- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
- Yargı kararlarına uymayan Bakanlığa Danıştay’dan vize
İstanbul İKK: “İş Cinayetlerinin Sorumluluğu İşçilerin Üzerine Yıkılamaz!”
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin açılış konuşmasında Başbakan Binali Yıldırım’ın iş cinayetlerinde suçun büyük ölçüde işçide olduğunu dile getiren açıklamalarıyla ilgili basın bülteni yayınladı.
İŞ CİNAYETLERİNİN SORUMLULUĞU İŞÇİLERİN ÜZERİNE YIKILAMAZ!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen 9. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nde açılış konuşması yapan Başbakan Binali Yıldırım, “İş hayatının tarihsel gelişimine bakıldığında, iş kazalarının yüzde 80-85 insan hatasından, insan unsurundan kaynaklandığının görüldüğünü”, “Eldiven takmaz, baret giymez, güvertede çalışır kemer takmaz. Sürekli peşlerinden koşacaksın. Her an başında duracaksın” gibi cümlelerle iş cinayetlerinde suçun büyük ölçüde işçide olduğunu belirtmiştir. Yine “Bu kazalar olduktan sonra tepki olarak düzenlemeler yapıyoruz. İpin ucunu da kaçırıyoruz” diyerek AKP iktidarının çalışma hayatına ve işçi-emek mücadelesine bakış açısını net olarak ortaya koymuştur.
Hatırlatıyoruz AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den beri yaşanan iş cinayetlerinde en az 21 bin 22 işçi yaşamını yitirdi. Soma, Davutpaşa, Ermenek, Ostim, Torunlar, Esenyurt gibi toplumsal tepkilere neden olan işçi katliamları yaşandı.
Ayrıca 22 aylık OHAL sürecinde toplum hak ve özgürlükleri sınırlandırıldığı gibi işçi hakları ve sendikal mücadelelerde kısıtlanmıştır. AKP iktidarının bu alanda yaptığı “Hedef Sıfır Kaza”, “Güvenli İskele”, “Güvenle Büyü Türkiye” gibi günü kurtarmak için yapılan kampanyalar hükümetin bu alana ilişkin genel politikaları ve OHAL uygulamalarının işçi haklarına yönelmiş olması nedeniyle işlevsiz ve göstermelik kalmış ve çalışma hayatında hiçbir etkisi görülmemiştir.
İktidarın ve sermaye temsilcilerinin ülke gerçekleri ile bağdaşmayan açıklamaları ve ÇSGB’nın İSİG Kongresi şovu devam ederken Filhakika Yapım tarafından TRT 1 için Konya’da çekilen “Bir Hadis Bir Film” dizisinin setinde 12 yaşında M.Ç. isimli kardeşimizin vücudu %48 yanarak ağır derecede yaralanmıştır. Ancak ne iktidar neden yandaş medya 12 yaşındaki bir çocuğun çığlığına ses vermemiş/verememiş, 12 yaşındaki bir çocuğun okul yerine neden setlerde bulunduğuna dair sorular cevaplanmamıştır. Sorumlulardan hesap sorulmalıdır.
Yaşanan diğer iş cinayetlerinde söylediğimiz gibi;
- İktidar; Soma, Torunlar ve Ermenek‘te yaşanan toplu katliamların sonrasında olduğu gibi İSİG alanında kamuoyunu aldatmaya yönelik değişiklikler yapmaktan vaz çalışma yaşamının asıl bileşenleri olan sendikaların, meslek örgütlerinin, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine uyarak yasa, yönetmelik çıkartmalıdır.
- İşçi örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılarak, taşeron çalışma, kiralık işçilik, özel istihdam büroları uygulamalarından vaz geçilmeli, esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan tüm yasa ve düzenlemeler iptal edilmelidir. İş yaşamına ait tüm mevzuatlar, ekseni “insan” olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.
- BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23. maddesinde belirtilen “Herkesin, kendi özgür seçimiyle belirlediği bir işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır” yaklaşımına uygun olarak, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için işyerlerinde “önce insan, önce sağlık, önce işçi güvenliği” anlayışı yerleştirilmeli, üretim süreçlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlem ve uygulamalarına öncelik verilmelidir. Yapılacak tüm düzenlemelerde işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasında asıl sorumluluğun işverende olduğu gerçeğinden uzaklaşılmamalıdır.
- 4+4+4 eğitim sistemiyle daha da yaygınlaşmış olan çocuk işçilik çocuk ve genç işçiliğin önüne geçilmeli, çocuklar örgün eğitime yönlendirilmelidir.
- Kadınlara ve kadın emeğine yönelik tüm olumsuz uygulamalar kaldırılmalıdır. Çalışma yaşamında eşit işe eşit ücret uygulamaları ile istihdamda fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
- İşyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması sorumluluğunun işverene ait olduğu unutulmamalıdır. Kamusal denetim yükümlülüklerini yerine getiremeyen ÇSGB yerine meslek odaları, sendikalar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından oluşturulan bağımsız denetim yapısı oluşturulmalıdır.
- Yaşanan iş kazaları/iş cinayetleri ve meslek hastalıkları sonucunda kusuru bulunan kamu görevlilerinin yargılanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- SGK tarafından yayımlanan İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri gerçekleri yansıtmamaktadır. İşyerlerinde kaza ve meslek hastalıklarına ait bilgiler bir veri tabanında toplanmalı, bu bilgilerden ölçme ve değerlendirme amaçlı kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Meslek hastalıklarının tespiti, tedavisi ve tazmini yönündeki tüm yasal ve idari engeller kaldırılmalı, çalışanların ve toplumun sağlığından asla taviz verilmemelidir.
Yaşanan diğer iş cinayetlerinde söylediğimiz gibi iş cinayeti ne kader ne de fıtrattır iş cinayetlerinin temelinde patronların kâr hırsı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. TMMOB olarak ülkemizde kanayan bir yara olan işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geliştirici ve iyileştirici çalışmalara katkı vermeye hazır olduğumuzu, bu yöndeki mücadelemizi sürdüreceğimizi basına ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.
TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU