- Toplum, Kent Ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması Basın Açıklaması
- Kent Düşleri Atölyeleri XVII Gerçekleştirildi
- AYM’den Can Atalay Kararı: Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde!
- Gezi Direnişi 11 yaşında, adalet yıllardır kayıp!
- TMMOB 48. Olağan Genel Kurulu
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir!
Genel Kurullar Sürecinde TMMOB Örgütlülüğüne
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, içinde bulunduğumuz genel kurullar sürecine ilişkin 8 Ocak 2018 tarihinde tüm TMMOB örgütlüne yönelik bir mesaj yayımladı:
Türkiye’deki 520 bini aşkın mühendis, mimar ve şehir plancısının temsilcisi olan TMMOB örgütlülüğünün demokratik yapısının güvencesi olan genel kurullar sürecine girdik. Şubelerimizde başlayan bu süreç, Oda Genel Kurullarımız ve nihayet 31 Mayıs-3 Haziran 2018 tarihlerinde toplanacak olan TMMOB 45. Genel Kurulu ile tamamlanacak.
TMMOB örgütlülüğü açısından genel kurullar süreci basit anlamıyla yönetim organlarının belirlendiği birer seçim süreci değildir. Bizler için genel kurullar süreci, Odalarımızın ve TMMOB örgütlülüğünün iki yıllık çalışma döneminin demokratik ve katılımcı şekilde tartışıldığı, çalışma programımızın ve mesleki-politik yönelimlerimizin belirlendiği, örgütsel yapımızın yenilendiği dönemdir.
Genel kurullar sürecimizin TMMOB’nin tarihsel birikimine ve demokratik değerlerine yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyorum.
Sevgili Arkadaşlar,
Geride bıraktığımız iki yıllık çalışma dönemi boyunca, Türkiye tarihinin en çalkantılı siyasal ve toplumsal anlarına tanıklık ettik. Toplumu bütünüyle kuşatan şiddet ortamı, muhaliflere yönelik baskılar, darbe girişimi, olağanüstü hal rejimi, kanun hükmünde kararnameler, belediyelere atanan kayyumlar, antidemokratik Anayasa değişikliği ve ekonomik krizin birbirini izlediği büyük bir kaosun içinden geçiyoruz.
Yaşadığımız bu derin krizin tek sorumlusu, ülkeyi tek adam rejimiyle yönetmek isteyen AKP iktidarıdır. Anayasayı çiğneyerek, kanunları yok sayarak, parlamentoyu askıya alarak, yargı organlarını kendine bağlayarak, medyayı teslim alarak, gündelik yaşamı kriminalize ederek, toplumu saflaştırarak, ülkenin tüm zenginlikleri kendi ihtiyaçları için kullanarak yarattıkları bu ortam ülkenin huzurunu ve geleceğini tehdit etmektedir.
Geçtiğimiz iki yıllık çalışma dönemimiz, tek adam rejimine karşı mücadele etmek ve AKP’nin yıkım politikalarına karşı ülkemizi, mesleğimizi ve meslektaşlarımızı savunmakla geçti. Hukuki, mesleki ve toplumsal alanda bütünlüklü olarak yürüttüğümüz bu mücadele, siyasal iktidarın topyekûn saldırısı karşısında hem kendi örgütlülüğümüze hem de emek ve demokrasi güçlerine büyük bir umut kaynağı oldu.
İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde TMMOB örgütlülüğü olarak demokrasiye, özgürlüklere, bağımsızlığa, laikliğe ve toplumculuğa olan bağlılığımızdan asla taviz vermedik. 15 Temmuz Darbe girişimine nasıl karşı çıktıysak, AKP’nin darbe bahanesiyle yürürlüğe koyduğu sivil darbesine de aynı kararlılıkla karşı çıktık.
Güçler ayrılığına ortadan kaldırarak tek adam rejimini fiilen uygulamaya geçiren OHAL Rejimine karşı emek ve demokrasi güçleriyle birlikte ortak basın açıklamaları, eylemler ve kampanyalar gerçekleştirdik.
