Ataköy’deki modern konut mirası: Bakanlığın eklemek istediği yapı bloğu bilirkişileri görüş ayrılığına düşürdü.

Yazar- MO İstanbul 13 Eylül 2024 Cuma

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul Ataköy’de 2 bin 649 metrekare yeşil alanda yapmayı planladığı konut projesiyle ilgili yeni bir bilirkişi raporu hazırlandı. Mart 2023’te aleyhte tespitlerin yer aldığı rapora Bakanlığın itiraz etmesi sebebiyle hazırlanan yeni raporda bilirkişiler görüş ayrılığı yaşadı. Heyetin biri akademisyen diğeri şehir plancısı olan iki üyesi, konut projesinin imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, belde ihtiyaçlarına, planlama teknikleri ile kamu yararına uygun olduğu dile getirdi. Diğer akademisyen üye ise planlama kararlarının bütüncül korumayı yansıtmadığını, modern konut mirasının geleceği aktarılması için hassasiyetle yaklaşılmadığını değerlendirdi.

“Dava konusu yeşil alan, Ataköy 1. kısımda 7,84 hektarlık 564 numaralı adanın bir parçası. Bakanlar Kurulu kararıyla 1989 yılında ‘turizm bölgesi’ ilan edilen alan, 2004 yılında TOKİ tarafından Albatros Turizm ve Otelcilik şirketine ihale yoluyla satıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm Teşvik Kanunu’ndaki “kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezleri içinde her ölçekteki planları yapma, yaptırma, re’sen onaylama ve tadil etme” yetkisine dayanarak yeni imar planı hazırladı. Yeni imar planındaki yapılaşma koşulunda yükseklik serbest bırakıldı. Geçen süreçte bu imar planıyla 564 numaralı adaya oteller, rezidanslar ve alışveriş merkezi yapıldı.”

564 numaralı ada aynı zamanda, Türkiye’nin ilk Bauhaus akımının temsilcisi binaların bulunduğu bir alan. “Piccinato Planı” olarak bilinen bir 1/500 ölçekli vaziyet planına göre tasarlanan alandaki binaların arasında kalan dava konusu parsel ise günümüzde, çok sayıda ağaca ev sahipliği yapıyor.

Planlar iptal edilince Bakanlık yeni plan yaptı

Çevre sakinleri ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, satışı yapılan ve turizm merkezine çevrilmesine neden olan imar planlarının iptal edilmesi için dava açmıştı. Mahkeme imar planlarını iptal etmiş, Danıştay da 2014’te bu kararı onamıştı. Bunun üzerine söz konusu alan ile ilgili yeni bir imar planı yapıldı. Planlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Bakırköy Belediyesi tarafından askıya çıkarıldı. Yeni planla zaten turizm fonksiyonu bulunan adanın dava konusu parseline ilave olarak konut fonksiyonu da eklendi. Oysa ki, imar planının hazırlık aşamasında Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım Projeler Dairesi’nden alınan görüşe göre, kreş olarak planlanmıştı.

İmar planının açıklama notlarına göre, aynı adada bulunan diğer konutlar 500-600 metrekare taban oturumuna sahipken, inşa edilmek istenen konutun oturum alanı ise 900 metrekareye ulaşıyor.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, bu yapının inşa edilmesine olanak sağlayan yeni imar planının iptal edilmesi için İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde dava açmıştı. Dava kapsamında Mart 2023’te bilirkişi heyeti tarafından bir rapor hazırlanmıştı. Bilirkişi raporuna göre, yeşil alana yapılmak istenen blok, birinci etaptaki yapı yoğunluğunu artıracak, alandaki doluluk-boşluk dengesini bozacak, diğer blokların güneşlenme ve manzara imkânını etkileyecekti.

Afet toplanma alanıydı

Bilirkişi raporundaki idarelerle yapılan yazışmalara göre, Bakırköy Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün talebiyle söz konusu yeşil alanı afet toplanma alanı olmaktan çıkarmıştı. Bilirkişi heyeti, dava konusu parsel gibi üzerinde yapı bulunmayan hali hazırda kentlinin açık alan ihtiyacını karşılayan alanların, afet anlarında toplanma ve acil ihtiyaçların karşılanması için değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirtmişti.

Bakanlık rapora itiraz etti

Kültür ve Turizm Bakanlığı, söz konusu aleyhte rapora itiraz edince mahkeme yeni bir bilirkişi raporu hazırlanmasına hükmetti. Bunun üzerine mahkeme kararıyla İstanbul Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Doç. Dr. M. Ziya Paköz, şehir plancısı Yavuz Akdeniz ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Doç. Dr. Bilge Alpay tarafından yeni bir bilirkişi raporu hazırlandı.

Doç. Dr. Paköz ve Akdeniz, dava konusu alanla ilgili imar planı kararının, Çevre Düzeni Planı’nın bu bölge için öngörülen “turizm merkezleri” ve “meskûn alanlar” hükümlerine uygun olduğunu aktardı. İki üye, davalık imar planının, parsele tanımlanan fonksiyon kararları, yoğunluk ve yapılaşma koşullarının birbiriyle uyumlu olduğunu değerlendirdi. Paköz ve Akdeniz, Danıştay kararında dava konusu parselin “daha önce de konut alanı olarak ayrıldığının” ifade edildiğini belirterek, parselin fonksiyon olarak “konut alanı” işlevinde yer almasında hukuka aykırılık görülmediğini kaydetti. Yapılaşma koşullarının ada genelinde mevcut blokların taban alanı ve kat yüksekliğiyle uyumlu olduğu tespitini yapan iki üye, yapılaşma koşullarının genel silueti ve dokuyu bozucu bir etki yapmadığı değerlendirdi. Paköz ve Akdeniz, dava konusu imar planının imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, belde ihtiyaçlarına, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olduğunu savundu.

Bilirkişiden karşı görüş

Heyetin diğer akademisyen üyesi Doç. Dr. Bilge Alpay ise, dava konusu alanda mevcutta toplam 702 kişinin yaşadığını belirterek, planlama alanında yaşayacak nüfusa ilişkin donatı alanlarının Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’ne göre kişi başına düşen alan cinsinden bir değerlendirmenin yapılmadığını ve ilave yeni nüfusun ihtiyaç duyacağı ek donatı alanına ilişkin de bir bilginin bulunmadığını aktardı.

Alpay, söz konusu parselin içinde bulunduğu Ataköy 1. Kısım’ın 1957-64 yılları arasında tasarlanarak inşa edilen örnek bir konut yerleşim alanı olduğunu hatırlattı ve günümüzde içinde barındırdığı konut, ticaret, turizm ve eğitim biçiminde tanımlanan özgün işlevlerini sürdürdüğünü, alanın mimari niteliği, kentsel düzeni ve peyzajının büyük oranda korunan bir karaktere sahip olduğunu, söz konusu parsel hakkındaki plan değişikliği kararlarının ise bu yaşam çevresinin özellikleri, değerleri, özgün karakter ve dokusu dikkate alınmadan hazırlandığını değerlendirdi.

Alpay, kontürleri çizilen yeni yapının yakınındaki mevcut bloğun güneşlenme, doğal ışıktan ve hava akımından yararlanma açısından olumsuzluk yaratacağını belirterek, batı ve güneyindeki blokların hava sirkülasyonu için de engel oluşturacağını ve uzun yıllardır oluşmuş mevcut dokuyu bozacağını aktardı. Alpay, yapının mevcut yerleşim düzenine eklenmesinin Luigi Piccinato’nun konutların yerleşim planlarında, bina aralarındaki mesafeleri geniş tutarak ferah alanlar tasarlaması ilkesiyle uyuşmadığını kaydetti.
Alpay, dava konusu imar planında öngörülen bir konut bloğunun Ataköy 1. Etap konut bölgesindeki mevcut yaşantıyı olumlu etkilemeyeceğini belirtti. Geçmişten bu yana vaziyet planı kararları ile gelişmiş olan konut dokusunun doluluk – boşluk dengesini bozacağını kaydeden Alpay, nazım planda öngörülen nüfusu etkilemese de 20 yıldan beri oluşan mevcut dokuya ek nüfus ve araç getireceğini, yapı ve araç trafiği yoğunluğunu arttıracağını aktardı.

Alpay, dava konusu planlama kararlarında Ataköy 1. Kısım Yerleşmesi’ni kendi değerleriyle değil, parçacıl ele alındığını ve bütüncül korumanın yansıtılmadığını belirterek, modern konut mirasının geleceği aktarılması için hassasiyetle yaklaşılmadığını değerlendirdi.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 13 Eylül 2024 Cuma