Kanal İstanbul projesi için planlanan rezerv yapı alanı ilanına karşı açılan davada iptal kararı verildi

Yazar- MO İstanbul 26 Aralık 2024 Perşembe

Kanal İstanbul projesi kapsamında İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda değişiklik yapılarak plananlan Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı ilanıyla ilgili davada mahkeme planları iptal etti. Kararda, rezerv yapı alanı kararının hukuka aykırı bulunduğu belirtilerek, revizyon şeklinde hazırlanması gereken planın değişiklik olarak hazırlandığı aktarıldı. Kentsel teknik altyapı değerlendirme raporunun da bulunmadığını kaydeden mahkeme, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı planın mevzuata, planlama esasları ile şehircilik ilkelerine aykırı olduğu sonucuna vardı. 

 

Bahçeşehirliler Derneği ve Kanal İstanbul proje alanında yaşayan sakinlerin Kanal İstanbul projesiyle ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yapılan “Çevre Düzeni Planı Değişikliği” ve bu değişikliğin yasal dayanağı olarak gösterilen “rezerv yapı alanı” kararlarının iptali istemiyle açtıkları davada İstanbul 5. İdare Mahkemesi hükmünü açıkladı. 

 

Mahkemenin kararı

 

Mahkemenin 23 Aralık 2024 tarihli kararında, dava konusu rezerv yapı kararı öncesinde söz konusu inceleme, analiz ve sentez çalışmasının yapıldığına dair dosyaya bir verinin sunulmadığı, bu hususları açıklayan gerekçeli bir raporun bulunmadığı aktarıldı. 

 

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi yasası kapsamındaki hangi alanların bu bölgeye taşınacağıyla ilgili bir verinin bulunmadığını ifade eden mahkeme, buraya hangi alandaki kişi ya da konuttakilerin taşınacağının da belirli olmadığını kaydetti. Kararda, bilirkişilerin tespitlerinde de bölgenin kentsel dönüşüm amaçlı rezerv yapı alanı ilan edilmesinin ötesinde İstanbul’a yeni bir şehir kurmak ve var olan nüfusun da ilerisinde yeni bir nüfus getirmek amaçlı olarak yapı stoğuna açıldığının anlaşıldığını belirtti.  

 

Kararda, dava konusu rezerv yapı kararlarının ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılmaksızın hazırlandığı aktarılırken, mevzuata, şehircilik ilkelerine, kentsel dönüşüm esasları ve tekniklerine aykırı olduğu sonucuna varıldı. Dayanak niteliğindeki rezerv yapı kararı iptal edildiğinden, dava konusu çevre düzeni planı değişikliğinin de iptali gerektiği belirtildi.

 

Karar oyçokluğuyla alındı. Karara muhalefet eden mahkeme üyesiyse, rezerv yapı alanı kararlarının şehircilik ilkelerine, planlama esasları ve tekniklerine uygun olduğu sonuç ve kanaatine ulaştığını aktardı. 

 

Ne olmuştu?

 

Kanal İstanbul projesi kapsamında yaklaşık 33 bin 500 hektar alan 15 Kasım 2012’de ilgili rezerv yapı alanı ilan edilmişti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bu karara dayanarak söz konusu alanla ilgili İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda 2019 ve 2021 yılları arasında bir dizi değişiklik yapmıştı. Rezerv yapı kararının ve Bakanlığın hazırladığı plan değişikliklerinin iptal edilmesi istemiyle Bahçeşehirliler Derneği ve planlama alanında yaşayan yurttaşlar İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı.

 

Bilirkişi raporu

 

Dava kapsamında 18 Temmuz 2023’te planlama alanında keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştı. Bunun sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, 16 Mart 2021 onay tarihli  1/100.000 ölçekli İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin; 

 

-Arnavutköy ilçesinin; Karaburun, Yeniköy, Terkos, Durusu, Tayakadın, Boyalık, Baklalı, Yassıören, Dursunköy, Çilingir, Hadımköy, Haraççı, Sazlıbosna, Deliklikaya, Hacımaşlı, İmrahor, Bolluca mahallelerinde 20 bin 160 hektarlık alan, 

 

-Başakşehir İlçesinin; Şamlar, Kayabaşı, Altınşehir, Başak, Güvercintepe, Şahintepe mahallerinde 5 bin 755 hektarlık alan, 

 

-Küçükçekmece İlçesinin; Yarımburgaz, İstasyon, Kanarya, Fatih, Cennet mahallerinde 755 hektarlık alan, 

 

-Avcılar İlçesinin; Yeşilkent, Tahtakale, Firuzköy, Üniversite, Gümüşpala, Denizköşkler mahallerinde 2 bin 298 hektarlık alan, 

 

-Bağcılar İlçesinin; Mahmutbey mahallesinde 55 hektarlık alan,

 

-Bakırköy İlçesinin; Basınköy mahallesinde 42 hektarlık alan,

 

-Bayrampaşa İlçesinin; Yıldırım Mahallesinde 2 hektarlık alan,

 

-Esenler İlçesinin; Oruçreis Mahallesinde 881 hektarlık alan,

 

-Eyup İlçesinin; Pirinççi, Akpınar, İhsaniye, Ağaçlı, Odayeri, Işıklar mahallelerinde 3 bin 552 hektarlık alan olmak üzere toplam 33 bin 500 hektarlık alanı kapsadığı belirtildi.

 

Rapordan öne çıkan bazı tespitler şöyleydi:

 

– Plan açıklama raporunda belirtilen plan değişikliği gerekçelerinden büyük ölçekli yatırım kararlarının kent mekanına entegre edilmesi ve ekonominin büyümesi sonucu artan nüfusun gereksinimi olan yeni yerleşim alanlarının açılması amacının hangi kamusal yarara hizmet edeceği açıkça belirtilmediği, 

 

– İstanbul il bütününde hangi riskli alanın ya da afetlere karşı riskli olan hangi alanda yaşayan nüfusun planlama alanına aktarılacağına ilişkin herhangi bir analiz/bilgi/belge bulunmamaktadır. Bu durumda planlama alanına Rezerv Yapı Alanı mantığı ile İstanbul’un meselâ Bağcılar, Esenler, Güngören gibi konut stokunun eski ve afetlere karşı riskli olan ilçelerdeki nüfusun aktarılacağını söylemek güçtür. Dava konusu planlama alanının Rezerv Yapı Alanı amacıyla bağdaşmayacak şekilde yeni yerleşim alanı olarak açılması ve orada nüfusun artırılması durumunun kamu yararı ile bağdaşmadığı,

 

– Dava konusu plan değişikliğinin, İstanbul’da afet riski karşısında can ve mal kaybını azaltmak amaçlarına hizmet etmediği, onun yerine İstanbul’un yerleşik bölgesindeki riskli alanlarla/korunan alanlarla bağlantısız olarak Kanal çevresinde yeni şehirleşme öngörülmektedir. Bu durum projeyi kamu yararından ve ana amacından uzaklaştıran, sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de çarpan etkisi olabilecek ve büyük nüfus hareketliliğine neden olabilecek başka türlü bir projeye dönüştürmektedir. Dava konusu plan değişikliği kapsamında alınan kararlar incelendiğinde rezerv yapı alanı ve İstanbul’un riskli/korunan alanlarını ilişkilendirmeye yönelik detaylı analizlerin hazırlanmadığı, alternatif senaryoların üretilmediği tespit edilmiştir. 

 

– Kanal çevresinde kuzeyde Durusu Gölü’nün doğusunda 9 bin ha alan, Sazlıdere Barajı çevresinde 25 bin 100 ha alan ve Küçük Çekmece Gölü çevresinde 4 bin 400 ha alan olmak üzere toplam 38 bin 500 ha alanın yeni yerleşimlere açılacağının öngörüldüğü; yerleşime açılması öngörülen bu alanların orman, otlak ve tarım alanları olduğu; Kanal çevresindeki köylerin geçim ve yaşama kaynaklarının yok edilerek yerleşim alanına dönüştürüleceği; yaşama ve üretim alanının yok edilmesinin bölgenin (köylerin) ve İstanbul’un beslenme ve su üretim alanlarını, dolayısı ile barınılabilirliğini ve devamlılığını olumsuz etkileyeceği; dava konusu işlemin orman, tarım ve mera alanlarına ve iklim değişikliğine olumsuz etkilerinin olacağı, 

 

– Dava konusu işlem ile İstanbul’un su kaynakları üzerinde meydana gelebilecek olumsuz etkiler ve bu etkileri azaltmak için uygulanacak mühendislik çözümleri, alternatif su kaynaklarından yararlanma gibi seçeneklerin maliyetlerinin ve çevresel etkilerinin belirlenmemiş olmasının, planlama alanında öngörülen fonksiyonların kamu yararı açısından değerlendirilmesi noktasında zafiyet oluşturduğu; su yolunun inşası ile birlikte İstanbul Şehri’nde kanal ile İstanbul Boğazı arasında şehrin önemli bir nüfusunu barındıran bir ada oluşturulacağı; bu adada yaşayan nüfusun su ihtiyacının sağlanması için, ada dışı kaynaklardan sağlanan suyun hem kanal hem de İstanbul Boğazı kısmında transferi için su yolu geçişlerine ilişkin altyapıların inşa edilmesi gerektiği; bu tür altyapı tesislerinin deprem gibi afet ya da herhangi bir savaş hali gibi durumunda güvenliğinin sağlanması gerektiği, aksi takdirde ada nüfusunun su güvenliğinin tehdit altına girebileceği; 

 

– Dava konusu plan değişikliğinde, İstanbul il bütününde hangi riskli alan afetlere karşı daha güvenli hale getirilirken veya İstanbul’un hangi tarihsel ve kültürel dokusu korunurken rezerv yapı alanından faydalanılacağı konusunun belirsiz ve programsız bırakıldığı; bu durumun rezerv yapı alanı oluşturma mantığı, projenin ve planın amaçları ile örtüşmediği, 

 

Ek bilirkişi raporu

 

Bunun ardından mahkeme, ek bir bilirkişi raporu daha alınması gerektiğini, çünkü dava dosyasına sunulan bilirkişi raporunda soyut ve çok genel ifadeler kullanıldığını, sorular kapsamında bir irdeleme yapılmadığını kaydetmişti. Mahkemenin 16 Nisan 2024 tarihli ara kararıyla hazırlanan ek bilirkişi raporunda da dava konusu plan değişiklikleri ve rezerv yapı alanı kararlarının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı kanaatine varılmıştı.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 26 Aralık 2024 Perşembe