Basın Açıklaması: Mühendisler ve Mimarlar Yapı Üretim Sürecinden Dışlanıyor

Yazar- MO İstanbul 12 Haziran 2018 Salı

12.06.2018

Ülkemizde son yıllarda sürdürülen inşaat sektörüne dayalı, sermaye ve rant odaklı ekonomik düzen, kamu yararını, planlama ve şehircilik ilkelerini, mesleki hak ve yetkileri gözetmeyen, hatta bunları inşaat sektörünün gelişiminde engel olarak gören bir hal almıştır.

Yaklaşık 2 yıldır devam etmekte olan olağanüstü hâl nedeniyle ülke KHK’larla yönetilir hale gelmiş, iktidarın politikaları önünde engel olarak görülen bilimsel çalışmalar, kamusal denetim ve benzeri her türlü demokratik hakkımız, çıkarılan “torba yasalar” ve keyfi uygulamalarla her geçen gün biraz daha kullanılamaz hale getirilmiştir.

Özellikle inşaat sektörü ile ilgili yasal düzenlemeler, bir yandan kamuya ait alanların hızla özelleştirilerek yapılaşmasına neden olurken, kentlerimizi tek tipleştiren, onların kimliklerini yok eden yeni kent dokularının oluşumuna yol açmaktadır. Kentsel mekânlar üzerinden kurulan mekân-hafıza ilişkisi hızla yok edilmektedir.

24 Haziran’da yapılacak erken seçim öncesi çıkarılan imar affı başta olmak üzere, yapı denetim sistemindeki yeni düzenlemeler, imar yönetmelikleri, 2 Mayıs 2018 tarih ve 30409 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yeni Yapı Ruhsatı Formu Standardı ile mühendisler ve mimarlar yapı üretim sürecinden dışlanmaktadır.

Yapı denetim mevzuatında yapılan değişiklik ile teknik öğretmen, tekniker ve teknisyenlerin de yapı denetimlerinde görev alabilmelerinin yolu açılırken, yeni Yapı Ruhsatı Formu Standardında yapılan değişikliklerle de yapı ruhsatlarında yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının yer aldığı haneler kaldırılmıştır.

Bu değişiklikle, ruhsatı düzenleyen idarenin yetkilileri dışında yalnızca yapı denetim şirketi yetkilisinin ıslak imzasının alınması, ruhsat açısından yeterli sayılmaktadır.

Yapı ruhsatlarında proje müelliflerinin imzasını kaldıran düzenleme, kent topraklarının yağmasını hızlandırarak, her alanda yıkım ve yoğun yapılaşmanın önünü açan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentleşme ve planlama ilkelerine aykırı olarak hazırlanan imar uygulamaları ve haksız yapılaşmaya neden olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği, kaçak yapılaşmayı özendiren ve meşrulaştıran imar affı, sayısız KHK ve “torba yasa”larla birlikte ele alınmalıdır.

Kamu yararını gözeten nitelikli mesleki hizmetler, mesleki hak ve yetkiler ile müelliflik ve telif haklarının kamusal ve hukuki denetimini sağlayan hukuki işlemler, iktidar tarafından yapı üretim sürecini yavaşlatan, hızlı iş üretilmesine engel olan lüzumsuz “bürokratik” unsurlar gibi gösterilmektedir.

Yapı ruhsat formundan proje müellif imzalarının kaldırılması ve bunun benzeri diğer düzenlemeleri meşrulaştırmak için de kullanılan “bürokrasinin azaltılması” söylemiyle haklı gösterilmeye çalışılması, kabul edilemez. Bu düzenlemeyle sahteciliğin yolu açılmakta ve proje müelliflerinin eserleri üzerindeki tasarrufları yok sayılmaktadır.

Yeni düzenlemeyle yapı ruhsatı alma süreçlerinin, proje sahibi mimar ve mühendislerin bilgisi ve onayı dışında tamamlanması amaçlanmaktadır. Proje müelliflerinin imzaları alınmadan hazırlanacak olan yapı ruhsatlarında, ruhsat eki projelerinin ve proje tadilatlarının denetimlerinin hangi yolla yapılacağı anlaşılmamaktadır. Bu durumun uygulamayı yapan belediyeler ve ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını geri dönülmez ve onarılmaz hukuki sorumluluk altında bırakacağı kesindir.

Tıpkı imar affı düzenlemesinde olduğu gibi, tamamen vatandaşın beyanına dayanarak, mühendis ve m

imarları devre dışı bırakmak ne kadar yanlış ise, ruhsat alma süreçlerinden mimar ve mühendislerin onaylarını kaldırmak da bir o kadar yanlıştır.

Bürokrasiyi azaltmak bahanesiyle mesleki haklarımızı yok eden bu düzenleme, meslektaşlarımızın mesleki anlamda kayıplar yaşamasına sebep olacaktır. Ruhsat alma süreçleri mimar ve mühendislerin gözetiminde ve onların onayı ile yürütülmelidir.

Tam da bu nedenle, meslektaşlarımızın ruhsat aşamasında bilgileri dışında proje değişiklikleri yapılması ihtimaline karşı, projelerini ilgili meslek odasında kayıt altına aldırmaları, hak ihlallerine karşı bir güvence olarak önem kazanmaktadır.

Ayrıca bu denetimsiz ortamın doğuracağı sahte “mimar” ve “mühendisler” tarafından üretilecek yapı projeleri, yapı sahibinin bilgisi dışında gelişecek yapı üretim süreçleri, gelecekte yaşanacak mülkiyet hakkı ihlalleri ve yargı süreçleri ile beraber daha büyük teknik, hukuki ve bürokratik sorunlara yol açacaktır.

TMMOB’ye bağlı meslek odaları olarak bu konulardaki çalışmalarımız devam etmektedir. Can ve mal güvenliğini korumayan, doğal, tarihi, arkeolojik, kentsel sitler dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarımızdaki imar talanını meşrulaştıran ve yasa dışı yapılaşmaları mali kaynak yaratma amacıyla affeden tüm bu girişimlere karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyunun ve meslektaşlarımızın bilgisine sunarız.

TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ

 

 

Yazar- MO İstanbul 12 Haziran 2018 Salı