Kanun Hükmünde Kararnamelerle haksız ve hukuksuz biçimde işlerinden atılan mühendis, mimar ve şehir plancılarının işlerine geri dönmeleri için girişimlerde bulunduk.
Güçler ayrılığını ortadan kaldıran, hukuk devleti anlayışını yok eden, halk iradesini yok sayan KHK’ların iptal edilmesi için mücadele ettik.
OHAL Rejimi boyunca fiilen uygulamaya konan tek adam rejimini hukuki zeminini sağlamaya yönelik Anayasa Değişikliği Referandumu sırasında TMMOB Örgütlülüğünün yürüttüğü çalışma, bundan sonraki mücadelelerimize örnek oluşturacak bir kitlesellik ve coşkuya ulaşmıştır.
Devletin tüm imkanları kullanılarak, medyanın tüm güçleri seferber edilerek yürütülen “Evet” kampanyası karşısında tüm örgütlülüğümüzle birlikte kararlı, disiplinli ve coşkulu biçimde yürüttüğümüz Hayır kampanyası, tüm toplumsal kesimler tarafından büyük takdirle karşılandı.
Eşitsiz propaganda sürecine ve şaibeli referandum sonuçlarına rağmen, “Hayır kampanyası” sırasında ulaştığımız geniş toplum kesimleri, bu ülkede tek adam rejimine karşı demokrasiden, özgürlüklerden, laiklikten ve barıştan yana çok güçlü bir toplumsal direnç olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Referandum süresiyle sınırlı olmaksızın toplumsal ve mesleki alanda yürüttüğümüz tüm çalışmalarda, neoliberal saldırganlığa, kentlerin yağmalanmasına, ormanların tahrip edilmesine, kıyılarımızın satılmasına, çevrenin katledilmesine, hukukun çiğnenmesine, laikliğin ortadan kaldırılmasına, eğitimin muhafazakârlaştırılmasına karşı önemli bir toplumsal dinamik olduğunu gördük. Ve bizler TMMOB Örgütlülüğü olarak, açtığımız davalarla, yürüttüğümüz kampanyalarla, hazırladığımız bilimsel raporlarla, kamuoyuna yönelik yaptığımız açıklamalarla bu toplumsal muhalefet hareketlerinin en ön saflarındaki yerimizi aldık.
Sevgili Arkadaşlar,
Bu kararlı ve mücadeleci tutumumuz nedeniyle son iki yıl boyunca iktidarın çok yönlü saldırılarıyla karşı karşıya kaldık.
Geçtiğimiz dönemde örgütlülüğümüze yönelik saldırıların belki de en ciddisi, 2014 yılından bu yana devam eden ve “Denetleme” adı altında kurumsal özerkliğimizi ortadan kaldırmaya yönelik girişimdir. TMMOB’ye anayasa ve yasalarla tanına kamusal görev ve yetkileri sınırlandırmak amacıyla yürütülen bu girişim geçtiğimiz aylarda yeni bir boyut kazanmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Birliğimize bağlı Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açtığı davada mahkeme, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar vermiştir.
Hukukun tümüyle ayaklar altına alındığı, yüksek mahkeme başkanlarının Saray salonlarında el pençe divan durduğu bu dönemde mahkemenin verdiği bu karar bizleri şaşırtmamıştır. Hukukla ilgili değil, tamamıyla AKP’nin siyasal çıkarlarıyla ilgili bu karara karşı daima Kimya Mühendisleri Odası yönetim Kurulumuzun yanında olduk ve Odamızın seçim süreçlerini olağan haliyle tamamlaması kararlılığımızı koruduk. Birliğimize ve odalarımıza yönelik sistematik biçimde yürütülen tüm bu saldırılara karşı mücadelemizi tüm meşru zeminlerde yürütmeye devam ediyoruz.
