- Kamuoyuna Duyuru
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
Beykoz’un doğal sit alanı olan altı mahallesini kapsayan imar planları iptal edildi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “olur”uyla doğal sit derecesi düşürülen Beykoz’un Çengeldere, Fatih, Yavuzselim, Baklacı, Çiftlik ve Görele mahallelerini kapsayan 3 bin 275 hektarlık alanın imar planları İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkeme, Elmalı Barajı koruma alanında inşa edilmek istenen sosyal altyapı alanlarıyla ilgili yapılaşma koşullarının suyun toprakla buluşacağı alanı önemli oranda azaltacağını belirtti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 25 Kasım 2020’de İstanbul Kuzey Kesimi Karadeniz Kuşağı doğal sit alanında kalan Beykoz’un Çengeldere, Fatih, Yavuzselim, Baklacı, Çiftlik ve Görele mahallelerinin sit derecesini değiştirmişti. Bakanlık, bu aşamadan sonra söz konusu altı mahalleyle ilgili 4 Mart 2022’de yeni imar planları hazırladı. Planlama alanı aynı zamanda Elmalı Barajı havza koruma alanını da kapsıyordu. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak imar planlarını yargıya taşımıştık. Davanın görüldüğü İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi kararıyla imar planlarıyla ilgili bir bilirkişi raporu hazırlanmıştı.
1800 hektar alan yapılaşmaya açılacaktı
Üniversitelerin Şehir ve Bölge Planlama, Harita Mühendisliği Bölümü ve Mimarlık Bölümü’nden üç akademisyenin hazırladığı bilirkişi raporuna göre, planlama alanının 2 milyon 435 bin 158 metrekaresi “nitelikli doğal koruma alanı”, 14 milyon 564 bin 795 metrekaresi “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı”, 15 milyon 753 bin 541 metrekaresi ise “kesin korunacak alan.” Bakanlık ise toplam 18 milyon 216 bin 433 metrekarelik alanı yapılaşmaya açmak istiyordu.
Planlama alanının yüzde 40,91’i ormanlık alan, yüzde 27,19’u mesire, ağaçlık alan, mezarlık ve park kullanımına ayrılırken, yüzde 2,22’siyse tarım alanı olarak görülüyor. İstanbul’un Anayasası olarak bilinen İstanbul Çevre Düzeni Planı’ndaysa planlama alanı “Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından Kritik Öneme Sahip Alan”da kalıyor. Alan kısmen “orman alanı”, kısmen “tarımsal niteliği korunacak alan”, kısmen “göl alanı”, kısmen “ağaçlandırılarak ormanla bütünleştirilecek alan”, kısmen “havza içi rehabilite edilecek alan”, kısmen de “havza içi yasaklı alan” lejantlarında kalıyor.
Bakanlığın onayladığı imar planına göre, Elmalı Barajı Havzası Göl Koruma Alanı ve yakın ve uzak mesafe koruma alanlarına konut, baraj gölü yakınlarına ticaret alanı da yapılması planlanıyordu. Bilirkişi heyeti, göl koruma alanında sosyal altyapı alanı taban oturumu yapılaşma koşullarının suyun toprakla buluşacağı alanı önemli oranda azaltacağına dikkat çekmişti. Heyete göre, taban oturumu kat sayısı Elmalı 1-2 Barajı Havza Koruma Planı kararları ile örtüşmüyordu.
Korunacak alan plana dahil edilmedi
Davaya bakan İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi, sit derecesi düşürülen bölgede yer alan “kesin korunacak hassas alanın” plan sınırlarına dahil edilmeyişinin açıklanmadığını hatırlattı. Mahkeme, bu durumun imar mevzuatına uygun olmadığını aktardı. Mahkeme, dava konusu bölgede yer alan orman sınırlarıyla ilgili özel mülkiyet ile ihtilaf yaşanabilecek yerlerde idarenin görüşünün alınacağını hatırlattı ve bir alanın hem orman hem de başka bir kullanım olarak çift lejantlı düzenlenmesinin plan kararlarını koruma kullanma dengesi yönünden belirsizleştirdiğini aktardı.
“Suyun toprakla buluşacağı alan azalacak”
Kararda, Elmalı Barajı koruma alanını da kapsayan imar planlarında sosyal altyapı alanları için belirlenen 0.50 taban alanı kat sayısı oranının suyun toprakla buluşacağı alanı önemli ölçüde azaltacağına değinildi. Mahkeme, bu durumun Elmalı 1-2 Barajı Havza Koruma Planı kararları ile örtüşmediğini aktardı. İmar planlarının plan onama sınırının doğal sit alanının tamamını içermemesi nedeniyle imar mevzuatıyla uyumsuzluk taşıdığını belirten mahkeme, planların bazı hükümlerinin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığına hükmetti.