Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu

Yazar- MO İstanbul 12 Kasım 2024 Salı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanarak askıya çıkarılan Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi’ne ilişkin imar planlarının iptali istemiyle açtığımız davada mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Mahkemeye göre, hukuka aykırı olduğu belirlenen dava konusu planların etki alanına bağlı olarak telafisi güç zararlar oluşabilir.

Prens Adaları, 1984’te doğal SİT alanı ilan edilmişti. O günden dava konusu imar planları yapılana kadar yürürlükte olan bir imar planı yoktu, inşa faaliyetleri de geçici yapılaşma koşullarına göre yapılıyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Adalar, Kasım 2021’de “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edildi ve plan yapma yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na verildi. Bakanlık, bu yetkiye dayanarak Prens Adaları’na bağlı Sedef ve Kaşık adalarının doğal sit derecesini düşürerek imara açılmasına sebep olacak imar planları hazırlamıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Adalar Belediyesi, İstanbul’daki Prens Adaları’yla ilgili 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planları hazırlamış, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da 28 Temmuz 2023’te söz konusu planları onamıştı. İmar planları özellikle kıyı alanlarını kapsamaması nedeniyle kamuoyunun tepkisini çekmişti. Ada sakinleri, hazırlanan planın koruma amacı taşımaktan çok turizm amaçlı gelişmelere hizmet edeceğini düşünüyordu. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak söz konusu planların iptali istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Adalar Belediyesi ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı dava açmıştık. Dava kapsamında bilirkişi heyeti bir rapor hazırlamış, raporda, plan kararı ve gösterimlerinin planlama esas ve tekniklerine aykırılık taşıdığı belirtilmişti. İstanbul 8. İdare Mahkemesi bilirkişi raporundaki tespitleri hükme esas aldı.

Mahkemenin kararı

İmar planlarında Büyükada ve Heybeliada’da “doğa odaklı turizm alanı”, Sedef Adası, Burgazada ve Kınalıada’da günübirlik rekreasyon alanı sembollerine yer verildiğini hatırlatan mahkeme, bununla ilgili kurum görüşlerinin 2018 ve 2020 yıllarında alındığı belirtti. Orman alanlarıyla ilgili Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin “Binaların yerleşimi” başlıklı 21’nci maddesinde yer verilen “Orman alanlarına bitişik parsel oluşturulamaz. İmar planı hazırlanırken, yangına müdahaleyi kolaylaştırmak bakımından, itfaiye araçlarının ulaşımını sağlamak üzere, orman sınırı ile parsel arasında asgari 10 m yol bırakılır” düzenlemesini hatırlatan mahkeme, imar planlarında bununla ilgili de güncel bir görüşe rastlanılmadığını belirtti.

İmar planlarının ortaya çıkmasından sonra kıyıların planlanmaya dahil edilmemesi tepki çeken uygulamalardan biriydi. Mahkeme, bu konuyla ilgili değerlendirmesinde deniz tarafında bir belirlemenin olmadığını ve deniz tarafında kalan alanlarda 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na göre hareket edilebileceğini kaydetti. Bu alanların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini aktaran mahkeme, kıyıların plan onama sınırı dışında bırakılmalarının planlama esaslarına uyumsuzluk içermediğini savundu.

Mahkeme, Kıyı Kanunu’nun sahil şeridinde planlama ile ilişkili olarak öngördüğü “Kısmi Yapılaşma Tespiti Çalışması” hakkında plan açıklama raporunda herhangi bir irdelemeye yer verilmediğini kaydetti. Hangi adalarda kısmi yapılaşma tespitinin bulunduğuna yönelik bir araştırma olmaksızın ilk 100 metrelik alan içerisinde açık alan niteliğinde olmayan ve kamunun kullanımı dışında kalan arazilerle ilgili kullanım kararları üretmenin imar mevzuatına aykırı olduğunu aktardı.

Mahkeme, ulaşım sistemi incelendiğinde, temel kullanımın yaya odaklı olarak kurgulandığını ve yol sisteminin ne şekilde tasarlanması gerektiği yönünde kuralların ortaya konduğunu belirtti. Kentsel tasarıma ilişkin hususların Ekolojik Kentsel Tasarım Rehberi’nde ele alınacağını ifade ederek uygulama imar planı sonrasına bırakıldığını hatırlatan mahkeme, mevzuatın öngördüğü şekli ile plan açıklama raporunda yer verilmediğini kaydetti.

İmar planlarına yönelik eleştirilerin arasında turizm taşıma kapasitesinin belirlenmeden turizm amaçlı kullanımlarla ilgili yer seçimilerinin yapılması da yer alıyordu. Mahkeme, konut alanlarında konaklama tesisi yapılabileceğine yönelik getirilen kuralın ilgili mevzuatta yer almadığını, ticaret+konut fonksiyonuna sahip imar adasındaki konaklama yapılabilecek parselin tayinine yönelik olarak hangi parametrelere göre karar verileceğinin açıklanmadığını belirtti.

Çevre Kanunu kapsamında ileri atıksu arıtma tesisine ilişkin tespitin bulunmadığını anımsatan mahkeme, İSKİ Genel Müdürlüğü görüşünde alternatif alanların talep edildiği halde bu alternatiflere ilişkin irdelemelerin yapılmadığını değerlendirdi.

İmar planlarının tamamı yönünden planlama teknikleri ve esasları açısından hukuka uyarlılık bulunmadığını kaydeden mahkeme, hukuka aykırı olduğu belirlenen dava konusu planların etki alanına bağlı olarak telafisi güç zararların oluşabileceğine dikkat çekti.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

Yazar- MO İstanbul 12 Kasım 2024 Salı