Birliğimizin çalışmalarını ve yetkilerini sınırlandırmaya yönelik adımların bir diğer boyutu da yönetmelik değişiklikleriyle odalarımızın kamu adına yürüttüğü mesleki denetim faaliyetlerini sınırlandırma çabalarıdır. Odalarımızın faaliyet alanlarını sınırlandırmak için işgüzarlıkla yapılan değişiklikler, hizmet alanlarındaki denetimi, güvenliği ve kaliteyi ortadan kaldırarak telafisi mümkün olmayan kamusal zararlara yol açmaktadır.
Örgütlülüğümüze yönelik saldırılar odalarımızla ve mesleğimizle sınırlı kalmamış, meslektaşlarımızın haklarına da yönelmiştir. Bunun en somut örneği, Sosyal Güvenlik Kurumu ile Birliğimiz arasında 2012 yılında yapılan asgari ücret belirleme protokolünün tek taraflı olarak feshedilmesidir. İşsizliğin, enflasyonun ve hayat pahalılığının bu denli arttığı bir dönemde, meslektaşlarımızı düşük ücretlerle kayıt dışı biçimlerde çalışmaya, geleceklerinde ise düşük emeklilik ücretlerine mahkûm etmeye zorlayan bu karar, AKP’nin emek düşmanı yüzünün en önemli göstergelerinden biridir.
Örgütlülüğümüze ve meslektaşlarımıza yönelik tüm bu saldırılara, yandaş basının ve Cumhurbaşkanının tüm hedef göstermelerine rağmen bizler hiç boyun eğmeden, hiçbir üyemizin boynunu eğdirmeden mücadele etmeye devam ettik, bundan sonra devam edeceğiz.
Sevgili Arkadaşlar
Geçtiğimiz iki yıl boyunca üyelerimize mesleki, ekonomik ve sosyal alanlarda sahip çıkma mücadelesi verdiğimiz gibi, mesleki gelişmelerin toplumsal çıkarlar için kullanılması doğrultusunda da büyük gayret gösterdik.
Bu dönem boyunca, Odalarımızın ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra TMMOB bünyesinde gerçekleştirdiğimiz merkezi olarak Bilirkişilik Çalıştayı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Kadın Sempozyumu, Kadın Kurultayı, Sanayi Kongresi, Enerji Sempozyumu ve Eğitim Sempozyumu etkinliklerimiz gerçekleştirildi. Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nin değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı.
Yine bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık. Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.
Çalışma dönemimiz boyunca mesleki ve özel hayatlarından feragat ederek TMMOB Örgütlülüğünü büyütmek için gecesini gündüzüne katan oda yönetim, onur ve denetleme kurullarında görev yapan arkadaşlarıma; şube yönetim kurullarında ve temsilciliklerde görev alan arkadaşlarıma; İKK sekreterlerimize; işyeri temsilcilerimize; omuz omuza emek harcadığımız odalarımızın örgütlü üyelerine; çalışma gruplarında, kongre, sempozyum ve kurultaylarımızın düzenleme ve yürütme kurullarında görev alan arkadaşlarıma; Birlik ve oda çalışanı arkadaşlarıma, TMMOB çalışmalarında bize destek olan bilim insanlarına ve uzmanlara; büyük bir inanç ve özveri ile örgütümüze verdikleri katkılardan dolayı Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.
TMMOB’nin eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, laiklikten ve barıştan yana toplumcu mücadele çizgisini yarınlara taşıyabilmek için, kişisel ihtiraslarını ve dar grup çıkarlarını TMMOB’nin ihtiyaçlarının önüne koymadan mücadele edecek tüm ilerici, çağdaş, yurtsever mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak aklına, dayanışmasına ve birlikteliğine ihtiyacımız var. Genel kurullar sürecinde TMMOB örgütlülüğünün ve üyelerinin bu sorumlulukla hareket edeceğine inancım tamdır.
Bu inanç ve kararlılıkla, Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, ülkemize, mesleğimize ve değerlerimize sahip çıkmak konusunda en ufak bir tereddüt yaşamadan mücadele eden tüm TMMOB örgütlülüğüne genel kurullar sürecinde başarılar ve kolaylıklar diliyorum.
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı