkı / Ekolojik Haklar: Canlılar yaşamlarını sağlıklı bir biçimde sürdürebilmeleri için yemek ve içmek zorundadırlar. Bu aynı zamanda doğrudan “canlıların doğal enerji tüketicisi olduğu” anlamını taşımaktadır. Günümüzde insanlar yemek içmenin ötesinde bulundukları koşullarda bunun çok çok ötesinde enerji tüketmektedirler. Kullanılan tüm enerji kaynaklarının kullanılmayan kısmı çevre atığı olarak; toprağa, suya ve havaya karışarak toprağın suyun ve havanın doğal kimyasal, biyolojik ve fiziksel kalitesini hızla yok etmektedir. Bu dünyadaki yaşamın bütününü etkileyecek olan küresel boyutlu sorunlara dönüşmektedir. Bulunduğu yerde “Ekolojik Yapı” olarak adlandırılarak pazarlanan yapıların malzeme analizleri yapıldığında hiç de ekolojik olmadığı “Karbon Ayak İzi” ölçümlerinden bilinmektedir. Aynen ilaç sektörünün “Önleyici Hekimlik Süreci”ne düşman kesiminde olduğu gibi “Ekolojik Olmayan, Ekolojik Yapılar” gerçeğinin farkına vararak; canlı cansız doğaya ve en sonunda insanlığa karşı daha fazla kötülüğe yol açmayacak bir etik çizgiye bir an önce dönmek gerekiyor.
Evet, temel ihtiyaçlarımız ve etik değerlerden kaynaklanan amacımız gayet nettir: “Daha Sağlıklı Bir Çevre İçin Daha Saygın Bir Mimarlık”