- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
Tarihi Yarımada’da bilimsel verilere dayanmayan ihya kararı iptal edildi
İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 2012 yılında verdiği Tarihi Yarımada’daki medreseler, camiler, mescid ve tekkelerin bilimsel verilere dayanmayan ihya kararını iptal etti. Mahkeme, kültür varlıklarıyla ilgili kurum ve kuruluşların arşivlerinden görsel, bilgi ve belge toplanmadan ihya kararı verilmesinin hukuka uygun olmadığını kaydetti.
İmar planlarına sonradan eklenen notlara göre, kültür varlığı niteliğindeki kayıp eserler yeterli arşiv taraması yapılmadan ve bilimsel verilere dayanmadan İBB’nin ve İstanbul 4 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun uygun gördüğü yerlere yapılacaktı.
Ne olmuştu?
İBB, 16 Ağustos 2012’de tarihi yarımadada kayıp eser niteliğindeki Kızıltaş Mescidi, Kepenek Camii, Bostancılar Tabhanesi Mescidi, Emirler Mescidi, Bekarbey Tekkesi, Abayi Mescidi, Karagöz Mescidi, Baba Hasan Camii, Uncu Hafız Medresesi ve Mimar Ayas Camii’nin imar planına işlenen notlarla “ihyasına” karar vermişti. Karar, İstanbul 4 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun onayından da geçmişti.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, belirli dönem haritalarındaki izlerin üzerinden veya birkaç görsel belgeden hareketle yeniden inşa etmenin ihya ve çağdaş koruma ilkeleri açısından bir karşılığının olmadığını belirtmiş, söz konusu işlemin iptali için İBB ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na karşı dava açmıştı.
Keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldı
Davaya bakan İstanbul 3’üncü İdare Mahkemesi, dava konusu ile ilgili keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmıştı. Kayıp eserlerin yeniden inşa edilmek istendiği alanlarda inceleme yapan bilirkişi heyetinin bazı tespitleri şöyle:
– Bostancılar Tabhanesi Mescidi: 1870’lerde tren yolunun Sirkeci’ye gelmesi sırasında mescit harap olmuş, 1950’lerde sahil yolu yapılırken tümüyle ortadan kalkmış. Özgün yeri Cankurtaran ile Sirkeci arasında sahil bandında bulunuyor, ancak günümüzde üzerinde Turgut Reis heykeli yer alıyor.
Bilirkişi heyeti, kısıtlı veriler ve uzaktan çekilmiş az sayıdaki fotoğraf ile kartpostala dayanarak yeniden inşa etmek, söz konusu yapının bulunduğu yerin dünya mirası alanı kapsamında olması ve sahil yolunda peyzaj düzenlemesi yapılmış olması nedeniyle uygun olmadığı kanaatinde.
– Saraçhane Mescidi – Mimar Ayas Mescidi: Yapının özgün yeri Saraçhane’de Horhor Caddesi ile Macar Kardeşler Caddesi’nin kesişimindeki refüj. Buraya fiili imkansızlık nedeniyle yeniden inşa edilemeyeceğinden İBB’nin Saraçhane’deki binasının yanında bulunan arkeolojik parka yeniden inşa edilmek isteniyor.
Bilirkişi heyeti, bu alanda inşaat ve kazı yapılması durumunda Bizans dönemi kalıntıları da ortaya çıkacağını, bu durumun arkeolojik alan koruma ilkelerine uygun olmadığını söylüyor.
– Emirler Mescidi: Buranın özgün yeri Sirkeci’deki Ankara Caddesi ile İstasyon Caddesi kesişimi. Emirler Mescidi Eylül 2020’de İBB’nin park alanına heykel koyduğu için AKP yanlısı Sabah gazetesi tarafından da gündeme getirilmişti. Haberde koruma kurulunun söz konusu alanı cami olarak da tescil ettiği görülüyordu. Haberin yayınlanmasından sonra heykel parktan kaldırıldı.
– Bekarbey Tekkesi: Yapının özgün yeri Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin bahçesi. Bilirkişi heyeti, hastanenin Samatya sahiline bakan kısmında olan kayıp eserin yeniden inşa edilmesi için yeterli görsel malzeme olmadığına dikkat çekiyor. Arkeolojik alanda kalan alanda kazı yapma ve bina inşa etmenin koruma ilkeleri açısından uygun olmadığını söylüyor.
– Kepenekçi İshak Camii: Bilirkişi heyeti, yapıyla ilgili yeterli bilgi ve görsel bulunmadığını söylüyor. Cami, 1955 yılında yol genişletme çalışması nedeniyle yıkılmış. Günümüzde caminin özgün yerinin bir kısmından yol geçiyor, kısmen de eski ismiyle Beyazıt Maliye Muhasebe Yüksek Okulu bulunuyor. Okul kullanılmadığı gibi çürümeye terk edilmiş vaziyette.
Bilirkişi heyeti, kayıp eserin orijinal yerinde ve büyüklükte yapılamamasının tarihi yarımadanın siluetinde sahte bir ihya görüntüsüne neden olacağını belirtiyor.
Danıştay ihya kararını bozmuştu
Mahkeme, 30 Kasım 2019’da yürütmenin durdurulmasına hükmetmiş, ancak daha sonra da davayı reddetmişti. Karar temyiz edildiği için dava dosyası Danıştay’a taşınmıştı. Danıştay 6’ncı Dairesi de 17 Kasım 2021 tarihli kararında, “kayıp eserlere yönelik ihya kararı alınırken rekonstrüksiyonun sağlam ve bilimsel verilere dayalı olması gerektiğine” işaret ederek ilgili kurum ve kuruluş arşivlerinden görsel, bilgi ve belgenin toplanması ve değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti. Danıştay, bu işlemler yapılmadığı için yerel mahkemenin kararını bozmuştu.
Yerel mahkeme de 28 Nisan 2022 tarihli kararıyla Tarihi Yarımada’nın imar planı notlarına sonradan eklenen ihya kararlarını iptal etti.