- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Mevcut Pazarın Topyekün Gereksinimi; “Metamimar!…”
Dünyanın geleceğe ait yaşam örneklerini, daha çok bilimkurgu romanlarında veya canlandırıldığı sinema filmlerinde görmüşüzdür… Bu filmlerde “İnsansı” yani “Android Köle Kobotlar” olmayan gelecek tasarımlı roman ya da film neredeyse yok gibidir. Tıpatıp insana benzerler, tam bizler gibi de değillerdir; daha fazla fiziksel özellik ve hatta duygusal yeteneklere de sahiptirler…
Burada asıl konumuz tam olarak “İnsansı Android Köle Robotlar” olmasa bile “Köle” özelliğine sahip benzerleri üzerinde çalışmalar yapıldığı duygusunu uyandıracak “işler yapıldığı” kesin!… Çünkü artık “kendi kendimize yabancılaşmayla başlayarak köleleştiğimiz için” hayatımız bir kez film olmuş ve o filmin içinden de kaçamıyoruz; sanki kaçmak da istemiyoruz gibiyiz… Çağcıl bir uyuşukluk hakim genlerimize… Neyse; …
1996 yılında İstanbul’da 20. yüzyılın son büyük konferansı olarak da adlandırılan “Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Konferansı: Habitat-2” o dönemin hükümeti tarafından görevlendirilen; Başbakanlığa bağlı “Toplu Konut İdaresi”nin Sekreteryası’nda gerçekleştirilmişti…
Bir yanda hükümet temsilcilerinin katıldığı resmi toplantılar dizisi Cemal Reşit Rey büyük konferans salonunda yapılırken; diğer yanda da sivil toplum temsilcilerinin katıldığı “Sivil Forum 96” da İTÜ Taşkışla Binası salonlarında yüzlerce sergi, atölye ve toplantı eşliğinde(o sıra “Habitat Vadisi” olarak adlandırılan ve tuğladan “Habitat Kaldırımları” da yapılan geniş konferans alanında…) yapılmıştı.
Aynı zamanda yine birbirinden çok farklı sergi, atölye ve toplantılardan oluşan paralel etkinlikler ise İstanbul’un değişik mekânlarına yayılmıştı…
Uluslararası Sivil Forum’un herkesin katılımına açık toplantılarında birleştirilen görüş ve öneriler; sonuç bildirisini(“İstanbul Bildirisi”ni ve diğer resmi kararları) bu görüşler doğrultusunda etkilemek ve/ya şekillendirmek üzere resmi konferansa “Sivil Forum 96” temsilcileriyle aktarılıyordu…
Her ülke “İnsan Yerleşimleri” konusunda kendi öneri, görüş ve taahhütlerinden oluşan resmi “Ulusal Raporları”nı sundular; resmi ve sivil katılımcıların eleştiri ve önerilerini aldılar…
Tüm bu çalışmaların belgeleri bugün “Toplu Konut İdaresi”nin arşiv ve depolarındadır… Yok ise kesin SEKA’dadır. Ama bir dakika şu an SEKA da yok!… Yok seka geçmiyorum; gerçekten de “SEKA” artık hiç yok!…
Neyse işte; o zamanın “Toplu Konut İdaresi”ni bugün sadece “TOKİ” diye biliyoruz.
