- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
- Yargı kararlarına uymayan Bakanlığa Danıştay’dan vize
12 Eylül’ün Karanlığı 40 Yıldır Hüküm Sürüyor
12 Eylül 1980 Askeri Daresi’nin 40. yılında TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından basın açıklaması yapılarak, darbecilerin hayata geçirdiği politika ve uygulamalar terk edilmeden darbe zihniyetiyle hesaplaşılamayacağını dile getirdi.
12 Eylül’ün Karanlığı 40 Yıldır Hüküm Sürüyor
12 Eylül 1980 yılında gerçekleştirilen askeri darbenin 40. yılındayız. Aradan geçen 40 yıla rağmen, 12 Eylül’ün yarattığı karanlık, hüküm sürmeye devam ediyor. Ekonomiden siyasete, toplumsal yaşamdan kültüre kadar, ülke olarak bugün yaşadığımız hemen her sorunun kaynağında, 12 Eylül Darbesiyle inşa edilen düzen bulunuyor. Bugünün siyasi iktidarı, günü 12 Eylül’ün yarattığı ekonomik, siyasal ve toplumsal düzenden alıyor.
12 Eylül Darbesi her şeyden önce, ülkenin ortak çıkarı ve geleceği için mücadele eden örgütlü toplum kesimlerinin zorbalıkla bastırılması demektir. Milyonlarca kişinin fişlendiği, yüzbinlerce kişinin tutuklandığı, on binlerce kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı, yüzlerce kişinin işkence altında öldürüldüğü, 50 kişinin idam edildiği, çok sayıda sendika ve demokratik kitle örgütünün kapatıldığı bir şiddet ve zorbalık dönemidir. Ülkemiz tarihinde travmatik bir kırılma noktası olan bu şiddet ve zorbalığı yaratanlarla hesaplaşılmamış olması, üzerinden geçen 40. yılda hala bu açıklamaları yapıyor olmamıza neden olmaktadır.
12 Eylül Darbesi, 24 Ocak 1980’de karar altına alınan ama toplumsal muhalefetin karşı çıkışı nedeniyle hayata geçirilemeyen neoliberal politikaların darbeciler eliyle hayata geçirilmesi anlamına gelmektedir. Sosyal devlet anlayışının tasfiyesi, kamusal varlık ve yatırımların özelleştirilmesi, üreticileri korumaya yönelik uygulamaların terk edilmesi, ücretli kesimlerin düşük maaş ve kötü çalışma koşulları altında çalıştırılması, toplumsal örgütlerin etkisizleştirilmesi, uluslararası sermaye hareketleri önündeki tüm engellerin kaldırılması anlayışına dayalı bu program 40 yıldır iktidarda bulunan tüm siyasi partiler tarafından kesintisiz bir şekilde uygulanmaktadır. Bu politikalar sonucu rant çevrelerinin ve iktidar yandaşlarının zenginliği artarken üretim alt yapımız büyük oranda aşındırılmış, ülke sanayisi ve tarımı çökertilmiş, kamusal zenginliklerimiz yerli yabancı sermaye kesimlerinin talanına açılmış, işsiz, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik her geçen yıl daha da büyümüştür.
12 Eylül Darbesi, laiklik ilkesinin aşındırılması ve kültürel çeşitliliğimizin ortadan kaldırılmasıyla toplumsal zenginliğimizin yok edilmesi anlamına gelmektedir. Darbe sonrasında toplumumuzu yeniden yapılandırmak için bir devlet politikası olarak kabul edilen Türk-İslam Sentezi anlayışı, gerici, mezhepçi ve şovenist uygulamalarla toplumumuzu derin bir ayrışmanın eşiğine getirmiştir.
12 Eylül Darbecilerinin ekonomiyi ve toplumsal yaşamı düzenleyebilmek için uyguladığı baskıcı, antidemokratik pratikler aradan geçen yıllar boyunca adeta bir devlet geleneği haline gelmiştir. Muhaliflerin hapsedilmesi, halk iradesinin yok sayılması, basının susturulması, akademisyenlerin üniversitelerden uzaklaştırılması, emek-meslek örgütlerinin tehdit edilmesi, sokakların polis şiddetiyle zapturapt altına alınması gibi uygulamalar, 12 Eylül geleneğinin ne kadar canlı olduğunu göstermektedir.
12 Eylül Darbesiyle yaratılmak istenen ekonomide neoliberal, toplumsal yaşamda muhafazakâr, siyasette otoriter yönetim anlayışı bugün AKP eliyle inşa edilen tek adam rejimi ile perçinlenmiştir. Bugün yaşadığımız Türkiye, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ürünü ve en yüksek aşamasıdır.
Demokrasi tarihimizin en kara lekelerinden biri olan 12 Eylül Darbesi’nin -bugün hayatlarımızı şekillendirmeye devam eden- etkilerinden kurtulabilmemiz için, 12 Eylül’ün ekonomik, toplumsal ve siyasal mirasının tümüyle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Gelecek nesillerimizi eşit, özgür ve demokratik bir ülkede yaşatabilmek için 12 Eylül’ün karanlığıyla ve onun en yüksek aşaması olan tek adam rejimiyle mücadele etmeye devam edeceğiz!
EMİN KORAMAZ
TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI