- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi İlanı Üzerine…
5 Kasım 2021 tarih ve 31650 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 4758 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla; “Bazı alanların Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmesine ilişkin ekli kararın yürürlüğe konulmasına, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9. Maddesi gereğince karar verilmiştir.” denerek toplamda 1.223.666,34 ha’lık alan ‘Özel Çevre Koruma Alanı’ ilan edildi.
Kararın ilk üç maddesi özel çevre koruma alanı ilan edilen bölgenin sınırlarını ve bu alan için tüm yetkinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkisinde olduğunu açıkça ifade etmektedir.
MADDE 1- (1) Kıyı kenar çizgisi esas alınarak hazırlanan ekli krokide sınırları gösterilen alan, Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir.
MADDE 2- (I) Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesinde 19/10/1989 tarihli ve 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır. İstanbul ili, Adalar ilçesi (Prens Adaları) ile Balıkesir ili, Erdek ve Marmara ilçeleri sınırlarındaki mevcut her ölçekteki plan, plan kararları ve projeler konusunda mezkûr Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre yapılacak değerlendirme sonuçlanıncaya kadar herhangi bir uygulama yapılamaz.
MADDE 3- (I) Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesinde ilgili mevzuat hükümlerine göre çevrenin araştırılması, korunması ve izlenmesine ilişkin belirlenecek usul ve esaslar ile bunların yansıtıldığı planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanır ve onaylanır. Söz konusu usul ve esaslar çerçevesinde bölgedeki faaliyetlerle ilgili tedbirlerin alınması, kontrolü ve izlenmesi yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na aittir.
Şimdiye kadar özel çevre koruma alanı ilan edilen; 18 bölgenin (Gökova, Köyceğiz-Dalyan, Fethiye-Göcek, Patara, Kaş-Kekova, Göksu Deltası, Belek, Saroz Körfezi, Foça, Datça-Bozburun, Pamukkale, Gölbaşı, Ihlara, Tuz Gölü, Uzungöl, Finike Denizaltı Dağları, Salda Gölü, Karaburun-Ildır Körfezi) toplam alanı 25.829,68 km2’dir.
Özel çevre koruma bölgesi ilan edilen alan sadece Adalar, Boğazlar ve Marmara Denizi sınırı değil. Sınır olarak alınan yer, kıyı-kenar çizgileri.
Bu nedenle sadece su yüzeyleri değil, Marmara Denizi’ndeki tüm Adalarla birlikte kıyı kenar çizgisine kadar olan tüm alanlarda planlama yetkisi doğrudan doğruya Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na geçmiş olmaktadır.
Boğaz kıyılarında ve Adalar’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan sit dereceleri değişikliklerini incelediğimizde, sürekli olarak yapılaşmanın önünü açan derece düşürmeleri yapıldığını görüyoruz. Üstelik yeni sit derecelendirmelerine esas teşkil eden ‘Ekolojik Temelli Bilimsel Raporlar’ kamuoyuyla ve bilim çevresiyle de paylaşılmıyor. Yani derece değişikliklerinin “bilimsel” gerekçeleri kamuoyundan saklanıyor. Üstelik bu raporların elde edilme yöntemlerini incelediğimizde de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ihale yöntemiyle ‘hizmet satın alma’ yapıldığını görüyoruz. 17 Haziran 2014 tarihinde yapılan ihaleyle toplam 370 günde İstanbul’daki toplam 58.621,50 ha’lık 506 tane doğal sit alanı için, “İstanbul İli Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” hizmet alımı yapıldığı bilinmektedir. Toplamda 139.000 TL’ye yapılan bu hizmetin m2 bedeli 0,0002 TL’ye karşılık gelmektedir. Yani, İstanbul’daki doğal sit alanlarının yeniden derecelendirilmesine kaynaklık eden Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporları özel bir şirket tarafından bedelsiz olarak yapılmıştır. Peki ama neden?
Bu raporların kamuoyundan saklanmasının gerekçesi belki de bu durumdan kaynaklanmaktadır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca şimdiye dek ilan edilen Tuz Gölü, Uzungöl, Salda Gölü gibi özel çevre koruma alanlarında yapılan uygulamalar; Kanal İstanbul, Yassı Ada, İstanbul ve Çanakkale Boğaz çevresindeki sit dereceleri değişiklikleri gibi planlama, uygulama ve karar örnekleri karşımızdayken bu büyüklükteki bir alanın özel çevre koruma alanı ilan edilmesi, bu alanlarda yeni sorunların ve yapılaşma risklerinin yolunu açacak niteliktedir.
Ayrıca İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Sakarya olmak üzere toplamda altı ilimizin yerel yönetimlerinin yetki alanlarında olan bu bölgelerde yerel yönetimleri tümden dışlayan bu tutumdan, merkezin yereller üzerinde tahakküm kurmak istediği anlaşılmaktadır.
Evrensel koruma ve hukuk kurallarına göre Marmara Denizi’ni, Boğazları ve tüm sit alanlarını koruyacak çalışmalar; merkezi ve yerel yönetimlerin ortak çalışmalarının yanı sıra üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve halkın katılımıyla ile hızla başlatılmalıdır.