- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
“Herkesin ‘Evrensel Hukuku’; Herkesedir!; Herkesin ‘Evrensel Hukuku’; Kendine Değil!…”
Evet, “Herkesin ‘Evrensel Hukuku’; Herkesedir!…” Çünkü “Evrensel Hukukun” en temel koruyucu kuralı budur… Yoksa “Herkesin ‘Evrensel Hukuku’; Kendine!…” durumu söz konusu olursa ortada “Hukuk” kalmayacaktır!…
“Hukuk” kelimesinin kavramsal anlamı; çoğul bir içeriğe sahiptir ve “Karşılıklı Haklar” bütünselliğini de vurgulamaktadır.
Kanunların var olup olmamasının; Hukukun varlık kazanıp kazanmaması ile doğrudan hiçbir bir ilgisi yoktur… Örneğin M.Ö. 1760 yıllarında Mezopotamya‘nın Babil ülkesindeki, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı kanunlarından biri olmasına karşın; “Hammurabi Kanunları” Hukuk İçermemektedir!…
Kanunlar, insan topluluklarında “zorunlu ve bütünlüklü olarak uyulması istenen” kurallar serisi olarak kullanılır…
“Doğa Kanunları” ise doğanın kendi hukukunu doğal olarak kendisinin belirlediği evrensel özelliklere sahiptir. Bu Dünya, hepimizin olduğuna göre, hem insan ilişkileri olarak hem de doğa ile uyumlu yaşam koşulları içerisinde, barış içinde yaşamamız gerektiğini; son zamanlarda gelişen ve farklılaşan doğa olaylarından öğreniyoruz…
Bildiğiniz gibi “Doğa Kanunları” depremler, seller, heyelanlar, kuraklık, su ve orman kaynaklarının yok olmaya başlaması ve son toplamda da “İklim Krizi” gibi ciddi sonuçlara yol açacak olan uyarılar taşımaktadır.
Fark edildiğinden bu yana bütün dünyanın zorunlu ortak gündemi haline gelen “Küresel Isınma”nın etkileri; doğanın hukukuna dikkat etmemiz gerektiğini ve “zorunlu ve bütünlüklü olarak uyulması istenen” kurallar serisi olduğunu; acı bedeller ödeyerek öğrenmekteyiz.
Oysa ki, 19. yüzyılda “Karl Marx”ın; “Kapitalist, gölgesini satmadığı ağacı keser…” sözünün ne kadar haklı olduğunu her bir kriz felaketi sonrasında acı bedeller ödeyerek öğrenmişti gûya; insanlık!…
Daha öncesinde ise Liberal Kapitalizmin düşünsel kurucusu sayılan ekonomist Adam Smith, 1776’da “Toplumların Refahı” kitabında “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!” (“Laissez faire, laissez passer!”) diye yazdığında;
Roma Arenası’nda başkalarının keyfi için birbirlerini acımasızca öldüren köle gladyatörlere verilen (Baş parmak aşağıya doğru…) “Özgürce Öldürme İznine” aslında “Liberalizm” dediği pek anlaşılmamıştı…
“2.Dünya Savaşı”nın yıkımı yıllarında Georgy Dimitrov’un, “Faşizm, tekelci sermayenin, en gerici, en gözü dönmüş, en şoven ve en eli kanlı diktatörlüğüdür!” tanımına uyan diktatör “Adolf Hitler” ile sembolleşen “Faşizm”in yenilişi sonrasında onun yerini alan “Utangaç Faşizm=Liberalizm” de; 1970’li yıllara kadar biriktirdiği krizler sonucunda yerini “Utanmaz Arsız Faşizm=Neoliberalizm”e bıraktı…
Böylece tüm “Doğal ve Kamusal Kaynaklar” ve tabi “Sosyal Devlet”; tümüyle talan ve yağma alanı olarak aynı sistemin ayakları altına serildi…
Dahası, günümüzde gelinen noktada “Emperyalist Kapitalizmin, Neoliberalizm” aşamasında artık; “Kapitalizm, kerizlerin krizlerle kerizlenerek güdülebilir hale getirildiği bir sömürü sistemidir!” saptamasıyla tanımlanabilir…
Doğayı, herkese ait olan ortak bir hukuk anlayışıyla yani “Herkesin ‘Evrensel Hukuku’ Herkesedir!…” olarak değil de, “Herkesin ‘Evrensel Hukuku’ Kendine!…” diyerek sömürmeye çalışanlar; bugün “Orman Alanları” ve “Su Havzalarını” aynı; yani “Daha Çok Kâr Hırsı” ile kudurmuş bir zihniyetle yok ederek; kendi hukuksuzluklarını geçerli kılmaya çalışmaktadırlar!…
Bir kez daha unutmamak gerekir ki;
“Mimarlık, yalnızca ve sürekli olarak, doğal ya da doğal olmayan ortamlarda;
metrekare ve metreküp karşılığı anlamıyla sınırlı mutlaka bir şeyler yapmak değil;
gerektiğinde o yere hiç müdahale etmeyen;
hiçbir şey yapmamak sorumluluğunu da taşır…”
Ve dileriz ki; “Herkesin ‘Evrensel Hukuku’ Herkesedir!…” ortak düşüncesiyle;
tüm bu utanmazlıklar en kısa bir zamanda son bulur!…