7.2. Tophane-Salıpazarı Kruvaziyer Liman Turizm ve Ticaret Kompleksi (Galataport)

 

Tophane-Salıpazarı Kruvaziyer Liman Turizm ve Ticaret Kompleksi’nin (Galataport Projesi) gerçekleştirilmesi söz konusu olan Karaköy-Tophane-Salıpazarı çevresi 07.07.1993 tarihinde 1 Numaralı Koruma Kurulu kararı ile “Sit Alanı” ilan edilerek koruma kararı verilmişti. 15.12.1994 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile bölge “Turizm Merkezi” ilan edildi. Özelleştirme İdaresi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Müdürlüğü’nce hazırlanan, Karaköy-Tophane-Salıpazarı’nı kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların onayı amacıyla 27.07.2004’de Koruma Kurulu’na başvuruldu. Koruma Kurulu aldığı 20.09.2004 tarih ve 118 Sayılı kararla planı reddetmiştir. Koruma Kurulu atlanarak aynı plan 14.02.2005’de Beyoğlu Belediyesi’nde askıya çıkarılmıştır. Askı süresi içersinde yasal itirazımızı yapmamıza rağmen itirazlarımıza herhangi bir yanıt verilmemesi üzerine 02.06.2005 tarihinde İstanbul 1 Nolu İdare Mahkemesi’ne İstanbul İli Beyoğlu İlçesi Kemankeş Mahallesi 112 pafta 78 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 parseller ile 2498 ada 45 parseli kapsayan 1/5000 Tophane Salı Pazarı Kruvaziyer yat limanı plan tadilatı ve “Tophane Salı Pazarı Turizm merkezi 1/5000 ölçekli Nâzım İmar Planı” ile 1/1000 ölçekli “Tophane Salı Pazarı Kruvaziyer Yat Limanı Uygulama İmar Planı”nın yasalara, şehircilik bilimine ve kamu yararına aykırılığı nedeniyle iptaline ve öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemi ile dava açılmıştır.

 

Dava inceleme aşamasındayken 24.08.2005’de ihale ilanı yapılmasına müteakip ihale gerçekleştirilmiştir. İhalenin iptali ile ilgili İstanbul 1 Nolu İdare Mahkemesi’ne “İstanbul Salıpazarı-Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm Ticaret Kompleksi’nin yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yapım, işletim ve devri” konulu ihale işleminin hukuka, yasa ve yönetmeliklere, şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararına aykırılığından dolayı iptaline ve öncelikle ve ivedilikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemi ile dava açılmıştır.

 

TMMOB Şehir Plancıları Odasının açmış olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de müdahil olduğu bir dava bulunmaktadır. Konu ile ilgili yürütmeyi durdurma kararı alındığı bilgisi basında yer almıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 6.01.2006 tarihinde aşağıdaki basın açıklamasını yayımlamıştır:

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı’na ait 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarını onaylamasına ilişkin işleminin iptali için Belediyemiz tarafından da Danıştay’da dava açılmışsa da;

 

“11.03.2005 gün ve 315 sayılı-21.03.2005 gün ve 348 sayılı dilekçeler, Mimarlar Odasının 18.03.2005 gün, 340 sayılı yazısı, Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nın 09.03.2005 gün, S/47-Ç/1290 sayılı yazısı ve Belediyemizin 11.03.2005 gün, S/46 sayılı Başkanlık Onayı ile söz konusu planlara itiraz edilmiş ve 15.04.2005 gün, 2005/98-224-315-317-S/46-334-347-348-349 sayılı yazımız ile itirazlar Bakanlığa iletilmiştir.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün, 18.05.2005 gün, B 16 0 YGM 0 07 01/ 340610001 67095 sayılı yazısı ile söz konusu itirazların değerlendirildiği ve İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 23.03.2005 tarihli kararı ile Avan Proje’nin uygun bulunduğu belirtilerek konunun bu çerçevede değerlendirilmesi bildirilmiştir.

 

06.12.2005 gün, /334 sayılı yazımız ile İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan söz konusu İlgi p) karar ve 1/1000 ölçekli avan proje istenmiş ve elden teslim alınmıştır.

 

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun, 23.03.2005 tarihli kararı ve eki Avan Proje incelendiğinde, Belediyemizce itiraz edilen ve dava açılması istenen teknik gerekçelerden;

          Mevcut yoğunluğun düşürüldüğü,

          İrtifaların indirildiği,

          Saat Kulesi çevresinin açılarak denizle bütünleştirildiği ve kamuya açıldığı,

tespit edilmiş olduğundan”, İstanbul Büyükşehir Belediyesi davadan vazgeçmeyi düşünmektedir.

 

28 Ocak 2006 tarihinde basında çıkan haberlerde ise Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in Galataport ile ilgili açıklamaları verilmiştir. Söz konusu açıklamada işlemin durdurulduğu belirtilerek, Galataport ile ilgili dört davada, Danıştay 6. Dairesi’nin yürütmeyi durdurma kararı verdiği, Danıştay 13. Dairesi’ndeki davaların henüz devam ettiği vurgulanmış ve Galataport ihalesinin artık geride kaldığı ifade edilmiştir.

 

“Galataport” projesinin gerçekleşmesi halinde İstanbul’un kimliğini ve siluetini oluşturan en önemli kıyı alanlarından olan Karaköy-Tophane-Salıpazarı boyunca uzanan 1200 metrelik kıyı bandında toplam 160.000 m² otel, eğlence, ticaret vb fonksiyonlardan oluşan inşaat alanı ve kruvaziyer liman yapılmış olacak. Tarihsel doku ile deniz arasına yapı bandı çekilerek kent ile kıyı ilişkisi koparılacak ve yurttaşların kıyılardan serbest ve eşit bir şekilde yararlanması mümkün olmayacaktır. Tarihi dokunun önüne dokuyla bağdaşmayan yapı kütleleri gelecek ve silueti perdelenecektir.

 

İtiraz Dilekçemiz

 

14.03.2005/ 25.06.2800

 

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na,

Ankara

 

Konu: 30/0972004 tasdik tarihli, 13.02.2005 tarihinde Büyükşehir belediye başkanlığı 1/5000 onanlı Beyoğlu Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı tadilat planları ile 14.02.2005 tarihinde Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından Beyoğlu Belediyesinde 1 ay süresince askıya çıkarılan Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanına ait 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına yasal askı süresi içinde itiraz dilekçemizdir.

 

İstanbul ili, Beyoğlu ilçesi, Kemankeş Mahallesi 112 pafta, 78 Ada, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 parseller ile 2498 da 45 parseli de kapsayan Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlatılmış bulunan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planı teklifleri; “1/5000 Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanına İlişkin Plan Tadilatı” ve “Tophane Salıpazarı Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı” başlığı altında; 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ise “Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı Uygulama İmar Planı” başlığı altında askıya çıkarılmıştır. Askıya çıkarılan her iki plan teklifi incelendiğinde aşağıda ki hususlar saptanmış bulunmaktadır.

 

Söz konusu planlama alanı ve çevresi; tarihi, doğal ve kültürel özellikleri ile bir dünya mirası olan İstanbul’un; tarihi geçmişi, kent içindeki konumu, dokusu ve barındırdığı çok önemli ve değerli kültürel ve tarihi yapılar ve doğal değerler açısından korunması gerekli son derece önemli bir kent parçasıdır.

 

Bu değerlerinin yanı sıra; bölge İstanbul’a deniz yolu ile yaklaşırken; Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar, Boğaziçi Mimarisinin ve tarihi İstanbul siluetinin algılandığı çok önemli ve etkili bir coğrafi ve topografik konuma sahiptir. Nitekim bu özellikleri ile bölge; İstanbul 1 No’lu kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurulu tarafından 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı karar ile “Kentsel Sit Alanı” olarak ilan edilmiş ve 29.9.1993 ve 4054 sayılı Kurul Kararı ile de koruma amaçlı imar planı yapılıncaya dek geçici yapılaşma koşulları belirtilmiştir.

 

Bu çok özel koşullara rağmen bölge, Bakanlar Kurulu’nun 15.12.1994 tarihli ve 94 / 6345 sayılı kararı ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların bütün itirazlarına ve yapılan uygulama sonuçlarının bu itirazları haklı çıkaran sonuçlarına karşın İstanbul’un bütün doğal, tarihi ve kültürel değerlerini acımasızca tahrip ve yok eden kararların ortaya çıkışına neden olan “Turizmi Teşvik Kanunu’na” göre “Turizm Merkezi” olarak belirlenmiştir.

 

Bu karar üzerine; Özelleştirme İdaresi ve Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünce hazırlanan, Karaköy Tophane Salıpazarı’nı kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanına İlişkin Planlar 27.Temmuz. 2004 tarih 225 5972 20576 sayılı yazı eki olarak İstanbul 1 No’lu kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayına sunulmuştur.

 

Koruma Kurulun 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararı ile; Koruma Amaçlı İmar Planından soyutlanarak yapılan planların; korumacılık ilkeleri ile ters düşeceği ve spekülatif baskıları tetikleyeceğinin açık olduğundan bahisle, böylesine bir plan çalışmasının Boğaziçi Siluetinin devamlılığından ve yakın çevresindeki saray, cami, çeşme, saat kulesi gibi çok önemli kültür varlıklarından da soyutlanamayacağının bilimsel ve yasal bir gereklilik olduğunun altı çizilmiştir.

 

Yukarıda özetlenen esas hakkındaki gerekçeler ile uygun görülmeyen söz konusu Tophane –Salıpazarı Liman projesinin ancak;

          Planı çevreleyen kıyıdaki ve siluete giren yamaçlardaki tüm kültür varlıkları ve sit alanı dokusu dikkate alınarak,

          Alandaki anıt yapılar ve tarihi gümrük yapıları öne çıkarılarak,

          Sit Bölgesinde kalan öneri planların koruma anlayışı çerçevesinde irdelenebilmesi için mevcut ve kaybedilmiş kültür varlıklarının belgelenerek ve restitüsyon projeleri hazırlanarak,

          Kıyı şeridi ve geri bölgesinin görsel ve işlevsel ilişki kurularak,

          İşlev ve yapı yoğunluğu sit alanının taşıma kapasitesi kapsamında düşünülerek,

          Öneri projenin yasal bir gereklilik olarak hazırlanması gereken 1/5000 ve 1/1000 ölçekli “Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planları” ile entegre edilerek hazırlanması gerektiğine,

          Kentsel tarihi kimliği ve silueti koruma adına bu bölgedeki yapılanmanın Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar “Boğaziçi Mimarisi”nin genel ölçü ve oranları içinde kalmak üzere kuzeyde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin ( Sultan Çifte Sarayları) saçak kotunu, batıda; Nusretiye ve güneyde; Kılıçali Paşa camilerini perdelemeyecek ve beden duvarları silme kotunu geçmeyecek irtifada ve siluette duvar etkisi yapmayacak bir avan proje hazırlanmasından sonra,

kurulca değerlendirilebileceğine dair karar verilmiştir.

 

İstanbul 1 No’lu kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kurulunun, yukarıda özetlenen 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararına rağmen itirazımıza konu olan planlar kurulun bu önerileri doğrultusunda hiçbir düzenleme yapılmadan ve bu kez Koruma Kurulu atlanarak, onaylanmış ve askıya çıkarılmış bulunmaktadır.

Yukarıda koruma kurulu tarafından da belirtilen gerekçeler nedeniyle Kentsel Sit alanı olan bölgede yasal prosedürlere uyulmadan askıya çıkartılmış bulunan ve halen askıda bulunan;

İstanbul’un; tarihi geçmişi, kent içindeki konumu, dokusu ve barındırdığı çok önemli ve değerli kültürel ve tarihi yapılar ve doğal değerler açısından korunması gerekli son derece önemli bir kent parçasına bölgenin tarihi ve doğal kimliğini tahrip edecek şekilde bilinen tüm

planlama ve şehircilik kurallarına aykırı olarak getirilen fonksiyonlar ve yapılaşma yoğunluğu açısından kabul edilemez koşullar öneren ve yasal askı süresi 15 Mart.2005’te sona erecek “1/5000 Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanına İlişkin Plan Tadilatı” ve/veya “Tophane Salıpazarı Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı” ile; yasal askı süresi 16 Mart 2005’te sona erecek olan 1/1000 ölçekli “Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı Uygulama İmar Planı”nın iptal edilmesini, başkaca itirazlarımıza ilişkin yasal haklarımız saklı kalmak kaydı ile, talep ederiz.

Saygılarımızla,

 

Günhan Danışman

Yönetim Kurulu Sekreteri

 

Dağıtım:

          İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

          Beyoğlu Belediye Başkanlığı,

          İstanbul 1 No’lu kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu

          T.C. Başbakanlık Özelleştirme Dairesi Başkanlığı

          Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü,

          Bayındırlık ve İskân Bakanlığı-ANKARA

           

İhalenin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemimizdir

Yürütmenin durdurulması istemi vardır.

 

 

İstanbul İdare Mahkemesi

Sayın Başkanlığı’na

 

DAVACI: T.M.M.O.B. Mimarlar Odası (İstanbul Büyükkent Şubesi)- Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası Beşiktaş/İST

 

VEKİLLERİ: Av. İlyas BULCAY- Av. Nezih Şanlı (0216 474 50 53) Altunizade Sırmaperde cad. Yetimhane sok. No: 4/6 Üsküdar- İST

 

DAVALI İDARE: Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.

                                    Rıhtım Caddesi Merkez Han 80120

Karaköy-İSTANBUL

 

                         

KONU: Davalı İdarece 24 Ağustos 2005 tarihinde yapılan

“İstanbul Salıpazarı - Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm         Ticaret Kompleksi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesi’nde Yapım, İşletim ve Devri” konulu ihale işlemin, hukuka, yasa ve yönetmeliklere, şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararına aykırılığından dolayı İPTALİNE ve öncelikle ve ivedilikle YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA karar verilmesi istemimizdir

 

AÇIKLAMALAR

 

1) İhaleye konu alan ve çevresi; tarihi doğal ve kültürel özellikleri ile bir dünya mirası olan İstanbul’un tarihi geçmişi kent içindeki konumu dokusu ve barındırdığı çok önemli ve değerli kültürel ve tarihi yapılar ve doğal değerler açısından korunması gerekli son derece önemli bir kent parçasıdır.

 

Bu değerlerinin yanı sıra; bölge İstanbul’a deniz yolu ile yaklaşırken; Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar, Boğaziçi Mimarisinin ve tarihi İstanbul siluetinin algılandığı çok önemli ve etkili bir coğrafi ve topografik konuma sahiptir. Nitekim bu özellikleri ile bölge İstanbul I nolu KVTVKK tarafından 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı karar (EK-7) ile “ Kentsel Sit Alanı” olarak ilan edilmiş ve 29.09.1993 tarih ve 4054 sayılı Kurul kararı ile de Koruma Amaçlı İmar Planı yapılıncaya dek geçici yapılaşma koşulları belirtilmiştir.

           

Bu çok özel koşullara rağmen bölge, Bakanlar Kurulu’nun 15.12.1994 tarihli ve 94/6345 sayılı kararı ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların bütün itirazlarına rağmen ve yapılan uygulama sonuçlarının bu itirazları haklı çıkaran sonuçlarına karşın İstanbul’un bütün doğal, tarihi ve kültürel değerlerini acımasızca tahrip ve yok eden kararların ortaya çıkışına neden olan “Turizmi Teşvik Kanunu’na” göre “Turizm Merkezi” olarak belirlenmiştir.

 

Bu karar üzerine özelleştirme idaresi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan Karaköy Tophane Salıpazarı’nı kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanına ilişkin planlar 27 Temmuz 2004 Tarih 225 5972 20576 sayılı yazı eki olarak İstanbul I nolu KVTVKKK’nun onayına sunulmuştur.

 

Koruma Kurulu’nun 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararı ile (EK-4); Koruma amaçlı İmar Planından soyutlanarak yapılan planların; korumacılık ilkeleri ters düşeceği ve spekülatif baskıları tetikleyeceğinin açık olduğundan bahisle böylesine bir plan çalışmasının Boğaziçi siluetinin devamlılığından ve yakın çevresindeki Saray, Cami, Çeşme, Saat Kulesi gibi çok önemli kültürel varlıklarından da soyutlanmayacağının bilimsel ve yasal bir gereklilik olduğunun altı çizilmiştir.

            ● Yukarıda özetlenen esas hakkındaki gerekçeler uygun görülmeyen söz konusu Tophane Salıpazarı liman projesinin ancak;

            ● Planı çevreleyen kıyıdaki ve siluete giren yamaçlardaki tüm kültür varlıkları ve sit alanı dokusu dikkate alınarak,

            ● Alandaki anıt yapılar ve tarihi gümrük yapıları öne çıkarılarak,

            ● Sit bölgesinde kalan öneri planların koruma anlayışı çerçevesinde irdelenebilmesi için mevcut ve kaybedilmiş kültür varlıklarının belgelenerek ve restitüsyon projeleri hazırlanarak,

            ● Kıyı şeridi ve geri bölgesinin görsel ve işlevsel ilişki kurularak,

            ● İşlev ve yapı yoğunluğu SİT alanının taşıma kapasitesi kapsamında düşünülerek,

            ● Öneri projenin yasal bir gereklilik olarak hazırlanması gereken 1/5000 ve 1/1000 ölçekli “Beyoğlu Kentsel Sit alanı Koruma Amaçlı İmar planları” ile entegre edilerek hazırlanması gerektiğine,

            ● Kentsel tarihi kimliği ve silueti koruma adına bu bölgedeki yapılanmanın Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar “Boğaziçi mimarisi”nin genel ölçü ve oranları içine kalmak üzere Kuzeyde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin saçak kotunu, Batıda; Nusretiye ve Güneyde; Kılıç Ali Paşa Camilerini perdelemeyecek ve beden duvarları silme kotunu geçmeyecek irtifada ve siluette duvar etkisi yapmayacak bir avan proje hazırlanmasından sonra Kurulca değerlendirilebileceğine dair karar verilmiştir.

 

İstanbul I Nolu KVTVKK’nun, yukarıda özetlenen 20, 09, 2004 Tarih 118 sayılı kararına rağmen müvekkilim Mimarlar Odasınca itiraza konu olan kararlar kurulun bu önerileri doğrultusunda hiçbir düzenleme yapılmadan ve bu kez Koruma Kurulu da atlanarak onaylanmış ve askıya çıkarılmıştır.

 

Kültür ve tabiat varlıklarını Koruma kanunu’nun 7. maddesinde, “Korunması gereken Kültür ve Tabiat varlıklarının tespiti Bakanlıkça doğrudan doğruya veya ilgili kurum ve kuruluşların uzmanlarının yardımlarından faydalanılarak yapılır……..Korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma kurulu kararı ile tescil olunur.” denilmektedir. Koruma alanı ile ilgili karar alma yetkisi başlıklı 8.madde de ise bu yetkinin Bölge kurullarına ait olduğu belirtilmektedir. Yine 9. madde de ise Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında, her çeşit inşai ve fiziki müdahalede bulunmak, bunları yeniden kullanıma açmak veya kullanımlarını değiştirmek yasaktır” denilmektedir. Yapı esasları başlıklı 18. madde de ise “…Mahalli idareler, taşınmaz Kültür varlığı parselinde ek veya eklenti suretiyle yapılacak veya yeni inşa edilecek yapılara ait koruma kurulunca verilen kararlarda veya onaylanmış kültür varlığı projelerinde değişiklik yapamazlar. Ancak inşa edilen yapının fen ve sağlık şartlarının mevzuata uygunluğunu kontrol ederler.” denmek suretiyle, yetki konusunda açık bir hüküm getirilmiştir.

 

Yukarıda Koruma Kurulu tarafından da belirtilen gerekçeler nedeni ile kentsel SİT alanı olan bölgede yasal prosedürlere uyulmadan askıya çıkartılmış bulunan ve müvekkilim Mimarlar Odası tarafından 15.03.2005 Tarih ve 25.06.2800 sayılı itiraz dilekçemize süresinde cevap vermeyerek zımnen reddeden idari işlemi ile İstanbul’un tarihi geçmişi Kent içindeki konumu, dokusu ve barındırdığı çok önemli ve değerli kültürel ve tarihi yapılar ve doğal değerler açısından korunması gerekli son derece önemli bir kent parçasına bölgenin tarihi ve doğal kimliğini tahrip edecek şekilde bilinen tüm planlama ve şehircilik kurallarına aykırı olarak getirilen fonksiyonlar ve yapılaşma yoğunluğu açısından kabul edilemez koşullar öneren “ 1/5000 Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Planına ilişkin Plan Tadilatı “ ve “ Tophane Salıpazarı Turizm Merkezi 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Palanı uygulama imar planının” iptali ve yasaya açıkça olan planların uygulanması halinde telafisi imkânsız zararların doğacak olması nedeni ile de yürütmesinin durdurulması talebi İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2005/1406 E sayılı dosyası ile görülmekte olan dava açılmıştır. (EK-1) dava dilekçesi Aynı konuda TMMOB Şehir Plancılar odası tarafından da bir dava açılmıştır. (EK-2)

 

2) Bu dava derdest olmasına rağmen Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. tarafından, “İstanbul Salıpazarı - Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm Ticaret Kompleksi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesi’nde Yapım, İşletim ve Devri İşi” için ihale açılmış ve ihale 24 Ağustos 2005 tarihinde yapılmıştır. (EK-3)

 

3) Öncelikle ihale konusu alanda yukarıda arz ve izah ettiğimiz gibi usulüne ve yasalara uygun olarak yapılmış bir imar planına dayanmamaktadır.Ve bu planlara dahi uygun olmayan bir projenin gerçekleştirilmesi amacını taşımaktadır.Çok yakın bir zamanda aynı mahiyetteki bir davada Bağdat caddesinde bulunan hazine adına kayıtlı ve Tarım ve Köyişleri İstanbul İl Müdürlüğü’nün bulunduğu 21440.50 m2 yüzölçümlü bağ vasıflı taşınmaz ile yine Hazine adına kayıtlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından kullanılan tarla vasıflı taşınmazın konut ve Ticaret alanı yapılmak üzere ihale suretiyle satışına ilişkin işlemin iptali istemi ile açmış olduğumuz ve İstanbul 6. İdare Mahkemesi 2004/2041 ve 2004/2042 E.sayılı dosyası ile görülen davalarda –yine odamız tarafından açılan ve İstanbul 3..İdare Mahkemesinin 2001/160 E ve 2002/606 sayılı kararıyla planlama alanının yoğun bir yerleşik alan olduğu, büyük oranda sosyal ve teknik donatı alanı eksikliği bulunduğu gerekçesiyle Kadıköy II.Etap 1/5000 Nazım İmar Planını iptal etmiş bulunması nedeniyle - aynı alanda kalan dava konusu yerin imar planında yer alan amacı dışında ihaleye çıkarılmasının hukuka ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle Yürütmesinin durdurulmasına kararları verilmiş, Davalı idarenin bu kararın kaldırılması için Bölge İdare Mahkemesine yaptığı itiraz 2005/1108 sayılı kararla -kararın dayandığı kanuni ve hukuki gerekçelerin yerinde olması nedeniyle - reddedilmiştir. Olayımızda da dava konusu alan imar planında ve kurul kararlarında açıkça zikredilen amacının dışında ihaleye çıkarılmıştır.

 

4) İhale ilanında ve İhale Şartnamesi’nin başında “Süresi: Yer tesliminden itibaren 3 yıl yatırım ve 46 yıl işletim süresi olmak üzere toplam 49 (kırk dokuz) yıldır”. (İhale İlanı, s. 3) denilerek İstanbul Salıpazarı - Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm Ticaret Kompleksi”nin işletmesinin 49 yıllığına verildiği belirtilmektedir: İhale Şartnamesi s.4. md C ve birçok yerde “… yapım süresi dahil toplam 49 (kırk dokuz) yıl olarak belirlenen yatırım ve işletme süresi içerisinde..” denilerek bu süre teyit edilmektedir.

Ancak İhale Şartnamesi’nin 4. sayfasındaki C/a bendinde ise “Görevli şirket lehine Türk Medeni Kanunun 836. Maddesi dairesinde tapuda tesis edilecek 49 yıllık bağımsız ve sürekli nitelikteki üst hakkı çerçevesinde…” denilerek bağımsız ve sürekli nitelikte “üst hakkı” verileceği belirtilmektedir: Bilindiği gibi üst hakkı Medeni Kanun’un 826. ve devamı maddelerinde düzenlenen bir “irtifak” hakkıdır. Buna göre “Bir taşınmaz maliki, üçüncü kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı kurabilir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak, devredilebilir ve mirasçılara geçer. Üst hakkı, bağımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hakkı, sürekli niteliktedir.

 

Nitekim İhale Şartnamesi’nde gönderme yapılan Medeni Kanunun 836. maddesi ise, üst hakkının 100 yıl daha uzatılabileceğine ilişkindir: . Sürenin üst sınırı başlığı altında “Üst hakkı, bağımsız bir hak olarak en çok yüz yıl için kurulabilir. Üst hakkı, süresinin dörtte üçü dolduktan sonra, kurulması için öngörülen şekle uyularak her zaman en çok yüz yıllık yeni bir süre için uzatılabilir. Bu konuda önceden yapılan taahhüt bağlayıcı değildir.”

 

Görüldüğü gibi, aslında, İstanbul-Salıpazarı-Karaköy limanının işletme hakkı devri olduğu için “imtiyaz sözleşmesi” olan ve 49 yıldan fazla devri mümkün olmayan işletme hakkı, üst hakkı tesisiyle 149 yıla çıkarılabilir hale getirilmiştir. Bu hukuka aykırıdır ve ihalenin iptali gerekir.

 

5) İhaleye giren şirketler 250.000. USD, 300.000.USD, 400.000.USD gibi aynı proje üzerinden yatırım teklifleri vermişlerdir. Bu bedellerle ihale eki projenin dahi uygulanması mümkün olmadığı gibi İhale Yasasına aykırı olarak eşit olmayan farklı farklı koşulların varlığında gerçekleşen bir ihale söz konusu olmuştur. Bu durumda başlı başına bir iptal sebebi oluşturmaktadır.

 

6) İhale süresi 49 yıl (yukarıda izah edildiği gibi 149 yıl) iken ilk 10 yılda önemli bir ödeme görülmektedir. İhaleyi alan ortak gözüken Global yatırımın sahibi bedelin bugünkü reel değerinin 200.000.USD olduğunu açıklamıştır. Kıyı alanı dikkate alındığında bu bedelin kamuoyunda dahi infial yaratacak komik bir bedel olduğu tartışmasızdır.

 

7) İptali istenen ihale ile Salıpazarı-Karaköy limanı alıcıya hemen devredilmekte (İhale Şartnamesi md. 3, 4 ve 5) ve alıcı limanı işletmeye başlamaktadır.

 

İhale ilanı ve ihale şartnamesinde yer alan tesisler, limanın devrinden sonraki 3 yıl içinde yapılacak ve bundan sonra 46 yıllık bir işletme süresi verilecektir. Hatta tesislerin yapımı daha uzun sürdüğü takdirde, bu sürenin 46 yıllık süreden düşülmesi dahi öngörülmüştür ve bu kayıt, ilk anda kamunun çıkarlarının korunduğu izlenimini bile vermektedir.

 

Oysa inşaat süresinin uzaması durumunda, bunun işletme hakkı süresinden düşülmesi, bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Çünkü liman, alıcıya hemen teslim edilmektedir ve limanların işletme hakkının 49 yıldan fazla devri olanaksızdır.

 

Liman işletme hakkı devrinin imtiyaz sözleşmesi olduğunda ve idari yargı denetimine tabi olduğunda kuşku yoktur.

 

Bu, hem 4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nda açıkça hükme bağlanmış ve hem de TDİ’nin bağlı bulunduğu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca mahkeme önünde açıkça kabul edilmiştir.

4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nın 15. maddesinin ilgili bölümü şöyledir: “a) Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıklarının (baraj, gölet, otoyol, yataklı tedavi kurumları, limanlar ve benzeri diğer mal ve hizmet üretim birimleri), (…) İşletme haklarının verilmesi veya kiralanması ve mülkiyetin devri dışındaki benzeri diğer yöntemlerle özelleştirilmesi bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapılır. Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların sadece tekel niteliğindeki mal ve hizmet üretim faaliyetleri ile kamu iktisadi kuruluşlarının temel kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet üretim faaliyetleri imtiyaz addolunur.

 

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın yine bir liman işletmesinin devrine ilişkin davaya verdiği savunma aynen şöyledir:”Öncelikle belirtmek isteriz ki, Mersin limanına ilişkin imzalanacak sözleşme, 4046 sayılı kanun 15. maddesi çerçevesinde bir imtiyaz şartlaşması niteliğindedir ve bu nedenden ötürü imzalanmadan önce Anayasa’nın 155. maddesi çerçevesinde Danıştay’ın görüşüne sunulacak ve ancak Danıştay’ın sözleşmeye ilişkin görüşü alındıktan sonra imzalanacaktır.” (Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın, Mersin İdare Mahkemesi’nde görülmekte olan E: 2005/1605 nolu dosyaya verdiği 18.8.2005 tarih ve 2652 sayılı, savunma s.6. paragraf 3)

 

Yürürlükteki kurallar uyarınca bir limanın işletme hakkının imtiyaz sözleşmesi ile devredileceği ve buradan doğacak uyuşmazlıkların da idari yargıda çözümleneceği açıkken, İhale Şartnamesi’nin 25. maddesinde sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların uluslararası tahkimle çözüleceği hükme bağlanmıştır: “Taraflar arasında iş bu sözleşme veya sözleşme konusundan kaynaklanan (kullanım bedeli hariç) uyuşmazlıklar Uluslararası Ticaret Odası Uzlaştırma ve Tahkim Tüzüğü hükümleri uyarınca ve yine bu tüzüğe göre atanacak bir veya daha çok hakemce halledilir. Tahkim yeri Türkiye-İstanbul, Tahkim Dili Türkçe ve İngilizce olup, anlaşmazlıklarda Türkçe metin esas alınacaktır. Uyuşmazlıkların çözümünde Türk Maddi Hukuku uygulanır.” (İhale Şartnamesi, s. 23. md. 25)

 

Yalnız imtiyaz sözleşmesi ile devredilebilecek bir limanın işletme hakkının özel hukuk sözleşmesi ile devredilmesi ve sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası tahkime gidilmesi hukuka aykırıdır. İhalenin bu nedenle de iptali gerekir. Limanların işletme hakkının imtiyaz sözleşmesi ile devri zorunludur, özel hukuk sözleşmesi ile devredilemez:

 

8) Sözleşmeye göre proje fonksiyonları yatırımcı tarafından değiştirilebilecektir. Buna durumda yeni fonksiyona göre elde edilecek artı değer farkının kamuya aktarılamaması haline bir taraftan kamusal yarar özel yarar lehine ortadan kaldırılmakta diğer taraftan da ihale bedelinde belirsizlik oluşmaktadır. Bu da ihale yasasına ve üstün kamu yararına aykırılık oluşturmaktadır.

 

3996 sayılı yap-işlet-devret yasası kapsamında turizm yoktur, proje’de liman yapımı yoktur. İhale ilanında ve ihale şartnamesinde, projenin bir “yap-işlet-devret projesi” olduğu belirtilmektedir. (İhale İlanı, s. 1, 2; İhale Şartnamesi, s. 1, 3, 4, 6)

Ancak, projede sadece turizm yatırımı vardır:

● “En az bir adedi enternasyonal standartlarda beş yıldızlı olmak üzere uluslararası zincirler tarafından işletilecek nitelikte 2 adet otel,

● apart oteller,

● dükkânlar vb satış üniteleri,

● yeme içme alanları,

● sinema, müze vb. eğlence tesisleri,

● otopark,

● kapalı garaj vb. yapılar

● ve bunlara ilişkin alt yapı ile teknik mahallerden oluşan turizm merkezindeki diğer fonksiyonlar”

(İhale ilanı s. 2 - md: b, İhale Şartnamesi, s. 4, md. C/a)

 

Yukarıda sayılanların tümünün “turizm yatırımı olduğu açıktır.

Nitekim İhale Şartnamesi’nde tesislerin yapılacağı yer de, “turizm merkezi” olarak gösterilmiştir:

“… Turizm Merkezi olarak ilan edilmiş bulunan söz konusu alan üzerinde…..” (İhale Şartnamesi, s. 4, md. C/a)

 

Oysa, 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret Yasası’nda “turizm” yoktur. İlgili yasanın 2. maddesi şöyledir:”Kapsam Madde 2 - (Değişik: 1. fıkra: 4047 - 24.11.1994 / m.1) Bu Kanun, köprü, tünel, baraj, sulama, içme ve kullanma suyu, arıtma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, (Ek ibare: 4493 - 20.12.1999 / m.1) “elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti” maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirliliğini önleyici yatırımlar, otoyol, demiryolu, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetlerin yaptırılması, işletilmesi ve devredilmesi konularında, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde sermaye şirketlerinin veya yabancı şirketlerin görevlendirilmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.”

Görüldüğü gibi, 3996 sayılı Yasa kapsamında “turizm” yoktur. Yasada; sadece; “sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanlarının yaptırılması” vardır. GALATAPORT’ta ise liman yapımı yoktur, sadece tadilat ve tamirat vardır. İhale Şartnamesi’nin C/b maddesi şöyledir: “Liman binasında, detayları ekli 1/500 ölçekli avan projelerde ve teknik şartnamelerde gösterilen idari birimler ve doğrudan yolcuyla ilgili olan tüm alanlar ile bu mahallerde yer alan pasaport bankoları, danışma, gümrük muayene, turizm danışma ofisleri, duty free ve diğer ticari alanların uluslararası standarta bir kruvaziyer liman işletmesine olanak verecek şekilde yenilenmek üzere uygulama projelerinin yapımının temini ile İDARE’nin onayını takiben ilgili inşaat, tadilat ve tamiratın yapılması”

(İhale Şartnamesi. S. 4, md C/b)

 

Sonuç olarak, 3996 sayılı Yasa kapsamında turizm işletmeleri yoktur, bu nedenle bir turizm kompleksi yatırım olan GALATAPORT’un yapımı, 3996 sayılı yasa kapsamına girmez.

 

Öte yandan, GALATAPORT’ta, liman yapımı değil, limanın işletme hakkı devri vardır, ihale bu açıdan da, 3996 sayılı Yasa kapsamına girmez ve bu kapsamda işletme hakkı verilemez. İhalenin bu nedenle de iptali gerekir.

 

9) TDİ, ÖİB’e bağlıdır, YİD projesi yapamaz TDİ’nin “İhale İlanı” ve “İhale Şartnamesi”ne göre, yapılacak iş, “3996 sayılı Kanun ve 94/5907 sayılı Bankalar Kurulu kararında belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde” yaptırılacaktır.

 

3996 sayılı Yasa’nın 1. maddesi şöyledir: “ Bu Kanunun amacı kamu kurum ve kuruluşlarınca (kamu iktisadî teşebbüsleri dahil) ifa edilen, ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak gerektiren bazı yatırım ve hizmetlerin, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde yaptırılmasını sağlamaktır.”

 

Görüldüğü gibi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) A.Ş.’nin, Yap-İşlet-Devret (YİD) kapsamında bir iş yaptırabilmesi için KİT olması gereklidir. Ancak, gerek 4046 sayılı Yasa’ya göre, gerekse Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. ana sözleşmesine göre Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. bir KİT değildir.

 

4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nın 37. maddesi şöyledir “Özelleştirme uygulamaları ile ilgili olarak; a) (Değişik 27/04/1995 ve 4105/37 md.) Bu Kanun hükümleri gereğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz.

 

Nitekim bu kural ve 4046 sayılı Yasa’nın 20. maddesi ile 1985 tarihli ilk ana statüsü uyarınca 233 sayılı KHK kapsamında bir KİT olan Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’in ana sözleşmesi, 1995’te değiştirilmiştir.

 

TDİ’nin 1985 ve 1995 tarihli Ana sözleşmelerinin ilgili bölümleri aşağıda, sunulmuştur.

a) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, 13 Mayıs 1985, Sayı: 1262, S.105

“Ticari merkezi ile sicil numarası yukarıda yazılı bulunan Şirketin kamu iktisadi teşebbüslerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin 17.6.1982 tarih ve 2680 sayılı yetki kanununa dayanılarak 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararname hükümlerine tabi olarak ve söz konusu kanun hükmünde kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere kurulan işletmenin… 9.4.1985 tarihinde tescil edildiği ilan olunur”

Amaç ve kapsam

Madde 1 - Bu ana statünün amacı 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine tabi olarak ve söz konusu kanun hükmünde kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TDİ) adı altında teşkil olunan iktisadi devlet teşekkülü’nün hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektir.

b) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, 29 Mart 1995, Sayı: 3755, S.532, 533)

“Ticari Merkezi ile sicil numarası ve unvanı yukarıda yazılı bulunan Şirketin 10.3.1993 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile 4046 sayılı Yasa’nın 20. maddesi gereğince TC Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 6.2.1995 tarihinde onaylanan esas mukavelenamesinin

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak ve memurluğumuzdaki vesikalara dayanarak 21.3.1995 tarihinde tescil edildiği ilan olunur.”

(…)

“Gündem”

(…)

3 - Şirket ana sözleşmesinin onaylanması

(…)

Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü 10.8.1993 tarih ve 93/4693 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Özelleştirme Kapsamına alınarak 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Kanun 11. maddesi uyarınca Özelleştirme Programına alınmak suretiyle aynı kanunun 4. maddesinin (v)e 20/A ve C bendi gereğince özelleştirme idaresi başkanlığı tarafından 6.2.1995 tarihinde onaylanan şirket ana sözleşmesi ile TDİ Türkiye Denizcilik İşletmesi Anonim Şirketi kurulmuştur.

(…)

Kuruluş

Madde 1- 10.08.1993 tarih ve 93/4693 sayılı bakanlar kurulu kararı ile özelleştirme kapsamına alınan ve 4046 sayılı kanunun geçici 11 inci maddesi uyarınca özelleştirme programına alınmış sayılan TDİ Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’nin ana sözleşmesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

 

TDİ, 1995’ten bu yana KİT değildir. Bu nedenle, YİD projesi yapamaz. İşlemin bu nedenle de iptali gerekir.Kaldı ki ihale Y.İ.D. Yasasına da aykırıdır.(süreler vb. yönünden) Yasaya göre enaz süre dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir.

