- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
- Yargı kararlarına uymayan Bakanlığa Danıştay’dan vize
Emeklilik Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz! İnsanca Yaşayabileceğimiz Bir Maaş ve Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 14 Ocak 2022 tarihinde, “Emeğimize, Mesleğimize, Haklarımıza Sahip Çıkıyor, Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!” kampanyamız kapsamında emekli meslektaşlarımızın sorunlarını gündeme getiren “Emeklilik Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz! İnsanca Yaşayabileceğimiz Bir Maaş Ve Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!” başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
EMEKLİLİK HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ!
İNSANCA YAŞAYABİLECEĞİMİZ BİR MAAŞ VE SORUNLARIMIZA ÇÖZÜM İSTİYORUZ!
Geçtiğimiz yılı, yıllardır devam eden kriz ve salgın döneminin ardından; tüm birikimlerin bir avuç azınlık için tüketildiği, bütçe görüşmelerinin gençlerin, çalışanların, emeklilerin, tüm yurttaşların dışarıda bırakılarak tamamlandığı bir dönem ile kapattık.
Yıllar boyunca süregelen özelleştirme politikaları ülkemizi üretimden uzaklaştırarak, sıcak paraya dayalı bir büyüme modeline sürükledi. Üretken sektörler yerine ranta dayalı sektörlerin tercih edildiği, halkın borçlanma ve kredi kullanımına yönlendirdiği bir model yaygınlaştırıldı. Çılgın projeler, gösteriş ve bir avuç azınlığın lüks ve şatafat içindeki yaşamı için devasa harcamalar yapıldı. Gençler, işsizler, çalışanlar ve emekliler hayat pahalılığı, temel ihtiyaçları karşılayamama ve derin bir umutsuzluğun içine bırakıldı. Hayat pahalılığı, temel beslenme ihtiyaçlarının dahi karşılanmasını engelleyecek boyutlara ulaştı.
Bütçede Halk Yok, Emekliler Yok!
Bütçe görüşmelerinin sonucunda; bütçede yük olarak görülen başta emekliler olmak üzere tüm kesimlerin dışarıda bırakıldığını hep birlikte gördük. Devletin harcamalarının ve hesap verilebilirliğinin belgesi olan bütçede emeklilere bir satır yer verilmedi. Oysa bugünün koşullarında emekli statüsünde olan 65 yaş üzeri vatandaşlar, tüm toplumun %10’unu oluşturmakta.
Buna karşın 2022 Merkezi Yönetim Bütçe gelirlerinin %85’inin doğrudan emeklilerden, kamu çalışanlarından, asgari ücretliden, küçük esnaf, küçük üretici, köylüden, dar gelirli ve yoksullardan alınmasının planlandığını görüyoruz.
Bütçenin Gerekçesi Bütçede Yer Almıyor!
2022 Bütçe Kanununun gerekçelerinde “Sosyal refah devleti anlayışının en önemli göstergelerinden biri olan sosyal güvenlik, herhangi bir sosyal risk yüzünden geliri veya kazancı azalmış kişilerin, başkalarının yardımına gerek kalmaksızın yaşama ve geçinme ihtiyaçlarını karşılayan; kişilere, belirli sosyal risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan muhtelif zararların, ilave maliyetlerin veya gelir kayıplarının kısmi veya bütünüyle telafisine yönelik ekonomik güvenceler sağlayan sistemler bütünüdür. “ denilmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2022 Bütçesi 83 milyar 851 milyon 907 bin lira olarak belirlendi. Bunun 72 milyar 977 milyon 510 bin lirası Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına ayrılmış. SGK’nın finansman açığı 38 milyar 956 milyon 291 bin lira öngörülürken; işveren prim indirimi için 34 milyar 11 milyon 291 bin lira ayrılmış. Rakamlar, SGK’nın çalışanlar ve emeklilerin sosyal güvenliği için değil sermaye sahipleri için, işverenler için kaynak olarak kullanıldığını gösteriyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesi 66 milyar 131 milyon 543 bin lirayken; bunun %85,37’si cari transferler, %10,1 personel gideri, %5 ise sermaye transferi ve giderleri olarak tanımlanmış. Sağlık, bakım ve sosyal hizmetlerin Sosyal Güvenlik Reformuyla özelleştirilmesi, ticarileştirilmesi sonucu ortaya çıkan sorunlara çözüm yok! Demografik yapıdaki değişiklikler yok sayılmış. Bakım hizmetlerinin kamulaştırılmasından söz edilmiyor ve yaşlılara aileleri baksın demeye devam ediliyor.
