- “Mimarlıkta Kuram Sempozyumu’na Doğru Giderken; “Mimarlar Odası Öğrenci Üye Grupları Arası, Ön Kolokyumlu Mimarlık Eleştirisi Yarışması” Hazırlık Süreçleri…
- Alan memnun, satan memnun…
- “Adalet Güvenceli Hukuk”un Mantığı; “Kamuyasal Toplum”un Matematiksel Özüdür!…
- İstanbul’a dair
- Ne Kadar Güzel Bir Şey Şu “Hayal Kurmak…”
- Doğan Kuban’ın anısına… “İstanbul’un tarihi mirası baygın…”
2008’den bir DAM Notları: DAM’da İstanbul ve Mimar Sinan
Bu yıl ülkelerarası Frankfurt Kitap Fuarı’nın konuk ülkesi Türkiye. Dam, Kitap Fuarı’nın kültür programına iki sergi ile katılıyor: “Sinan’ın Camileri” ve “İstanbul”.
“Sinan’ın Camileri” Sergisi 20 Eylül’de açıldı. Takdir ve hayranlık uyandıran güzel bir sergi.
Sergide, Sinan’ın Selimiye, Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan ve Sokullu Camileri el işi çizimlerle tanıtılıyor. Çizimleri Venedikli iki mimar yapmış. Mimar Augosto Romano Bureli ve Paola Gennaro, Sinan’ın camilerini ve planlarındaki mimari prensipleri yıllarca araştırmış ve bulgularını çizgiye dökmüşler. Her paftası bir çizim sanatı eseri…
“Çeşitli tekniklerde, renkli olarak kâğıda dökülmüş bu etkileyici çizimler mimari özün mükemmel bir şekilde yeniden kuruluşudur” diyor, DAM’ın basın bildirisi.
Sinan’ın mimari ustalığını, mimari arayışını yalnızca çizgiye değil, yazıya da dökmüş Venedikli mimarlar.
“Sinan’ın mimari arayışı ve ustalığı, kendisini bütün çıplaklığıyla, kubbeyi kompozisyon ve konstrüksiyon olarak üzerine oturduğu bedenle (geometrik formla) bütünleştirmede, kaynaştırmada gösterir” diyor Mimar Bureli.
İtalyan Rönesansı’nın mimari ustaları kubbeyi oturduğu bedene bir ayrı uzuv gibi kondururken Sinan beden ve kubbe bütünlüğü aramıştır.
Şu satırları Bruno Taut’tan aktarıyorum:
17’inci asırda yaşamış olan büyük Japon şairi Baso diyor ki: Eski üstatların ne yaptıklarını değil fakat ne aradıklarını etüt etmek gerek.
Sinan’ın mimari eserlerindeki proporsiyon ve geometrik sırları araştıran Venedikli mimarların sergisinde gezinirken, “Günümüzdeki yeni cami mimarlarımızın bir mimari arayışı var mı acaba ve neyi arıyorlar?” diye sordum kendime.
Bu DAM Notlarını da Gözde Ramazanoğlu’nun tespiti ile noktalayalım:
“Rönesans sanatının estetik ve dengeler üzerinde kurulduğunu da göz önüne alırsak rahatlıkla söyleyebiliriz ki nasıl resim, heykel, edebiyat, bilim ve hatta din konusundaki reformlar ve üstün eserler o zamanki bilinen dünyanın belirli bölgelerinde, belirli şahsiyetleri ile geliştiyse, mimari kolu da İstanbul’da, Mimar Sinan’ın şahsiyetinde gelişmiş ve zirveye oturmuştur.” (Mimar Sinan’da Tezyinat Anlayışı, s.11)