 

10) Özelleştirme İdaresine yetki verilmesi Anayasanın 127 maddesi ve yerel Yönetimlerin yetkisi ile çelişmektedir.

 

11) İhale işleminin açıkça hukuka aykırı olduğu yukarıda arz ve izah edilmiştir. Buna karşın, idari ve hukuksal işlemler devam etmektedir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ihaleyi onaylamış ve YPK’ya sunmuştur.Yap-işlet-devret kapsamında olmamasına karşın ihalenin onayı için, 3996 sayılı Yasa’daki sürecin izlenmesi sürdürülmektedir. Sürecin tamamlanması, sözleşmenin imzalanmasını ve peşinden yer teslimini getirecek, bir imtiyaz sözleşmesi gerektiren limanının işletme devri, imtiyaz sözleşmesi olmadan ve koruma yasasına da aykırı bir biçimde devredilecek ve alıcı limanı işletmeye ve inşaaya başlayacaktır.

Türkiye için telafisi mümkün olmayan zararlar yaratacak kamuoyunda da infial uyandırmış bulunan bu işlemin bu nedenle öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurulmasını talep zorunluluğu doğmuştur

 

HUKUKSAL NEDENLER: İmar Kanunu, Kıyı Kanunu, İhale kanunu, 4046 sayılı Özelleştirme Yasası, Medeni Kanun, 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret Yasası, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik (Değişik: 17/3/2001-RG: 24345/ diğer ilgili mevzuat

 

DELİLLERİMİZ: Davalı İdareden İhale ilanı, İhale Şartnamesi (EK-3) Ticaret sicili gazeteleri olmak üzere ilgili dosyanın celbi, İstanbul 1 İdare Mahkemesi’nin 2005/1406 Esas sayılı dosyası ve dava dilekçesi (EK-1) TMMOB Şehir Plancılar odası tarafından yanı konuda açılan davanın dilekçesi (EK-2), Koruma Kurulu’nun 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararı . (EK-4), 1 No’lu KVTVKK ‘nun 10.01.2001 tarih 12528 sayılı kararı (EK-5)1 No’lu KVTVKK ‘nun 8.9.2004 tarih 116 sayılı kararı (EK-6)İstanbul I nolu KVTVKK ‘nun 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı kararı (EK-7), T.M.M.O.B. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesince Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2008 sayılı itiraz dilekçesi (EK-8), T.M.M.O.B. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent İstanbul Büyükşehir Belediyesine verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2008 sayılı itiraz dilekçesi T.M.M.O.B. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesince bayındırlık ve İskan bakanlığıma verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2800 sayılı itiraz dilekçesi (EK-9), Keşif, Bilirkişi İncelemesi sair deliller.

 

NETİCE VE TALEP: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle davalı İdarece 24 Ağustos 2005 tarihinde yapılan “İstanbul Salıpazarı - Karaköy Kruvaziyer Liman Turizm            Ticaret Kompleksi’nin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesi’nde Yapım, İşletim ve Devri” konulu ihale işleminin, hukuka, yasa ve yönetmeliklere, şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararına aykırılığından dolayı İPTALİNE, aynı işlem hakkında davalı İdarenin savunması alınmadan YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararı verilmesine; tebligatın APS ile yapılmasına, dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini dileriz. 20.10.2005

Davacı vekili

Av. İlyas BULCAY

 

EKLER:

1-İstanbul 1 İdare Mahkemesi de 2005/1406 Esas No’lu dosyası ve dava dilekçesi (EK-1)

2- TMMOB Şehir Plancılar odası tarafından açılan dava dilekçesi (EK-2)

3- İhale İlanı ve ihale şartnamesi (EK-3)

4- 1 No’lu KVTVKK’nun 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararı (EK-4)

5- 1 No’lu KVTVKK’nun 10.01.2001 tarih 12528 sayılı kararı (EK-5)

6-1 No’lu KVTVKK’nun 8.9.2004 tarih 116 sayılı kararı (EK-6)

7- İstanbul I nolu KVTVKK tarafından 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı karar (EK-7)

8- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesince Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2008 sayılı itiraz dilekçesi (EK-8)

9- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent İstanbul Büyükşehir Belediyesine verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2008 sayılı itiraz dilekçesi TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesince bayındırlık ve İskan bakanlığıma verilen 14.03.2005 tarih ve 25.06.2800 sayılı itiraz dilekçesi (EK-9)

10-Vekâletname Örneği (EK-10)

 

 

 

 

İstanbul’a Yapılan “Estetik Operasyonların” Dayanılmaz Hafifliği veyahut İstanbul’un Tadil, Tağyir ve İlgası Hakkında…

Mücella Yapıcı

 

Merhaba Sevgili Meslektaşlarım,

 

İstanbul’da neler oluyor, daha doğrusu İstanbul’a neler oluyor?

 

Bu sorunun yanıtını; sayın meslektaşlarımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın ve de İstanbul’un Stratejik Planlamasının koordinasyonu ile sorumlu Sn. Hüseyin Kaptan’ın da tam olarak bildiklerini sanmıyorum.

 

Zira eğer bilebilselerdi, Hürriyet gazetesi yazarlarından Doğan Hızlan’ın 26 Eylül 2005 günlü “İstanbul’a Estetik Operasyon” başlıklı yazısında “…Toplantıya katılan birçok kişi, böyle bir çalışmanın ışığında Galataport gibi, Haydarpaşa gibi tepeden inme projelerin nasıl önleneceği konusunda şüphelerini dile getirdiler…” satırları ile aktardığı toplumsal endişe haline dair bir iki güvence cümlesi kurabilirlerdi.

 

Hoş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Dr. Kadir Topbaş tarafından İMP’nin (İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi) İstanbul gibi uluslararası önemde bir kentin mimari dokusu konusunda yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunduğu toplantıda, -üstelik Dünya Mimarlar Kongresi’ni henüz uğurlamışken- kendi meslek odasından önce basın mensuplarını bilgilendirdiği ve de bu brifingde; İMP’nin yeni binası olarak, IMF direktifleri doğrultusunda kapatılan 500 yıllık sanayi ve kentsel sit alanı olan Haliç tersanesinde 15.000 metrekarelik bir alanı kaplayan bir yapıdan müjdeli bir şekilde bahsettiğini düşünürsek; içinde bulunduğumuz İstanbul hakkındaki endişe halinin sevgili Belediye Başkanımızı “yeterince” etkisi altına almadığını düşünebiliriz. Şimdilik…

 

Yalnızca görünen odur ki; İstanbul için alınan çok önemli stratejik karar ve uygulamalar hiç birimizin akıl sır erdiremediği bir hızla ve bugüne değin hiç yaşanmamış bir hukuk dışılık, bilim ve anayasa tanımazlık süreci içinde merkezî ve gayet “organize” bir şekilde olup bitirilmekte ve anayasal güvencemiz olan hukuksal süreç ise bu hızlı “operasyon”lara -ne yazık ki- yetişememektedir.

 

Alışırlar, alışırlar…

 

Bir zamanların ünlü ve genellikle siyasal alanda kullanılan “Anayasayı tadil (değiştirme), tağyir (başkalaştırma), ve ilgaya (hükümsüz kılma)”sözcükleri ile başlayan ve düşüncesi bile insanları darağacına götüren ceza hükümleri; çevre, imar, ihale ve kent hukuku ile ilgili son olaylar dikkate alındığında; yine o dönemlerin ürünü ünlü bir büyüğümüzün “Alışırlar, alışırlar…” şeklindeki özlü sözlerini haklı çıkarırcasına gündelik ve alışılageldik olaylar haline gelmeye başladı.

