- Toplum, Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması Basın Açıklaması
- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Bildirisi
25 Kasım, baskıcı yönetim ve planlama politikalarının sonucu eşitsiz sosyo-ekonomik koşullardan en çok etkilenen grup kadınların insani hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığını ve politik- sistematik maruz kaldıkları “kadın cinayetleri” gerçeğini dünya gündemine bir kez daha taşıma günüdür. Her 25 Kasım’da katledilen kadın devrimcileri adlarıyla anıyoruz. Mirabal Kardeşler, Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için 25 Kasım 1960’da tecavüz edilerek işkenceyle öldürüldü. 1981’de yapılan Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı’nda 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi. 25 Kasım, kadınların ve kız çocuklarının giderek artan ve çeşitli biçimlerde maruz kaldıkları cinsiyete dayalı şiddeti tüm dünyada hep birlikte, eş zamanlı protesto ettikleri bir gün olmanın yanı sıra her yıl değişen gündem ve sorunların açığa çıktığı “sürekli ve döngüsel” bir direnişi de simgeler. TMMOB Mimarlar Odası, İstanbul Şubesi, Kadın Komisyonu olarak, kadınların karşı karşıya kaldıkları baskı ve şiddetin önlenmesinde öncelikli hedefin cinsiyet temelli eşitsiz yapıya karşı mücadele olduğu inancını taşıyoruz.
2024 yılında, içinde bulunduğumuz, nerede olursa olsun, nedeni ne olursa olsun, doğrudan ve dolaylı olarak yaşanan savaş koşulları toplumsal–ekonomik yapıyı olumsuz etkilemektedir ve kadına dönük her türden ayrımcılık ve şiddet ortamını temellendiren nedenler savaş durumlarında daha fazla güçlenmektedir. Bu nedenle her savaş erildir. Dünya üzerindeki tüm kadınlar ve feministler her zaman savaşa “hayır” demektedir. Mimar kadınlar olarak her zaman barışın yanında yer alıyoruz.
Hükümetlerin cinsiyet, ırk ve sınıf ayrımcılığını kurumlaştıran yönetim politikaları ve şehircilik ilkelerini hiçe sayan, rant odaklı hamleleri sonucunda kadınların gündelik yaşamda, sosyal ve çalışma hayatında, kamusal alanlarda karşılaştığı eşitsizlikler ve baskılar tüm toplumun yaşam koşullarının ağırlaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizdeki sosyo-ekonomik ortam; ekonomik-siyasal ve toplumsal alanda gün güne derinleşen olumsuz koşullar; düşünce, ifade, haberleşme, toplanma vb. temel hak ve özgürlüklerin kullanımında toplumsal yapıda kadına yönelik ayırımcılık ve mahrumiyetlerin artmasına neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda, 25 Kasım ve 8 Martlarda anayasal yürüyüş hakkımız, ulaşım yasaklarıyla engellenmeye çalışılmaktadır. Öncelikle, demokratik kent hakkımızı kullanarak; ulaşım yasaklarına, parkların ve siyasal tarih barındıran sokakların kapanmasına itiraz ediyoruz! Mimarlığın, “bireyin ve toplumun yaşam çevresinin tasarlanması” genel tanımının yanında, eşit olmayan koşullarda kadının yaşam alanlarının belirlenmesi, sosyo-ekonomik ilişkiler ve toplumsal yaşamdaki iletişim şekillerinde karşılaşılan baskı ve şiddetin de önemli bir mesleki üretim ve uygulama “temel” kıstası olduğunu tekrar ediyoruz. 2023 yerel seçimlerinde verilen “kadın sığınağı” vaatlerini hatırlatıyor, yıllardır yönetmeliklerde nüfusa bağlı programı belli olan sığınakların yapımındaki gecikmeleri ve tereddüttü anlamıyor, kabul etmiyor ve soruyoruz: KADIN SIĞINAKLARINA VE SOSYAL KONUTLARINA NE ZAMAN SIRA GELECEK?
Sadece Ekim ayında 48 kadın cinayetinin işlendiği, Narin ve Sıla bebeklerin yaşamdan kopartıldığı, LGBTIQ+ bireylerin hedef gösterildiği veya ayrımcılığa uğradığı bu düzenin değişmesi için, kuruluşunda bizzat bulunduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğinin altını bir kez daha çiziyoruz. Cezasızlığa, tahrik indirimine, koruma altındaki kadınların öldürülmesine, 6284 yasasının fiili uygulanmadığı durumlara karşı çıkıyoruz! Barınma en temel insan hakkıdır, trans cinayetlerine ve Bayram Sokak’taki hukuksuz mühürlemelere karşı ses veriyoruz!
Toplumsal eşitliğe dayalı ekonomik sosyal kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınmasını, kullanılmasını ve yararlanılmasını engelleyen hiçbir ayrım ve kısıtlamanın yaşanmadığı bir gelecek dileğiyle mücadeleden vazgeçmiyoruz!
TMMOB MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ KADIN KOMİSYONU