- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
45. Çalışma Dönemimiz Sona Ererken…
Değerli meslektaşlarım;
2 yıllık çalışma dönemimizin sonuna geldik. İstanbul şubemize bağlı bölge temsilciliklerimizde ve birimlerde seçimler tamamlandı. Yeni dönemde görev alan tüm meslektaşlarımıza başarılar diliyor, geçmiş dönemde görev yapan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Sıra, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 46. Dönem Olağan Genel Kurulu ve seçim süreçlerine geldi. 14 Şubat Cuma günü “Mimarlığın Gündemi” temalı ‘Teknik Kongre’, 15 Şubat’ta genel kurul, 16 Şubat’ta da seçimlerimiz yapılacak.
Anayasa referandumu ve ardından gerçekleşen başkanlık seçimlerinin sonrasında yeni bir döneme girdik. Gittikçe güçlenen merkezi otorite, tüm gücünü ve yetkisini partili cumhurbaşkanında topladı. Demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlayan, ekonomik ve sosyal krizi derinleştiren politikalar; işsizlik, yoksulluk, açlık, terör, göç, savaş, ırk ve cinsiyet ayrımcılığını derinleştiriyor. Bunun sonucunda da ülkemizde, insan ve diğer canlıların yaşamı ve yaşam kaynakları yok olma tehdidi ile karşı karşıya kalırken, tüm kültürel ve doğal varlıklarımız da birer birer yok oluyor.
Nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan, bilimsellikten uzak, kamunun görüşü alınmadan ortaya atılan ve ülkenin her yerinde yaygın bir şekilde hayata geçirilen mega projelerle ekosisteme verilen zarar, geri döndürülemez bir hâl alıyor.
Ayrıca demokrasi tarihimiz açısından da son derece zor dönemlerden geçtiğimiz bu günlerde anayasa ile güvence altına alınmış olan tüm haklarımız bir bir gasp ediliyor. Seçilmişler görevden alınarak yerlerine kayyımlar atanıyor, eğitimciler, bürokratlar KHK ile işten atılıyor, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar ve toplumda muhalif ses çıkaran herkes sorgulanıyor, yargılanıyor, tutuklanıyor.
Böyle bir ortamda; sayısı hızla artarken eğitimin niteliği gittikçe düşen, mimarlık fakültelerinden mezun olan, genç meslektaşlarımızın henüz okuldayken staj yerleri bulmakla başlayan sorunları, mezuniyet sonrasında işsizlikle daha da derinleşiyor. Genç meslektaşlarımızın iş hayatlarının başlangıcında yaşadıkları bu sorunların yanında, ekonomik kriz nedeniyle işyerlerini kapatmak zorunda olan, işten çıkartılan meslektaşlarımıza her gün yenileri ekleniyor.
Şimdiye kadar üretimden uzak, inşaat sektörüne bağlı olarak devam eden ekonomik politika tercihlerinin sonucunda kentlerimizde ve köy yerleşim alanlarındaki, ormanlar, meralar, tarım alanları, su toplama havzaları, kıyılar kısaca kültürel ve doğal tüm kaynaklarımız çok büyük oranda tahrip edilmiştir.
Diğer yandan bu yanlış politikalar sonucunda inşaat sektöründeki hızlı yükselişin olduğu dönemlerde bile tekelleşen, mesleğin etik değerlerini yok sayan proje ve yapım süreçleri, sektörün kendi kriziyle birlikte artık tüm meslektaşlarımızı derinden etkileyen bir hal almıştır.
Kuralsız, ilkesiz, bilimsellikten uzak tek önceliği hız ve büyüklük olan bu mega projelere karşı çalışma dönemimiz boyunca sürdürdüğümüz mücadelelerimiz; yetkililerin bu yağma düzeninin devamı için yaptıkları yasal düzenlemelerle engellenmeye çalışıldı.
Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, 1999 Marmara Depremi, Eylül 2019’da Silivri açıklarında meydana gelen deprem, birkaç gün önce Elazığ ve Malatya’da yaşanan depreme rağmen; vatandaşların sağlıklı ve güvenli çevrelerde yaşama hakkını sağlamakla yükümlü olan yetkililer, tersine kaçak yapılara imar affı düzenlemesi yaparak oradan gelir elde etme alışkanlıklarını devam ettirmektedirler.
İktidarlarının devamını mega projelerden elde edilecek gelirlere bağlayan bu yaklaşımın son buluşu İstanbul ve Çeşme’de kanal açarak, bu kanalın etrafındaki gayrimenkullerin satışı yoluyla gelir elde etmek. Öte yandan bu alanlardaki yeni mülkiyet sahipleri ve bu mülk sahipleriyle idarecilerin hem ekonomik hem de siyasi akrabalıkları yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Kendi siyasi geleceklerinin devamlılığı dışında hiçbir şeyi dert etmeyen bu yaklaşım ülkeyi geri dönüşü olmayan bir felakete doğru hızla sürüklemektedir.
Bizler çalışma dönemimiz boyunca; meslek alanımıza dair özlük haklarımızı kısıtlayan yasal değişiklikler, imar yasası ve yönetmeliklerinde yapılan sayısız düzenlemeler, Boğaziçi Yasası Taslağı, torba yasalar, kent yağmaları, mega projeler gibi türlü olumsuzluklara karşı devam eden çalışmalarımızın yanı sıra yine bu kent mücadelelerinden dolayı yargılanan, tutuklanan arkadaşlarımızın mücadelelerinde onların yanı başında yer almaya devam ediyoruz.
Dönem içinde meslektaşlarımızla yaptığımız deneyim paylaşımları, meslek içi eğitimler, temalı sergiler, farklı disiplinlerden gelen dostlarımızla yapılan söyleşiler, anma programları, toplantılar, film festivalleri, yayınladığımız kitaplar, bültenler, dergiler vs. ile sizlerle bir araya geldik.
Yeni dönemde de kamu ve toplum yararına bir anlayışıyla; mimarlık öğrencileri ve tüm üyelerle iletişimi arttıracak, zamanın kültürel kavramsal değişimini yakalayabilecek, mesleki eğitim ve araştırma olanaklarını geliştirebilecek, uluslararası meslek örgütleriyle ve akademiyle yeni bağlar ve ilişkiler kurabilecek, sergilemeden yarışmalara, yayıncılıktan etkinliğe tüm programını titizlikle güncelleyecek, kent suçlarına karşı sürdürülen mücadelelerimizi kararlılıkla devam ettirecek bir örgütlenme modelinde ısrar edilmesi gerekmektedir.
“Toplum hizmetindeki Mimarlar Odası’nı” güvence gören anlayışla; tüm meslektaşlarımızı 15-16 Şubat tarihlerinde yapılacak olan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 46. Dönem Olağan Genel Kurulu ve seçimlerine katılmaya, katkı sunmaya, oda çalışmalarını birlikte üretmek için dayanışmaya çağırıyoruz.