Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı

Yazar- Saltık Yüceer 18 Aralık 2024 Çarşamba

Mevcut  Yat Limanı, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, Zühtüpaşa Mahallesi, Kalamış- Fener caddesi mevkiinde, 102.394 m2 dolgu alanı, 1.135 m2 TDİ mülkiyetindeki alan ve 233.244 m2 deniz yüzeyi olmak üzere toplam 342.884 m2 alana sahiptir.

Bugün denizde 1.291, karada 200 yat bağlama olan ve kapasiteyi sadece 200 yat arttırmak pahasına; mevcut alanı 100.000 m2  arttırarak  438 bin m2ye çıkartmak ve dolgu alana da 40.000 m2 inşaat yapılmak istenmektedir.

ÖYK’nın  06.11.2017 tarihli ve 2017/106 sayılı Kararı ile onaylanan imar planında  Yat Limanı yapılaşma koşulları emsal=0,13 ve yeraltında yapılacak olan ticari amaçlı otopark alanı emsale dahil edildiğinde emsal:0.31, maksimum bina yüksekliği 6,50 metre, çatı dâhil 7,50mt.olarak  belirlenmiştir.

Ancak kıyı kenar çizgisi ile deniz arasında kalmakta olan, Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanına ilişkin söz konusu alan, daha önce  İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29.03.2009 tarih ve 1861 sayılı kararı ile II. Derece Doğal Sit Alanı ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanına alınmış bulunmaktadır.

Dolayısıyla, II. Derece doğal sit, III. Derece Arkeolojik sit alanı ile I. Derece doğal sit alanı olan Fenerbahçe yarımadası komşuluğunda yer almasına, dolayısıyla yat limanı yer seçimi kriterleri açısından dahi, asla uygun olmamasına ve bulunduğu alanın özellikleri nedeniyle yapılaşmanın sınırlandırılması ve kesinlikle  arttırılmaması  gereken bir alanda  yer almasına ve Anayasanın 43. Maddesi ile Kıyı Kanununda da; “sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilmelidir”, kıyılar herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz;  duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz,  denmesine rağmen bu büyütme ısrarla gerçekleştirilmek  istenmektedir.…

1984-88 döneminde inşa edilen 1988 yılında işletmeye açılan Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı, önce 2008 yılında hazineye ve 2011 yılında da özelleştirme idaresine devroldu. Özelleştirme İdaresi derhal planlama çalışmalarına başladı ve bu alan için 2013, 2015 ve 2017  yıllarında 3 adet plan yaptı.

*2013 yılında yapılan planlar, tasdikli planlar ile  Kurul onaylı planlar arasında farklılıklar olduğu için   Danıştay tarafından iptal edildi.                                        .                                                                          *2015 planlarına açılan davada, Danıştay ahşap yüzer iskelelerin kara alanı gibi emsal hesabına dahil edilmesine ilişkin kısım yönünden yürütmeyi durdurma kararı verdi ve ÇED raporu olmadığı gerekçesi ile de bu planları iptal etti.

Bu arada  “Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği”nde, Koruma Amaçlı İmar planlarında sit alanının bütününü olumsuz etkileyecek, , mevcut korunması gerekli değerleri bozacak ya da yok edecek, geleneksel kentsel doku özelliklerini olumsuz yönde değiştirecek yeni işlev dönüşümlerine ilişkin plan değişikliği yapılamaz.” denmesine rağmen Yat Limanı Alanının %35.79’una “Turizm Tesis Alanı” fonksiyonu getirilmiştir.

Ayrıca 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Nazım İmar Planında da,  İskele ve Yat Limanları  alanında yapılacak yapılar  için,  restoran, kafeterya, büfe, plaj, satış yeri, ofis, iskele, yat ikmal, bakım ve onarım yerleri, günübirlik hizmet tesisleri yer alabilir, şeklinde belirlenmiş, ancak Turizm Tesis Alanı  1/100.000 ölçekli Nazım İmar Planında tanımlanmamıştır.

Bu nedenle, bu planlar ile, Yat Limanı Alanına “Turizm Tesis Alanı” fonksiyonu getirildiğinden, İstanbul Çevre Düzeni Planı’na da aykırılık göstermektedir.

Yapılan 2 planında iptal edilmesi üzerine ;

  • 2017 yılında 115.000 m2’lik kara alanından sadece 590 m2’yi çıkartıp yeni bir plan yapıldı. Ve bu Plan raporunda, aslında bölgede hiç ihtiyaç duyulmamasına rağmen;
  • İstanbul’un yurtdışına açılan kapılarından birisi olan bölgeye, bir dünya kenti ve markası olan İstanbul imajına yakışır bir fonksiyonun geliştirilmesi,
  • Hem İstanbul halkına hem de turistlere hizmet verecek alternatif bir Yat Liman Alanının geliştirilmesi,
  • Bölgeye ekonomik canlılık getirilmesi ve yeni istihdam alanlarının yaratılması ve
  • Planlama Alanı’na getirilen yeni fonksiyonlarla İstanbul’a yeni bir kültür ve ticaret merkezi kazandırılması, gibi maddeler eklenen bu plan, görevleri sadece ve sadece yatları korumak olan mevcuttaki  520 mt olan dalgakıran boyunu; 100 mt’ye, yüzer iskele boyunu da  11.407mt’ye çıkartılmasını, “Yenileme projeleri kapsamında inşa edilecek dalga kıranlar ile olası afetlerde şehrin acil çıkış ve ikmal kapısı olabilmesine imkân vermesi”, bu planlamanın amaçlarıdır diyebiliyor. .

