- Toplum, Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması Basın Açıklaması
- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
Hasankeyf’te Kültürel, Tarihi Varlıklara Karşı İnsanlık Suçu İşlenmiştir
Kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen yapılan Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalan 12 bin yıllık Hasankeyf’in “Hasankeyf’in yeni yüzü” olarak sunulan görüntüleri üzerine TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından 10 Temmuz 2020 tarihinde basın açıklaması yapıldı.
HASANKEYF’TE KÜLTÜREL, TARİHİ VARLIKLARA KARŞI İNSANLIK SUÇU İŞLENMİŞTİR
TARİH BU SUÇU AFFETMEYECEKTİR!
Bugün sular altında kalan “ve betonla güzelleştirilmeye çalışılan” Hasankeyf, yalnızca bir antik kent değildi. Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalan Batman’daki Hasankeyf, 12 bin yıllık geçmişiyle dünyanın ilk yerleşim yerlerinden olan ve tüm insanlık tarihine ışık tutan; Neolitik dönem insanlarından Asurlulara, Eyyübilerden Bizanslılara, Sasanilerden Osmanlılara, bir çok farklı topluluğa ev sahipliği yapmış ve hepsinin kültürünü bir şekilde bünyesinde barındırmış olan medeniyet tarihini gözler önüne seren bir kentti.
Son nefesini verdi. Binlerce yıldır ayakta duran kent, bir baraj uğruna sonsuza dek yok oldu.
Hazırlıklarına 1954 yılında başlanan Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali projesi 1975 yılında tamamlandı. Hasankeyf ve bölgesi 1981 yılında bütünüyle SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştı. Buna rağmen tarihe ve kültüre hiçbir saygısı olmayan dönemin başbakanı, bugünün cumhurbaşkanı 2006 yılında ilçeden 90 km uzaklıkta bulunan baraj ve hidroelektrik santralin temelini attı.
Başta Birliğimiz ve bağlı odalarımız olmak üzere, bölge sakinlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, hatta dünya kamuoyunun çabaları sonuç vermedi. Sembolik birkaç tarihi eser bölgeden taşındı; yöre halkı zorunlu kamulaştırma ile başka bir alana yerleşmeye zorlandı. Ayrıca resmi bilgilere göre 210 mağaraya dolgu yapıldı ve büyük kaya kütleleri patlayıcılar ile patlatılarak bölgenin tüm morfolojisi katledildi. Vadi ekosistemi dönüşü olmayacak şekilde yerle bir edildi.
Şimdi Hasankeyf’in betonla kaplanmış, “tamamen sıfır kilometre” hale getirilmiş yeni hali devletin resmi ajansı kanalıyla insanlara “turizm cenneti” olarak lanse edilmeye çalışılıyor. 12 bin yılık kültürel değerimizin sular altında kalmasından sonra ortaya çıkan yeni görüntü duyarlı her insanın canını yakarken; tarihi, kültürel, ekolojik ve estetik hiçbir değer taşımayan “Yeni Hasankeyf”in, sembolik olarak taşınan tarihi eserleriyle birlikte ziyarete açıldığı basınla paylaşıldı. Binlerce yıllık yaşanmışlığın üstüne suyu boca edince güzel görüneceği düşünülüyor olmalı…
Konunun gündeme geldiği 2000’li yılların başından itibaren gerek alanlarda, gerekse hukuki olarak yılmadan verdiğimiz mücadele, ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Yapılan baraj ve hidroelektrik santral ile 12 bin yıldır yaşayan tüm canlı ve cansız doğal, kültürel, tarihi varlıklara karşı insanlık suçu işlenmiştir. Tüm bunların üzerine “Hasankeyf’in yeni yüzü” denilerek paylaşılan görüntüler dehşet vericidir. Bu tabir kamuoyunun aklıyla alay etmektir. Tarih bu suçu affetmeyecektir.
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı