- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
- Ömerli Barajı havzasına kurulmak istenen “biyoteknoloji vadisi” projesine karşı dava açıldı
- Sit derece değişiklikleri: Bakanlığın Sedef Adası’nı yapılaşmaya açmak için yaptığı ikinci değişikliğe bilirkişi engeli
- Ataköy’deki modern konut mirası: Bakanlığın eklemek istediği yapı bloğu bilirkişileri görüş ayrılığına düşürdü.
Gezi Parkı’nı Korumak ve Savunmak Kültürel Miras ve Kent Hakkıdır…
“Gezi”ye dair ICOMOS Türkiye Milli Komitesi görüşü:
2013 yılında Gezi Parkı’nda başlayarak ülke geneline yayılan Gezi Direnişinin çıkış noktası esasen, İstanbul’un anıtsal-eksenel park planlama yaklaşımına sahip tek kamusal yeşil alanı olmasının yanı sıra, tarihsel mimari nitelikleriyle korunması gerekli en önemli değerlerinden biri olan Taksim Gezi Parkı’nın ortadan kaldırılıp, yerine koruma-restorasyon disiplininin ilkelerine aykırı olarak, yanıltıcı bir tarih imgesi yaratacak biçimde Eski Topçu Kışlası’nın yeniden inşası girişimine karşı durmaktır.
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi, doğrudan kendi ilgi alanına giren ve uluslararası yükümlülüklerinden birini teşkil eden konu hakkında 1 Mart 2013’te yayınladığı bildiriyle bu yaklaşımın sakıncalarını açıklamış, çalışma alanının etik ve teknik ilkelerine aykırı bu gelişmeye karşı durduğunu kamuoyuna açıklamıştır. 31 Mayıs 2013’te ise Park alanında gerçekleşen, insanların beden ve ruh sağlığını bozan ve yaşamlarını tehdit eden uygulamalar şiddetle kınanarak, kamuoyu önünde yetkililer hukuki süreçlere ve uluslararası koruma, kent planlama ve kent yönetimi ilkelerine uygun davranmaya davet edilmiştir.
Hukuki süreçleri, koruma, kent planlama ve yönetimi ilkelerini göz ardı eden dayatmacı tavır karşısında tepkilerini dile getirmek için Gezi Parkı’nda toplanan yurttaşlar çoğalarak toplumsal bir dayanışma hareketinde birleşmişlerdir.
Taksim Gezi Parkı’nı korumak için başlayan ve tüm ülkeye yayılan bu toplumsal sahipleniş, “Gezi Ruhu” olarak toplumsal bellekte yer etmiş bu dayanışma hareketinin kendisi de elle tutulamayan bir kültürel miras değeri kazanmıştır. Bu değere sahip çıkılmalı ve sürdürülmelidir.
Çağdaş toplumlarda her bir birey kamusal nitelikteki doğal ve kültürel varlıklardan yararlanmanın yanı sıra bunları koruma hakkına ve sorumluluğuna sahiptir. Kent ve kültürel miras üzerindeki demokratik haklarından yola çıkarak kültürel değerlere ve kamusal alana sahip çıkmak için harekete geçenlerin bu nedenle suçlanmaları ve yargılanmaları kabul edilemez.
Kamu yararı adına doğa, çevre, kültürel miras ve kent hakkının korunmasını savunanların dayanaksız suçlamalarla cezalandırılarak en temel haklarından mahrum bırakılmalarını kınadığımızı ve onlarla aynı değerleri savunarak Gezi’yi maddi ve manevi bütün değerleriyle korumaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.