Emeklilik statüsü ise güvencesiz, kuralsız ve esnek hale getirilerek yerine; cari açık kapatma ve sermaye biriktirme aracı olarak kullanılan bireysel emeklilik modeli ikame edilirken; emekli primleri fona devredilerek uluslararası sermayenin kullanımına sunuldu. 10 milyona yaklaşan sayısıyla EYT’lilerin sorunları ise çözümsüz bırakılarak basit bir oy isteme aracı olarak kullanılıyor.
Emeklilik, yıllarca süren çalışma hayatı boyunca sosyal güvenlik sistemine aktarılan birikimlerimizin çalışma yaşamı sonrasında bizlere ekonomik, sosyal ve sağlık alanlarında sağladığı güvencedir. Bireysel Emeklilik Sistemi adı verilen fonun, emeklilik yerine ikame edilmeye çalışılması, sosyal devlet anlayışına ve sosyal güvenlik ilkesine aykırıdır.
Yoksulluk Emeklinin Kaderi
Emekliler halkın en yoksul kesimlerini arasında yer alıyor. 7 milyon 578 bin 123 emekli, aylık 1500 lirayla yaşamaya çalışırken, TÜİK enflasyon rakamını %36,08 olarak açıkladı. Emekli aylıklarına yapılacak zam açlığa ve yoksulluğa çare olmak zorundadır.
TÜİK’in açıkladığı 2021 yılı enflasyon % 36,08 iken, bağımsız araştırma kuruluşları enflasyonu %82,81 olarak tespit ediyor. Resmi enflasyon verileri, yaşamın gerçekleri ile uyuşmadığı sürece toplumda güven ve adalet arayışları giderek artıyor. 2021 aralık ayı açlık sınırı 4013 lira, yoksulluk sınırı ise 13073 lira olarak açıklandı. Emeklilere yapılan %25,47 zamla; en düşük SSK emeklisi 3293 lira (2000 yılı öncesi), 2500 lira (2000 yılı sonrası), BAĞ-KUR 2500 lira SSK ve BAĞ-KUR en düşük emekli aylığı 2500 lira; kamu çalışanı ve emeklilerinin aylıklarına yapılan %30,05 oranında zamla en düşük kamu çalışanı emekli aylığı 4272 lira oldu. İndirilmiş enflasyon oranındaki zamlar günü bile kurtarmaya yetmedi. Emekliler yine açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildi. Altı ayda bir yapılan “şaibeli enflasyon” oranında zamlar ekonomik güvence sağlamamaktadır.
Emekli aylığının bağlanma oranı ve hesaplama yönteminin değiştirilmesi, Devlet desteğinin çekilmesi, Milli Gelirden ve ülkenin büyüme hızından pay verilmemesi, aylıklara enflasyon oranında altı ayda bir zam yapılması yönteminin uygulanması; 2000 yılından bu yana emeklilerin alım gücünü düşürdü. Kamu Emekliliğinin esnek kuralsız güvencesiz hale getirilmesi ekonomik güvenceyi de yok etti.
Bir Avuç Zengin için Yaşam Hiç Zor Değil!
Bunca yoksulluğun arasında yaşam bir avuç zengin için oldukça kolay ve sorunsuz! Yoksul ile zengin arasındaki uçurum ve yoksul sayısı her geçen gün büyümektedir. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana en zengin %10’luk kesim, toplam servetteki payını %67,7’den %81,2’ye çıkarmıştır. Buna karşın geriye kalan %90’lık nüfusun payı %32,3’ten %18,8’e düşmüştür. Nüfusun en yoksul %10’luk kesimiyle, en zengin %10’luk kesiminin geliri arasındaki fark son yirmi yılda 15 kat artmıştır. Emekliler bu uçurumda hep en derine düşen kesim olmuştur.
Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!
Emekli mühendis, mimar ve şehir plancıları toplumun yoksul kesimleri arasında yer almaktadır. Tüm emekliler gibi meslektaşlarımızın da sosyal hakları, çalışma yaşamından sonraki yaşam güvenceleri ortadan kaldırılmak istenmektedir. Emeklilerin sorunlarının çözümü için:
Sosyal güvenlik sistemi sosyal risklere karşı emekliyi korumalı ve yaşlılığın güvencesi olarak devlet tarafından eksiksiz karşılamalıdır.
İnsanca, onurlu bir yaşam sürdürecek ekonomik güvence için emekli aylıkları yeniden hesaplanmalıdır!
Emeklilerin temel hakları için sendikalaşması önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Emeklilerin devletin sırtında bir yük olduğu algısından bir an önce vazgeçilmeli; emeklilerin toplumsal yaşama katılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Emeğimize, emeklilik haklarımıza, mesleğimize sahip çıkıyor, sorunlarımıza çözüm istiyoruz!
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı