“#Hayır” Demeye Devam Edeceğiz!- C. Sami Yılmaztürk
Anayasal rejimi kökten değiştirecek nitelikteki “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” on gün gibi kısa bir sürede aleni usul ihlalleriyle Meclisten geçirildi. Bırakın kamuoyunu, milletvekillerinin dahi okuma, tartışma ve anlamalarına fırsat verilmeden, onaylanması için fiziki kuvvete başvuran milletvekillerinin bugün bile üzerinde yorum yapabilecek bilgiye sahip olmadıkları değişiklik teklifi 16 Nisan 2017’de halkoyuna sunulmak üzere 11 Şubat 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlandı.
Yine demokratik olmayan, askeri darbe koşullarında, silahların gölgesinde yapılan bir referandum sonucunda yürürlüğe giren 82 Anayasanın evrensel hak ve özgürlükler çerçevesinde yeni bir “toplumsal sözleşme” yaklaşımıyla değiştirilmesi yerine bir oldubitti ile TBMM çoğunluğunun oylarına dayanarak hiçbir demokratik tartışma yürütülmeden, evet oyu verenlere dahi metni okuyabilme ve anlayabilme şansı tanınmadan yasa Meclisten geçirildi.
Geniş bir toplumsal mutabakata dayanması gerekirken toplumun önemli bir bölümünün görüşünü alma gereği bile duyulmadan tepeden inme bir şekilde yürürlüğü sokulan anayasalar, usulen sorunsuz şekilde hazırlanmış, biçimsel olarak halkoylamasıyla onaylanmış bile olsalar daha baştan ölü doğarlar. Böylesi anayasalar, 12 Eylül Anayasası gibi, demokratik hak ve özgürlükleri güvence altına almayı değil, tam tersine bu hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmanın yollarını açan baskı yasalarından başka bir şey değildir. Bu nedenle de anayasadan çok, “anti-anayasa” olarak adlandırılmayı hak ederler.
Toplumun bir kısmını yok sayan, demokratik tartışma kültürünü reddeden, ben yaptım oldu zihniyetiyle hazırlanan anayasa metnine karşı TMMOB ve Mimarlar Odası eleştirel tavır almış, oluşturulmak istenen esas teşkilat yapısını egemen iktidarın diktatörlük özleminin bir yansıması olarak tespit ederek reddetmiştir.
Bu çerçevede anayasa değişikliğine dair kanun teklifinin 9 Ocak 2016’da kabul edilmesinin ardından,
• Anayasa değişikliği tartışmaları Meclisle sınırlı, alelacele ve 12 Eylül askeri dönemini andırır nitelikteki OHAL koşullarında, basın yayın organlarının kapatıldığı, gazetecilerin hiçbir suçlama yapılmadan aylarca hapishanelerde tutulduğu, meslek odalarının, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin, siyasi parti ve üniversitelerin baskı altına alındığı, binlerce akademisyen ile kamu çalışanının görevlerinden uzaklaştırıldığı, muhalif belediyelere hukuksal dayanağı olmadan kayyum atandığı, muhalif kimlik taşıyan herkesin tehdit edildiği, insan hak ve özgürlüklerin askıya alındığı bir ortamda yapıldığı için;
• Söz konusu değişiklik metni anayasaların taşıması gereken “toplumsal sözleşme” niteliği yerine sadece bir kesimin düşünce, niyet ve emellerini tek yanlı olarak topluma dayatmayı hedeflediği için;
• Demokratik sistemlerin olmazsa olmaz niteliği olan kuvvetler ayrılığı yerine yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanmasını sağlayarak yaşamakta olduğumuz diktatoryal yönetim anlayışının kurumsallaşmasını sağlayacağı için;
• Tüm doğal, tarihi, kültürel ve sosyal yaşam kaynaklarımızın daha fazla rant uğruna, “Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim” diye açıkça ifade edilerek yerli ve yabancı yatırımcıların talanına sınırsızca açılması girişimlerini deşifre eden ve edecek olan meslek odaları, sendikalar ve diğer STK’ların susturulması için düzenlemeler içerdiği için;
• Bir yandan sınırsız, plansız, programsız inşaat yapılırken mimar, mühendis ve şehir plancılarının yapı üretim sürecinden dışlanması yönünde adımlar atan, “bize teknik eleman değil, ara eleman lazım” diyerek meslek alanımızda yetersiz teknik eleman istihdamı ile işsizlik ve daha yoğun sömürü koşullarını sağlamaya çalışan, daha fazla sağlıksız ve güvensiz yapı üretimine sebep olacak bu siyasi anlayışın egemenliğine dur diyebilmek için;
• Laik ve demokratik bir cumhuriyet yönelişi yerine dine dayalı bir devlet anlayışının savunucusu siyaseti mutlak egemen kılacak bir rejim değişikliğine gidilmesi öngörüldüğü için
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu, 26 Ocak 2017 tarihli, 44/38-02 sayılı toplantısında oybirliği ile bağlı bulunduğumuz TMMOB ve Mimarlar Odası çatısı altında, emek ve meslek örgütleri ile aktif işbirliği halinde #HAYIR kampanyası yürütme kararı almıştır.
Elinizdeki bülten ile bu kampanyanın amacına uygun olarak referandum ile gündeme getirilen anayasa değişikliği maddelerini karşılaştırmalı olarak ele alarak güdülen hedefler hakkında meslektaşlarımızı bilgilendirmeyi hedefledik.
Değerli meslektaşlarımız;
Cumhurbaşkanının “Siz isteseniz de, istemeseniz de sistem artık değişmiştir; şimdi adını koymak gerekir”, başbakanın ise “1923 yılından bu yana parlamenter sistem problem” sözleriyle, demokratik parlamenter sistem tüm kazanımları ile yok edilmek, tarih geriye döndürülmek istenmektedir.
Bir Cumhuriyet kurumu olan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu olarak sorumluluk alıyor ve tüm meslektaşlarımızı kazanımlarımızı korumak ve geliştirmek için dayanışmaya, #HAYIR kampanyasında aktif görev almaya davet ediyoruz.