İstanbul’a dair

Yazar- Hasan Çakır / Dam Notları 31 Mayıs 2024 Cuma

“2011’den bir DAM Notları”

İstanbul ahalisine, belediyelerine,  mimarlarına, marangozlarına, martılarına, istavritlerine…

“Dünyayı güzelleştirmeye bakalım. Can dostların ölümünden sonra yaşamanın bedeli hayatı güzelleştirme doğrultusundaki çabalardır.” Cavit Orhan Tütengil

İstanbul’da “kentsel dönüşüm” eylemleri sürüyor.

İstanbul ahalisi: mimarları, martıları, istavritleri bakalım neye dönüşecek deyip seyrine bakacak değil ya! İstanbul’un dönüştürülmesine ama eğri ama doğru karışacak. Hakkıdır… Hemşeri değil miyiz?

Antika Filozof Perikles, 2000 yıl önce “Yaşadığı kentin imarına karışmayan bir kentli, yalnızca ilgisiz bir kentli değil, aynı zamanda kötü bir kentlidir” demiş.

“İstanbul’un tarihi mirası baygın, nefese gereksinimi var”, Doğan Kuban Fotoğraf: B. Çakır. Wah

İstanbul’un ana imar sorunu

Ama elbette arsa spekülasyonu, toprak vurgunculuğu, planlı-plansız kötü şehircilik, kaçak yapılaşma, “rant amaçlı” imar, “üst stratejik plansızlık” vb. İstanbul’un çok önemli imar sorunları ama İstanbul’un ana imar sorunu: İstanbul’un imar sorunlarının mimarlık teorisinin içeriğiyle tartışıl(a)mayışıdır.

İstanbul Şehir Planlama Müdürlüğü 2004 yılı başlarında hazırladığı bir raporda, İstanbul için bir imar stratejisi belirlemişti:

“İstanbul metropolü planlı ya da plansız gelişmesini büyük oranda tamamlamış, hemen hiç gelişme alanı kalmamış, ancak yeni alanlara yayılarak gelişme yerine mevcut kentsel alanın kentsel kalitesinin yükseltilmesi yönünde dönüşüm sürecine girmesi gereken bir bölgedir“

“Bu bakımdan bundan sonra ülke ekonomisinin ve kültürel gelişimin kalbi olan İstanbul için yapılacak mekânsal bir strateji planının İstanbul’un bir dünya kenti olmasına yönelik vizyonun geliştirilmesinin yanında, afetlere karşı güvenli, sağlıklı kimlikli yaşam alanlarına dönüşümünün stratejilerini, kullanım kararlarını, eylem alanlarını, önceliklerini ve eylem programını, kısaca dönüşüm sürecini bir bütün olacak şekilde belirleyen ve yöneten bir mantıkla yapılması gerekmektedir.” (1)

Anımsayalım:

Ne o zamanlar ne de daha sonra bu strateji üzerinde, İstanbul ahalisinin katıldığı açık fikir tartışması olmadı, İstanbul’un imarına siparişsiz ilgi duyan birkaç aydının ortaya attığı fikirler, sorular ve öneriler de ortada kaldı.

İstanbul gözü kapalı ve baştankara denilebilecek bir “kentsel dönüşüm” sürecine sokuldu.

Yıldızların altında, İstanbul’dan kent manzaraları.
Collage: Hasan Çakır

Sonuç?

Sonuç ortada. Görmek için şöyle etrafa bir göz gezdirmek yeter de artar bile…

“Şehirciliğe, metropol hayatına ve kent kültürüne geniş yer veren Monocle dergisi her yıl kendi kıstaslarına göre yaşanabilir şehirleri seçiyor. Geçen yıl yaşanabilir 25 kent arasında İstanbul da vardı. Bu defa yok.” (2)

Demek, orasına burasına “Osmanlı” süsü vererek, “imaj maker”lere “modern” makyaj yaptırarak; orasını burasını müzekentleştirerek, füzekentleştirerek, kerterek, delerek, Dubaileştirerek, Şanghaylaştırarak vs. ile İstanbul’un “kentsel kalitesi” yüksel(tile)miyor…

İstanbul’da “mevcut kentsel alanın kentsel kalitesinin yükseltilmesi yönünde dönüşüm” üzerinde İstanbul ahalisine açık bir tartışma olsaydı, kim bilir ne kadar ilginç çeşitli fikirler, mimari görüş, seçenek ve öneriler ortaya çıkardı.

Bugün İstanbul’da “mevcut kentsel alan”ın durumu ortada:

İstanbul bugün, geçen yüzyılının ikinci yarısında başlayan ve süregelen, “yığınla güzelliği ve tarihi eseri de birlikte sürükleyip götüren imar afeti”nin (3) ve süreğenleşen “imar hataları”nın yaratığı bir “şahsi menfaatler harabesi” (4), bir kalitesiz ve dayanıksız binalar yığınına dönüşüyor.

Açıktır ki, bugün İstanbul’da, bu “şahsi menfaatler harabesi”nde, her şeyden önce, “mevcut kentsel alanın kentsel kalitesinin yükseltilmesi yönünde” bir yeniden imar ve tarihsel semtlerde kentsel onarım eylemi gereklidir.

Süleymaniye ve yeni Galata Köprüsü’nün dikinti ve çıkıntıları
Fotoğraf: B. Çakır. Wahl

Çağrı

“Mevcut kentsel alanın kentsel kalitesinin yükseltilmesi yönünde dönüşüm” stratejisi unutulmuş görünüyor.

Şimdi, bu stratejiyi hatırlamak, hatırlatmak ve tartışmak zamanıdır.

İstanbul ahalisini: belediyelerini, mimarlarını, şehircilerini, marangozlarını, dülgerlerini, kentsel dönüşümcülerini, metropoliten planlamacılarını, yazarlarını, çizerlerini, karikatüristlerini, sanatçılarını, politikacılarını, demokratik toplum kuruluşlarını, martılarını, istavritlerini, kedilerini İstanbul’un imar stratejisini açık tartışmaya çağırıyorum.

Evet, yüzyıl sürebilecek bir tartışmaya… Ne dersiniz? “Çok geç!” mi?

İşte e-posta adresim: kybeleffm@aol.com.

(1) Mimarlara Mektup, 20 Kasım 2006

(2) Mehveş Evin, Yaşanabilir Şehir Nedir? Hürriyet, 30 Haziran 2011

(3) İlber Ortaylı, İstanbul’dan sayfalar, s. 194

(4) Nihad Sami Banarlı, İstanbul’a Dair, s. 89,125

 

Yazar- Hasan Çakır / Dam Notları 31 Mayıs 2024 Cuma