Yeni planda zaten kendisi inşaat alanı olan yüzen iskele ve dalgakıran alanlarının emsal alınacak yüzeye dahil edilmesi İmar Kanunu ve Yönetmeliklerine aykırı olmasına rağmen sadece yüzen ahşap iskeleler emsal hesabından çıkarıldı, ancak  2013 yılında 343.000m2 deniz ve kara alanından oluşan  bu alan maalesef bizler dava açtıkça ve planları iptal ettirdikçe büyüdü ve 2017 planlarında  yaklaşık 100.000m2 artarak 438.000m2’ye ulaştı.

Fenerbahçe- Kalamış Yat Limanı imar planlarının Özelleştirme İdaresi Yüksek Kurulu tarafından hazırlandığı ve ihaleye çıkılacağı haberinin üzerinden tam 12 yıl geçti. Kaybettiklerimiz de dahil tüm davalarımızda tetkik hakimi ve savcısının ısrarla üstünde durduğu bir ÇED konusu var. ÇED olmaz ise olmaz diyorlar.

ÇED nedir dersek. “Çevresel Etki Değerlendirmesi”.

Yani; gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi.                                                                                                                            2015 planlarının da  iptal nedeni de olan bu rapordan  neden kaçınılır, bilinmez. Bilinmez ama kafalarda da soru işareti  yaratır doğal olarak.

Zira, ÇED Yönetmeliğinde “Olumlu veya  Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez” hükmü yer almasına ve ÇED raporu olmadığı için iptal edilen planlara rağmen,yukarıda da belirtildiği gibi, geçen bu 12 yıl içinde yapılan 3 plan için de ÇED raporu hazırlamaktan ısrarla kaçınıldı.

Şehircilik ilkelerine, kamu yararına ve hukuka da aykırı olan  bu  planlar aslında insan haklarına  aykırı ; Neden derseniz…sadece 200 yat  ilave edebilmek uğruna  500.000 Kadıköy’ lüyü denizinden mahrum ettiği için….. ve  ÇED raporu olmadığı… halkın kıyı kullanımını azalttığı… kıyıya erişilebilirliği    engellendiği… kıyı alanını yapılaşmaya açtığı… zaten kalabalık olan bölgeye yapı, nüfus ve trafik yoğunluğu getirdiği… bölgenin karakteristik dokusunu bozduğu… kıyı siluetini olumsuz etkilediği… alanın büyütülerek deniz alanındaki  ekolojik dengeyi bozduğu, yosunlaşmayı arttırdığı….denizdeki oksijeni azalttığı… doğal yaşamı tehlikeye attığı… yelken sporunun yoğun olarak yapıldığı alanın  küçülmesine neden olduğu… hava koridorunu kestiği…ve yıllardır o bölgede yer alan Su Ürünleri Balıkçı barınağı fonksiyonunun plandan yeni bir yer tarif edilmeden kaldırması gibi nedenlerden dolayı.

Bizlerde bu günümüzü ve geleceğimizi altüst edecek yukarıdaki gerekçeleri ve “Uygulanması halinde Kalamış’ta telafisi imkansız sonuçlara sebep olacak” bu imar planlarına  Anayasamızın 17, 56 ve 57. maddeleri ile AİHS madde 8’e göre koruma altındaki haklarımızı  ihlal ettiği için 32 kişi  Şubat 2021 tarihinde  “ANAYASA MAHKEMESİ” ne başvurarak bireysel başvuru hakkımızı kullandık.

Ancak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bu kez de “ANAYASA MAHKEME”sinin  kararını dahi beklemeden ki bu müracaatımız bugün bile hala cevapsız, Yat Limanını 2021 yılında 40 yıllığına  ihaleye çıkarttı. Daha sonra da bu ihaleyi de  iptal ederek bu yıl Eylül ayında yeni bir ihale daha yaptı.

Mahkeme, Kamu ve Toplum yararına çalışmalarını sürdüren Mimarlar Odası olarak ihalenin iptali için son açtığımız dava için “dava konusu ihale ile Mimarlar Odasının kuruluş amaçları ve  görev alanı birlikte değerlendirildiğinde, davacı Odanın, dava konusu işlem ile arasında somut, güncel ve meşru bir menfaat alakasının bulunmadığı, menfaatinin etkilenmediği” gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddedilmesine karar vermiştir..

Bizler Mimarlar Odası olarak, kıyılarımıza, yeşilimize ve park alanlarımıza sahip çıkmak,  ve bu Yat Limanının en azından mevcut halinde kalmasını istiyoruz.                                                       Sonuçta bizler bunu kendimiz için olduğu kadar gelecek kuşaklar için de bir borç bilerek yapıyoruz.  Ve diyoruz ki,

“DÜNYA BİZE ATALARIMIZDAN MİRAS KALMADI, BİZ ONU ÇOCUKLARIMIZDAN ÖDÜNÇ ALDIK”…

Saltık Yüceer
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Anadolu I. Büyükkent Bölge Temsilciliği Başkanı

Yazar- Saltık Yüceer 18 Aralık 2024 Çarşamba