- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
Mücella Yapıcı Kız Kulesi için kaleme aldı: Al Gözüm Seyreyle Şener…
Al Gözüm Seyreyle Şener…
Merhaba;
Bu yazıyı fiziki olarak aramızda olmayan Sevgili Şener Özler, Sevgili Besim Çeçener, Sevgili Oktay Ekinci ve Odamızın “Mesleki Denetimde Çevre Etki Değerlendirme” uygulaması için emek veren değerli hocalarımız ve meslektaşlarımıza karşı bir görev, genç meslektaşlarımızı bilgilendirmek, bunca baskı ve zorlamaya karşı mesleki ilke ve etikten ödün vermeyen tüm meslektaşlarıma teşekkür edebilmek amacı ile kaleme almaya çalıştım.
Kuşkusuz bir de Kız Kulesi için…
Evet, konumuz: Kız Kulesi.
Hepimizin her gün vapurlarla önünden gelip geçtiği; 2400 yıldır İstanbul’a kâh gözcülük, kâh bekçilik, kâh rehberlik eden;
Bir zamanlar gençlerin -ki o gençlerden birisi de sevgili Deniz Gezmiş idi- Salacak’tan yüzerek ulaşabildiği;
Yalnızlığına, erişilemezliğine hayran olunan;
Zengin-yoksul demeden hepimizin ulaşılamazlığı üzerinden eşitlendiğimiz;
Tıpkı kadınlar gibi şiirlere, efsanelere, resimlere, fotoğraflara konu edilen güzelim Kız Kulesi…
Öteden beri İstanbul’un kadın olduğunu düşünürüm… Hayran olunan, uğruna şarkılar romanlar yazılan ama kişiliğine, varlığına bir türlü saygı duyulmayan…
İşte Kız Kulesi de tıpkı İstanbul gibi üç kuruşluk kâr uğruna rant sermayesinin kullanımına sunulmuş, her türlü tacize uğramış, üstelik allanıp pullanarak tacizcileri ile evlendirilmiş, üzerinde düğünler kurulmuştur.
Aradan geçen bunca yıl sonra yine sessiz sedasız örtüler altına alınarak adeta uğradığı tacizlerin izleri silinerek unutturulmak istenir gibi…
Üstelik çok iyi bir gelişme olarak adeta alkışlar bekleyerek; yalanlar ve yanıltmalar eşliğinde… Tıpkı güzelim Saray Sineması’nın bulunduğu tarihsel dokuya o hukuksuz devasa AVM’yi inşa ederken hasar verdikleri tarihi Ağa Camii’ni onardıkları için teşekkür bekleyen idareciler gibi…
Öncelikle bugün için sadece medyadan duyduğumuz uygulamaların “Kız Kulesi’nin tarihsel devamı” için olumlu gelişmeler olduğunu ummak istiyorum. Özellikle de cinayet niteliğinde olan restoran/kafeterya vb. işlevlerden henüz 49 yıllık tahsis süresi sona ermeden vazgeçildiği bilgisinin doğru olduğuna inanmak…
Ancak, halâ tedirginim… Zira; ne yazık ki geçmişten ders alınmadığını, kamuoyuna, ilgili kurum ve kuruluşlara, meslek odalarına bilgi verilmeden kararların alındığı ve uygulamaların başlatılmış olduğunu görüyorum.
Duyarlı yurttaşların ‘Kız Kulesi yıkılıyor mu?’’ şeklinde endişeleri olmasa yapılan işlemler yine örtüler altında devam ediyor olacaktı.
Ortada onlarca soru var.
Kız Kulesi gibi önemli ve simgesel bir kültür ve tarih varlığı hakkında yapılan müdahalelerin gerek gerekçesi gerekse yöntemi, dönem seçimi hakkında kamuoyu önünde daha da önemlisi bilimsel, mesleki kurum ve kuruluşlar nezdinde hiç tartışma yapılmadan nasıl uygulamaya geçilmiştir?
Mimarın adı yok
Bizim açımızdan önemli bir soru ise; böylesine önemli 1. derecede çok ciddi hasarlara uğratılmış Kız Kulesi’nin müellifleri ve/veya müellifi kimdir?
Rölöve, restitüsyon, restorasyon projeleri ve raporları ilgili meslek odalarının denetiminden geçmiş midir?
Bu yazıyı kaleme aldığım esnada basından ve arkadaşlarımdan ulaşabildiğim haberlerde müellifin kim veya kimler olduğuna dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Oysaki 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Yasası ve kurul kararlarına göre kültür varlıkları hakkında yapılan tüm uygulamalardan ‘’mimar’’ sorumlu tutulmuştur ve bu sorumluluk devredilemez.
Özellikle ülkemizde mesleğimizi ‘’yok hükmüne’’ indiren ve her türlü tasarım ve yapım işlerinde asıl sorumluluğun hiçbir mesleki yetkisi ve yetisi olmayan ‘’müteahhit’’ olduğunu toplumun zihniyetine kazıyan zihniyet burada devreye girmiş ve bütün haberlerde sadece ihaleyi alan AKP’li Mehmet Sarıoğlu’nun kurucusu olduğu Iras Yapım Şirketi’nden bahsedilmektedir.
Her ne kadar ilgili Bakanlık her adımın şeffaf atıldığını ve basın açıklaması ile kamuoyuna ilan edildiğini belirtiyorsa da yapılan açıklamada; Hamoğlu Holding tarafından işletilen Kız Kulesi’nin Mayıs 2021’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na geçtiği, Eylül 2021’de de Kültür ve Sanat Merkezi yapılmak üzere uygulamaya geçildiği bildiriliyor.
Gerçekten de konu hakkında İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29 Haziran 2021 gün ve 6828 sayılı kararında da ‘’Kız Kulesine Proje Yapım İşi’’ne ilişkin tamamlanan projeler İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün 18 Haziran 2021 tarihli 1471544 sayılı yazısı ile iletildiği, ardından 21 Haziran 2021 tarihli uzman raporu ile birlikte incelenerek; “Kız Kulesi’ne ilişkin restitüsyon projesinin düzeltmelere uygun olduğuna; uygulamanın müellifi sorumluluğunda ve ilgili idarenin denetiminde yapılmasına, can mal ve çevre emniyeti bakımından tüm güvenlik tedbirlerinin ilgililerce alınmasına karar verildi.’’ denilerek uygulamanın önü açılmış, Bakanlığın bildirimine göre de Eylül 2021’de uygulama başlatılmıştır.
Ancak; Kız Kulesi’nin son derece hassas durumda bulunan taşıyıcı sisteminin mevcut durumu, iyileştirme ve yenileme önerileri hakkında daha proje başlamadan, koruma kurulu ve uygulama kararı öncesi hazırlanmış olması gereken teknik rapor, kurul onay tarihi ve uygulama başlangıç tarihinden tam 6 ay sonra hazırlanmıştır.
İlgili teknik rapor için Iras Yapı Organizasyon A.Ş. AS tarafından 7 Şubat 2022 tarihinde İTÜ Döner Sermayesi’ne başvurulmuş ve Prof. Dr. Feridun Çılı ve Dr. Haluk Sesigür tarafından hazırlanarak 15 Şubat 2022 tarihinde imzalanmıştır.
Ayrıca; Bakanlık tarafından adı anılan canım hocam Prof. Dr. Zeynep Ahunbay ve bir meslektaşımız tarafından hazırlanan Dr. Haluk Sesigür, Prof. Dr. Feridun Çılı (İTÜ) ve Dr. Ömer Dabanlı (FSMÜ) tarafından hazırlanan teknik raporlar hakkında 28 Şubat 2022 tarihinde hazırlanan görüşlerinde; anılan raporu genel olarak olumlu bulmuş özellikle restorasyon teknikleri hakkında yeni önerilerde bulunmuşlardır. Umarım bu öneriler dikkate alınmıştır.
Ancak tekrar etmek gerekirse bütün bu bilimsel ve teknik çalışma ve raporlar uygulama başladıktan 6 ay sonra yapılmıştır. (Restorasyon için öngörülen sürenin 2 sene olduğu düşünüldüğünde 6 aylık sürenin önemi daha da anlaşılır olacaktır.)
Bütün bu hususların ötesinde; ‘’iyi niyetimi’’ sevgili hocalarımın devam eden ilgilerine dayanarak hala korumaya çalışırken ciddi bir endişemi belirterek önemli bir soru sormak istiyorum.
Kulenin fiziksel durumu bütün yapılanların açık delili olarak ortada durmaktadır. Tüm idare ve kurumlarda yeterli bilgi-belge bulunmasına rağmen, kulenin bugünkü durumunun gerisindeki süreçler ve uygulamalar atlanmakta, neredeyse tüm kusur 1944 yılında yapılan betonarme eklentilerin zafiyetine bağlanmaktadır. Oysaki, İstanbul’un en önemli simgesel kültür varlıklarından olmasına rağmen kulenin 1995- 1999 döneminde restoran adı altında ticari bir meta haline getirilmesi sürecinde yapılanlar unutulmaktadır. Yine benzer şekilde, Kız Kulesi’nin 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde gördüğü ciddi hasar ve buna karşılık -alelacele- çelik kuşaklarla – sonradan süs zannedilen- kelepçelendiği dönem de gözlerden kaçmaktadır.
Kulemizin gerek fiziki gerek de simgesel olarak geri dönülemez hasarına neden olan 1990-2000 yıllarındaki yapım ve kullanım süreci son derece ciddi hukuki, idari ve mesleki etik suçlarla örülmüştür ve hala hesabı sorulmamıştır.
Tam da burada bugüne tekrar dönmek üzere hep beraber, 1990’lara gidelim.
Zira 1990’lardan itibaren Kız Kulesi’nin başına gelenleri, başta meslek odamız olmak üzere duyarlı kurumlar ile birlikte İstanbulluların sürdürdüğü mücadeleyi belgelere dayanarak kamuoyuna ve genç meslektaşlarımıza aktarmak, mesleki ve etik bir görev haline gelmiş durumdadır.
Ne yazıktır ki; Kız Kulesi’ne karşı işlenen suçların failleri arasında yapılan hataları meşrulaştıran, kurul ve denetim organlarımızda yer alan -başta müellif olmak üzere- meslektaşlarımız da bulunmaktadır.
Gelelim Kız Kulesi’nin ibret alınamayan öyküsüne; günce mantığıyla kısacık hatırlayalım.
Ama önce 1990’ların kültür ve tarih varlıklarımız açısından taşıdığı öneme kısaca değinmemiz gerekir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin heybesiyle ülkemize getirilen neo-liberal ekonomi-politik düzenin, kentlerimizi, ekolojik tarihsel ve kültürel değerlerimizi pazara çıkaran ve bu ayıbı “üstün kamu yararı”, “sürdürülebilir koruma kullanma dengesi” gibi içi koflaştırılan** kavramlarla savunarak; hukuku, demokratik denetleme kurumları ve organlarını başta meslek odaları olmak üzere devre dışı bırakmanın ilk örneklerinden birisidir Kız Kulesi…
Aynı zamanda 1980 darbesiyle getirilen Turizmi Teşvik Yasası kapsamında RİD (restore et/işlet-devret) modeli ile tahrip edilen kültür ve tarih varlıklarımızın ilk örneklerinden de birisidir Kız Kulesi…
17 Temmuz 1990: Kültür Bakanlığı İstanbul 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, Kız Kulesi’nin turistik kullanımına izin vermiştir. (17.07.1990 gün ve 2458 sayılı karar)
04 Şubat 1993: İstanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu’nun 4 Şubat 1993 gün ve 5595 sayılı kararıyla kullanım projesi onaylanmıştır.
14 Mart 1995:14 Mart 1995 gün 22227 sayılı Resmî Gazete’de Turizm Bakanlığı’na ait kamu arazisi tahsis listesinde Kız Kulesi’nin “Kafeterya + Satış Ünitesi” işlevleriyle ve “900m² lik kapalı inşaat alanı” bilgisiyle 49 yıl müddetle tahsis ilanı yapılmıştır.
23 Mart 1995: Kültür Bakanlığı İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu 23 Mart 1995 gün ve 7363 sayılı kararıyla;
‘’Söz Konusu tahsis ilanının Kurul Kararı alınmadan yapılamayacağını; 2863 sayılı yasa gereğince Koruma Kurulu kararı alınmadan hiçbir işlev değişikliği ve tahsis kararı alınamayacağına ayrıca Kız Kulesi’nin ‘’yıpranmasına’’ ve ‘’simgesel konumunun’’ zedelenmesine yol açacak “Kafeterya + Satış Ünitesi” işlevinin uygun olmadığına ilişkin karar alınmıştır.
19 Nisan 1995: TMMOB Mimarlar Odası, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Kız Kulesi Derneği tahsis ve kiralama işleminin iptali için dava açmıştır. Dava, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yasası’na, Devlet İhale Yasası’na ve kulenin ticari amaçla kullanımı ve fonksiyon değişikliklerinin koruma hukuk ve ilkeleri açısından aykırılığı hususlarındadır.
Ayrıca Mimarlar Odası yaptığı çeşitli basın toplantıları ve duyurularıyla bu konuda kamuoyunun dikkatini ve duyarlılığını talep etmiştir.
13 Haziran 1995: Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen yazı ile “Kız Kulesi’nin 7 Eylül 1993 gün 63405 ve 10.05.1994 gün ve 2961 sayılı yazıları ile Kültür Bakanlığı’na tahsisinin istendiğini, kültürel amaçlı kullanımının planlanmakta olduğunu, onarım ve bakımının yapılması gerekli olduğundan “kiralanmasının” uygun olmadığını bildirmiştir. Ayrıca Kültür Bakanlığı’nın da izni olmadığı belirtilmiştir.
09 Nisan 1996: Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, 09.04.1996 gün ve 442 sayılı kararı ile;
İstanbul 2 Numaralı KTV Kurulu’nun Kız Kulesi’nin turistik amaçlı kullanımına izin veren 17 Temmuz 1990 gün ve 2548 sayılı karar ile; turistik kullanımın (restoran vb.) sakıncalı olduğuna karar veren İstanbul 3 Numaralı KTV Kurulu’nun 23 Mart 1995 gün 7363 sayılı kararında çelişki olduğunu bildirerek, Kız Kulesi’nin turistik kullanımına açılmasının uygun olduğunun 3 numaralı KTV Kurulu’na tavsiyesine karar verilmiştir.
02 Temmuz 1996: İstanbul 3 Numaralı KTV Kurulu, Yüksek Kurulun tavsiyesine uygun olarak aldığı 2 Temmuz 1996 gün ve 8422 sayılı kararında; rölövenin uygun olduğuna, ayrıntılı rölöve raporunun restitüsyon projeleri ile birlikte kurula getirilmesine, turizm işlevi konusunda kesin karar verilebilmesi için kurul üyelerince yerinde ‘’inceleme’’ yapılmasına karar verilmiştir.
26 Eylül 1996: Yerinde yapılan inceleme sonucunda; Kız Kulesi’nin restoran-kafeterya işlevi verilerek restorasyonuna ilişkin ana karar İstanbul 3 Numaralı Koruma Kurulu’nun 26 Eylül 1996 tarih ve 8754 sayılı kararı ile verilmiştir. Aynı kararda, yapının çeşitli dönemlerine ait restitüsyon projeleri ve restorasyon projesi uygun bulunmuş; iskele yapılabileceğine temiz su, pis su gibi teknik sorunların İTÜ Çevre Mühendisliği bölümünce alınan ÇED raporuna uygun olarak yapılmasına; uygulamanın belediyesince denetlenmesine ve uygulamanın her aşamasında müellif Mehmet Alper’in sorumlu olduğuna ve uygulamanın her aşamasında müellifin kurula ayrıntılı raporlar sunmasına karar verilmiştir.
06 Ocak 1997: Kız Kulesi’nin yatırımcı firmaya kesin tahsisi; Turizm Bakanlığı Yatırımcı Genel Müdürlüğünce 6 Ocak 1997 tarihinde verilen ‘’Kamu Arazisi Kesin Tahsis Belgesi’’ ile yapıldı.
Kamu arazisi kesin tahsis belgesine göre; Hazine mülkiyetinde 1255,82m² alanlı Kız Kulesi Turizm Alan ve Merkezi dışı, 49 yıllığına 165 kişilik özel kafeterya sınıfında tahsisi yapılmıştır.
27 Ocak 1998: 27 Ocak 1998 gün ve 98/20 No’lu karar ile Üsküdar Belediyesince yapı ruhsatı düzenlenmiş; yapı ruhsatında 947 m² alanlı ‘’8 katlı’’ turistik tesisin teknik uygulama sorumlusu olarak proje müellifi M. Alper gösterilmiştir.
21 Mayıs 1998: Odamız ile Türkiye Yazarlar Sendikası ve Kız Kulesi Derneği’nin birlikte 19 Nisan 1995 tarihinde tahsis kararının iptali için açtığı dava o tarihlerde ‘’kesin’’ tahsis kararı bulunmadığı için reddedilmiştir. (Danıştay 6. Dairesi 21 Mayıs 1998)
07 Haziran 1999: Basında konuyla ilgili çıkan haberlerde restorasyon projesinin onaylandığının öğrenilmesi üzerine müellif meslektaşa yazı gönderilmiş ve Kız Kulesi gibi ünik bir eserin restorasyonunun doğru değerlendirilebilmesi ve Mimarlar Odası yönetmelikleri uyarınca restorasyon projelerini ve ilgili belgeleri Mimarlar Odası’na iletmesi istenmiştir.
17 Haziran 1999: Proje müellifi 17.06.1999 tarihli Oda’ya hitaben yazdığı yanıtta ‘tüm proje ve belgelerin tarafından izin alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında incelenebileceğini’ bildirerek projesini mesleki denetime sunmayı reddetmiştir.
Not: Bu arada İstanbulluların gözleri önünde Kız Kulesi zemininin doğal yapısı değiştirilmeye devam etmektedir. Böyle bir zemin değişikliği kararı hiçbir kurul kararında bulunmamaktadır.
30 Haziran 1999: Meslektaşımız ve Kız Kulesi mücadelesinin unutulmaz ismi Şener Özler, Kız Kulesi’nin oturduğu kayalık zemindeki tahribatlar ile doğal yapısının değiştiriliyor olması üzerine İstanbul 3 Numaralı KTV Kurulu’na ve Mimarlar Odası’na yapılan tahribatın fotoğrafları ile başvurmuş, restorasyondan sorumlu olan kuruldan uygulamanın tahsis koşullarına, koruma kurulu kararlarına, proje ve ruhsatına ve kamu vicdanına uygun olup olmadığı konusunda bilgi istemiştir.
Aynı gün (30.06.1999) müellif Mehmet Alper de kurula müracaat ederek ‘’Su altı topoğrafyasının Haydarpaşa yönünde yapılacak iskeleye olanak vermemesi nedeniyle proje ile uygulama arasında bazı değişiklikler yapıldığını, bu durumun kurul bilgisine sunulması gerektiğini ancak uygulama firmasının işe devam ettiğini bildirmiştir. Ancak müellifin proje dışı uygulamaları belediyeye bildirdiğine dair herhangi bir belge bulunamamıştır.
13 Temmuz 1999: İstanbul 3 Numaralı KTV Kurulu 13.07.1999 gün 1597 sayılı yazısı ile; Üsküdar Belediyesi ve müellife onaylı proje dışında herhangi bir uygulama olması halinde inşai faaliyetin derhal durdurulmasını ve Belediye’ye bilgi verilmesini ve proje dışında herhangi bir faaliyete izin verilmemesini istemiştir.
14 Ekim 1999: Aradan geçen 4 ay sonunda inşai faaliyetlerin durdurulmaması ve 17 Ağustos 1999 depreminde proje dışı inşai müdahaleler nedeniyle 3 No’lu kurul müdürlüğü 13.07.1999 tarihli yazılarına cevap alamadıklarını ve kurul kararına kadar inşaatın durdurulması gereğini bildirmiştir.
Not: 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra kule hiçbir karar alınmadan çelik gergilerle kuşaklanmıştır.
10 Kasım 1999: İstanbul 3 No’lu KTV Kurulu 10.11.1999 tarih ve 11272 sayılı kararı ile yerinde yaptıkları incelemeler sonucunda onaylı projeye aykırı gelişen uygulamaların durdurulmasına, bu değişikliklere yönelik kurula sunulacak tadilat projesinin Mimarlar Odası’nın mesleki denetiminden geçirilerek kurula iletilmesinden sonra değerlendirme yapılması kararı almıştır.
16 Kasım 1999: Bu aşamaya kadar bütün uyarılara rağmen projesini Odasına sunmayan proje müellifi 16 Kasım 1999 tarihinde kurul kararı uyarınca projeyi (tadilat) mesleki denetime sunmuştur.
16 Aralık 1999: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 22 Kasım 1999 günü Mesleki Denetimde ÇED Danışma Kurulu toplantısında konuyu gündemine almış, müellifin daveti üzerine 30 Kasım 1999 günü Kız Kulesi’nde inceleme yapılmış, 16 Aralık 1999 gün ve 99.10.0975 sayılı Mesleki Denetimde Çevre ve Etki Değerlendirme Raporu hazırlanmıştır.
ÇED Raporu’nun içeriğine girmeden hazırlanan bu önemli raporun ve bütün belge ve dokümanların gereği için: Maliye Bakanlığı, Kültür Bakanlığı Koruma Genel Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı 3 Numaralı KTV Koruma Kurulu, Turizm Bakanlığı Yatırımlar Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Üsküdar Belediye Başkanlığı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Proje Müellifi Hamoğlu İnşaat.
Aynı belge, bilgi ve ÇED Raporumuz ve bilgi alınması için: Bayındırlık ve İskân Bakanlığı – Ankara, Çevre Bakanlığı – Ankara, İstanbul Valiliği, Kültür Bakanlığı İstanbul 2 No’lu KTV Koruma Kurulu, Kültür Bakanlığı 1 No’lu KTV Koruma Kurulu, İTÜ Mimarlık Fakültesi, MSÜ Mimarlık Fakültesi, YTÜ Mimarlık Fakültesi, Türkiye Yazarlar Sendikası, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği İst. Şubesi, ICOMOS Ulusal Komitesi, Çekül Vakfı, Kız Kulesi Derneği, Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu ve İstanbul Şube Temsilcilikleri gibi bütün ilgili kurumların arşivinde ve bilgisinde bu önemli tespitler bulunmaktadır.
Ayrıca yapılan basın açıklamaları ve toplantılar ile kamuoyu sürekli olarak bilgilendirilmiştir.
Gelelim ÇED Raporu ve yerinde inceleme ile tespit edilen aykırılıklara;
- İstanbul 3 Numaralı KTV Koruma Kurulunca,
02.07.1996 gün ve 8482 sayılı kararla onaylanan rölövelerin gerek Odamızın, gerekse Kültür Bakanlığı Koruma Yüksek Kurulunca önerilen asgari çizim standartlarına dahi uymadığı, yeterli anlatım paftalarına ve yapısal elemanlara dair özgün doku, strüktürel ayrıntılar ve sonradan yapılan eklerin (muhdes) rölövede ayrıntılı ve yeterince gösterilmemiş olduğu, restitüsyon (özgün şeklin araştırılması) projesinde yeterli yapısal analizlerin ve dönemsel eklere (muhdes) dair lejantların yer almadığı görülmüştür.
- İstanbul 3 Numaralı KTV Koruma Kurulu’nun
29.06.1996 gün ve 8754 sayılı kararı ile onaylanan ve uygulamaya esas olması gereken restorasyon projesi incelendiğinde ise;
Not: Dikkate değer bir husus.
Restorasyon Projesi Onay Tarihi: 29 Haziran 1996 / 8754)
Rölöve Projesi Onay Tarihi: 02 Temmuz 1996 / 8482)
- Adanın doğal sınırlarında herhangi bir müdahale öngörülmemiştir.
- Yapıya ve iç mekanlara ait hiç ‘’ölçü’’ verilmemiştir.
- Beden duvarları içleri siyah taranarak ifade edilmiş olduğundan (sonradan deprem önlemi olarak ilave edilen 30 cm’lik perde duvar dahil) betonarme ekler ayrı bir teknikle gösterilmediği için eklentilerin olduğu gibi korunduğu kanısı oluşmaktadır.
- Kat planlarında; Zemin Kat: Kafeterya – 9 Masa – 50 kişi, Ön Kısım 48 Kişi (nargile –kahve) Toplam 98 kişi Kapasite Kat: 10 Masa – 40 kişi Kapasite 2. Kat: Yönetim Odası 3. Kat: Hatıra ve Turistik Eşya 4. Kat: Hediyelik Eşya Standı 5. Kat: Dinlenme ve Seyir Balkonu Servis Alanı-6 Masa – 17 kişi kapasiteli 6. Kat: Telsizci Odası 7. Kat: Telsiz Odası 8. Kat: Lazer Show Toplam 155 kişilik kullanım kapasitesi.
Ayrıca proje üzerinde restorasyonda kullanılacak malzemelere dair de herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Restorasyon ve inşa süreci ile ilgili ve bu yazıya neden olan asıl bilgiler ise müellifin Odamıza sunduğu rapor ve ÇED Danışma Kurulu Toplantısı sırasında müellifin yaptığı açıklamalarda ortaya çıkmıştır ve yukarıda da belirttiğim üzere bütün bu bilgiler ÇED Raporu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlara ulaştırılmıştır.
Müellifin hazırladığı restorasyon raporunda; yakın geçmişte yapılmış niteliksiz eklerin temizlenmesi, kulenin iç çeperlerine eklenmiş bulunan 30 cm’lik betonarme güçlendirme perdesinin kırılarak kaldırıldığı bu aşamanın ve çıkan molozların toplanmasının 9 ay sürdüğü belirtilmiştir.
Yine bu raporda yapının özgün yapısının 1 Haziran 1999’da ortaya çıkarıldığı bu aşamadan sonra çalışmaların hızlandığı belirtilmiş; ileride işletme sırasında sorun çıkmaması için su altı kotlarının alındığı Haydarpaşa ve Salacak yönünde iskele yapıldığını belirtmiştir. Kurul kararında olmayan adanın doğal yapısının bozulması konusundaki uygulamayı ise adanın su baskınına karşı korunması ve teknelerin yanaşması için kendisi tarafından da uygun görüldüğünü ancak izinsiz uygulama olması nedeniyle Koruma Kurulu’na bilgi verdiğini iletmiştir.
Ancak Koruma Kurulu’na bu bilgi uygulama bittikten sonra verildiği için geri dönüşü mümkün olmayan bir zarar verilmiştir.
Söküm ve temizlik işleri ardından özellikle de 1943 yılında depreme dayanım nedeniyle yapılan büyük onarım sırasında yapının dış duvarlarını koruyarak içine yapılan 30’lik betonarme güçlendirme perdesinin hiçbir statik, sismik rapor, önlem ve öneri olmadan yıkılması nedeniyle Kız Kulesi 17 Ağustos 1999 depreminde ciddi bir hasar görmüş ve tüm kulenin çelikten bir gergi sistemi ile dıştan sarılmış ve oluşan çatlaklara epoksi uygulaması yapılmıştır. Uzun yıllar bu çelik kuşaklar kamuoyu tarafından süs sanılmış ve Kız Kulesi resimlerine de yansıtılmıştır.
Müellifin raporuna göre hasar üzerine İTÜ’ye başvurulmuş ve Prof. Dr. Kaya Özgen tarafından hazırlanan önerilere göre uygulama yapılmıştır.
Ayrıca 1943 yılında kulenin kaymasını önlemek üzere ada üzerine yerleştirilen kayalar da kaldırılmış ve bugün gördüğümüz kulenin yapısıyla uyuşmayan platform gerçekleştirilmiştir.
Bir başka sakıncalı uygulama ise bugün açıkça gözlemlendiği gibi kat ilaveleri için hazırlanan 1996 tarih onaylı projede çelik kutu profillere taşıtılan döşeme, çelik karkas ve döşemelerin zaten zayıflatılan dış kule duvarlarına ankre edilmesi olmuştur.
Burada konu ettiğimiz bu uygulamaların hiçbirisi statik, yapısal herhangi bir bilimsel rapora, öneriye ve kurul kararlarına dayanmadan tamamen müellifin ve şirketin kararı ve iradesiyle yapılmıştır.
3 Mart 2020: Proje müellifi ve teknik uygulama sorumlusu M. Alper yapılan tüm izinsiz uygulamaları yeni rölöve, restitüsyon ve tadilat projesine işleyerek İstanbul 3 No’lu KTV Koruma Kurulu’na sunmuştur.
27 Haziran 2020: Bütün bu uygulamalar 2863 sayılı yasaya göre ve meslek ilke ve etiğimize göre suç iken ve bu durum bütün belge, bilgi ve detaylarıyla ilgili kurula ve kurumlara iletmemize karşın; İstanbul 3 Numaralı KTV Kurulu’nun 27 Haziran 2000 gün 11696 sayılı kararıyla birtakım eksiklerin yerine getirilmesini talep etmiştir.
- Bu kararda Kız Kulesi’nin üzerinde bulunduğu adanın 1250m² (tahsis senesinde 1255.82m²) olan ve betonlanarak büyütülen yüzeyinin 26.9.1996 gün ve 8754 sayılı karar eki projedeki durumuna getirilmesini,
- Kulenin dış duvarlarına monte edilen klimaların sökülmesini,
- Acil bir tedbir olarak kabul edilen ancak 4 ay içinde bilimsel bir rapor eşliğinde binanın görsel estetiğini ve imajını bozmayacak bir güçlendirmenin içerden yapılmasını; çelik kuşaklamaların geçici bir çözüm olarak kabul edildiğini,
- Kız Kulesi’nin bütün dönemlerdeki imajının korunması için beyaza boyanması
doğrultusunda araştırma yapılmasını talep etmişlerdir.
Ancak yapının esasına tesir eden değişikliklerden (irtifa, katlar, detaylar, yok olan pencereler, duvarlar) bahsedilmemiştir.
Ne yazıktır ki yapılan bu değişikliklerin ve hasarların arkasında sadece ve sadece kulenin ticari bir meta olarak rantabl hale getirme güdüsü yatmaktadır.
Zira, yapılan izinsiz, keyfi ve son derece riskli uygulamalardan sonra 1996 onaylı restorasyon projesi ile 1999 mekân kullanımları karşılaştırıldığında;
*Hiçbir kullanım öngörülmeyen ada yüzölçümünün yaklaşık 500 m² büyütülerek, zemin kotunun 50 cm düşürüldüğü, kuzey tarafının cam rüzgâr kesiciler ile kapatılıp etrafının demir korkuluklarla kapatılarak; zemini granit parke ile kaplanarak servis mekanları ve 38 masa konularak 152 kişiye servis yapabilecek kapasitede bir açık kafe-restorana dönüştürüldüğü; (1996 onaylı restorasyon projesinde kulenin tümü için 155 kişilik kapasite önerilmişti.)
*Zemin kat 25 masa 100 kişi, 2. kat yönetim odası iken 27 masa 101 kişi, 5. kat 20 kişi olmak üzere kapalı alanda 155 kişi olarak gösterilen kapasite 220 kişiye çıkartılmıştır.
Yukarıda belirttiğimiz üzere onaylı projede çelik kutu profillere mesnetlendirilen ilave çelik kat döşemeleri eski taş beden duvarlarına oturtulmuş, kulenin irtifaları, cephe düzeni değiştirilmiştir.
Çok daha vahim olarak tadilat projesinde de daha önceki onaylı projede olduğu gibi “hiçbir ölçü” yoktur. Kıyı kenar çizgisi değiştirilen ve büyütülen adanın doğal yapısı için hiçbir plan değişikliği yapılmamıştır.
Ve bütün bu olumsuz, izinsiz ve hiçbir bilimsel rapor veya öneriye dayanmayan suç delili niteliğindeki tadilatlar yeni rölöve, restitüsyon ve tadilat projesi olarak onay için kurula sunulmuştur.
8 Ağustos 2000 / 28 Ağustos 2000: İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, İstanbul İli Üsküdar İlçesi 369 Ada 1 Parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ve 1. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescili bulunan Kız Kulesi’nin uğradığı bütün tahribatları meşrulaştırarak suç delili olan restorasyon projesini 8 Ağustos 2000 tarih ve 11772 sayılı kararı ile onaylamıştır. Üsküdar Belediye Başkanlığı tarafından da projenin kurulca meşrulaştırılmasından “20 gün sonra” 28 Ağustos 2000 tarihinde 3193 sayı ile Yapı Kullanma İzin Belgesi düzenlenmiştir.
30 Kasım 2003: TMMOB Mimarlar Odası tarafından 08.08.2000 gün ve 11772 sayılı kararın iptali için İstanbul 3. İdari Mahkemesinde açılan davada; 30 Kasım 2003 tarihinde alınan iptal kararı Danıştay’a taşınmıştır.
25 Kasım 2005: Danıştay 6. Dairesi 25.11.2005 gün E:2004/2351 K:2005/5856 sayılı kararıyla, iptali istenen karara ilişkin ‘’restorasyon’’ projesinin daha önce kurulca onaylanan restorasyon projesine uygun bulunup bulunmadığı ve kurulun 27.06.2000 tarih ve 11696-2 sayılı kararında düzeltilmesi istenen hususların düzeltilip düzeltilmediği yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiş;
Yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ise haklılığımız ve Kız Kulesi’ne verilen hasar ve müdahalelerin hukuksuz ve suç olduğu açıkça ortaya çıkmıştır.
09 Nisan 2008: Bu gelişmeler üzerine İstanbul 3. İdare Mahkemesi, Esas No: 2007/273 no’lu dosyada 9 Nisan 2008 gün ve 740 sayılı kararıyla Kız Kulesi’nin uğradığı tacizleri meşrulaştıran restorasyon projesine dair 08.08.2000 tarih ve 11772 sayılı kararı oybirliğiyle “8 yıl sonra” tekrar iptal etmiştir.
Ancak uygulama ve işletme devam ettirilmiş ve ne yazık ki bu süreç bütün çabalarımıza karşılık unutulmuştur.
Canım Kız Kulesi gerek fiziksel gerekse simgesel varlığına karşı yapılan bütün tacizleri sindirmeden, İstanbul’un eğlence dünyasına adeta zorla rüküşçe giydirilen bir kadın gibi hizmet etmeye mahkûm edilmiştir.
Bu yazı çok daha uzar ancak çok kısıtlı olanak ve koşullar içinde bir hatırlatma yazısı ve güncesi olarak burada keserken o önemli soruları tekrar soruyorum.
- Bunca belgeye ve bilgiye rağmen bu süreç niçin örtülmektedir? Zira Kız Kulesi için ilgili Bakanlık tarafından hazırlanan sitede, 1999-2000 döneminde yapılan ve yasal olarak da suç olduğu açığa çıkmış müdahalelerden, yapının özgün yapısını ortaya çıkaran “olumlu” değişiklikler olarak bahsedilmektedir.
- Başta İTÜ olmak üzere bütün üniversiteler bilgilendirildiği halde niçin -yine tarih tekerrür edeceğinden- uygulamadan aylar sonra düzenlenen statik raporlarda sökümü yapılan 30 cm’lik güçlendirme perdesinden söz edilmemektedir? Niçin bütün kusur, 1944 yılında yapılan ‘’deniz kabuklu’’ betonarme eklere bağlanmaktadır?
- Kız Kulesi’nin başına gelenlerin tümünün 1990’lı yıllarda alınan turistik ve ticari kullanım kararı sonrası oluştuğu açıkken hala neden kuleye insanların girebilmesi için avluya birtakım setler ve merdivenler (ahşap) inşa edilmektedir?
- Neden hala ve inatla, “eskiden İstanbul, Kız Kulesi’ni seyrederdi, şimdi Kız Kulesi’nden İstanbul seyredilecek” denmektedir?
YAZIK.
Al gözüm seyreyle ŞENER…
Mücella Yapıcı
Yüksek Mühendis Mimar
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi
Kaynaklar:
ÇED Raporu
Mahkeme Kararı
Kurul Kararları
Bakanlık WEB Sitesi