Taksim Dayanışması Basın Açıklaması: GEZİ UMUTTUR, UMUT YARGILANAMAZ!
Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak ve onurlu sayfalarından biri olan Gezi Direnişi, hukuka ve gerçeğe aykırı iddialarla, bir kez daha yargılanmak isteniyor.
Daha önce iki kez verilen yargı kararlarıyla Anayasal bir zeminde meşru olarak gerçekleştiği tescil edilen Gezi Direnişi, mesnetsiz ithamlarla üçüncü kez karalanmak isteniyor.
Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak isteniyor.
Taksim Dayanışması olarak daha önce de son derece açık ve net bir şekilde ifade ettiğimizi bugün bir kez daha yineliyoruz:
Gezi’yi lekelemeye yönelik beyhude çabalarınızı reddediyoruz!
Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz.
Tarihsel gerçekliği çarpıtma gayretiyle; tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş kurum ve kişilerin sipariş senaryolarıyla, bu ülkenin özgürlük umudu Gezi’nin, demokratik hak ve taleplerimizin, parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için direnen milyonların, Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in,
Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz.
Çünkü Gezi’yi biz yaşadık, biliyoruz!
Tıpkı ülkemizde yargının siyasal iktidarın bekasını korumakla görevli bir birime dönüştüğünü bildiğimiz gibi…
Barış talep eden akademisyenlerin terör faaliyeti kapsamında yargılanıp cezalandırılmaları; mesleki ve anayasal görevlerini icra eden avukatların seslerini kısmak için akıl almaz suçlamalarla hapsedilmeleri; gerçeğin peşine düşen gazetecilerin delilsiz, mesnetsiz iddialarla terörist ilan edilmeleri, birkaç oy daha fazla almak için hukukun, adaletin, demokrasinin ve hatta vicdanların ayaklar altına alınması, siyasal iktidarın muhalif fikirlere ve seslere karşı düşmanlığından ve yürüttüğü yanlış politikaların toplum nezdinde yarattığı derin rahatsızlığın farkında olmasından kaynaklanmaktadır.
Tam da bu nedenledir ki, Gezi sürecine dair asıl hesap vermesi gerekenler, bu itham süreçlerinde Davacı ve Mağdur sıfatlarıyla ısrarla yer almaktadırlar.
Onlarca arkadaşımızın ölümüne, onlarcasının gözlerini kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına sebep olan akıl almaz polis şiddetinin emirlerini verenler, bu şiddeti uygulayanları koruyup kollayanlar, kendi yurttaşlarının yurdun dört bir yanından barışçıl eylemlerle haykırdıkları haklı ve meşru taleplerine kulak vermek yerine devletin adalet mekanizmasını bu demokratik talepleri bastırmak ve toplumun bir kesiminden düşman yaratmak için kullanmak isteyenler yargılanmalıdır.
Oysa bugün, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha yargılanmak isteniyor.
Tekrar ediyoruz:
Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz!
Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır.
Taksim Dayanışması’ndan suç örgütü çıkarmaya çalışarak kendi hukuksuzluklarının üzerini örtmeye çalışanlara bir kez daha sesleniyoruz:
Bu çabanız, hukuksal olarak dayanaksız olduğu gibi tarihsel olarak da anlamsızdır. Zira dünyanın yargıladığı yolsuzluk, hırsızlık, talan ve polis şiddetinin sorumlularını yargılamamak için her türlü hile ve hukuksuzluğa başvurarak tarihe ve insanlığa karşı suç işlemeye devam edilirken;
Kent yağması ve talanına, insanları bunaltan baskıcı-otoriter yönetim anlayışına karşı somut ve haklı talepler; parkımı yıkma, özel hayatıma karışma, kentimi yağmalama, çok bağırma, sesimi duy, saygı göster ve taleplerimizi karşıla haykırışı, yargılanamaz!
Ülkemiz demokrasi tarihinde, ortadan kaldırılamayacak bir iz bırakan; gençlerin yaratıcı zekâsı, annelerin kucaklayan şefkati, işçilerin emekten gelen gücü, kadınların gür sesi, LGBTİ bireylerin biz varız çığlığı, yaşlıların yeniden canlanan hayat enerjisi, yargılanamaz!
Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!
Gençlerin enerjisinin, öfkesinin, coşkusunun yansıdığı konserler, tiyatrolar, şenlikler, demokrasinin işletildiği forumlar, cinsiyetçiliği reddeden söylemler, Yeryüzü sofraları, penguene alternatif medya kanalları, kadınların, gençlerin, işçilerin, yoksulların, ötekileştirilenlerin taşıdığı meşaleler, yargılanamaz! Gezi, yargılanamaz!
Taksim Dayanışması olarak; 2012 yılının Şubat ayında ilk toplantımızı yaptığımız andaki taleplerimizin de, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesildiği ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de, gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da, parklarda, meydanlarda, sokaklarda, balkonlarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için direnen milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz.
Siz karanlığı, biz Geziyi savunuyoruz!
Çünkü biliyor ve inanıyoruz ki,
GEZİ Birleştirir!
GEZİ Umuttur, Umut Yargılanamaz!
TAKSİM DAYANIŞMASI