Bilgi Barı
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
- Ömerli Barajı havzasına kurulmak istenen “biyoteknoloji vadisi” projesine karşı dava açıldı
- Sit derece değişiklikleri: Bakanlığın Sedef Adası’nı yapılaşmaya açmak için yaptığı ikinci değişikliğe bilirkişi engeli
- Ataköy’deki modern konut mirası: Bakanlığın eklemek istediği yapı bloğu bilirkişileri görüş ayrılığına düşürdü.
- İyi Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’ne Ziyaret Gerçekleştirdi
Ölümünün 435. Yılında Mimar Sinan’ı Saygı İle Anıyoruz!
Yüzyıla yaklaşan yaşamı boyunca tasarlayıp gerçekleştirdiği, her biri dünya mimarlığına esin kaynağı olmayı sürdüren eşsiz yapıtlarıyla ülkemizin ve toplumumuzun kültür elçisi olan büyük usta Mimar Sinan’ı ölümünün 435. yılında saygıyla anıyoruz.
Mimar Sinan, Anadolu’nun yanı sıra Balkanlar’dan Yakın Doğu’ya çok geniş bir coğrafyanın yapı sanatını ve mimarlık kültürünü harmanlayarak eriştiği sentez ile çağının özgün ve görkemli mimarlığını yaratmıştır. O’nun bir kentte seçtiği yer ve tasarımıyla “o” yerle bütünleşen mimarlık yapıtının oluşturduğu “kültürel peyzaj değeri”, günümüzde insanın doğa ile iletişiminin göstergesi olarak çok önemsenen yaklaşımdır. Yapılarında ölçülendirme, oran ve orantı kurma, strüktürel olgunluk ve yalınlık, mekânsal bütünlük ve kütle plastiği ile elde edilmiş estetik düzey, günümüz mimarlarına yüzyıllar öncesinden mesajlar iletmektedir.
Bugün Mimar Sinan’ın iki yapıtı, Süleymaniye ve Selimiye Külliyeleri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Sinan’ın yapıları, “insanın yaratıcı dehasının başyapıtları” ve “insanlık tarihinde dikkat çekici bir aşamanın seçkin örnekleri” olarak bu listeye girdiler. Dolayısıyla artık Sinan’ın mimarlığının çağdaş dünya tarafından da “üstün evrensel değer” olarak tanındığını, Osmanlı Dünyası sınırları içinde yerel bir hayranlığın ve saygının çok ötesinde evrensel ölçekte bir USTA bir DEHA olarak kabul edildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sinan’ın miras bıraktığı bu yapıtlar, bizler için bir yandan kent bütünlüğü içinde korunması gereken görkemli anıt yapılar, bir yandan da her baktığımızda mimar olarak kente ve topluma karşı sorumluluklarımızı hatırlatan tarihsel bir kaynaktır. Sinan’ın mimarlığı İstanbul’un kentsel siluetine imza atan tüm görkemine ve azametine karşın “insan ölçeğini” asla unutmayan, içindeyken bireyi ezmeyen mekan kurgusuyla, toplumun bir arada zaman geçirebildiği kamusal yüzüyle de çağdaş mimarlığa ışık tutmaktadır. Bir kentte kentin imgesini oluşturmak, onu “O kent” yapmak, aynı zamanda da o kentin yerlisinin gündelik yaşamını keyifli huzurlu sürdürebilmesini sağlamak bağlamında Koca Sinan’dan alınacak çok dersler vardır.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta peş peşe yaşanan 2 depremden sonra, 20 Şubat 2023 tarihinde Samandağ-Hatay’da 6.4 büyüklüğünde bir deprem daha meydana gelmiştir. Yaşanan depremler; Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde hissedilmiş; Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde yaşayan yaklaşık 14 milyon yurttaşımızı etkilemiş, on binlerce yurttaşımızın da hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
Bilim insanlarının yıllardır ısrarlı uyarılarına kulak asmayan bir zihniyetin ortaya koyduğu “bize bir şey olmaz” aymazlığı ve rant hırsıyla plansız programsız büyütülen kentlerimiz yok olmuştur. Bu sonucun oluşmasında; bir yanda kâr amacını önceleyen yönetim anlayışı ve toplum psikolojisi varsa bir yanda da büyük bir yoksulluk ve çaresizliğin olduğunun da bilincindeyiz. Tüm bu olumsuzlukların ortaya koyduğu tablo, Türkiye’nin ağır insan kaybının yanı sıra uzun yıllar ekonomisini etkileyecek ve belki de genç kuşakların geleceğini de belirleyecek bir durumu ortaya koyuyor.
Deprem sonrası yine plansız programsız ve aceleci bir tavırla seçilen yeni yerleşim alanlarında imar uygulamalarının başlatılması ve tarihi kent merkezlerindeki kültür varlıklarını, geleneksel Osmanlı mahallelerini gözetmeyen tavır da büyük bir endişe yaratıyor. Sinan’ın tasarımına “doğru yer” seçimiyle başladığını biliyoruz. Tasarımında geçmişten süregelen kültür ile çağdaş gereksinimleri harmanlayarak özgün ve “O” yere özgü mimarlığı yarattığını biliyoruz. Tüm bunlardan ders alınmalı ve deprem bölgesinde toplumun geçmişiyle bağını kopartacak Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’yı özgün kent kimliği olmayan herhangi bir yere dönüştürecek uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Büyük usta Mimar Sinan’ı, kültürümüze ve uygarlık tarihine yapmış olduğu katkıları nedeniyle saygıyla anarken, başta karar vericiler olmak üzere herkesi mimarlığa, kültür mirasına, insan yaşamına ve çevreye özen göstermeye davet ediyoruz.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi