- Kanal İstanbul projesi için planlanan rezerv yapı alanı ilanına karşı açılan davada iptal kararı verildi
- Kamuoyuna Duyuru
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
Hacıosman Bayırı ve çevresinin doğal SİT statüsünün düşürülmesine bilirkişiler onay vermedi: Yapılaşmanın önü açılır, habitat parçalanır
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “olur”uyla Hacıosman Bayırı ve birinci derece doğal SİT alanı statüsünün düşürülmesine karşı Mimarlar Odası’nın açtığı davada bilirkişi raporu hazırlandı. Raporda, statünün düşürülmesiyle söz konusu alanın yapılaşmaya açılacağı, ormanlık alanda habitatın parçalanacağı ve dere yatağında bulunan yerleşim alanlarının daha büyük bir taşkın riskiyle karşı karşıya kalacağına dikkat çekildi.
Sarıyer ilçesi sınırlarında kalan Hacıosman Bayırı ve yakın çevresinin doğal SİT alanı statüsü, 7 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak değiştirilmişti. Kararla tamamı SİT alanı olan Hacıosman Bayırı ve çevresindeki alanların bir kısmının statüsü ‘nitelikli doğal koruma alanı’, bir kısmı da ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak düşürülmüştü.
Basına yansıyan bilgilere göre, bu işlemin dayanağı özel bir şirketin hazırladığı Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu’ydu. Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliği’nin 5/c maddesine göre, söz konusu en az ardışık dört mevsimi kapsayacak şekilde araştırma yapılarak hazırlanması gerekiyordu.
Hacıosman Bayırı ve çevresinin doğal SİT statüsünün düşürülmesine yönelik işlemin durdurulması için Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi dava açmıştı. İstanbul 12’nci İdare Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında geçtiğimiz günlerde bir bilirkişi raporu hazırlandı. Rapordan öne çıkan tespitler şöyle:
– Dava konusu işlemle nitelikli doğal koruma alanına çevrilen alanlar bütüncül bir bakış açısı ile ele alındığında mutlak korunması gereken alanlardır. Halihazırda yeşil alanlar ile bütünlük içerisinde güçlü bir yeşil sistem yarattıkları değerlendirilmektedir.
– Dava konusu alanlar üç hektardan büyük olduğu ve orman ağaçları ile kaplı olduğu için Orman Kanunu’na göre orman niteliği taşımaktadır. Bu alanların orman olarak tescil edilmesi ve yapılaşmaya konu edilmemesi gerekmektedir.
– Doğal sistem açısından ele alındığında, “habitat bütünlüğü” sürekliliğin tesisinde belirleyici rol almaktadır. Bilimsel çalışmalarda ortaya konulduğu üzere dava konusu işlemde olduğu gibi koruma statülerinde yapılaşmaya imkân sunan nitelikteki değişimler, “kenar etkisini” artıracak ve habitat parçalanmasına sebebiyet verecektir.
– Bilimsel veriler ışığında, dava konusu işlemde olduğu gibi koruma statülerinde değişikliklere gidilmesi ve doğal-kültürel dengeye sahip dokunun farklı koruma statülerine sahip olan, irili ufaklı parçalar olarak değerlendirilmeleri, doğal-kültürel sistemde zincirleme olayları tetikleyerek gittikçe artan bir oranda zarar verecektir.
– Hacıosman Bayırı’nın doğusunda kalan Cumhuriyet Mahallesi’nin yer aldığı bölge Boğaziçi siluetinde kalmaktadır. Bu alandaki yatay-dikey yapılaşmalar, köprünün hemen yanında yer alan böylesi bir alanın Boğaziçi siluetine zarar vermesi anlamına gelecek.
– Yapılaşmaya imkân veren nitelikteki koruma statülerindeki değişim, hâkim rüzgar akışını bozabilir ve doğal hava akımını azaltabilir. Bu hava kalitesini olumsuz etkileyebilir.
– Koruma statüsü değiştirilen alanlar arasında yer PTT Evleri Mahallesi Kozdere deresinin taşkın yatağı üzerinde yer almaktadır. Mahallede 2004 yılındaki taşkının nedeni taşkın yatağının binalarla işgal edilmesi ve dere yatağının küçültülmesidir. Burada yerleşim yoğunluğunun fazla ve taşkın riski yüksek olmasına karşın koruma statüsünün “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı”na düşürülmesi, yeni yapılaşmaya ve sonuçta yeni ve daha büyük taşkınlara yol açacaktır. Araştırma sonuçlarına göre bu alanı güvenli hale getirmek için yapılması gereken bina yoğunluğunu azaltacak, yüksek akımın geçebilmesi için yatak genişliğini artıracak düzenlemelerdir.
– Koruma statüsü düşürülen bölgede yer alan Büyükdere Fidanlığı-bahçıvan okulunun, içerdiği mimari, doğal, kültürel potansiyeller açısından Türkiye’de üretim peyzajlarının sembol alanlarından birine dönüşebilmesi, miras kimliği ile beraber yeniden işlevlendirilmesi mümkündür. Fidanlığın yerleşime uygun bir yer olmadığı, bu alanın gen kaynağı olması da dikkate alınarak yapılaşmaya açılmaması gerektiği değerlendirilmektedir.
– Doğal sit alanlarını statüsünü düşürerek özellikle ormanları yapılaşmaya açmak iklim değişikliğinin etkilerini artırmaya yol açacak bir uygulamadır.
– Dava konusu işleme dayanak oluşturan ETBAR raporu hazırlanırken en az ardışık dört mevsim araştırma yapılması kuralına uyulmamıştır.
– Dava konusu alanın iki farklı koruma statüsüne alınması, alanın ekolojik ve coğrafi bütünlüğünü bozucu niteliktedir.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi