Emeğimize, Mesleğimize, Haklarımıza Sahip Çıkıyor Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!
TMMOB bünyesinde Ülkenin dört bir yanında düzenlenecek olan “Emeğimize, Mesleğimize, Haklarımıza Sahip Çıkıyor Sorunlarımıza Çözüm İstiyoruz!” kampanyasının ilk adımı 13 Kasım 2021 tarihinde Zonguldak’ta saat 15.00’te kitlesel bir basın açıklamasıyla gerçekleştirildi.
Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi’nde TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın da katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel basın açıklamasında “Bizler bu ülkenin emeğiyle geçinen, onuruyla yaşayan mühendisleri, mimarları ve şehir plancıları olarak emeğimize, mesleğimize, haklarımıza sahip çıkıyor, sorunlarımıza çözüm istiyoruz!” denildi. TBMM’de hepimizin geleceğini yakından ilgilendiren, 2022 Bütçe yasa teklifi üzerine “Ekonomik Krizin Emek Yanlısı bir programla aşılması, Üreten- Sanayileşen-Kalkınan Bir Türkiye Yaratılması için Çözüm İstiyoruz ” talebiyle düzenlenecek bir dizi etkinliğin ilkinde Koramaz şöyle konuştu:
Değerli Zonguldaklılar, Değerli Meslektaşlarım
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu adına, ülkemizin dört bir yanında hizmet veren 600 bini aşkın mühendis mimar ve şehir plancısı adına hepinizi saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.
Fabrikalardan şantiyelere, tersanelerden madenlere, santrallerden limanlara, tarım alanlarından ormanlara, kamu kurumlarından ofislere kadar üretimin olduğu her yerde hayatı yaratan teknik elemanların öz örgütü TMMOB’nin yöneticileri olarak emeğin ve alınterinin başkenti Zonguldak’ta olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Bugün iki nedenle burada toplanmış bulunuyoruz:
Burada bulunmamızın ilk nedeni, ekonomik krizin giderek derinleştiği bu günlerde, gelirleri giderek düşen, yaşam standartları giderek bozulan, giderek yoksullaşan, işsizlik tehdidiyle boğuşan mühendis, mimar ve şehir plancılarının emeklerine sahip çıkmak için başlattığımız kampanyamızın çağrısını yapmak.
Burada bulunmamızın ikinci nedeni ise, Türkiye Taş Kömürü Kurumuna ait olan ve 57 yıldır TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından kullanılmakta olan, Zonguldak kentinin ve halkının bilimsel, kültürel ve sosyal ihtiyaçlarına yönelik kamusal hizmet veren tarihi binamızın gasp edilmesine dur demektir.
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye tarihinin en büyük, en sarsıcı ekonomik krizlerinden birini yaşıyoruz. Tek adam rejimi altında bir parti organı gibi çalışan TÜİK’in şaibeli verileri ile gizlenmek istese de gündelik hayatımızın her alanında, gündelik hayatımızın her anında krizin etkilerini iliklerimize kadar hissediyoruz.
Döviz kurundaki yükseliş sene başından bu yana yüzde 35’i aştı. Kurdaki bu yükseliş, ithalata dayalı bütün sektörlerde maliyetlerin artmasına, fiyatların kontrol edilemez biçimde yükselmesine neden oldu. Ev almak, araba almak, elektronik eşya almak imkansız hale geldi.
Başta temel gıda maddeleri olmak bütün harcama kalemlerindeki yıllık fiyat artışı yüzde 50’ye yaklaştı. Akaryakıta, doğalgaza, elektriğe birbiri ardına fahiş zamlar yapıldı. Ev kiraları, ulaşım ücretleri, haberleşme giderleri akıl almayacak kadar yükseldi. Faturalar ödenemez hale geldi.
Her şey pahalanırken, her şeyin fiyatı yükselirken artmayan tek şey emeğiyle geçinenlerin gelirleri oldu. Bu krizde kamuda çalışan arkadaşlarımızın payına resmi enflasyon rakamlarına dayalı zamlar, ücretli çalışan arkadaşlarımızın payına açlık sınırında maaşlar ve işsizlik, serbest çalışan arkadaşlarımızın payına giderek artan maliyetler ve artan borç yükü düştü.
Hepimiz giderek daha fazla yoksullaşıyoruz. Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Ülke halkı olarak bizler böylesi büyük bir kriz ile boğuşurken iktidar sahipleri ve yandaşları, kendi şatafatlı yaşam tarzlarından, kendi lükslerinden hiçbir ödün vermeden yaşamaya devam ediyorlar.
Saray salonlarındaki davetlerde krizin etkisi görünmüyor. Geçiş garantili köprülerde, yolcu garantili havaalanlarında, hasta garantili şehir hastanelerinde, alım garantili sözleşmelerde, 5 çetenin kaptığı projelerde krizin etkisi görünmüyor.
Çünkü buralara akan paralar, vergi olarak yine bizim cebimizden, emeğiyle geçinenlerin cebinden çıkıyor. Çünkü buralara akan paralar özelleştirilen kamu işletmelerinden elde ediliyor. Çünkü buralara akan paralar yok pahasına satılan kamu arazilerinden, madenlerimizden, kıyılarımızdan elde ediliyor.
Kendi saltanatları sürsün diye halkın yaşamını zehrediyorlar. Kendi yandaşlarının cebi dolsun diye ülke kaynaklarımızı yağmalıyorlar.
Bizler emeğiyle geçinen mühendisler, mimarlar ve şehir plancılar bu gidişe hayır diyoruz!
Krizin bedelini, bu krizin müsebbipleri ödesin diyoruz.
Krizin bedelini yıllardır bu ülke kaynaklarını ve çalışanların alın terini sömürenler ödesin diyoruz.
Yıllardır artan sorunlarımıza artık bir çözüm istiyoruz.
Üreten kalkınan, hakça bölüşen bir ülke istiyoruz.
İşsiz üyelerimize istihdam alanları açılmasını istiyoruz.
Mühendis, mimar ve şehir plancısı istihdamında, almış olduğumuz, eğitim, vermiş olduğumuz hizmet ve üstlenmiş olduğumuz sorumlluğun niteliğine ugun ve insanca yaşanacak bir asgari ücret belirlenmesini istiyoruz.
Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
Ücret ve hak kayıplarımızın giderilmesini istiyoruz. Güvenli ve güvenceli çalışma koşulları istiyoruz.
Kamuda daha fazla istihdam istiyoruz.Kamu çalışanı üyelerimizin ek göstergelerinin ve özel hizmet tazminatlarının eşdeğer kadrolara uygun olarak güncellenmesini ve yükseltilmesini istiyoruz.
Liyakata dayalı bir kamu yönetimi istiyoruz.
Haksız, hukuksuz bir şekilde, haklarında herhangi bir yargı kararı olmadan işlerinden atılan tüm üyelerimizin tüm haklarıyla görevlerine iade edilmesini istiyoruz.
Emekli maaşlarımızın yükseltilmesini istiyoruz.
İnsan onuruna uygun bir yaşam, insan onuruna yaraşır bir gelecek istiyoruz.
Mecliste devam eden bütçe görüşmeleri sırasında taleplerimizi daha da yükseltebilmek için bugün Zonguldak’ta başlattığımız kampanyamızı Türkiye’nin dört bir yanında yaygınlaştıracağız. Meslektaşlarımızın taleplerinin taşıyıcısı, emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimlerin gür sesi olacağız.
Değerli Arkadaşlar,
Az önce dile getirdiğim gibi siyasi iktidar sadece emeğimize değil, yıllar boyunca emeğimizle var ettiğimiz tüm değerlerimize de göz dikmiş durumda.
Kıyılarımızı, ormanlarımızı, derelerimizi, tarım arazilerimizi, madenlerimizi yağmaladılar yetmedi, şimdi de gözünü kurumlarımızın varlıklarına diktiler. Bir gecede yayınlanan cumhurbaşkanlığı kararları ile Üniversitelerimizin, kamu kurumlarının, kamu işletmelerinin tesislerine, mülklerine, gayrı menkullerine el koyuyorlar.
Yıllar boyunca kamusal bir anlayışla toplumun tüm kesimlerine fayda sağlayan tesisler bir gecede rant haline dönüştürülüyor.
Bunlardan bir tanesi de 114 yıllık tarihiyle Zonguldak ile özdeşleşmiş, mülkiyeti Türkiye Taş Kömürü Kurumuna ait olan ve 57 yıldır TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından kullanılmakta olan tarihi binamızdır.
Bu bina, Zonguldaklı madencilerin, Zonguldak’a emeğini, alın terini, günü geldiğinde canını vermiş maden mühendislerinin evidir. Bu bina, Zonguldaklı madencilerin mücadele tarihinin parçasıdır. Bu bina Zonguldak’taki toplumsal muhalefetin sığınağıdır. Bu bina, Zonguldak’taki kültürel ve sosyal hayatın nefes alma yeridir.
Bu kente damgasını vurmuş yüz yıllık mühendislik tarihimizin elimizden alınmasına, bu tarihin parçası olan binanın ranta teslim edilmesine izin vermeyeceğiz.
Başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri bu yanlış karardan derhal dönmeye çağırıyorum. Tüm demokratik kamuoyunu, tarihi binamıza, kentsel dokumuza ve mücadele geçmişimize sahip çıkmaya davet ediyorum.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz, Yaşasın Dayanışma!