- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
Hukuk Herkese Lazım!… Ama Her Zaman, Her Yerde Ve Her Şeyde Lazım!…
Yalnızca insanlara değil; doğaya, çevreye, ahlaka, kuşa, kediye, kanuna, binaya, yönetmeliklere, trafiğe, sevgisizliğe, konuşmaya, imara, sevgiye, kaplumbağaya, ahlaksızlığa, sözlerimize, yazdıklarımıza; ama her zaman, her yerde, her şeye…
Adalet duygununuz doyuma ulaşsa bile; “eğer ortada bir Hukuk gerçekleşmemiş yani açıkça yoksa!… Bu, ebedi olarak insanlığa aç kalacağız demektir…”
Zamanın ruhu, neyi gösteriyor olursa olsun, eğer “Hukukun tek kaynağı; insani, doğal ve açık olan her türlü ilişkiler…” değilse orada Hukuk yok demektir!…
Hatta, “Ne alakası var?…” diyemez hiç kimse, eğer “Hukuk yoksa…”; bu “Ekoloji Politikası Manifestosu” ve “Politik Ekoloji Programı” yazılamayacak demektir… Bu durumda “Yeryüzü’nün yüzünde yaşayanlar olarak; Yeryüzü’nün yüzüne nasıl bakabiliriz ki?…”
Her şey arasındaki “Diyalektik Bağlamları” biz en başından bu yana göremiyor olsak bile; bir köşeden bize sırıtarak bakıyordur kesinlikle…
Yine en baştan başlamak, tekrar etmek gerekse bile unutulmayacak kadar bilincimize kazınması gereken şeylerin başında olmalıdır; “Hukuk…”
“Laiklik”, “Demokrasi” ve “Hukukun” varlığının göstergesi(kanıtı) olan “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesine bağlıdır.
Bir ülke düşünün; ıssız bir ada ve sadece iki kişiden oluşuyor. Bir ekmeği bu iki kişi arasında en adaletli bir biçimde paylaşmanın temel ilkesi; ekmeği birincinin bölüp diğerine bırakması; diğerinin de bu bölünmeye razı ise seçmesidir. Eğer ikinci kişi bu bölmeye razı değilse, ekmek parçalarını tekrar bölüp; birinciye seçmesi için bırakmasıdır. Sonuçta biri “Bölme Kuvvetini” kullanırken; diğeri “Seçme Kuvvetini” kullanmaktadır…
Her iki kuvvet; birbirinden farklı kişilerin hakkını temsil etmektedir…
Ekmeği paylaşmak nasıl bir “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesine dayanıyorsa; düşünceler ve inançlar da aynı eşitlik hakkına sahiptirler.
Sonuçta adalet huzurunu sağlamak için ortaya çıkan uygulama ise “Laiklik” olarak adlandırılmıştır.
İnancın göstergesi(kanıtı) yoktur… Kanıtı olmayanın sorgulanması da saçmalıktan ibarettir. Düşünceler ise göstergelerden(kanıtlardan) oluşur…
Sorgulanan düşünce(kanıt) yanlışlanırsa; yerine geçen düşünce(kanıt) hükmünü sürdürür…
Bilim ve bilimsel düşünce de aynı yolu izler…
Yanlışlanıncaya kadar doğru olanı temsil eder…
“Bilimin bütünsel sorgulamasından geçmeyen düşünce bütünlükleri dağılırlar…” Böylece “Bilim”, aynı zamanda her türlü sorgulamaya “Açık”; “Şeffaf”, “Hesap Verebilir” ve “Denetlenebilir” olarak her zaman; “Hukukun temel değeri olarak” hazırda bekler…
Her şeye karşın; “İyi”, “Güzel” ve “Doğru” olan her şeyin peşinde inatla koşabilmemiz ve “Adalet Güvenceli Hukuk” dolu yıllara olan borcumuzu ödemek için; hep beraber herkese “Nice Mutlu Yıllar” dileyelim…
Mimarlara Mektup Bülteni, Kasım-Aralık 2022, Sayı: 280