- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
- Ömerli Barajı havzasına kurulmak istenen “biyoteknoloji vadisi” projesine karşı dava açıldı
“İstanbul Sözleşmesi’ni Halka Sorarız”a Cevap Veriyoruz!
Çok, çok üzgünüz. Öfkeliyiz. Bugün Pınar Gültekin’in ‘hayır’ dediği bir erkek tarafından katledildiğini büyük bir acıyla öğrendik. Planlı, aşamalı bir suç işlendiği ilk ifadedeki itirafla belli oldu. Ardından medyada katilin papyonlu, efendi fotoğrafları dolanırken cinnet, kıskançlık krizi gibi gerekçelerle toplumsal cinsiyet eşitsizliği olayın üzerinden haber diliyle yeniden üretildi. Gerçeklerin üstüne kurgular eklendi, ekleniyor, eklenecek! Pınar’a yapılan, farklı bir şehirde okuyan genç kadınların yaşam hakkına yapılmıştır. Tüm kadınlara yapılmıştır!
Kadın cinayetleri politiktir.
Bu cinayet “münferit” değildir.
Bu cinayet tek başına bir “cani” işi değildir.
Bu cinayet, tıpkı öncekiler gibi toplumsal bir suçtur. Çözümü de toplumsal ve devlet eliyle olacaktır!
Buna rağmen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmak isteniyor.
İstanbul Sözleşmesi gücünü İnsan Hakları Beyannamesi’nden almaktadır.
Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmeme arzusunu reddediyoruz! Uluslararası hukukta kadına karşı şiddeti ya da ayrımcılığı yasaklayan pek çok uluslararası düzenlemeyi bünyesinde yaşatan İstanbul Sözleşmesi,kapsamı ve oluşturduğu denetim ağı ile birlikte diğer benzer sözleşmelerden ayrılmaktadır.Kadın cinayetlerinin politikliğini, ev içi şiddetinin dünya genelindeki yaygınlığını tanıyan, devletleri sorumluluk almaya yönlendiren ilk sözleşmedir. Şiddete odaklanır, aile kurumunu yargılamaz, akrabalık şartı aramaz. Şiddeti cinsiyet ayrımcılığının bir sonucu olarak kabul eder. Cinsiyeti, cinsel yönelimi, ırkı, sınıfı, medeni hali, yaşı, sağlık durumu ne olursa olsun her insanın ayrımcılık gözetilmeden şiddetten uzak, güvenli yaşam hakkı olduğunu savunur. Eşitlikçi ve kadını özgürleştirici bir politika güder ve devletlerden yasal düzenlemeler bekler, ülkeleri teşvik eder, denetler.
Biz mimarlar diyoruz ki;
İstanbul Sözleşmesi Yaşatır.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi