6.1. Haydarpaşa Garı ve Liman Alanı

4 Aralık 2004 günlü gazetelerde “Haydarpaşa Manhattan olacak” başlığı altında Haydarpaşa Limanı ve çevresi için hazırlanmakta olan bir proje ile Haydarpaşa Garı ve Limanını da içine alan söz konusu alanın dünya ticaret merkezi olarak planlandığı, bu alanda 11 Eylül’de yıkılan ikiz kulelerin benzerlerinin inşasının düşünüldüğü ve bu konuda 17 Eylül 2004 tarihli ve 5234 sayılı bir kanun çıkarılarak hazırlıklara başlandığı, hükümetin bu projeden 5 ila 10 milyar dolar arasında gelir beklediği konusunda haberler yayımlanmaya başladı.

 

7 Aralık 2004’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi APK Daire Başkanlığı tarafından “İstanbul Belediyesi İçin Gelecek Senaryoları” çalışması için düzenlenen toplantıda Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi temsilcisi tarafından yöneltilen konuyla ilgili soruya, belediye yetkilileri tarafından böyle bir projenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gündeminde olmadığı ve basında çıkan haberlere itibar edilmemesi gerektiği yanıtı verildi.

 

Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin ve Kadıköy Belediye Başkanı’nın bilgisi dahilinde bulunmadığı bildirilen proje, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu’nun 4 Ocak 2005 tarihli toplantısında görüşülmüş ve ÇED Danışma Kurulu’nun gündemine taşınmıştı. Şube Başkanı Eyüp Muhcu Mimarlara Mektup’un ocak sayısında yer alan “2005 Yılı Hedeflerimiz” başlıklı yazısı ile Haydarpaşa ile ilgili kanun maddesine de değinerek, gelişme ve zenginleşme demagojisiyle sunulan, doğayı ve kenti yok etme yönündeki düzenleme ve uygulamaların gittikçe arttığını, “Yaşanılır İstanbul” için sürdürülen mücadelenin daha da yoğunlaşacağını dile getirilmişti.

 

İlgili yazıda da belirtildiği üzere, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 38. Dönem çalışmalarında önemli bir yer tutan ve şubemiz önderliği ve koordinasyonunda, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası İstanbul Şubesi ile birlikte 70’i aşkın sivil-demokratik kitle örgütünün katılımı ile oluşturduğumuz “Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması” olarak sürdürdüğümüz ve 38. dönem çalışma raporumuzda kronolojik bir döküm halinde bilgilerinize sunulan çalışmalarımız; 39. Çalışma Dönemimizde de yoğun olarak devam ettirilmiştir.

 

Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresinin küresel rant gruplarınca yağmalanmasına ve işgal edilmesine karşı yürütülen bu yoğun çabalar kamuoyunda ve ilgili kurullarda karşılığını bulmuş ve söz konusu projenin uygulamaya geçmesi bugüne değin engellenebilmiştir.

 

Ancak gerek kamuoyundan ve meslek odalarından gizli olarak yürütülen çalışmalar ve bölge koruma kurullarının merkezi idare tarafından baskıya alınarak yapılan tayinler ve görev alanı değişiklikleri ile meydana gelen karar değişiklikleri, gerekse 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı çalışmalarını yürüten İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu ilgililerinin merkezi idarenin uluslararası kentsel ranttan nemalanan sermaye gruplarının çıkarları doğrultusunda aldıkları kararlar ışığında yaptıkları çalışmalar, aldıkları kararlar ve açıklamalardan anlaşılacağı üzere Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresinin “Kentsel Dönüşüm Alanı ve Kruise Limanı” adı altında uluslararası yağmaya açılması projesinden henüz vazgeçilmiş değildir ve tüm kamuoyunun büyük bir duyarlılıkla izlemeye aldığı bu talihsiz proje;

 

TMMOB ve bağlı odaları olarak davacı olduğumuz “İstanbul 1/100.000 Çevre Düzeni Planı” ve raporlarında küresel bir yağma projesi olarak yerini almıştır.

 

Bu nedenle bu konuda mimarlık kamuoyu, ilgili kurum ve kurullar ile toplumsal alanda yürütülen 38. ve 39. dönem çalışmaların önümüzdeki dönemde de yoğunlaştırılarak devam ettirilmesi gerekmektedir.

 

39. çalışma dönemimizde Haydarpaşa Gar ve Liman alanına ilişkin çalışmalarımızı 38. dönemde bıraktığımız tarihten itibaren kronolojik bir biçimde bilgilerinize sunuyoruz.

 

22 Mart 2006

Tabipler Odası’nın düzenlediği “Haydarpaşa Numune Hastanesi Tehdit Altında!” “Köprülü Kavşak Hastane Arazisini İşgal Ediyor!” basın toplantısına destek verildi. İlgili kavşak konusunda yürütülen ortak çalışmalar halen devam etmektedir.

 

Konu hakkındaki basın açıklaması Mimarlara Mektup bülteninin Nisan 2006 sayısında yayımlanmıştır.

 

18 Nisan 2007

18 Nisan 2006 Salı günü 14.00-19.00 saatleri arasında İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla 109 No’lu salonda ICOMOS 18 Nisan Dünya Anıtlar ve Sitler Günü kutlandı. Şubemizin de katıldığı ve bu yılki uluslararası teması ICOMOS tarafından “Endüstri Mirasının Korunması” olarak belirlenen bu uluslararası etkinliğin Türkiye teması olarak ise “Haydarpaşa” seçildi. Söz konusu uluslararası gün için düzenlenen Haydarpaşa-Endüstriyel Miras ve Koruma” başlıklı panelde açılış konuşmasını ICOMOS Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Dr. Nur Akın yaptı. Şubemiz adına Günhan Danışman ve Mücella Yapıcı’nın yaptığı sunuş ile Aralık 2004’ten bu yana Mimarlar Odası’nın gerçekleştirdiği tüm etkinlikler ve ilgili STK’lar ile ortak çalışmalar hakkında bilgi verildi. Konu hakkında daha geniş bilgi Mimarlara Mektup bülteninin Mayıs 2006 sayısında yayımlanmıştır.

 

26 Nisan 2006

TCCD Genel Müdürlüğü Taşınmaz Mallar Dairesi Başkanlığı tarafından 5 numaralı Anıtlar Kuruluna başvurularak bir önceki kurul kararları ile tescil konusu olan eski eserlerin tescillerinin iptali talep edildi. Oda Yönetim Kurulumuzun 7 Mart 2006 tarihli 4 no’lu toplantısında almış olduğu karar ve 3386 ve 5226 sayılı yasalar ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’nın 58. maddesi ile getirilen “ilgili meslek odaları koruma bölge kurulu toplantılarına gözlemci olarak katılabilirler” hükmü gereği olarak ilgili kurula gözlemci olarak katılan Arif Atılgan ve Mücella Yapıcı tarafından odamız görüşlerinin ifade edildiği ve kurul üzerinde yapılan politik baskılara tanık olunduğu toplantılar sonucu; İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, tarihi önemde olan 26.4.2006/85 kararı ile Haydarpaşa Garı ve çevresinin “kentsel ve tarihi sit” olarak tescil edilmesine karar verdi. Ancak bu tarihi ve önemli karar, gereği yapılmak üzere 6 ay ilgili mercilere ulaştırılmadı.

 

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı

İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu

 

Karar

Toplantı Tarihi ve No: 26.04.2006/13                                                                              Toplantı Yeri

Karar Tarihi ve No: 26.04.2006/85                                                                                  İSTANBUL

 

İstanbul, Üsküdar ve Kadıköy İlçeleri, Devlet Demiryolları mülkiyetinde bulunan, “Haydarpaşa Gar ve Liman Sahası” içinde kalan ve İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 20.07.2005 gün 438 sayılı kararı ile tescil edilen 240 ada, 1 parseldeki 3 adet kagir yapı, 4 adet çınar ile 2 adet sedirin korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliği taşımadığından tescilli kararının yerinde olmadığı hususu ile 240 ada, 14 parselin koruma alanı olarak belirlenmesinin uygun olmadığına ilişkin hususları konu alan Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Taşınmaz Mallar Dairesi Başkanlığı’nın 16.02.2006 gün B.11.2.DDY.0.84.00.06/754-01/1-1/518 sayılı yazısının incelenmesine ilişkin Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 07.03.2006 gün B.16.0.KVM.200.11.10.01/269-31682 sayılı yazısı, Haydarpaşa Gar ve Liman Sahası 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama İmar Planı değişikliklerine ilişkin konunun kurulda değerlendirilerek, Bakanlığımız görüşüne esas görüşün oluşturulmasına ilişkin Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 16.03.2006 gün B.16.0.KVM.200.11.10.01/269-37659 sayılı yazısı ile İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 06.04.2006 gün 950 sayılı yazısı eki Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 25.01.2006 gün B.16.0.KVM.200.11.10.01/269-9054 sayılı yazısı okundu, ekleri incelendi, Kurulumuzun 12.04.2006 gün 71 sayılı kararı gereği söz konusu alan ve çevresi 19.04.2006 tarihinde Kurulumuz üyelerince yerinde incelendi, yapılan görüşmeler sonucunda;

 

21.09.2004 gün 255590 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5234 Sayılı Kanunun Geçici 5. Maddesinde: “...Mülkiyeti Hazineye ait İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, Selimiye ve İhsaniye Mahallelerinde bulunan ve Haydarpaşa Limanı olarak kullanılan taşınmazları, üzerindeki muhdesatı ile birlikte ödenmiş sermayesine ilave edilmek üzere...” ifadesi kullanılmıştır. Oysa Haydarpaşa Garı ve çevresi, Kadıköy İlçesi, Rasimpaşa Mahallesi sınırları içinde kalmaktadır. Bu nedenle Kurulumuz yetki alanındaki bu alan 5234 sayılı Kanunun kapsamı dışındadır. Dolayısıyla plan yapım yetkisi yönünden hukuka uygunluk görülmeyen 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların değerlendirilemeyeceğine;

 

240 ada, 1 parseldeki Eski Cezaevi Binası ile iki adet İdari Binanın, dönemin sosyal yapısı ve yapım teknikleri açısından belge değeri taşımaları nedeniyle tescillerinin devamına;

 

Kurulumuz üyelerince 19.04.2006 tarihinde yerinde yapılan incelemede tespit edilen ve 240 ada, 1 parselde yer alan Haydarbaba Türbesi ile Eski Cezaevi Binasının karşısında yer alan Ahşap Yapının da yukarıda belirtilen nedenlerle birlikte Gar Binası fonksiyonunu tamamlayıcı görevleri ve değerleri açısından korunması gerekli kültür varlıkları olarak tescil edilmelerine;

 

240 ada, 1 parseldeki korunması gerekli anıt ağaç olarak tescilli 2 adet sedir ile 4 adet çınarın tescil kaydının kaldırılmasına ilişkin talebin, parsele ilişkin ağaç revizyon planı ve raporunun (yaş, taç, çap, cins vb.) Kurulumuza iletilmesinden sonra değerlendirilebileceğine;

Yine 240 ada, 1 parseldeki Hangar Binası ile Haydarpaşa Rıhtım Duvarlarına ilişkin çizim, fotoğraf (eski ve yeni) vb. belgelerin Kurulumuza iletilmesinden sonra 2863 sayılı Kanun açısından değerlendirilebileceğine;

 

Kurulumuzun yetki alanında kalan Haydarpaşa Garı ve çevresinin; İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun yetki alanında kalan Üsküdar İlçesi sınırları içerisindeki Selimiye Kışlası, Mekteb-i Tıbbîye-i Şahane (Haydarpaşa Lisesi), Askeri Hastane (GATA), Haydarpaşa Numune Hastanesi, Karacaahmet Mezarlığı, Selimiye Camii gibi kültür ve tabiat varlıkları ile birlikte şehrin sosyokültürel tarihi açısından önemli bir konumda olduğu ve Tarihi Yarımada ile birlikte İstanbul’un kimliğini yansıtan özel bir siluet oluşturduğuna; ayrıca bu alanın Cumhuriyetin ilanından önce ve sonra birçok tarihi olaya sahne olduğuna; geçmişin önemli mimari üsluplarında tasarlanmış binaları bir arada bulunduran bu alandaki yapıların askeri ve endüstri mirası açısından da önem taşıdığına; ayrıca Bağdat’a uzanan tarihi demiryolunun başlangıç noktası olan Haydarpaşa Gar Binasının deniz üzerindeki özel konumu ve yapımında kullanılan inşaat teknolojisi açısından önem taşıdığına; bu nedenlerle 2863 sayılı Kanunun 3. Maddesinin 3. bendinde belirtildiği gibi; kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu, sosyal yaşama konu olan ve önemli tarihi olayların yaşandığı Haydarpaşa Garı ve çevresinin ekli 1/5000 ölçekli paftada sınırları belirtildiği şekilde Kentsel ve Tarihi Sit olarak tescil edilmesine karar verildi.

(İmzalar)

 

28 Nisan 2006

Haydarpaşa Garı ve Limanı sahasının talan edilmesinin yolunu açan Demiryolu Ana Statüsünde yapılmak istenilen değişikliğin Danıştay tarafından durdurulmasıyla Haydarpaşa Tren Garı ve Limanı yağmasının önünde var olan yasal engellere Haydarpaşa adına bir kazanım olarak yargı kararı engeli daha eklenmiş oldu. Yaptıkları hukuk dışı düzenlemeleri yargı engeline takılan TCDD Bürokratlarını bütün bu Haydarpaşa bölgesinin rant alanına çevrilmesi için bir proje grubu oluşturdukları ve haziran ayında start verecekleri bir proje yarışması için de hazırlık yapmakta oldukları haberleri üzerine koordinatörlük ve sekreterliğini yüklendiğimiz “Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması” adına Haydarpaşa Garında bir basın toplantısı yapılarak imza kampanyaları ile toplanan imzalar başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere ilgili tüm kamu kurumlara Haydarpaşa Garı Postanesi’nden postalandı.

 

Basın Açıklaması

Kadıköylüler, Üsküdarlılar, İstanbullular, değerli yurttaşlarımız;

 

Kentleri kent yapan; garları, limanları ve meydanlarıdır. Savaşlarda önce buralar işgal edilir. Ülkemizin tarihinde yaşanan işgallerde de önce garlar, meydanlar ve limanlar işgal edilmiştir. Tıpkı 1917 yılında İngiliz savaş gemilerince vurulan Haydarpaşa Tren Garı gibi...

 

Ülkemiz kamuoyunun da yakından bildiği üzere, savaşlara tanıklık eden, işgalcilerin hedefi olan, yangınlar atlatan ve halen İstanbul ile demiryollarının simgesi olan Haydarpaşa Tren Garı, yerli ve yabancı rantiyecilerin işbirliğiyle işgal edilmek, bu tarihi, kültürel ve endüstriyel mirası halka kapatılmak isteniyor.

 

“Kentsel dönüşüm, yeniden yapılanma, modernizasyon” gibi söylemlerle, ülkemizin ekonomik, kültürel ve endüstriyel kaynaklarının rant gruplarına peşkeş çekilmek, halkımızın kendi topraklarında bir yabancı haline getirilmek istendiğinin farkında olan bizler, 70’i aşkın sivil-demokratik kitle örgütünün katılımı ile oluşturduğumuz Haydarpaşa Dayanışması olarak 1 yılı aşkın süredir, Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresinin küresel rant gruplarınca yağmalanmasına ve işgal edilmesine karşı yoğun çaba içersindeyiz.

 

Bu çabaların bir parçası olarak; yetkililerin dikkatini bir kez daha çekmek amacıyla düzenlediğimiz bu imza kampanyasında; gerçekte bu imzaların sayısının milyonlarla ifade edilebileceğinin bilincindeyiz. Çünkü bu talan ve yağma projesine; İstanbullular, raylı taşımacılığı ve deniz taşımacılığını kullanan yolcular, demiryolu emekçileri, mimarlar, mühendisler, plancılar, bilim insanları, çevreciler, esnaflar, işçiler, emekçiler, sanatçılar, aydınlar, kısacası “egemen anlayış ve uzantıları olan rantiyeciler” dışındaki tüm ülkemiz insanları karşıdır! Yağma projelerine sadece ülkemiz halkı karşı değil, aynı zamanda dünyanın uygarlıkların ürettiği değerlere, tarihe ve çevreye saygılı kesimleri de karşıdır. Birleşmiş Milletler’in kültürden sorumlu örgütü olan UNESCO’nun ve 2005 Dünya Mimarlar Kongresi’nin bu yönde benzer değerlendirmelerinin bulunması “küresel yağma” karşısında yalnız olmadığımızı, ulusal ve uluslararası dayanaklarımızın olduğunu göstermektedir

 

Ne yazık ki; toplumumuzun haklı tepkilerine kulaklarını tıkayan AKP iktidarı ve uzantısı bazı bürokratlar ve yerel yöneticiler, yargı ve resmi kurum kararlarına ve bilimsel tespitlere rağmen, bu talan projesini hayata geçirmek için ellerinden geleni yapmaya devam ediyor...

 

Bu arada, Haydarpaşa Gar Sahası ile Liman sahasının talan edilmesinin yolunu açan Demiryolu Ana Statüsünde yapılmak istenilen değişikliğin Danıştay tarafından durdurulmasıyla; Haydarpaşa Tren Garı ve Limanı yağmasının önünde var olan yasal engellere H.Paşa adına bir kazanım olarak yargı kararı engeli de eklenmiş oldu.

 

Yaptıkları hukuk dışı düzenlemeleri yargı engeline takılan TCDD Bürokratları, tüm gelişmelere rağmen, Haydarpaşa bölgesinin rant alanına çevrilmesi için, proje grubu oluşturmuşlar ve Haziran ayında start verecekleri bir proje yarışması için de hazırlık yapmaktadırlar.

 

Şimdi soruyoruz:

Peki “demiryollarına yatırım yapıyoruz, demiryollarına önem veriyoruz, demiryollarının taşımacılıktaki payını artırıyoruz” diyen ve siyasi iktidar tarafından atanan TCDD bürokratları, “demiryollarının can damarı olan garları satar, istasyon binalarını “bir daha kullanıma açılamasın” diye yıkma emri verir mi?”

 

Demiryollarını geliştirmek ve daha kaliteli, güvenli hizmet verir hale getirmek görevi verilen TCDD İdarecilerinin görevi, demiryollarının can damarlarını tek tek satmak ve satamadıklarını yıkmak mıdır? Demiryollarının arazilerini, gar binalarını emlak ve mezat firmaları ile anlaşıp peşkeş çekmek midir? Bu bürokratlar ve Ulaştırma Bakanlığımız demiryollarının gayri menkullerini haraç mezat pazarlığa çıkarmayı “ATILIM” olarak göstermeyi,, “nasıl bir demiryolu sevgisi ve raylı taşımacılığa önem vermekle” açıklayacaklardır?

 

İstanbullular, bu yalanlara ve siyasi şovlara kanmıyor ve kanmayacak!

 

Demiryollarının kuruluş tarihini İngiliz sömürgeciliğini baz olarak alacak kadar tarihine yabancı olan, tarihi Ankara/Gazi İstasyonunu “Yavuz Lokantası” yapan bir siyasi iktidar tarafından atanan TCDD Genel Müdürlüğü bürokratlarının, aylardır “siyasi şova” çevirdikleri 150. yıl kutlamaları ile hedeflediklerinin “Garları ve limanları satmak, kalanları da bir daha işletmeciliğe açılmasın diye yıkmak” olduğu gayet açıktır.

 

Kamuoyuna “demiryollarında atılım” diye sunulan ve çok gizli bir şekilde çalışmaları yürütülüp, kamuoyundan kaçırılan “Hızlı tren, Marmaray” gibi projeler, olması gereken hedeflerden saptırılmış, adeta raylı taşımacılığa darbe vuran bir niteliğe büründürülmektedir.

 

Bizler, küresel saldırının sadece Haydarpaşa Tren Garı ve liman sahası ile sınırlı olmadığının farkındayız. Haydarpaşa için yürütülen talan projesi ile birlikte, Galataport, TRT Radyoevi ve Atatürk Kültür Merkezi yıkım projeleri, Küçükçekmece ve Kartal Bölgesinde yapılmak istenen Kentsel Dönüşüm Projeleri, Dubai Towers gibi projelerin İstanbul’un ve ülkemizin tarihsel ve kentsel değerlerine saldırı projeleri olduğunu biliyoruz.

 

Bu nedenlerle taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz:

 

- Bu talan ve işgal projelerinden derhal vazgeçilmelidir.

- Haydarpaşa Tren Garının gar işlevi korunmalı ve geliştirilmelidir.

- Bir deniz kenti olan İstanbul’un tek olma özelliğine sahip olan ve 100 yıldan fazladır var olan Haydarpaşa Limanını, “silueti bozuyor” diye eleştirenler, limanı geliştirmek ve modernize etmek için çaba sarf etmelidirler.

- Demiryolu ve deniz taşımacılığının kombinasyonu geliştirilmeli, ulaşımdaki payı artırılmalı ve karayoluna dayalı ulaştırma politikalarından derhal vazgeçilmelidir.

- Yapımı devam eden Hızlı Tren ve Marmaray projeleri tüm detayları ile kamuoyuna açıklanmalı, bilim insanları, odalar ve çalışanlar ile onların örgütleri olan sendikaların ve toplumun görüşlerine açılmalıdır.

- Mevcut projeler çerçevesinde, Hızlı Tren dahil tüm trenler Haydarpaşa Garına kadar gelmeli, Marmaray için ayrıca düşünülen hatların Söğütlüçeşme İstasyonunda Haydarpaşa Garı ile bağlantı noktası kurulmalıdır.

 

Bizler bu ülkenin yurttaşları olarak “Dünya Mirası İstanbul’un doğal, tarihi ve kültürel zenginliğine sahip çıkarak, bu değerlerin kısa süreli ekonomik çıkarlar uğruna talan edilmesine ve küresel güç merkezlerinin ülkemizi Haydarpaşa üzerinden işgal edilmesine izin vermeyeceğiz.”

 

Bizler tüm bu sorunları ve önerilerimizi kamuoyu ve başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, ülkemizin en üst yönetim kademeleri ile paylaşmak ve sorumluları ülkemizin değerlerine sahip çıkılması yönünde gerekli adımları atmaya davet ediyoruz... Kamuoyunun dikkatine saygıyla duyurulur.

 

4 Haziran 2006

Odamızın da katılımcısı olduğu “Vapurlarımızı Vermiyoruz Kampanyası” ve “Kent Toplum ve İçin Haydarpaşa Dayanışması” tarafından düzenlenen “Vapur Buluşması” etkinliği Kadıköy meydanında gerçekleştirildi. Bu etkinlik çerçevesinde Haydarpaşa Gar ve Çevresini konu edinen resim sergileri açıldı ve kamuoyunu bilgilendirmek bildiriler dağıtıldı. Etkinliğin afiş ve broşürleri odamız tarafından hazırlandı.

 

Konu hakkında daha geniş bilgi Mimarlara Mektup bülteninin Temmuz 2006 sayısında yayınlanmıştır

 

12 Haziran 2006

Haydarpaşa Gar Binası’nın 3. katına bir proje firmasının yerleştirilmek istenmesi üzerine Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve BTS tarafından Haydarpaşa Gar Binası önünde basın açıklaması yapıldı.

 

15 Haziran 2006

Trenlerini Bekleyenlerin Mekânı Tarihi Haydarpaşa Gar Lokantası, Bu Kez Haydarpaşa Garı’nı Bekleyenleri Ağırladı...

 

Haydarpaşa Dayanışması çalışmaları kapsamında Haydarpaşa gar ve liman alanında yapılmak istenen ticaret ve turizm merkezi projeleri konusundaki son gelişmeler hakkında bilgi vermek ve bu konuda görüş alışverişinde bulunmak üzere köşe yazarları ve program yapımcılarının davet edildiği bir kahvaltı düzenlendi.

 

15 Haziran 2006 Perşembe günü, Toplum Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması adına Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası İstanbul Şubesi tarafından tarihî Haydarpaşa Gar Lokantası’nda düzenlenen kahvaltıya 20’ye yakın yazılı ve görsel basın mensubu katıldı.

 

Asa 127 Fotoğraf grubunun Haydarpaşa için hazırlamış olduğu müzikli dia gösterisi eşliğinde ve Haydarpaşa Garı çalışanlarının örgütü BTS’nin büyük bir konukseverlikle hazırlamış oldukları oldukça zengin bir menü ile başlayan kahvaltıda Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’nun açış konuşması öncesinde Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 1. Bölge Temsilciliği Başkanı Arif Atılgan tarafından hazırlanmış olan Haydarpaşa tarihine dair belgesel gösterimi yapıldı.

 

Odamız ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı’nın Haydarpaşa projesi ile ilgili gelişmeleri aktardığı görsel bir sunum ile devam eden kahvaltı, BTS adına Tugay Kartal, Vapurlarımı Vermiyorum kampanyası adına Behiç Ak, ÇED Danışma Kurulu Başkanı Erdal Aktulga, Niyazi Duranay, Cengiz Bektaş ve sevgili hocamız Hande Suher’in adeta bir imdat çığlığını andıran konuşmalarının ardından değerli basın mensuplarının soruları ve katkıları ile oldukça sıcak ve samimi bir ortamda yaklaşık üç saati aşkın bir süre devam etti.

 

Basındaki yansımalarını, ulaşabildiğimiz kadarı ile bu sayfalarda sizlere aktarmaya çalıştığımız toplantı sonunda katılımcılara Küreselleşen İstanbul ve Haydarpaşa panel kitabı, Haydarpaşa tarihi ve Haydarpaşa dosyası hakkında hazırladığımız CD’ler ile Vapurlarımızı Vermiyoruz kampanyası için hazırlanmış olan broşürlerin bulunduğu bir dosya verildi.

 

Basından izlenimler…

 

80 Yaşında Bir Profesörün Haydarpaşa’dan İstanbul’a Seslenişi!*

 

Necati Doğru

Gemlik’ten gelen siyah zeytinin üstüne Kaz Dağı’nın Altınoluk’a indirilen kekiğinden serpiştirmişler. Erzincan tulum peynirinin yanında Van’dan gelme ceviz içini tam ortasından ayırıp özenle dizmişler.

 

Antalya’dan domates! Ceyhan’dan karpuz! Edremit’ten zeytinyağı!

 

Beyaz porselenine dostluk, sevgi, bağlılık sinmiş küçük tabaklara Anadolu’nun neredeyse dört bir yanından getirilmiş yiyecekleri yerleştirmişler. İnce kız belli bardaklarda Rize’nin demlenmiş çayı servis ediliyor. Bu bir “kahvaltılı basın toplantısı”dır. Haydarpaşa Garı’nda; “Gar Lokantası”nda gazetecilere topluma yansıtsınlar, dikkat çeksinler, takipçisi olsunlar diye önemli bir konu anlatılıyor.

 

Haydarpaşa bir kapı! Işıklı, aydınlık yapı! İstanbul’un kimliği! Türkiye’nin tarihi!

 

Anadolu’yu İstanbul’a bağlayan yolun başlangıcı... Anadolu’dan gelenler Haydarpaşa Garı’na indiler... Anadolu’ya gidenler Haydarpaşa Garı’ndan kalkan trenlerin güvenli raylarında şehirlerine, kasabalarına ulaştılar.

 

* * *

 

Haydarpaşa işte bu! Altınoluk kekiği... Erzincan tulumu... Rize çayı... Ceyhan karpuzu... Kars tereyağı... Ağrılı Haydar. Edirneli Emel... Trabzonlu Cemal... Adanalı Münevver...

 

Kadın, erkek, çocuk, genç, dede, nine, sivil, asker yurdun dört bucağı tamı tamına 134 yıldır (Haydarpaşa’da ilk istasyon binası 1872’de yapıldı, onu dalgakıran, gümrük binası, liman idaresi binası, bekleme salonu, pasaport idaresi binası ve neoklasik tarzda Haydarpaşa Garı’nın yapılması izledi) burada trenlerden indi, İstanbul’a kavuştu; buradan trenlere bindi, Anadolu’ya ulaştı halk. İşte bu garda dün yapılan basın toplantısında; İTÜ Mimarlık Fakültesi’nin emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hande Suher de gazetecilere kısa bir konuşma yaptı.

 

Dedi ki;

 

“Ben 40 bin üyeli Mimarlar Odası’nın 76 numaralı üyesiyim, 80 yaşındayım. Haydarpaşa Garı ve çevresi Türkiye’nin tarihidir, belleğidir. Avrupa yakasında Sirkeci Garı, Anadolu yakasında Haydarpaşa Garı... Bu iki büyük gar binasını, aradaki Marmara Denizi’ni İstanbul’a özgü şehir vapurlarıyla biribirine bağlayan bir yapı dünyanın hiçbir şehrinde yoktur. Bu yapıyı değiştirmek kentin belleğini yok etmek, kimliğini öldürmek ve ülkenin tarihini kazıyıp silmektir. Buna izin vermeyin.”

 

* * *

 

Ne yapın, yapın! Yağma projesini durdurun. Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Eyüp Muhcu, üyeler Cengiz Bektaş, Niyazi Duranay, Mücella Yapıcı, Behiç Ak, Erdal Aktulga; “TCDD Genel Müdürlüğü’nün Başbakan, Maliye Bakanı, İstanbul Anakent Belediye Başkanı’ndan destekli olarak fakat İstanbul halkından ve Türkiye’nin 75 milyon nüfusundan gizleyerek yürüttüğü Haydarpaşa Garı Projesi’nin bir yağma modeli” oluşturduğunu anlatıyorlar.

 

Koruma Kurulu karar almış. Haydarpaşa Garı ile Harem arasındaki 1 milyon 300 bin metre karelik alanı SİT bölgesi ilan etmiş. Ancak bu karar Bakanlıkça ciddiye alınmıyor.

 

Fırsat kollanıyor. SİT kararı delinecek. 1,5 emsal verilecek. Harem-Haydarpaşa arasına ciddi bir bölge planlaması yapmadan 3 milyon metre kare (Bugünkü Kadıköy’ün toplam binası kadar) çirkin, soysuz, köksüz gökdelenler dikilecek. 80 yaşındaki mimar profesör, “Haydarpaşa’yı bir daha yerine koyamazsınız, ona kıydırtmayın” diyor.

 

* 16 Haziran 2006 tarihli Vatan gazetesinde yayımlanmıştır.

 

Haydarpaşa Garı Tarihe Karışıyor*

 

Göksel Özköylü

Eski Türk filmlerinde Anadolu’nun bir köşesinden bavulunu kapıp İstanbul’a gelenler, gözlerini ilk burada açar...

 

Gerçekte de durum çok farklı değil. Pek çok kişi için denizle ilk buluşma anı Haydarpaşa Garı’nın önünde gerçekleşir. Ancak bu görüntüler eski film karelerinde kalacak gibi...

 

Haydarpaşa Garı ve çevresini de içine alan 1 milyon 300 bin metrekarelik alanın “Dünya Ticaret Merkezi ve Kruvaziyer Liman” adı altında yapılaşmaya açılması, çevreye duyarlı sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi.

 

Gar, Otel Olacak

 

Plana göre, Haydarpaşa Garı otele, Kadıköy ve Harem’i de içine alan sahil kesimi de yat limanı ve marinaya dönüştürülecek.

 

Bu alan üzerinde yaklaşık 4 milyon metrekarelik inşaat yükselecek. İstanbul Metropoliten Plan Bürosu, siyasal çevrelerce verilen bu kararı plana işleme yolunu tercih etti.

 

Oysa bu mekân İstanbul’un kimliğiyle özdeşleşmiş durumda. Mimar Prof. Hande Suher, Haydarpaşa Garı’nın önemini şu sözlerle anlatıyor: “Anadolulunun gelip denizi ilk gördüğü yer. Denizi görmüyor daha önce. Buraya gelip burada görüyor. Denize ayağını basıyor, vapura binip karşıya geçiyor. Yani simgesel olarak bazı olaylar onun zihninde yer etmiştir. İstanbul’u ona sevdiren öğeler olmuştur. Bu öğeleri kaldırdığımız vakit ortak paydalarımız tükeniyor. Bunlar tükendiği vakit, yabancı bir kentte yaşıyor olacağız. Yabancı bir ölçek, yabancı bir işlev.”

 

Mayıs Ayında Sit Alanı İlan Edilmişti

 

Haydarpaşa Garı’nı da içine alan bölge 3 Mayıs 2006’da tarihî ve kültürel sit alanı ilan edilmişti.

 

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyesi Mücella Yapıcı, “Bu çok önemli bir karar. UNESCO bu yılı ‘endüstri mirası’ yılı ilan ettirdi. Ve endüstri mirası olarak AB ve UNESCO’nun öncelikli alanları garlar, tersaneler ve fabrikalar,” diyor.

 

Alınan SİT kararı, yetkili organlara henüz iletilmedi. Karar uygulanırsa, hem Haydarpaşa Garı’nın Marmaray nedeniyle fonksiyon yitimi söz konusu olmayacak, hem de Marmaray tarihî garı destekleyecek biçimde hayata geçirilecek ve bina otel olmayacak.

 

Bu gerçeğe karşın proje tüm hızıyla sürüyor. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu, “Alman Boes firması tarafından yap-işlet-devret modeliyle bu projeyi gerçekleştirmek istemektedir. Bunun yerli ayağı ise Çalık İnşaat olarak bilinmektedir,” diyor.

 

Mimarlar Odası’nın başını çektiği “Haydarpaşa Dayanışması” ise bu gelişmeler karşısında yetkilileri SİT kararının gereğini yerine getirmeye çağırıyor.

 

* 19 Haziran 2006 tarihinde www.cnnturk.com’da yayımlanmıştır.

 

Haydarpaşa Ruhu*

 

Orhan Bursalı

Perşembe sabahı Haydarpaşa Gar Lokantası’nda Mimarlar Odası’nın, Haydarpaşa ve bölgesi üzerinde büyük rant planları üzerine basını bilgilendirme toplantısı yapılırken, o sabah gazetelerde çıkan küçük bir haberden belki de hiçbirimizin haberi yoktu.

 

Birileri o sabahki gazetelerde “Haydarpaşa Garı’nı ve limanını iptal ettim!” diyordu!

 

Biz toplantıda, mimar Eyüp Muhcu’nun ön açıklamalarını dinler, mimar Mücella Yapıcı’nın duvara yansılarını ve açıklamalarını izlerken ve 80 yaşında İstanbul’u korumak için bize katılan mimar Hande Suher’in Haydarpaşa’nın bütün Türkiye’de, neredeyse yediden yetmişe herkesin kalbinin derinliklerinde saklı anılara yaptığı göndermeleri yüreklerimizde duyumsarken...

 

...birtakım karanlık ruhlar, o sıralarda Haydarpaşa’nın işini bitiriyor ve ipini çekiyordu!

 

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde, hiçbir kamu işletmesi kalkıp da, tek bir açıklama ile “Banliyö trenlerini iptal ettim” diyemez!..

 

Ama burası Türkiye ise, TCDD Genel Müdürlüğü de dünyada bunu yapacak tek kurumdur: “Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci-Halkalı banliyö tren hattı, tüp geçit projesine entegre edilmesi amacıyla onarıma alınacak ve 2 yıl boyunca söz konusu hatlarda banliyö tren seferleri yapılmayacak.

 

İşte bu kadar! Haydarpaşa ve Sirkeci, 2007’den itibaren hayatımızdan çıkıyor.

 

Sanmayın ki trenler yeniden Türkiye ve İstanbul’un tarihinde en köklü bu istasyonlarına düdüklerini çalarak girecekler. Yolcuları kentin içine bırakacaklar, vapurlarla 20 dakikada karşı kıyıya taşınacaklar

 

Yok öyle bir şey! Bu iki anıt istasyon da devre dışı.

 

Bunu bizzat Süleyman Karaman açıklıyor: “Projenin devreye girmesiyle birlikte Haydarpaşa ve Sirkeci istasyonları da eski işlevini kaybedecek.”

 

Peki Haydarpaşa? “Haydarpaşa Garı’nın İstanbul’a yakışır bir projeyle değerlendirilmesi için çalışma başlatıldı.”

 

* * *

 

Mimarlar Odası’nın toplantısı işte tam da, “İstanbul’a yakışır” diye tarif edilen, aslı ise İstanbul’a hıyanet olan projeyi konu alıyordu. Gardaki toplantıya, “Banliyö seferlerini iptal ettim ve Haydarpaşa’yı devre dışı bıraktım” açıklamasıyla yanıt verilmişti.

 

Haydarpaşa, Anadolu ile İstanbul arasında bir kilit noktaymış... İnsanlar trenle geliyor, gemiye biniyor ve karşıya geçiyormuş. Bu bağlantı, aklın ve şehircilik ile şehir ulaşım biliminin gereği imiş... Bu karar Anadolu trenlerinin duracağı Gebze’yi yaşanmaz hale getirir, insanları karayoluna sevk ederek kent ulaşımını daha da zorlaştırırmış.

 

Hiç umurlarında değil!

 

Karaman, AKP’nin Haydarpaşa ve bölgesini büyük ranta ve talana açma projesinin hayata geçirilmesinde bir araç! Diyor ki “Haydarpaşa Garı’nı yıktırmayacağız.” Doğrusu çok rahatlatıcı! “Haydarpaşa’ya uygun bir proje için çalışmalarımızı başlattık. Şu anda orada ne yapılacağını biz de bilmiyoruz.”

 

Aslında bunu herkes biliyor. Gar binasının dışına belki dokunamayacaklar, ama onu da öyle bırakmayacakları kesin! Türkiye’nin başına musallat olan al-satçı, tefeci, rantçı, aracı, tüccar yönetim anlayışı, o binayı tarihsel bir anıt olarak görebilir mi?

 

Söğütlüçeşme’nin ara ana istasyon olarak kullanılacağı ileri sürülen Marmaray Projesi ile yolcular Yenikapı ve Halkalı’ya kadar taşınacakmış. Peki bir projeyi yaparken, kent ulaşımı için başka bir can damarı hangi şehircilik anlayışı ile iptal ediyorsun?

 

* * *

 

Maksat ulaşım değil, Haydarpaşa’yı bütün hinterland’ıyla büyük ranta kurban etmek. Anımsıyor musunuz Mimarlar Odası’nın, AKP’nin Haydarpaşa Projesi’ne yaptığı “canlandırma” ile bölgede dikilen çirkinlik abideleri büyük kuleleri. Bu proje gereğince bütün sahil halkın kullanımına kapatılacak, bölge “Manhattan” olacak!

 

İşte, günde 140 bin kişinin yararlandığı “banliyö seferlerinin iptali”nin ve garın devre dışı bırakılmasının ardında, bu Manhattan projesi yatıyor!..

 

Fakat, 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 3 Mayıs’ta Haydarpaşa’yı ve çevresini tarihî sit alanı ilan etti!.. Gardaki bilgilendirmede yapılan açıklamaya göre, kurul üyelerinin bu toplantı sırasında cep telefonları susmak bilmemiş, Manhattan’cılar böyle bir kararın çıkmasını önlemek istemişler.

 

Şimdi hukuk, yasa, şehircilik bilimi, 2600 yıllık geçmişi ile İstanbul, 100 yıllık Haydarpaşa, bu süre içinde Haydarpaşa ile ilgili 400 milyon insanın anıları.

 

...kısaca hayat, kent, bilim ve kültür...

 

...AKP’li yönetimlerin kente ihanet projeleriyle karşı karşıya...

 

Bakalım kim kazanacak?..

 

* 18 Haziran 2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmıştır.

 

Haydarpaşa Garı*

 

Melih Aşık

İstanbul Mimarlar Odası’nın dün Gar Lokantası’nda düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında Haydarpaşa’nın geleceği konuşuluyor... Duvarda en uzun süre kalan fotoğraf ve söz Tayyip Erdoğan’a ait:

 

“Ben adeta ülkemi pazarlamakla mükellefim.”

 

Haydarpaşa ranta dönüştürülecek. Bu belli. Kâh Manhattan olacağı kâh Venedik olacağı söyleniyor. Ama tam olarak ne olacağını bilmesi gereken hiç kimse bilmiyor. Hükümet İstanbul’un tüm çehresini değiştirecek dev projeler yapılırken ne mimarların, ne şehircilerin, ne sanatçıların, ne sosyologların, ne üniversitelerin fikrini alıyor... Bu kent sanki üzerinde yaşayan 12 milyon insanın değil, iktidar partisiyle ne olduğu belirsiz karanlık görünümlü Ortadoğulu işadamlarının ortak malıdır. Rant cinnetine tutulmuş iktidar ve Anakent, herkesi ot yerine koymakta, yok saymaktadır.

 

Mimar Mücella Yapıcı, Koruma Kurulu’nun Kadıköy bölgesini sit alanı ilan ettiğini, ancak kararın dışarı tebliğ edilmediğini, Marmaray gibi inşaatların bu karar yokmuşçasına sürdüğünü anlatıyor. Karar neden çekmecede tutuluyor? Muhtemelen bir başka kararla iptal edilecek o yüzden.

 

Haydarpaşa Garı’nın Hasanpaşa’ya taşınacağı söyleniyor. Mimar Behiç Ak, dev Fenerbahçe Stadı’nın, belediye ve evlendirme dairesinin, kavşakların arasında dev bir tren garının çılgınlık olacağını söylüyor. Haklı...

 

İstanbul, cehalet ve satıcıların elinde inliyor...

 

* 16 Haziran 2006 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.

 

21 Haziran 2006
Kültür Bakanlığı, 26.4.2006 tarihli 85 no’lu tarihi kararı tekrar görüşülmek üzere İst. 5
no’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na geri gönderdi. Ancak Kurul, 21.06.2006/167 sayılı kararı ile alınan sit kararının doğru olduğuna ve değiştirilmesine gerek olmadığına karar verdi:

 

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulunun 21.06.2006/167 kararı

3386 ve 5226 sayılı yasalar ile değişik 2863 sayılı Yasanın 7. maddesinde: “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır” denildiğine, ilke kararlarında da sit alanlarının kentsel, tarihi, arkeolojik, kentsel arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tanımlandığına, konuya ilişkin alman 26.04.2006 tarihli ve 85 sayılı sit kararının “kentsel ve tarihi sit” tescili olduğuna, bu nedenle anılan tescil kararının yasanın 7. maddesine tabi olmadığına;

Söz konusu alana ilişkin alınan kentsel ve tarihi sit tescil kararının devamına, bu alana ilişkin taleplerin değerlendirilebilmesi için koruma amaçlı imar planı hazırlanmasının esas olduğuna, koruma amaçlı imar planının ivedilikle hazırlanarak Kurulumuza iletilmesine, koruma amaçlı imar planı hazırlanıncaya kadar bu alanda hiç bir şekilde yeni yapılaşmaya gidilemeyeceğine karar verildi.

 

 

30 Haziran 2006

Haydarpaşa dönüşüm projesinin yönetim ve organizasyon işi için Dress-Sommer firması ile 30 Haziran 2006 tarihinde 6 aylık süre için 29.000 YTL’lik sözleşme, imzalandığı öğrenildi.

 

27 Temmuz 2006
1. derece tarihi eser olan gar binasında izinsiz ve ruhsatsız inşaat faaliyeti başlatıldı. Binaya zarar verici nitelikte yürütülen bu izinsiz inşaat faaliyeti, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi ve BTS tarafından koruma kuruluna iletildi. Ayrıca Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

 

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı

İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Başkanlığına,

İstanbul

 

27.07.2006/26.06.6496

Konu: Haydarpaşa Gar Binasına yapılan izinsiz inşaat çalışmaları hk.

 

Koruma Kurulunuz, Haydarpaşa Gar Binası, Gar Sahası ve liman bölgesini Tarihi ve kültürel değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılabilmesini sağlamak amacı ile “tarihi ve kentsel sit alanı” ilan etmişti. Bu karara rağmen 27.07.2006 tarihinde Haydarpaşa Garı Binası’nda yasadışı tadilat yapılmış olduğu tespit edilmiştir.

 

Haydarpaşa Gar Binasında yasalara ve kurul kararlarına aykırı inşaat ve tadilat işlemlerinin yapıldığı ihbarları üzerine değişik tarihlerde durdurulan faaliyete bugün tekrar başlandığı bilgisi odamıza iletilmiştir.

 

TCDD 1. Bölge Müdürlüğü, tarafından yürütülen kurallara aykırı işlemlerin ivedi olarak durdurulması ve yasa dışı işlemi sürdürmekte ısrar eden yetkililer hakkında hukukun gereğinin yapılması dileği ile suç tespiti resimleri bilgilerinize sunarız.

 

Saygılarımızla,

 

Sami Yılmaztürk

Yönetim Kurulu Sekreteri

 

Eki: 5 adet suç delili resim

 

Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına

 

Müştekiler

1) TMMOB Mimarlar Odası (İstanbul Büyükkent Şubesi)

2) Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası

 

Vekili

1) Av.İlyas Bulcay - Av. Nezih Şanlı -Av. Esra Mutlu Altunizade Mah. Sırma Perde Cad. Yetimhane Sok. No. 4/2 0216 4745053 Üsküdar/İstanbul

2) Av. Salih Ekizler

858.Sok No: 9 Paykoç İşhanı Kat 2/ 106 Konak/İzmir

 

Sanıklar

1) Süleyman Karaman-TCDD Genel Müdürü

Gar /Ankara

2) Üzeyir Ülker-TCDD 1. Bölge Müdürü

Haydarpaşa Gar Binası Kadıköy/İstanbul

3) Ufuk Kınık-TCDD 1 Bölge Taşınmaz mallar Müdürü Haydarpaşa Gar Binası Kadıköy/İstanbul

4) Halil Köseoğlu-TCDD 1. Bölge Yol Müdür

Haydarpaşa Gar Binası Kadıköy/İstanbul

5) Alfa İnşaat Etiket Tekstil ve Mobilya San ve Tic. Paz. Ltd. Şti. Yetkilisi Bekir Okatan

Rami Kışla Cad. Topçular İş Merkezi No: 88/228 Eyüp/İstanbul

6) Alfa İnşaat Etiket Tekstil ve Mobilya San ve Tic. Paz. Ltd. Şti. Yetkilisi Hüseyin Yılmaz Rami Kışla Cad. Topçular İş Merkezi No:88/228 Eyüp/İstanbul

7) Aldezi Metal Ürünleri Dizayn ve İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Yetkilileri

 

Evliya Çelebi Mahallesi İstasyon Cad. Gibtaş San. Sitesi No:26 Tuzla/İstanbul

 

Suç Tarihi

Suç

KVTKK’nun 65.maddesine muhalefet

 

Suç Konusu

Müştekiler dünyaca ünlü ve tarihsel, kültürel miras olan Haydarpaşa Tren Garında koruma kurulu kararı olmaksızın ve herhalde binayı tahrip edecek vs binaya geri dönülemeyecek şekilde zarar verici nitelikte inşai faaliyet yapmakta olduklarından suç konusu eylemi gerçekleştiren sorumluların cezalandırılması istemidir.

 

1) Bilindiği üzere Haydarpaşa Gar Binası 300 yaşını aşan bir yapı olup tarihsel ve kültürel miras niteliğindedir.

 

Kültürel ve tarihi değerleri korumak devletin birincil görevi olduğu gibi tüm insanlığın ortak değerleri olan bu tür eser, yapıları korumak bir vatandaşlık görevidir.

 

2) TC Anayasa’sının Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması başlıklı 63. maddesi: Devlet; tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler alır “hükmünü içermektedir.

 

3) Ne var ki bizzat devlet tasarrufu altında bulunan tarihsel ve kültürel miras görevliler ve yetkililer eli ile tahribata uğramakta hemen hiçbir yasal prosedüre uyulmaksızın inşai faaliyet yapılmaktadır.

 

4) Haydarpaşa Gar Binası, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 21.8.1997 Tarih 4542 sayılı kararı ile 2863 Sayılı yasanın 6. maddesi gereğince I.Grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.

 

5) Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na sunulan 23.05.2005 tarihli yazıdaki aykırılıklar giderilmeden bu kerre TCDD Taşınmaz Mallar Dairesi Başkanlığı tarafından 17.04.2006 tarih, EDYS-2907 sayılı yazı ile 1.Bölge Müdürlüğü’ne hitaben yazılan yazıda; Haydarpaşa Tren Garının 3.Katındaki yuvarlak odada ve Deniz cepheli 127 nolu odada Koruma Kurulunun izni olmaksızın üstelik yapıya zarar verici nitelikte inşai faaliyette bulunulması talep edilmiştir.

 

Mevcut durumda; Gar Binasının 3. Katı; mimari açıdan yatay U şeklinde yapılmış olup, bu U şeklindeki katın yarısında duvarların bir kısmı yıkılmış, bütün kapılar sökülmüştür. Gar Binasının 3. Katı harabe haline getirilmiş olup devam eden inşaat ile geri dönülemez zararlar doğmak üzeredir.

 

6) Koruma Kurulu izni olmaksızın devam eden inşaat, tadilat ile ilgili fotoğraflar çekilmiş ve yasaya aykırı durum Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından 27.07.2006 tarihli yazı ile İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na bildirilmiştir.

 

7) Şüpheliler KVTKK’nun 65/a ve b maddesine aykırı hareket etmekte olup daha ağır olan cezayı içerir 65/a maddesinde yazılı suçu herhalde işlemiş olduklarından daha ağır ceza üzerinden yargılanmak üzere kamu davası açılmasını talep ediyoruz.

 

Bilindiği üzere KTVKK’NUN 65/a maddesi: Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne surette olursa olsun zarara uğramalarına kasten sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve elli bin liradan iki yüz bin liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.

 

Yapılmakta olan inşai faaliyet şu anda dahi binayı tahrip edecek ve yapıldığı yerdeki özellikleri yok edecek nitektedir. Bu inşai faaliyet için emir veren, uygulayan, göz yuman herkes sorumludur.

 

Bir ülkenin seçilmişleri ile atanmışları ülkenin kültürüne, geçmişine ve dolayısı ile geleceğine sahip çıkmak zorundadırlar.

 

Haydarpaşa Tren Garı sadece İstanbul’un sembolü olmayıp, “o” Osmanlı İmparatorluğumun mirası. Anadolu’dan göçün, kültürel değişimin, Dünya Savaşının tanığı ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişim sembollerinden demiryolları kavramının anlam bulduğu yer ve insan ömrü ile kıyaslanamayacak derecede geleceği olan korunması gerekli olan bir yapıdır.

 

Şüphesiz ki vatandaşlık görevi yanında yürütme ve yargı erkinin de sorumluluğu olan bir konuda idarenin haksız ve hukuka aykırı elemlerine karşı koruma sağlayacak ve haklan koruyacak erk yargı organıdır.

 

Hukuki sebep: KVTVKK, TCK ve ilgili mevzuat.

Deliller: Kurul kararı, yazışmalar, fotoğraflar, her türlü hukuki delil.

Sonuç ve İstem: Yukarıda izah edilen nedenlerle Sayın Savcılık Makamınca toplanacak deliller ışığında; ülkemizin kültürel ve tarihsel mirası olan Haydarpaşa Gar Binasında yapılmakta olan inşai faaliyetin geri dönülmez zararlar verici nitelikte olması ve Koruma Kurulu kararı almaksızın inşaatın yapılması sebebi ile KTVKK’nun 65. maddesine aykırılık teşkil eden eylem nedeni ile şüpheliler ve tüm sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini bilvekâle talep ederiz.

Saygılarımızla...04.08.2006

Müştekiler Vekili Av. Nezih Şanlı-Av. Salih Ekizler

 

 

9 Ağustos 2006

Haydarpaşa Garı binasında bilirkişi incelemesi yapıldı ve yapılan inşaat faaliyetinin onarım amacını aştığı tespit edildi. Bu arada TCDD Genel Müdürlüğü hangi yetki, plan ve kararına dayandırıldığını bilmediğimiz bir şekilde alanı 1,5-2,5 emsal arasında tuhaf bir yapılaşma kararı ile uluslararası yarışma açmaya kalkıştı.

 

19 Ağustos 2006

Haydarpaşa Garı’nın işletmeye açılışının 98. yılında; Gar Binası ve çevresine sahip çıkmak ve son gelişmeler hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacı ile 19 Ağustos 2006 Cumartesi günü saat 12.00’de Haydarpaşa Gar Binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Trenlerin 2 yıl süreyle seferden kaldırılmasına ilişkin bildirinin dağıtılması ile devam eden etkinlik, Kadıköy Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen 98. Yıl Kutlaması ile son buldu.

 

Konu hakkında daha geniş bilgi Mimarlara Mektup bülteninin Eylül 2006 sayısında yayımlanmıştır

 

Basın Açıklaması

19 Ağustos 2006

Basınımızın değerli üyeleri,

70’i aşkın sivil-demokratik kitle örgütünün katılımı ile oluşturduğumuz “Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması” olarak bir yılı aşkın süredir Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresinin küresel rant gruplarınca yağmalanmasına ve işgal edilmesine karşı yoğun bir çaba içersinde sesimizi kamuoyuna ve ilgililere duyurmaya çalışıyoruz...

 

Bugün 98. yaş gününü kutladığımız Haydarpaşa Gar Binasının önünde değerli basın mensuplarımızın aracılığı ile toplumsal düzenimizi bizlerden toplanan vergilerle yürütmek üzere; kamu malları ve idaresini emanet ederek yetkilendirdiğimiz, ancak asli görevlerini unutup mirasyedi emlak firmaları ya da üretim kaçkını arsa spekülatörleri gibi davranan; bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda olduğuna inandığımız bazı ilgililere bir kez daha seslenmek istiyoruz.

 

Artık Yeter...

 

Anadolu’nun İstanbul’a giriş kapısı ve dünyanın iki kıtasının vapurlar ve trenler yolu ile el sıkıştığı; gerek fonksiyonu ve gerekse bu fonksiyona uygun olarak tasarlanmış mimari ve inşai nitelikleri ile yaşayan dünya endüstri mirasının nadide örneklerinden biri olan Haydarpaşa Garı’nın; daha nice yıllar, dünya, ülke ve kent halkına hizmet vereceğini bir an önce kabul edin ve ülkemizin tarihî kültürel ve doğal değerlerini yağmalama işlemlerine ve toplumsal onurumuzu ayaklar altına almaya son verin...

 

Yalnızca ülkemizin duyarlı bilim, teknik ve meslek insanları, meslek odaları, sendikaları sivil toplum örgütleri, koruma kurulları ve yurttaşları tarafından değil; Dünya Mimarlık Örgütü UIA ve UNESCO/ICOMOS tarafından da koruma altına alınan Dünya Endüstri Mirası Haydarpaşa Gar Binası ve limanından; elinizi kolunuzu, kaçak inşaatlarınızı, evrensel mesleki etikten nasibini almamış yerli ve/veya yabancı inşaat ve koordinasyon firmalarınızı ve gerçekleşmesi mümkün olamayacak rantiyeci emellerinizi derhal geri çekin...

 

Öncelikle İstanbul’a ve yüzyıldır bu seçkin gar binasının ve dünyanın en kârlı limanlarından biri olarak işlevini sürdüren liman alanının ürettiği hizmetlerden yararlanan yerel ve evrensel topluma daha fazla zarar vermeden, halkın bilgisinden ve toplumsal ve mesleki değerleri her türlü baskının üzerinde tutan değerli mesleki ve bilimsel kurulların denetiminden kaçıramadığınız için durmadan değiştirmek zorunda kaldığınız “üstü örtülü rantiye projeleriniz”den bir an önce vazgeçip; aptal yerine koyduğunuz ülke aydınlarından, bilim ve meslek insanlarından, elin ehliyetleri kendilerinden menkul profesyonellerine hiç acımadan ödediğiniz milyonlarca dolara karşın üç kuruşu layık gördüğünüz hukuka, insan ve meslek haysiyetine uygun olarak görevini sürdürmeye devam eden saygın kamu çalışanlarından; hukuka ve yasalara saygılı tüm yurttaşlardan özür dileyin...

 

Öncelikle İstanbul’a ve yüzyıldır bu seçkin gar binasının ve dünyanın en kârlı limanlarından biri olarak işlevini sürdüren liman alanının ürettiği hizmetlerden yararlanan yerel ve evrensel topluma daha fazla zarar vermeden, halkın bilgisinden ve toplumsal ve mesleki değerleri her türlü baskının üzerinde tutan değerli mesleki ve bilimsel kurulların denetiminden kaçıramadığınız için durmadan değiştirmek zorunda kaldığınız “üstü örtülü rantiye projeleriniz”den bir an önce vazgeçip; aptal yerine koyduğunuz ülke aydınlarından, bilim ve meslek insanlarından, elin ehliyetleri kendilerinden menkul profesyonellerine hiç acımadan ödediğiniz milyonlarca dolara karşın üç kuruşu layık gördüğünüz hukuka, insan ve meslek haysiyetine uygun olarak görevini sürdürmeye devam eden saygın kamu çalışanlarından; hukuka ve yasalara saygılı tüm yurttaşlardan özür dileyin...

 

Artık Yeter...

 

Doğal, tarihî ve kültürel değerlerimizi koruyup geliştirme ilkeleri ışığında tasarlamak ve bugünden kurmak zorunda olduğumuz ortak geleceğimizi ipotek altına alan, son derece hatalı ve geri dönüşü olmayan zararlara neden olacak; akla, bilime, tekniğe, hukuka uygun olmayan ve meşruiyeti bulunmayan kararlar alıyorsunuz...

 

Koruma kurullarını baskı altına alıp üyelerinin kurumsal bilimsel ve kişisel kimliklerini yok sayıyor ve bundan daha vahim olmak üzere “kuralları biz yaparız” tutumunuzla toplumun kanaat önderleri konumunda olan “saygın” kişilerin bile aklını karıştırıyor kendi varlık nedenlerini unutup hiç istemedikleri sözleri beyan etmelerine neden oluyorsunuz.

 

Yabancı proje yönetimi firmaları ile yaptığınız toplantılarda koruma kurulu kararlarını geri aldırmak üzere kurul üyelerini ikna etme çabalarınızın devam ettiğinden bahsederek; kurul kararlarının geçerliliğini korumasından “en kötü senaryo” olarak bahsediyor; böylelikle hem kurullarımızın kurumsal onurunu zedeliyor, hem de kim bilir kaç dolar ödeyerek hizmet aldığınız yabancı ortaklarınızı da yanıltıyorsunuz.

 

Kurul kararlarının ikna yöntemi ile değil evrensel ve müspet ilke kural ve kriterlere göre alındığını unutmuş görünüp Haydarpaşa ve çevresini kentsel ve tarihî sit alanı ilan eden ve tanıklığımızda alınan 26 Nisan 2006 tarihli 5 no’lu kurul kararının hâlâ dağıtımını yaptırmıyor; ilgili kamu görevlilerini “görevlerini ihmal etme” suçunu işleme, değerli kurul üyelerini de kamuoyu önünde zor durumda bırakıyorsunuz.

 

Bu karardan haberi olamayan Marmaray gibi kurumları ise yanlış uygulamalar yapma olasılığı ile karşı karşıya bırakıyor ve belki de geri dönülmeyecek uygulamalara neden oluyorsunuz.

 

Ve bu konuda öylesine cüretkâr davranıyorsunuz ki; Haydarpaşa Garı gibi herkesin dikkatinin odağında bulunan birinci derece tarihî eserde, Anayasa’nın kültür ve tabiat varlıklarının korunması ilgili hükümlerini, Kurul kararlarını, Türk Ceza Kanunu’nu hiçe sayıyor ve hiçbir proje ve izne tâbi olmadan kafanıza estiği biçimde yıkımlara tadilatlara girişiyor; TMMOB Mimarlar Odası ( İstanbul Büyükkent Şubesi) ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından Kadıköy Başsavcılığı’na 4 Ağustos 2006 tarihinde yapılan suç duyurusuna rağmen; kaçak inşai faaliyetinizi 17 Ağustos 2006 günü durduruyor ve bu durumu yazılı kayıt altına alırken yaptığınız yıkımlar mahkeme kanalı ile tespit edilmişken faaliyetinizden bir “bakım işi” olarak bahsediyorsunuz.

 

Bir yandan yabancı firmalar ile gizli kapaklı görüşmeler yapıp bir yandan dünya ve Türkiye mimarlarına rüşvet teklif eder gibi yarışma düzenleyeceğinizi beyan ediyor; kamuoyunu yanıltarak meşruiyetinizi sağlamak için de kurul üyelerine, meslek odalarına jüri üyelikleri teklif etmeye hazırlanıyorsunuz...

 

Yeter Artık...

 

Bizlerin adına emaneten korumakla yükümlü olduğunuz kamusal değerlerimizi; uluslararası gayrimenkul pazarlarında peşkeş çekmek için bir gecede anti demokratik yasalar çıkarmaktan çekinmiyor, küçük ya da büyük koltuklardaki iktidarınızın devamı için her türlü hile ve desiseyi kendinize hak; istediğiniz sonuca ulaşmak için her yolu mubah görüyorsunuz...

 

Kamunun düzeni ve huzurunu bozuyor, toplumun vicdan, adalet ve güven duygusunu incitiyor, ortak geleceğimize zarar veriyor ve en önemlisi geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize ve çocuklarımıza kötü örnek oluyorsunuz...

 

Bizler bu ülkenin yurttaşları olarak dünya mirası İstanbul’un doğal, tarihî ve kültürel zenginliğine sahip çıkarak, bu değerlerin kısa süreli ekonomik çıkarlar uğruna talan edilmesine ve küresel güç merkezlerinin ülkemizi Haydarpaşa üzerinden işgal etmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha yineliyor ve tüm samimiyetimizle sizleri asli görevlerinizi yerine getirmeye davet ediyoruz.

 

 

23-26 Eylül 2006

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası 1 no’lu Şubesinin önderliğinde başlatılan 70’i aşkın sivil-demokratik kitle örgütünün katılımı ile oluşan “Toplum Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması” olarak bir yılı aşkın süredir Haydarpaşa Garı, Limanı ve çevresinin küresel rant gruplarınca yağmalanmasına ve işgal edilmesine karşı; bu rant projesi ardında yatan gerçekleri kamuoyuna anlatabilmek ve ilgilileri uyarabilmek için sürdürülen yoğun kampanya “Toplum Kent ve Çevre için Haydarpaşa Buluşması” adı altında dört gün dört gece süren ve oldukça yoğun programın her aşamasının gerçekten samimi ve duygusal yoğunluklu bir katılımla paylaşıldığı etkinlik ile sürdürüldü.

 

Bu etkinliğin en önemli amaçlarından birisi ise, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma 5 Numaralı Bölge Kurulunun doğal, tarihi ve kültürel değerlerimizi koruyup geliştirme ilkeleri ışığında ve evrensel ilke, kural ve kriterlere göre almış olduğu; Haydarpaşa ve çevresini kentsel ve tarihî sit alanı ilan eden ve tanıklığımızda alınan 26 Nisan 2006 tarihli 85 no’lu kararının, aradan altı ay geçmesine karşın neden hâlâ yayımlanmamış ve dağıtımının yapılmamış olduğunun soruşturulması için konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilebilmesiydi.

 

Bu amaçla hazırlanan soru önergesi metni imzaya açıldı ve tüm partilerin İstanbul milletvekilleri; konu hakkında bilgi verebilmek ve soru önergesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşınmasına olanak sağlamak üzere “Toplum Kent ve Çevre için Haydarpaşa Buluşması”na davet edildi.

 

Yurttaşlar tarafından büyük bir ilgi ile karşılanan soru önergesi metni için toplanan binlerce imza, bir dosya halinde davetimize tek başına katılan CHP İstanbul Milletvekili Sayın Berhan Şimşek’e, kapanış konseri sırasında teslim edildi.

 

Basın açıklaması ve etkinlik programı için bkz. 3.17

 

Soru Önergesi İçin İmzaya Açılan Metin

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

 

Aşağıdaki konuların ilgili bakanlık tarafından yazılı olarak cevaplandırılması hususunu bilgilerinize sunarız.

 

Kamuoyunda “Haydarpaşa Kanunu” olarak bilinen, 27.09.2004 tarihinde “Gece Yasası” yöntemiyle TBMM’nden geçirilen yasa ile başlayan hukuk bir skandalları süreci maalesef yaşanmaktadır. Bu skandallara “Koruma Kurulu Kararının Yayımlanmaması” ile bir yenisi daha eklenmiştir.

 

İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Koruma Kurulu, Mimarlar Odası’nın gözlemcilerinin de katıldığı 26.04.2006/85 tarih ve nolu toplantıda aldığı tarihi bir kararla bölgeyi “Tarihsel ve Kentsel SİT Alanı” olarak ilan etmiştir. Aslında gecikmiş ve var olan durumun ilanı olan bu karar geçen uzun bir süreye karşın bugüne kadar yayımlanmamıştır. Kararın bağlayıcı hükümlerinden kurtulmak, proje ve inşaat ihalelerinin kararın yayımlanmasından önce hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla kararın bekletildiği anlaşılmaktadır. Zira ihale için yoğun bir çalışma yapıldığı bilinmektedir.

 

Haydarpaşa Garı, Kıyı ve Liman Alanının tarihsel ve kentsel değerlerinin korunması bakımından Koruma Kurulu kararının ihaleden önce yayınlanması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde başta hukuk olmak üzere tüm değerlerimiz ayaklar altına alınmış olacaktır. Bir an önce kararın yayımlanması ve bu hukuksuzluğun giderilmesi için gereğinin yapılmasını talep etmekteyiz.

İmzalar:

 

 

4 Ekim 2006

İmzaya açılan soru önergesi İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na iletildi.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na

 


 

Aşağıdaki sorularımın Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 04.10.2006

 


 

Berhan Şimşek

İstanbul Milletvekili

 

İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 26.04.2006/85 tarih ve No’lu toplantısında aldığı bir kararla Haydarpaşa ve çevresini “Tarihsel ve Kentsel Sit” alanı ilan ederek var olan bir durumu tescil etmiştir.

 

1- İstanbul 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26.04.2006/85 Tarih ve No’lu toplantısında aldığı bu kararın alındığı tarihin üzerinden 6 aya yaklaşan bir zaman dilimi geçmesine rağmen yayımlanmamasının gerekçesi nedir?

 

2- Bu kararın yayımlanmamasında, hükümetinizin Haydarpaşa Garı’nı satma hedefinin bir etkisi olmuş mudur?

 

3- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarının aldığı bu kararların yayımlanması için mevzuatın öngördüğü bir süre var mıdır? Var ise bu süre nedir? Böyle bir süre öngörülmüşse, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun almış olduğu bu kararda bu süreye uyulmakta mıdır?

 

4- Ülkemizin kültür ve tabiat varlıklarını korumakla, geliştirmekle görevli bir bakan olarak bu kararırı yayımlanması için bir girişimde bulunarak, bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmayı düşünüyor musunuz?

 

5- 5 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından “Tarihsel ve Kentsel Sit” alanı olarak tescil edilen Haydarpaşa ve çevresini hükümetinizin “tüccar siyaset” anlayışının “pazarlama” yöntemlerine kurban etmemek sizin görevleriniz arasında değil midir?

 

6- Koruma Kurulu tarafından alman bu kararın resmî duyurularla açıklanmamasında sorumluluğu ve ihmali bulunan görevliler hakkında bir soruşturma açılacak mıdır?

 

 

17 Kasım 2006

Bütün bu çabalardan sonra İstanbul V No’lu Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından alınan 26 Nisan 2004 Gün ve 85 sayılı tarihi karar 6 ay sonra ilgililere tebliğ edilmiştir.

 

 

4 Aralık 2006

Gar binasının 3. katında yapılan faaliyetlerin kısmen bitirilmesi ve genel müdürün usulsüz olarak 3. kat odalarına yerleştirilen Alman Drees & Summers firmasının açılışını yapmak üzere Haydarpaşa’ya gelmesi üzerine gar binasının önünde geniş katılımlı bir basın açıklaması yapıldı.

 

Bu basın açıklamasında sit kararı ve bu usulsüz işlemlerin gelişimi ile ilgili yazışmaları içeren belgeler basına dağıtıldı.

 

 

13 Aralık 2006

TCCD yönetimi tarafından UIA Yarışmalar Komitesine uluslararası bir yarışma düzenlenmesi başvurusunun yapıldığının öğrenilmesi üzerine UIA Başkanı, UIA genel sekreteri, UIA Yarışmalar Komitesi Direktörü ve UIA Konseyi üyemiz Suha Özkan’a Mimarlar Odası Başkanı Bülent Tuna imzalı bir uyarı yazısı gönderildi:

 

Sayın Başkan,

 

TMMOB Mimarlar Odası’nın UIA Konseydeki temsilcisi Suha Özkan’dan aldığımız bilgiler çerçevesinde, İstanbul İli’nde TCDD inisiyatifinde başlatılan Haydarpaşa Gar, Kıyı ve Liman Bölgesinin yeni yapılaşma kararları için, UIA Yarışmalar Komitesi’nden W. Tochermann’a uluslararası yarışma açmak üzere başvurulmuş olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız.

 

Söz konusu alan, İstanbul’un önemli bir merkezinde, İstanbul Limanı’yla bağlantılı olarak, Anadolu’ya açılan bir demiryolu kapısı ve Marmara Denizi’ni kucaklayan Gar binası ile yalnızca kentimizin değil ülkemizin önemli bir kültür değeridir. Bu yanıyla tarihsel belleğimizin önemli bir simgesini oluşturan bu yapı ve çevresinin, İstanbul kent silueti açısından önemli bir yeri bulunmaktadır. UIA 2005 22. Dünya Mimarlık Kongresi Sonuç Bildirgesi kapsamında yapılan değerlendirmelerde ve Bildirge’de özgün yerini bularak, ilgilileri uyaran “Haydarpaşa ve Çevresi” konusundaki girişimler konusunda, ICOMOS’un da “Dünya Mirası İstanbul” raporunda çekinceleri bulunduğunu bildirmek isteriz. Kaldı ki bu süreçte ilgili KTVKK tarafından “tarihsel ve kentsel sit alanı” ilan edilerek korumaya alınmıştır.

 

Bildiğiniz üzere UIA Türkiye kesimini oluşturan TMMOB Mimarlar Odası; UIA 2005 sürecinde vurgulandığı gibi, merkezi ve yerel yönetimlerin belirlediği büyük kentsel projelerin oluşum kararlarının, ilgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve yöre halkının aktif katılımıyla alınması ilkesini benimsemektedir. Ancak daha önce, size de üzülerek yansıttığımız gibi birçok büyük kentsel proje, bu yaklaşımla geliştirilmemektedir. Özellikle eşsiz doğal, tarihsel ve kültürel özellikleri barındıran İstanbul’un, bu güzellikleri adeta, üretilen onlarca projeyle tehdit altındadır.

 

Özellikle Haydarpaşa ve Çevresi kapsamında geliştirilen proje girişimleri, bu konunun en tipik örneklerinden biridir. Bu alanda yapılması düşünülen her türlü yapılaşma kararı, üzülerek söylemeliyiz ki bizce meşru olmayan ve hazırlanma sürecinde kimseye duyurulmayan, ulusal ve evrensel hukuka uygun olmayan bir “özel torba yasa” kapsamında geliştirilmektedir. Oysa tamamı kamu alanı olan bu bölge, tümüyle kentsel koruma alanı kapsamındadır.

 

Bu bölgenin planlanması kapsamında sunulan önerilerin tamamı, kabul edilemez yapılaşma yoğunluğu içermekte ve aynı zamanda bu kamusal alanı halkın kullanımına kapatmaktadır. Bu durum kabul edilemez. Oysa aynı alanda 2001 yılında yarışma yoluyla elde edilen ve bu tür çekincelerle karşılanmayan, ancak uygulanmayan projeler de bulunmaktadır. Bu durum hiç kabul edilemez.

 

Söz konusu girişimleri, geniş bir kentli kamuoyu da ilgiyle izlemekte ve bu girişimlere karşı çeşitli etkinliklerle seslerini yükseltmektedir. Odamız da, başından beri bu süreci izlemekte ve “özel torba yasa” kapsamında ilgili idarelerin yarışma açmak vb her türlü girişiminin adil ve meşru olmadığını belirtmekte, bu girişimlere karşı çeşitli kampanyalar düzenlemekte ve olası gelişmelere karşı yargı yoluna gitmek için hazırlık yapmaktadır.

 

Bu konudaki tutum ve düşüncelerimizin dikkate alınmasını ve “söz konusu yarışma başvurusu” ile ilgili bilgilendirilmemizi dileriz.

 

Bülend Tuna

Mimarlar Odası Başkanı

 

 

7 Mart 2007

TCDD kurul kararlarının geri alınması için bir kez daha başvuru yaptı. Ancak kurul, 26 Nisan 2006 tarihli ve 85 sayılı kararı ve 21.06.2006/167 sayılı kararı ile alınan sit kararının doğru olduğu ve değiştirilmesine gerek olmadığı hususunu 7 Mart 2007 ve 457 sayılı kararı ile üçüncü kez yineledi

 

 

22 Mart 2007

İBB’den kurumsal yazılı bir yanıt alamayan TCCD yönetimi İBB yetkilileri ile yaptıkları şifahi görüşmelere binaen protokol taslağını hazırlarken “1 milyon m2 arazi bizimdir” koruma imar planı yapım sürecine istediğimiz gibi müdahil olamazsak bu konuda kendimiz hizmet alırız tehdidin de bulundu.

 

 

17 Nisan 2007

TC Ulaştırma Bakanlığı DLH tarafından, “Marmaray projesinin ilk tasarımında Haydarpaşa Garı ile bağlantı sağlanmıştı ancak kurumlar ile yapılan görüşmeler sonucu bundan vazgeçildi” açıklaması yapıldı.

 

 

27 Nisan 2007

Haydarpaşa dönüşüm projesinin yönetim ve organizasyon işi için Dress-Sommer firması ile 30 Haziran 2006 tarihinde yapılan 6 aylık 29.000 YTL sözleşme, alan kentsel ve tarihi sit alanı ilan edildiği için koruma planı yapma gerekliliği nedeni ile süreç uzayabileceğinden firma ile yapılan sözleşmenin sona erdirilmesi hususunda değerlendirmeler yapıldığı bildirildi.

 

 

17 Mayıs 2007

TCCD yönetimi İBB yetkilileri ile koruma amaçlı imar planı yapımına dair protokol imzalandı. Dress-Sommer firması ile 30 Haziran 2006 tarihinde yapılan sözleşme feshedildi.

 

 

25 Haziran 2007

TCDD yönetimi tarafından Anayasal görevini yerine getiren kurulun yetkisizliği ve sit kararının Haydarpaşa Garı sahasının ülke ekonomisine kazandırılması konusunda engel teşkil etmesi gerekçeleri ile İstanbul 1 No’lu İdare Mahkemesine başvurularak üç kez onaylanan kurul kararının iptal edilmesi için dava açıldı.

 

 

11 Temmuz 2007

TCCD yönetimini tarafından kurul kararlarına karşı açılan dava hakkındaki görüşlerimiz basına ve kamuoyuna duyuruldu

 

Haydarpaşa ve Çevresini Yağmalama Girişimleri Derhal Durdurulmalıdır!

Dünya kültür mirası İstanbul’un demiryolu ve deniz ulaşımı bağlantısını sağlayan; tarih, kültür ve endüstriyel mirasımız Haydarpaşa Garı, Limanı, Kıyı Alanı ile çevresini; her türlü yasayı, yönetmeliği, bilimsel ve etik kuralları hiçe sayarak, önce “Manhattan”, sonra da “Venedik” yapacağız diyerek yüksek yoğunluklu yapılaşmaya açıp uluslararası haramilere peşkeş çekme gayreti içindeki AKP hükümeti; emrindeki TCDD bürokratları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi ile birlikte, bu emelinin gerçekleştirilmesi doğrultusundaki çabalarını yoğun bir şekilde sürdürmeye devam ediyor.

 

Bu çabaların son örneği; Haydarpaşa Garı ve Liman Alanını koruma altına almış bulunan ve bu alan için yapılacak tüm inşai ve fiziki işlemlerin koruma imar planları kapsamında ve ilgili kurul kararlarına göre yapılmasını isteyen İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararlarına gösterilen tahammülsüzlük ve kurul kararının iptali için dava açma yoluna gidilmesidir.

 

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 63. maddesinde “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır” denilerek; bu madde ile tarih, kültür ve doğal varlıklarımızın korunması ve bu konuda gereken tedbirlerin alınması devlete bir görev olarak verilmiştir. Tarih, kültür ve tabiat varlıklarını sit alanı olarak tespit edip orijinal değerlerini bozmadan bilim ve sanat kaidelerine uygun bir planlama ile korunmalarını sağlamak, bunları gelecek nesillere ulaştırmak devletin asli görevleri arasındadır. Devletin bu görevini yerine getirmek için oluşturmuş olduğu kurumların başında ise TC Kültür Bakanlığına bağlı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları” gelmektedir.

 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları bu çok önemli görevlerini bilimin rehberliğinde, meslek onur ve ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmeye çalışırken; tarih ve kültür düşmanı rant projelerinin uygulanabilmesi için yapılan siyasal baskılara, sürgünlere, atamalara da direnmek veya katlanmak zorunda bırakılmaktadır.

 

Devletin bir başka kurumunun sorumluluğunu yürüten ve demiryollarımıza ait değerleri koruma altına alan kararları ayakta alkışlaması gereken TCDD yönetimi ise, bunu yapmadığı gibi; kamusal asli görevini unutarak, kamuoyu bilgisi dışında yapılan gizli kapaklı iş dağıtımları ile “dünyanın en özel ve güzel siluetine” tam yedi adet gökdelen tasarlama cüretini dahi göstermiştir.

 

Bu gayreti, Koruma Kurulunun aldığı “kentsel ve tarihî sit” kararı ile boşa çıkan TCDD yönetimi, toplumsal, kültürel ve ekonomik değerlerimiz açısından son derece stratejik bir noktada bulunan 1.000.000 m2’lik kamu alanını betonlaştırmak ve pazarlayabilmek için Kıyı Kanunu değişikliği, 5234 ve 5335 gibi mevcut imar hukukumuzu alt üst eden, evrensel ve ulusal hukuk değerlerine aykırı yasalara sığınmak dahil, her yolu denemektedir.

 

Bir yandan, aylarca kurul kararının ilgili idarelere dağıtımı yapılmamış ve geri aldırılması için yoğun baskılar sürdürülmüş; bir yandan da her olasılığa karşı kurul kararları doğrultusunda İBB Şehir Belediyesi ile koruma imar planı yapımının İMP tarafından yürütülmesi konusunda protokoller imzalanırken “1 milyon m2 arazi bizimdir” koruma imar planı yapım sürecine istediğimiz gibi müdahil olamazsak bu konuda kendimiz hizmet alırız tehdidinde bulunulması da ihmal edilmemiştir.

 

Bütün bu süreç içinde; hayallerindeki talan projelerinin kamuoyunu ve ilgili kurumları yanıltarak meşrulaştırılması konusunda milyarlarca lira ödeyerek danışmanlık aldıkları Alman Dress&Sommer firmasının önerileri doğrultusunda kamuoyunu yanıltıcı basın toplantıları yapılmış, uluslararası yarışma açma yolu ile meslek odalarını suç ortağı kılma yolu dahi denenmiştir.

 

Ancak bütün bu girişimler sonuçsuz kalmış; İstanbul 5 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Haydarpaşa Garı ve çevresini “kentsel ve tarihi sit alanı” ilan eden 26 Nisan 2006 tarihli ve 85 sayılı kararının kaldırılması için yapılan yoğun baskı ve itirazlara karşın iki kez ret kararı vererek aldığı “tarihsel” kararına sahip çıkmıştır.

 

Yaptıkları ve hedefleriyle demiryollarını geliştirmeyi değil, satma ve tasfiye etme misyonunu üstlenmiş gözüken TCDD yönetimi, son olarak 25 Haziran 2007 tarihinde İstanbul 1 No’lu İdare Mahkemesine başvurarak sit kararının iptal edilmesi için girişimde bulunmuştur.

 

Ayrıca “demiryollarının yeniden yapılandırılması” adı altında, Dünya Bankası finansmanlı CANAC raporunda yer alan “istasyonları, garları satın, satamıyorsanız da bir daha açılmaması için yıkın” emrini harfiyen uygulamaya çalışan AKP hükümeti ve TCDD yönetiminin, elde ne var ne yok satan ve ülke çapına yayılmış demiryolu ağını ve kamusal alanlarımızı gün be gün daraltan ve yok eden girişimleri sadece Haydarpaşa Garı liman ve çevresi ile de sınırlı kalmamaktadır.

 

İBB yönetimi ile yapılan bir protokolle, Haydarpaşa ve çevresi ile birlikte Söğütlüçeşme, Erenköy, Bostancı, Maltepe, Yunus, Sirkeci, Yedikule, Zeytinburnu, Bakırköy ve Halkalı istasyon ve garları ile birçok kamu alanının daha rant alanına dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

 

Ve böylece TCDD kullanımına emanet edilmiş olan 2 milyon metrekarelik kamu alanı; malûm kentsel dönüşüm projeleri kapsamında değerlendirilmek üzere; İBB şirketi BİMTAŞ’a bağlı İstanbul Metropolitan Plan Bürosunun “mahir” ellerine teslim edilmiştir.

 

Bizler, Toplum, Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması ve duyarlı yurttaşlar olarak, Koruma Kurulunun, doğal, tarihi ve kültürel değerlerimizin korunması konusundaki anayasal sorumluluğu gereğince aldığı, tarihsel nitelikteki 26 Nisan 2006 tarihli ve 85 sayılı “kentsel ve tarihî sit alanı” kararını savunmak için açılan bu davada, kurulun yanında müdahil olarak yerimizi alacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.

 

Başta AKP hükümeti olmak üzere, TCDD ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimlerini, kamuoyu nezdinde son bir kez daha uyararak; hukuka ve bilime saygılı olmaya, kamusal sorumlulukları doğrultusunda davranmaya, ülke kaynaklarını ve kentsel varlıklarımızı yağmalama çabalarından vazgeçmeye çağırıyoruz.

 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur...

 

 

 

30 Temmuz 2007

ICOMOS Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Türkiye Ulusal Konseyi, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası İstanbul 1 No’lu Şubesi koruma kurullarına yapılan ortak başvuru ile Haydarpaşa-Gebze ve Sirkeci-Halkalı banliyö hatları üzerinde tarihi ve kültürel öneme sahip çok sayıda yolcu binası, lojman, WC, su deposu, atölye, alt ve üst geçit, tünel, istinat duvarı, anıt nitelikli ağaç mevcut olduğunu, İstanbul’un “demiryolu mirası”nı oluşturan bu yapıların ve güzergâhın sit alanı ilan edilmesi talep edildi.

 

Etraflı bilgi 5.8. Ortak Etkinlikler başlığında yer alıyor.

 

 

18 Eylül 2007

TCDD yönetimi tarafından kurul kararlarının iptali istemli davaya Kültür Bakanlığı yanında müdahil olundu.

 

Haydarpaşa Kurul Kararı Müdahil Dava Dilekçesi

İstanbul 1. İdare Mahkemesi

Sayın Başkanlığı’na  

 

Dosya No: 2007/1294

Davacı Yanında Müdahale Talebinde Bulunan: TMMOB Mimarlar Odası ( İstanbul Büyükkent Şubesi)

Yıldız Dış Karakol Binası Beşiktaş-İstanbul

 

Vekili: Av. İlyas Bulcay – Av. Nezih Şanlı – Av. Özge Öztürk  

Altunizade Mah. Sırma Perde Cad. Yetimhane Sok. No: 4/2 0216 4745053 Üsküdar / İSTANBUL

 

Davacı: TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü

ANKARA

 

Vekili: Av. Mine Özaydın TCDD İşletmesi

            1. Bölge Müdürlüğü H.Paşa/İST

 

Davalı İdare: Kültür ve Turizm Bakanlığına izafeten Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulu Sirkeci-İst.

  

Müdahale İsteminin Konusu: 1- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 26.04.2007 tarih ve 85.K sayılı kararının,

2- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 21.06.2006 tarih ve 167.K sayılı kararının,

3- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 07.03.2007 tarih ve 457.K sayılı kararının,

iptali ve yürütmesinin durdurulması istemli davaya davanın reddi istemi ile Davalı Kültür Bakanlığı yanında müdahale talebimizdir.

 

Müdahale Sebepleri

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 26.04.2007 tarih ve 85.K sayılı kararı ile H.Paşa gar binası ve çevresi ve çevresi ile H.Paşa limanı ve çevresinin kentsel ve tarihi sit olarak tescili öngörülmüştür.

 

Daha sonra bu kararın yeniden değerlendirilmesine ilişkin Kültür varlıkları ve Müzeler genel Müdürlüğünün 13.06.2006 tarih ve 93907 sayılı yazısı ile proje ile ilgili işlemlerin yürüyebilmesi açısından imar planı ile ilgili görüşlerin bir an evvel iletilmesine ilişkin TCDD Genel Müdürlüğü’nün 09.05.2006 tarih ve 1969 sayılı yazısı üzerine yeniden yapılan değerlendirmede, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 21.06.2006 tarih ve 167.K sayılı kararı ile söz konusu alanlara ilişkin kentsel sit ve tarihi sit tescil kararının devamına karar verilmiştir.

 

Her iki karar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğü’nün 17.08.2006 tarih ve 5933 sayılı yazısı ekinde davacı TCDD genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.

 

Davacı Kuruluşun 26.10.2006 tarih ve 10798 sayılı yazısı ile halen Haydarpaşa Gar ve geri sahasında işletmecilik faaliyetlerinin devam ediyor olması karar gereği koruma amaçlı imar planı yapılana kadar ki süreçte her türlü inşai faaliyetin, fiziki müdahalenin Kurul kararı gerektirmesi ve koruma amaçlı yapılacak alanın büyüklüğü nedeni ile 26.04.2006 tarih ve 85 sayılı ve 21.06.06.2006 tarihli ve 167 sayılı Kurul kararlarının yeniden incelenmesi, Kültür varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğünden talep edilmiştir.

 

26.10.2006 tarihinde davacı tarafından yazılan yazı Kültür Varlıkları ve Müzeler genel Müdürlüğünün 20.11.2006 tarih ve 185889 sayılı yazının ekinde İstanbul V Numaralı KTVK Bölge Kuruluna iletilmiştir.

 

V Numaralı KTVK Bölge Kurulu 07.03.2007 ve 457 sayılı kararı ile 21.06.2006 tarih ve 167 sayılı kararın geçerli olduğuna ve bu konuda yeni bir karar alınmasına gerek bulunmadığına karar vermiştir.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V Numaralı Bölge Kurulunun 26.04.2006 tarih ve 2006/85 sayılı kararında Haydarpaşa gar ve Liman sahası 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama İmar Planı değişikliklerine ilişkin konunun değerlendirilmesinde; Haydarpaşa garı ve çevresinin Kadıköy ilçe sınırları içinde bulunduğundan Kurulların yetki alanındaki bu alanın 5234 sayılı Kanunun kapsamı dışında kaldığına dolayısıyla plan yapım yetkisi yönünden hukuka uygun görülmeyen 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların değerlendirilemeyeceğine, Kurullarının yetki alanında kalan H.Paşa Garı ve çevresi ile İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun yetki alanında kalan Haydarpaşa limanı ve çevresinin Kentsel ve Tarihi SİT olarak tescil edilmesine karar verilmiştir.

 

Bütün tarihimize ve kültürel değerlerimize paraya çevrilebilen metalar olarak bakan gözü dönmüş zihniyet Önce Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun adı altında bir kanunun geçici maddeleri içinde İmar kanunu, Koruma Kanunu hükümlerini ortadan kaldıran,- nedense- plan ilan ve itiraz sürelerini iptal eden bir gecekondu kanun çıkarmışlar Bunu mevcut yasalara aykırı hükümleriyle Türkiye’nin gözünden kaçırarak yasalaştırmışlardır.

 

Bilindiği üzere Haydarpaşa Gar Binası 100 yaşını aşan bir yapı olup tarihsel ve kültürel miras niteliğindedir. Gar, Liman ve çevresi ile tarihsel ve kültürel bir bütündür.

 

Kültürel ve tarihi değerleri korumak devletin birincil görevi olduğu gibi tüm insanlığın ortak değerleri olan bu tür eser, yapıları korumak bir vatandaşlık görevidir.

 

TC Anayasa’sının Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması başlıklı 63.maddesi: Devlet; tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirler alır .” hükmünü içermektedir.

 

Ne var ki bizzat devlet tasarrufu altında bulunan tarihsel ve kültürel miras görevliler ve yetkililer eli ile tahribata uğramakta bir taraftan görünmeyen yasalar çıkartarak bir taraftan da hemen hiçbir yasal prosedüre uyulmaksızın inşai faaliyet yapılmaktadır.

 

Haydarpaşa Gar Binası, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 21.8.1997 Tarih 4542 sayılı kararı ile 2863 Sayılı yasanın 6.maddesi gereğince I. Grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.

 

Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası tarafından İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na sunulan 23.05.2005 tarihli yazıdaki aykırılıklar giderilmeden bu kerre TCDD Taşınmaz Mallar Dairesi Başkanlığı tarafından 17.04.2006 tarih, EDYS-2907 sayılı yazı ile 1.Bölge Müdürlüğü’ne hitaben yazılan yazıda ; Haydarpaşa Tren Garının 3.Katındaki yuvarlak odada, ve Deniz cepheli 127 nolu odada Koruma Kurulunun izni olmaksızın üstelik yapıya zarar verici nitelikte inşai faaliyette bulunulması talep edilmiştir.

 

Ve ekteki tespit raporundan da görüleceği üzere Yukarıdaki Kurul kararlarıyla koruma altına alınan Haydarpaşa Garında bile Koruma Kanununa aykırı inşai faaliyette bulunulmuştur.İlgili kişiler hakkında yasal yollara başvurulmuştur.

 

Yapılmak istenen yüz yıldır denizi ve İstanbul’un o efsanevi siluetini ilk kez gördüğümüz; henüz görmemiş olsak bile görkemini o naif yerli filmlerinden birinde mutlaka duyumsadığımız anılarımızın mekânı Haydarpaşa Garı, Liman alanı ve çevresi, yani; İstanbul ve Anadolu’nun demiryolu ve ulaşım bağlantısı yok edilip, tarihi-kültürel değerleri yağmalanıp, küresel şirketlerin emrine sunulmasıdır.

 

Kamuoyunda “Haydarpaşa Kanunu” olarak nitelenen 17.09.2004 tarih ve 5234 sayılı kanunun geçici 5. maddesi ile Haydarpaşa gar ve liman alanında bulunan hazine malı taşınmazlar, bedelsiz olarak Devlet Demiryolları’na terk edilmiş ve bu taşınmaz mallarla ilgili olarak “imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plan ve parselasyon işlemlerindeki askı, ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin sürelere tabi olmaksızın, her ölçekteki imar planını yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye, re’sen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye” Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Aynı kanunda devamla “Kesinleşen planlar ilgili belediyelere tebliğ edilir. Bu planların uygulanması zorunludur” hükmü bulunmaktadır.

 

Bu kanuna bağlı olarak alınan 5335 sayılı “torba” kanunun 32. maddesiyle de tüm bu taşınmazların satış yetkisi; Özelleştirme Yüksek kurulunca özelleştirme programına alınan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’na bırakılmış ve yerel yönetimler sadece görüş bildiren fakat bu konuda yetkisi bulunmayan kurumlar haline getirilmiştir. Yerelleşme söylemleri adı altında hükümet İstanbul Büyükşehir, Üsküdar ve Kadıköy Belediyeleri üzerinde katı bir “vesayet” uygulamaktadır.

 

Ulusal ve evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak çıkartılan “Haydarpaşa Kanunu” gibi derme çatma kanunların gölgesine sığınıp, kamunun ve yerel yönetimlerin denetiminden kaçırılarak alınan plan kararlarıyla Et Balık Kurumu’ndan Harem’e kadar olan kıyı alanı halkın kullanımına kapatılmaktadır.

 

“Dünya Ticaret Merkezi ve Kruvaziyer Liman” adı altında; İMF ve Dünya Bankası’nın emri doğrultusunda İMF’ye para aktarımı gerekçesiyle küresel şirketlerin yağması gerçekleşirse Haydarpaşa alanı İstanbul’un 1970 yılındaki nüfusuna eşit “yeni” kullanıcılara açılacak; İstanbullulara ve ülkemize kapatılacaktır.

 

Dünyanın en özel siluetine, bilimsel ve etik kurallar hiçe sayılarak İstanbul’un kalbine 7 adet gökdelen dikilerek Kadıköy ve Üsküdar’ın doğal ve tarihi dokusu önüne, 4 milyon m2’lik –1 yılda tüm Anadolu yakasında yapılan inşaat alanından fazla miktarda– beton perde çekilmek istenmektedir.

 

Ancak, perde çekilerek asıl yok edilmek istenen; tüm değerlerimizle birlikte toplumsal hafızamız ve anılarımızdır.

 

Haydarpaşa Garı, limanı ve çevresini, ayrıca Türkiye’nin tüm limanlarını küresel sermayenin şantiyesi haline getirecek olan bu özelleştirme ve talan projesi; sadece Haydarpaşa Garı ve Limanında çalışanların yakınları ile birlikte yaklaşık 10 bin kişinin ekmeği elinden alınıp açlığa mahkûm etmesiyle sonuçlanmayacak; kendi “korumalı ve kapalı alanı” dışında kalan Kadıköy, Üsküdar ve çevresinin de ekonomik, sosyal ve kültürel hayatını yok edecektir.

 

Proje kapsamında demiryolu Söğütlüçeşme İstasyonunda son bulacak. Trenler Haydarpaşa’ya sokulmayacağı için duygularımızda ve anılarımızda yer eden vapurlar da Haydarpaşa’ya gelmeyecektir. Bundan hem raylı taşımacılık hem de deniz taşımacılığı büyük zarar görecektir.

 

Dünya mirası İstanbul’un doğal, tarihi ve kültürel zenginliği bu ülkede yaşayanlar, Anayasamız, yasalar ve yönetmelikler ve bu konuda oluşturulmuş bulunan Koruma kurulları tarafından korunmaktadır. Bu nedenlerle Kurul kararlarının İptali istemli davaya Kültür Bakanlığı yanında müdahil olmak gerekliliği doğmuştur.

 

Netice ve Talep: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle

1- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 26.04.2007 tarih ve 85.K sayılı kararının,

2- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 21.06.2006 tarih ve 167.K sayılı kararının,

3- Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul V numaralı KTVK Bölge Kurulunun 07.03.2007 tarih ve 457.K sayılı kararının,

iptali ve yürütmesinin durdurulması istemli davaya; davanın reddi istemi ile davalı Kültür Bakanlığı yanında müdahale talebimizin kabulünü vekil olarak saygılarımla dilerim.18.09.2007

 

Davalı yanında müdahale talebinde bulunan vekili

Av. İlyas BULCAY

 

Eki: 1) Onaylı Vekâletname Örneği

2) Kadıköy 4 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/463 D.İş sayılı dosyasınca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen rapor.