Mimarlar Odası Basın Açıklaması: Yaşanan Afetlere ve Kayıplara Rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Sunulan İmar Affı Girişimi Utanç Vericidir

Yazar- MO İstanbul 29 Ocak 2025 Çarşamba

28 Ocak 2025

Ülkemizde 1984’ten bu yana yıllar boyunca gecekondulaşmadan kaçak yapılaşmanın engellenmesine farklı gerekçelerle imar mevzuatına aykırı yapıların meşrulaştırılması için 13 kez imar affı çıkarılmıştır.

Bu düzenlemelerin 8’i 2002 yılından bugüne çıkarılmıştır. 2018’de iktidar tarafından “İmar Barışı” adı altında 7143 Sayılı Torba Yasa ile bugüne kadar çıkarılan en geniş kapsamlı imar affı yürürlüğe sokulmuştur.

Kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihî, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, yargı tarafından planları ve ruhsatları iptal edilen, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir “kent ve çevre suçu” niteliğinde yükselen bütün kaçak yapılar yasallaştırılmıştır.

Afete maruz kalabilecek bölgelerde veya dere yataklarında olup olmadıklarına; kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihî, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilip edilmediklerine bakılmaksızın yurttaşlara riskli yapıları kullanma izni verilmiştir.

Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş̧, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz yapılarda yurttaşların can ve mal güvenliği tehlikeye atılmış ve kaçak yapılaşma teşvik edilmiştir.

Yıllarca çıkarılan kanunlarla getirilen imar aflarıyla affedilen kaçak yapıların çoğunun 1999 Marmara, 2011 Van, 2020 Elazığ ve İzmir Depremlerinde yıkılmasına ve binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine; kaçak yapılaşmayı engelleyeceği iddia edilen af düzenlemeleri nedeniyle kaçak yapılaşmanın artmasına karşın imar affı uygulamalarından vazgeçilmemiştir.

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrası imar affının “ülke gündeminden çıkarılması” gerektiği, “affedilemez suçlar” arasına alınması gerektiği açıklamaları yapılmasına karşın; ülke tarihinin en geniş kapsamlı imar affını daha da genişletmek üzere 4654 Esas Nolu “İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” 11 Ekim 2022 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur.

Bu teklifle kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihî, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler, Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları ve yurttaşlar tarafından açılan hukuk davalarında yargı tarafından planları ve ruhsatları iptal edilen, ayrıcalıklı imar hakları verilen tüm yapıları yasallaştırması hedeflenmiştir.

Teklif 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezi depremlerde yaşanan acılara rağmen geri çekilmemiş; TBMM yasama döneminde tamamlanamadığı için hükümsüz (kadük) sayılmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2020 yılında TBMM sunduğu resmi verilere göre; 2018 yılında çıkarılan imar affında toplam 3.153.044 Yapı Kayıt Belgesi düzenlenmiştir. “İmar Barışı” adı altında, yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş̧, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz 5.848.927’sini konutların oluşturduğu toplam 7.085.969 adet kaçak bağımsız bölüm belge almıştır.

İmar Affı ile kaçak yapılara yapı kayıt belgesi verilen illerin başında deprem riski altında olan İstanbul bulunurken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kaçak ve imara aykırı olduğu belgelenen bu yapıların depreme dayanıklılıklarının denetlenmediğini itiraf etmiş ve sorumluluğu yapı sahiplerine bırakmıştır.

6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin etkilediği 10 ilde; 15 Şubat 2023 tarihinde kamuoyuyla paylaşılan verilere göre depremden etkilenen bölgede 10 ilde imar affı kapsamında toplam 294.166 yapı kayıt belgesi düzenlenmiş; yurttaşların imar kurallarına aykırı, kaçak ve deprem dayanıklılığı denetlenmemiş olan yapılarda yaşamaları teşvik edilmiştir. Bölgede yıkılan veya ağır hasar gören yapıların kaç tanesinin imar affından yararlanarak Yapı Kayıt Belgesi aldığı ise açıklanmamıştır.

Ülkemizde binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine yol açan afetlere ve felaketlere karşın; “imar affı” bir kez daha gündeme getirilmektedir.

10 Ocak 2025 tarihinde TBMM Başkanlığı’na “İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” sunulmuştur. Teklif ile “Yasanın uygulama şartlarının vatandaşlar tarafından tam olarak anlaşılamaması; başvuru şartları nedeniyle belgeleri iptal edilen yurttaşların mağduriyetinin giderilmesi; iptal edilen hakkında uygulanan idari ve para cezalarının iptal edilmesi”nin amaçlandığı belirtilmektedir.

Ancak İmar Kanununun Geçici 16.Maddesinde getirilen düzenleme incelendiğinde; yalnızca başvuru sürelerinin uzatılması ile yetinilmediği görülmekte; daha önce imar affı kapsamına alınan 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış İmar Kanununa ve ilgili mevzuata aykırı ve kaçak yapıların kapsamı genişletilerek 31 Aralık 2024 tarihinden önce yapılmış yapılara af getirilmekte; mevzuata aykırı ve kaçak yapılara yönelik idari ve mali yaptırımlar ortadan kaldırılmakta; Devletin yapıların afet risklerine karşı dayanıklılıklarını kamu adına denetim sorumluluğu yok sayılmaktadır.

Geçmişte yaşanan depremler sonrasında kamuoyuyla paylaşılan değerlendirme ve tespitlerde de belirtildiği üzere; afetlerde yaşanan yıkımın temel etkenlerinin plansız yapılaşma, toplumun nitelikli mimarlık ve mühendislik hizmetlerine erişiminin sağlanamaması, eksik ve kalitesiz malzeme kullanımı, kamu adına yürütülmesi gereken yapı denetim sürecinin özelleştirilerek işlevsizleştirilmesi, yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin kamusal denetim görevlerini yerine getirmemesi, imar affı gibi uygulamalarla kaçak ve güvensiz yapılaşmanın teşvik edilmesi olduğu görülmüştür.

Yeni “İmar Affı” ile toplumun sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atan kentsel gelişmelere yol açacak, doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olacak popülist uygulamalar yeniden yürürlüğe sokulmak istenmektedir.

Oysa topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan afet riski altındaki ülkemizde; afet verileri dikkate alınmaksızın merkezi ve yerel idarelerce onaylanan imar planları ve plan tadilatları, özel çıkarlar korunarak verilen çoklu imar uygulama izinleri, tarım arazilerini, koruma alanlarını, kıyıları ve ormanları yapılaşmaya açan kararlar, kamu idarelerinin kurumsal yapılarındaki ve teknik kadrolarındaki eksiklikler, imar affı yoluyla kullanımına izin verilen kaçak yapılar, nitelikli mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetlerinin yapı üretim ve denetim sürecinden dışlanması, rant odaklı politikaların önünde engel olarak görülen meslek kuruluşlarının yetkilerinin kısıtlanarak işlevsizleştirilmesi, mesleki denetimin engellenmesi kentlerimizi afetlere karşı güvencesiz hale getirmiştir.

Mimarlar Odası olarak; halkın can güvenliğini tehlikeye atan, tarihsel ve doğal alanları tahrip eden ve kentlerimizi yaşanmaz hale getiren yeni imar affının geri çekilmesi gerektiğini ve sürecin takipçisi olacağımızı, kamuoyuna saygı ile duyururuz.

TMMOB MİMARLAR ODASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU

Yazar- MO İstanbul 29 Ocak 2025 Çarşamba