Peki “TOKİ” bugün ne yapıyor? Tabii ki artık ezbere bildiğiniz şeyi yapıyor…
“Ozalitçiden seçtikleri bir ya da bir kaç prototip krokinin fotokopi ile çoğaltılmış halini örnek alarak; patates baskısıyla ranza usulü çok katlı temerküz kampı gibi reziLdanslar yapıyorlar…”
Prototip krokilerde herhangi “bir mimar imzası olmadığı” için de her türlü fütursuzluğu marifetmiş gibi sunan (“… Bu proje olmuş, bu proje olmamış!…”) reklam filmleri ve afişleriyle de takviye ediyorlar… Ee, sebep?… Sebep yok, sıfırdan en beleş rant neredeyse oraya çöküyorlar!…
Kaçınılmaz olarak “Ülke Planlaması”na “bilimsel silsile” gereği olarak bağlı olan “Kentsel Planlama İlkeleri” gibi gereksiz işlerle vakit kaybedilmiyor!…
Herhangi bir boş alana(“Hazine-Kamu- Arazisi” diyelim) imar vererek orayı “rant madenine” çeviriyorlar… Hiçbir “Ar-Ge” yok!… Hiçbir “Katma Değer” de yok; “Göstermelik Naylon ÇED”, eh işte!; … “ama sıfırdan en yüksek rant madeni alanı yaratmak” ve daha sonra da geriye dönüp bakmadan; “İhanet ettik!…” diyerek oradan uzaklaşmak yetiyor da artıyor bile!…
Üretilen milyonlarca ve milyonlarca metrekare tutarındaki “İnsan Siloları”nın; aslında geleceğin “sorunlu toplumunu” yetiştirmekte “fidelik olarak iş göreceğini” bilemeden!…
Oysa ki, Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü olan ülkeleri “Almanya” ve “Fransa”nın “Habitat-2 Ulusal Raporları”nda bu en önemli “TOKİ” dersi yer almaktadır… Üstelik bunlar “TOKİ”nin bodrum katındaki arşivinde(ya da depo veya SEKA’da…) duruyor…
Örneğin “2.Dünya Savaşı”nın bombalarıyla yıkılan tarihi kentlerin onarımı sırasında “ayrıca açığa çıkan acil konut ihtiyacını da karşılamak üzere” alelacele yani “mimari kriterlerle” sorgulanmamış “Sosyal/Toplu Konut” adı altında yapılan projelerle ortaya çıkan banliyö kentlerinin; daha sonra “sosyal dokuyu bozan etkisi nedeniyle dinamitlenerek yıkıldıkları…” cümleleri yer almaktadır…
Bundan büyük ders olabilir mi?…
Belki de bodrum kata inip bir baksalardı; bugün “İhanet ettik!…” demelerine de gerek kalmazdı…
Üstelik, ülkeyi tektip “ReziLdans”larla doldurma işini “Kentsel Dönüşümler” ile tüm ülkeye yaymaya da devam ediyorlarken…
Dahası, “TOKİ” ile “dünya rant literatürüne” milyonlarca metre kare “hiç bir mimari hizmet kullanmadan, dinamitle yıkılası yapılaşmalar…” hediye etmeye hala devam ediliyorken!…
Ama aynı zamanda ülkede her alandaki işsizliğin zirve yaptığı böylesi bir ortamdaki “Mevcut Pazara” ihtiyacının çok çok üstünde “Metamimar” salmaya da devam ediliyor!…
Nedenini tahmin edebiliyor muyuz?…
Hmmm anladım; “Gerek yok!” diyorsunuz…
Çünkü, yıllardır meyve sebze hallerinde kabzımalların yaptığının tam tersini; yani bu kez “köle ücretlerini daha da düşürmek için” yapıldığını çok iyi biliyorsunuz zaten…
Nasıl mı?…
Örnek hazır: “Bundan 10 yıl önce, KKTC’deki mimarlık bölümleri de dahil, ülkede toplam 30 mimarlık bölümü vardı… Ama bugün açılan ve eğitime öğrenci kaydederek devam eden mimarlık bölümleri sayısı İstanbul’da sadece ve sadece 47’dir!…”
Ayrıca hemen belirtmek gerekir ki; yeni açılan Mimarlık Bölümleri’yle birlikte ülkedeki toplam 150’ye doğru hızla yol almaktadır…
“Hem hiçbir mimar kullanmadan yapılaşmayı artır; hem de mimar üret(Metamimar) ortama(Pazar) sal… Kolayca ücretleri düşer!…”
Bu çok eski IMF Kuralıdır…
Şimdi ne anladık biz bu çelişkiden?…
Durun hemen gitmeyin; hikâyenin daha trajikomik devamı da var: …
Mimarlık Eğitimi’nin ne olduğundan habersiz; YÖK’ün Denklik Kurumu’ndaki bir aklı-evvelin: “Aynı dersi tekrar tekrar vermeye ne gerek var; tek ders neyinize yetmiyormuş?…” dediği dersler de neymiş bir bakalım mı?: …
A-aa!?… (1) “Mim.Proje-1”; (2) “Mim.Proje-2”; (3) “Mim.Proje-3”; (4) “Mim.Proje-4”; (5) “Mim.Proje-5”;…
“!!?!…”
Ağla ülkem ağla, açılırsın!…
Mimarlara Mektup Bülteni, Aralık 2019, Sayı: 250