 

Toplumca bu yeni karakuşi düzene alışıldı mı alışılmadı mı bilmiyoruz ama; binlerce yıldır insan eliyle gerçekleştirilen her türlü tahribata karşın doğasını ve kimliğini korumayı başarabilmiş İstanbul gibi dünya mirası bir kent üzerinde uygulanan, bu hukuk dışı ya da özel hukuk uydurulmuş “faili meçhul”, değiştirme, dönüştürme ve başkalaştırma eylemlerinin 2700 yıllık İstanbul’un ilgası ile sonuçlanması halinde -eğer bu gidişe bir son verilmez ise-; gelecekte önce bu ülkenin sonra dünya insanlarının vicdanında -en azından- kurulacak olan mahkemelere nasıl bir savunma verilebilir diye düşünmeden de edemiyoruz.

 

Örneğin; bugünlerde en sonunda -Koç grubunun kaçırdık diye hayıflandığı milyon dolarlık ihale konuşulmaya başlayınca- basının da ilgi alanına girmiş olan Salı Pazarı-Tophane Dünya Ticaret Merkezi ve Kruvaziyer Liman Projesi ve namı-diğer Galata-Port Projesi ve ihalesi…

 

Bu konuda yaşananlar bu yeni “hukuk” düzenine “alışamayanları” bir kez daha üzecek ama olup bitenler hakkında bir bellek tazelemesi yapalım istedik; İnsanların -düşünmesini sağlayarak- huzurlarının bozulduğu iddiasıyla; gezegendeki tüm kitapların yakıldığı bir düzende; kitapları ezberleyerek belleklerinin ve uygarlık tarihinin kaybolmasını önlemeye çalışan insanları anlatan bilim kurgu eseri “Fahrenheit 451”e öykünerek...

 

Bilindiği gibi;

Söz konusu planlama ve “ihale alanı” ve çevresi; tarihî, doğal ve kültürel özellikleri ile bir dünya mirası olan İstanbul’un; tarihî geçmişi, kent içindeki konumu, dokusu ve barındırdığı çok önemli ve değerli kültürel ve tarihî yapılar ve doğal değerler açısından korunması gerekli son derece önemli bir kent parçasıdır.

 

Bu değerlerinin yanı sıra; planlama konusu alan, İstanbul’a deniz yolu ile yaklaşırken Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar, Boğaziçi mimarisi ile tarihî İstanbul siluetinin algılandığı çok önemli ve etkili bir topografik konuma sahiptir. Nitekim bu özellikleri ile bölge; İstanbul 1 Numaralı kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 7.7.1993 gün ve 4720 sayılı karar ile “Kentsel Sit Alanı” olarak ilan edilmiştir.

 

Bu çok özel koşullara rağmen bölge, Bakanlar Kurulu’nun 15.12.1994 tarihli ve 94/6345 sayılı kararı ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların bütün itirazlarına ve yapılan uygulama sonuçlarının bu itirazları haklı çıkaran sonuçlarına karşın; İstanbul’un bütün doğal, tarihî ve kültürel değerlerini acımasızca tahrip ve yok eden kararların ortaya çıkışına neden olan “Turizmi Teşvik Kanunu’na” göre “Turizm Merkezi” olarak belirlenmiştir.

 

Hatırlanacağı üzere; o tarihlerde Odamız tarafından açılan iptal davalarına, İstanbul Belediye Başkanlığı da -Oda’nın destekleyicisi- olarak müdahil olmuş, ancak, alınan bütün yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen 12 Eylül hukukunun koruması altındaki bu kanun ve kanun kuvvetindeki kararnameler iptal ettirilememişti.

 

Yıllar sonra bu kararların yol göstericiliği ile; Özelleştirme İdaresi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan, Karaköy, Tophane ve Salıpazarı’nı kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Tophane Salıpazarı Kruvaziyer Yat Limanı’na İlişkin Planlar 27 Temmuz. 2004 tarihinde, İstanbul 1 Numaralı kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayına sunulmuştur.

 

Koruma Kurulunun 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararı ile; Koruma Amaçlı İmar Planı’ndan soyutlanarak yapılan planların; korumacılık ilkeleri ile ters düşeceği ve spekülatif baskıları tetikleyeceğinin açık olduğundan bahisle, böylesine bir plan çalışmasının Boğaziçi Siluetinin devamlılığından ve yakın çevresindeki saray, cami, çeşme, saat kulesi gibi çok önemli kültür varlıklarından da soyutlanamayacağının bilimsel ve yasal bir gereklilik olduğunun altı çizilmiştir.

 

Yukarıda özetlenen esas hakkındaki gerekçeler ile uygun görülmeyen söz konusu Tophane, Salı Pazarı liman projesinin ancak;

 

Planı çevreleyen kıyıdaki ve siluete giren yamaçlardaki tüm kültür varlıkları ve sit alanı dokusu dikkate alınarak,

 

Alandaki anıt yapılar ve tarihî gümrük yapıları öne çıkarılarak,

 

Sit bölgesinde kalan öneri planların, koruma anlayışı çerçevesinde irdelenebilmesi için mevcut ve kaybedilmiş kültür varlıklarının belgelenerek ve restitüsyon projeleri hazırlanarak,

 

Kıyı şeridi ve geri bölgesinin görsel ve işlevsel ilişki kurularak,

 

İşlev ve yapı yoğunluğu sit alanının taşıma kapasitesi kapsamında düşünülerek,

 

Öneri projenin yasal bir gereklilik olarak hazırlanması gereken 1/5000 ve 1/1000 ölçekli “Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planları” ile entegre edilerek hazırlanması gerektiğine,

 

Kentsel tarihî kimliği ve silueti koruma adına bu bölgedeki yapılanmanın Beşiktaş’tan Karaköy’e kadar “Boğaziçi mimarisi”nin genel ölçü ve oranları içinde kalmak üzere kuzeyde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin (Sultan Çifte Sarayları) saçak kotunu, batıda; Nusretiye ve güneyde Kılıç Ali Paşa camilerini perdelemeyecek ve beden duvarları silme kotunu geçmeyecek irtifada ve siluette duvar etkisi yapmayacak bir avan proje hazırlanmasından sonra,

 

Kurulca değerlendirilebileceğine dair karar verilmiştir.

 

Bu arada; söz konusu planlar Kurul’a sunulmadan tam dört ay önce -30.Mart.2004’te- Özelleştirme İdaresi’nin teklifi üzerine Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından “Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Ait Yönetmelik” değiştirilerek, kıyılar ile ilgili hukukumuza ilginç bir “Kruvaziyer Liman” tanımı getirilmiş;

 

Bu tanım maddesi ile de bütün kıyılarımız ve koylarımızın; “organize turlar” ile seyahat edecek kişilerin taşındığı kruvaziyer gemilerin bağlanacağı, beş yıldızlı oteller, alışveriş merkezleri, yeme içme merkezleri, ofis binaları vb. gibi kapalı korumalı alanların bulunduğu turizm ve ticaret merkezleri haline getirilmesine olanak sağlanmıştır.

 

Böylelikle; “projeniz plan, yasa ve yönetmeliklere uymuyorsa; plan, yasa ve yönetmelikleri projenize uydurun” şeklinde gerçekleşen yeni moda “ imar ve planlama ilkesine” göre; hem, -bir yerlerine devasa bir takım gemilerin bağlı olması koşulu ile- “ülke tanıtım ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı tesis” adı altında her türlü yapı ve fonksiyonun kıyılarımızda yer almasına olanak sağlanmış; hem de bu konudaki yeni planlama düzenine ve kent yağmasına bir türlü alışamayan meslek odaları gibi bir takım kurumların olası plan iptalleri engellenmeye çalışılmıştır.

 

Yukarıda geçen “ülke tanıtım ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm tesisleri” nitelemesi de planlama ve mimarlık literatürümüze bu proje ve yönetmelik değişikliği vesilesiyle giren yeni bir tanım (veya kavram) olup tarafımca yapılan naçizane araştırmalar sonucunda; bir ülkenin alt ve üst seviye tespitinin hangi kriterlere göre ve ne şekilde yapıldığına dair her hangi bir belge ve bilgiye de henüz ulaşılamamıştır.

 

Ancak, yönetmelikteki hesap -özür diliyorum- değişiklik, Anayasa’ya uymadığından ve de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Özelleştirme İdaresi’nin “ülke tanıtım ve imajını üst seviyeye çıkarmak” konusundaki yaklaşımı, TMMOB Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından da anlaşılamadığından; bu yönetmelik maddesinin iptali ve yürütmenin durdurulması hakkında açılan davada Danıştay 6.Dairesi tarafından alınan 5 Kasım 2004 tarihli ve esas no 2004 / 3060 sayılı ara karar ile “Anayasa ve Kıyı Yasası’na aykırı olan ve uyuşmazlığa konu yönetmelik değişikliğinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” denilerek anılan dava konusu işlemlerin yürütülmesi durdurulmuştur.

 

İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, yukarıda özetlenen 20 Eylül 2004 tarih 118 sayılı kararına ve de 5 Kasım 2004 sayılı Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına rağmen planlar; Kurul’un önerileri doğrultusunda hiçbir düzenleme yapılmadan -hatta paftalar bile değiştirilmeden- ve de bu kez Koruma Kurulu da atlanarak, 30 Eylül 2004’te tekrar onaylanmış ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 14 Şubat 2005 tarihinde askıya çıkarılmıştır.

 

Kentsel Sit alanı olan bir bölgede Koruma Kurulu tarafından da yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddedilmiş bulunan; hiçbir yasal prosedüre uymadan askıya çıkartılan planlara; yasal askı süresi içinde itiraz edilmiş ve bu durum ilgili tüm kurum ve kuruluşlara bildirilmiştir.

 

Bu bildirim yazımıza bir ay sonra aynı tarihte ilginç üç yanıt alınmıştır;

 

Birinci yanıt

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nden gelmiş ve Beyoğlu Belediyesi tarafından hazırlanan ve halen kurulun incelemesinde bulunan söz konusu alanı da içeren Koruma Amaçlı Beyoğlu İmar Planı hakkında, bakanlıktan ön izin alınmadığı için bu planın usulsüz olduğu, ama İstanbul ve Türkiye için çok önemli bir yeri olan Kruvaziyer turizminin gelişimini sağlayacak bu projenin çok önemli olduğu ve konunun tarafımızca bu çerçevede düşülmesi gerektiği;

 

İkinci yanıt

 

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’ndan gelmiş; Bakanlık çok haklı olarak, Danıştay kararını hatırlatarak; Anayasa’nın 138. maddesi ve idari yargı kanununa göre yürütmeyi durdurma kararı alınmış bir konuya ilişkin daha sonra yapılacak işlemlerde işlem hiç yapılmamış gibi hareket edilmesi gerektiğini bildirmiş ve bir anlamda yapılan tüm bu işlemlerin hukuken yok sayılması gerektiğini ve Danıştay kararına uygun olarak davranılması gereğini bildirmiştir.

 

Ve üçüncü yanıt

 

Hal böyle ve de kıyılarda yapılacak Kruvaziyer limanlar hakkındaki işlemler Danıştay tarafından durdurulmuş durumda iken; Koruma Kurulu’nun gerekçeleri doğrultusunda yapılan itirazlarımız hakkında bilgi verdiğimiz İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğü’nden yazımızın üçüncü yanıtı alınmıştır.

 

Bu yanıtta da; hakkında itiraz konusu planlara ve Kıyı Kanunu’nun 7. maddesine göre hazırlanan bir projenin incelenmek üzere Kurul’a iletildiğini; -ki planlar bu maddeye de aykırı bulunmaktadır- ve Kurulca alınan 23 Mart 2005 günü 510 sayı yeni bir karar ile; 20.9 2004 tarihli planların Kurul’un çekincelerine rağmen onaylandığının anlaşıldığı bildirilmiş, yukarıda aktardığımız 118 sayılı kararlarındaki çekincelerin dikkate alınması konusunun altı tekrar çizilmiştir.

 

Ancak aynı yazının devamında bu planlara göre hazırlandığı bildirilen ve görüş istenen proje hakkında ise; “proje alanındaki mevcut yapıların bir kısmını muhafaza ederek kendi kontur gabarilerinde işlev ve fonksiyon değişikliği ve tadilatı içeren öneri avan projenin; mevcut saat kulesi çevresinde oluşturulan meydanın denizle reel bağlantı sağlanması amacıyla 7 numaralı antrepo yerine önerilen havuzun kaldırılarak, gümrüklü alan bağlantısının devamlılığının bir başka yöntemle sağlanması koşuluyla uygun bulunduğuna, uygulama projelerini tekrar Kurul’a getirilmesine karar verildiği” bildirilmiştir.

 

Bunun üzerine konu hakkındaki işlemlerin her şeye rağmen hâlâ sürdürüldüğü göz önüne alınarak; İstanbul İdare Mahkemeleri nezdinde 2 Haziran 2005 tarihinde 2005/1406 dosya sayısı ile yürütmenin durdurulması istemiyle plan iptal davası açılmıştır ve halen sürmektedir. (Aynı planlara TMMOB Şehir Plancıları Odası tarafından da Kıyı Kanunu’na aykırılığı nedeniyle de dava açılmıştır.)

 

Kurulun son kararında anılan projeyle ilgili olarak Kurul’un bahsettiği düzeltmeler yapıldı mı, yapılmadı mı?

 

Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına rağmen o tarihlerdeki mevcut Kıyı Kanunu’na göre işlev değişiklikleri nasıl ve ne şekilde yapılabildi?

 

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı hâlâ aynı görüşü mü savunuyor, bilmiyoruz. Zira alınan ilke kararları uyarınca, Odamıza da iletilmesi gereken söz konusu “avan projeler” hâlâ tarafımıza ulaşmış olmadığından bu konuda basından elde edilenden başkaca bir bilgi bulunmamaktadır.

 

Son olarak 3 Temmuz 2005 günü tüm bu davalar, kararlar, ihale işlemleri ve de “ Dünya Mimarlar Kongresi” İstanbul’da sürerken; 15 yıldır kıyılarımızı koruma altına almak ve Anayasamıza uygun olarak herkesin eşit ve serbestçe yararlanmasına yönelik olarak hukukumuzda bulunan 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na; Danıştay 6. Dairesi tarafından “Anayasa”ya aykırı bulunarak iptal edilen yönetmelik maddesinin “tıpkı kopyası” aplike edilerek bugünlerdeki meşhur ihale süreci başlatılmıştır.

 

Şimdi gelin de; 23 Eylül 2005 Cumhuriyet gazetesinde Ozan Yanman imzalı haber ile yayınlanan; özelleştirilen Kuşadası Limanı’nı almış bulunan ve Galata-Port ihalesini de aldığı bildirilen, Mehmet Kutman - Sami Offer ikilisinden Mehmet Kutman’ın, özeleştirilen Kuşadası Limanı’nda kıyıyı doldurarak yaptığı alış-veriş merkezleri yargı engeline takılınca, “Gerekirse yasa çıkartırız, ama alış-veriş merkezimizi yıktırmayız!” sözünü anımsamayın…

 

Her neyse; şimdilik bu kadar; sağlıcakla kalın ve sakın Haydarpaşa’yı ve dayanışmayı unutmayın. Saygılarımla…

 

Mimarlara Mektup, Ekim/2005