Bilgi Barı
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım Bildirisi
- Tuzla Kamil Abduş Gölü çevresinin yapılaşmaya açılmasının yürütmesi durduruldu
- Adalar imar planlarının yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu
- Mimarlar Odası Üye Kayıt İşlemleri Ve Üyelik Ödenti Uygulamaları Hakkında
- XVIII. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali başlıyor
- KTMMOB Mimarlar Odası, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesine Ziyaret Gerçekleştirdi
Cumhuriyetin Mirası Saraçoğlu Mahallesi Özgün Kimliğiyle Korunmalıdır!
Ankara kenti, yıllar boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni politik modelinin getirdiği modern dünya görüşünün sahnesi olmakla birlikte, literatüre giren özgün ve önemli planlama kararları doğrultusunda üretilen yapıları ve kentsel mekânlarıyla, çağdaş uygarlığın temsilcisi olmuştur. Dönemin kentsel planlamaya ve yeni değerlere sahip çıkan, bunları önemseyip, yücelten, araştıran ve geliştiren bilinci ve eğitim düzeyi ile uluslararası mesleki dayanışması, kentin sosyo-ekonomik ve kültürel değerlerini yansıtmada, korumada ve gelecek kuşaklara aktarmada önemli bir araçtır.
Ancak, bugün ülkemizde giderek artan, yerel ölçekten uluslararası düzeye kadar yaygınlaşan anlayışla, imar rantı ve kamuya ait arazilerin özelleştirilmesi politikaları desteklenmiş, ulusal planlama ilkeleri ile somut ve sosyo-kültürel değerlerin korunması, yaklaşımı yok edilerek kararlar sadece merkezi hükümetlerin ekonomik rant odaklı yaklaşımıyla şekillenmiştir. Bu süreçte ülkemizdeki kamu/hazine arazileri yerel yönetimlerin ve toplumun elinden alınarak ve ayrıcalıklı imar hakları sağlanarak, merkezi yönetimlerin kararları doğrultusunda hızla özelleştirilmektedir. Bu bağlamda özellikle 2004 yılı sonrasında egemen olan yerel yönetim yaklaşımıyla, Ankara’da gerçekleştirilen plan ve projelerle kent belleğinin, mimarlık tarihinin önemli birçok eseri ne yazık ki yıkılmış, yok edilmiştir.
Mevcut iktidarın politikaları kamu yararını, yerel yönetimlerle meslek odalarının, uzmanların açıklamalarını ve hatta mahkeme kararlarını göz ardı ederek, ayrıcalıklı imar hakları ile korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu Saraçoğlu Mahallesi’ni sermaye ve rant gruplarına teslim etme konusundaki ısrarını sürdürmektedir.
Saraçoğlu Mahallesi, erken Cumhuriyet döneminde, memur kadrolarının konut ihtiyacını karşılamak amacıyla ünlü Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanmış olan Cumhuriyet’in ilk toplu konut örneğidir. İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuz etkilerinin toplumsal ve ekonomik alanda yoğun olarak hissedildiği koşullarda inşa edilmiş olan yerleşim, gerek dönemin konut üretim politikaları, yabancı mimarların uygulamaları ve katılımları, gerekse geleneksel mimarlığımızı yansıtan, yeniden yorumlayan çizgileriyle modern mimarlık mirasının önemli, özgün bir örneğidir.
Başkent Ankara’nın uluslararası değerde bir mimarlık mirası olan Saraçoğlu Mahallesi, somut ve somut olmayan değerleriyle, kamusal alan ve farklı hizmet binalarıyla bütün olarak değerlendirilmesi gereken bir kültür varlığıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarına ait sivil mimarlığın özgün örneği olan yapılarıyla, döneme ait yaşam biçimleri, ritüelleri ve mekânının ruhuyla yaşamlarımıza zenginlik, derinlik katmakta, toplumların tarihi, bellek değerlerini yaşatmada önemli bir araç olmaktadır.
Mahallede tasarlanan açık alanlarla sakinlerin bir araya gelmelerini öngören özel mekânlar yaratılmış, bu yaklaşım sosyal ilişkileri güçlendirmiş ve ortak toplumsal hafızanın oluşmasını sağlamış, içe dönük yaşam biçiminin bir göstergesi olan “avlu-ev” düzeniyle modern yaşam ve mahalle kurgusu sentezi anlamında bir model oluşturulmuştur. Eser, açık alanları ve yapılarıyla belirli bir döneme ait sosyal, ekonomik ve mimari özellikleri yansıtmakta ve kültürel bir kesit sunmaktadırlar.
120 bin metrekarelik alan üzerine kurulmuş, ağaçları, yeşil alanları, kamusal mekanları ve yapılarıyla “tescilli kültür varlığı” olan Saraçoğlu Mahallesi, 75 adet binayı, 450 adet lojmanı ve 250 adet tescilli anıt ağacı barındırmaktadır. Kuşkusuz, bu özellikleriyle kentsel sit değeri taşıyan özgün yerleşim, yoğun yeşil dokusu, günümüze ışık tutacak mimari kaliteleri, ve Cumhuriyete ait kimliğiyle bir bütün olarak korunmalı ve onarılmalıdır. Kent merkeziyle entegre bir yerleşim olma özelliğine yeniden kavuşmalı, çağdaş, bilimsel planlama ve koruma ilkeleri esas alınarak yaşatılmalı, özgün kimliği geleceğe aktarılmalıdır.
Bu bağlamda Mimarlar Odası üzerine düşen sorumluluk bilinciyle sürece katkı için her türlü desteği ve hukuki mücadeleyi vermeye hazırdır.
TMMOB MİMARLAR ODASI