16.4.3.2. Müelliflik ve Telif Hakları ile İlgili Sorulan Sorular ve Örnek Yazışmalar

Üyelerimizden ve çeşitli kurum ve kuruluşlardan, müelliflik ve telif hakları konusunda sıkça sorular sorulmakta ve Mesleki Denetim Birimimizden bilgi istenmektedir. Konuyla ilgili üyelerimizden ve çeşitli kurum ya da kuruluşlardan iletilen sorunlara yönelik verilen yanıtlardan bazı örnekler şöyledir:

 

 

09.04.2004 / 24.04.1363

İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kurulu Müdürlüğü’ne,

Süleymaniye-İSTANBUL

 

Konu: Eski eser yapılarda müelliflik hakkı

 

5846 Sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Yasası” 2. maddesinin 3. bendine göre “…her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri “ ilim ve edebiyat eseri sayılmakta, 4. maddesinin 3. bendine göre ise “Mimarlık eserleri” güzel sanatlar eseri olarak kabul edilmektedir.

 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca tescil olunan binalar, yine aynı kanunun

4. maddesine göre güzel sanatlar eseri sayılmaktadır. Bu tip eserlerin, eser sahipleri zaman zaman bilinememektedir.

Bu eserlerin rölövesinin çıkartılması, güzel sanatlar eserinin, ilim ve edebiyat eseri olarak derlenmesidir.

Bilimsel olarak mevcut bir eserin her türlü teknik, sanatsal özellik ve kurguları rölöve üzerine yansıtılır ve bundan sonra mevcut eser üzerine yapılacak her türlü restorasyon çalışmalarına da esas olan bu dokümanlardır.

Eser sahibi bilinmeyen yapının eser sahipliği hakkı rölöveyi çıkarıp onaylatana aittir. Restorasyon ise mevcut eser üzerinde yapılan bir müdahale olup, bunu yapmak rölöveyi hazırlayana aittir, aksi durumda muvafakatine gerek vardır.

Fakat yapı yerinde duruyor ise kanunla sanat eseri sayılan yapı üzerinde kaynağından yararlanarak yeniden görüş oluşturmak (derlemek) hakkı herkes tarafından kullanılabilir.

Restitüsyon ve restorasyon projesini hazırlayacak kişi, ya bu mimarlık eserinin yeniden rölövesini çıkarmak (derlemek) veya daha önce hazırlanan rölöveyi kullanacaksa, alenileştiren müellifin iznini almak zorundadır. Bilgilerinize sunulur.

Saygılarımızla,

 

Günhan Danışman

Yönetim Kurulu Sekreteri

 

Dağıtım: Gereği için:

 

Bilgi için: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu

 

 

Sayın Mustafa Erfüs,

 

Konu: Eski eser yapılarda müelliflik hakkı

İlgi: 02.09.2005 gün ve 25.04.6416 sayılı yazınız.

 

İlgi yazınızda, Üsküdar ilçesi, Çengelköy Mahallesi, 143 pafta, 865 ada, 3 numaralı parsel üzerinde, dört adet eski eser köşkün restitüsyon çalışmaları yapılarak, 14.06.1985 gün ve 1457 sayılı karar ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescilinin yapılmış olduğunu; devamında restorasyon projelerinin yine tarafınızca hazırlanarak ruhsat alınmış olduğunu belirtmekte, ancak şu anda tarafınızın onayı olmaksızın söz konusu yerde restorasyon projesi çalışması yapıldığını ve bu durumda yasal haklarınızın neler olduğunu sormaktasınız.

 

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası 1. maddesi b fıkrasına göre eser sahibi eseri meydana getiren kişi; 2. maddesinin 3. bendine göre “…her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri” ilim ve edebiyat eseri sayılmakta, 4. maddesinin 3. bendine göre ise “Mimarlık eserleri” güzel sanatlar eseri olarak kabul edilmektedir.

 

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca tescil olunan binalar, yine aynı kanunun

4. maddesine göre güzel sanatlar eseri sayılmaktadır. Bu tip eserlerin, eser sahipleri zaman zaman bilinememektedir.

 

Bu tip güzel sanat eserlerinin hukukunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 11 ve 12. maddelerine göre değerlendirmek gereklidir. Madde 11’e göre “… bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adının veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sahibi bulununcaya kadar o eserin sahibi sayılır…” Madde 12, birinci paragrafına göre; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir.”

 

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun, işlenmeler ve Derlemeler başlıklı 6. maddesinde belirtildiği üzere bu eserlerin rölövesinin çıkartılması ya da rölöve çıkartılacak yapının mevcut olmaması durumunda yazınızda belirtmiş olduğunuz gibi, çeşitli dokümanlardan, fotoğraflardan ve benzeri belgelerden yararlanılarak restitüsyon projesinin hazırlanması, güzel sanatlar eserinin, ilim ve edebiyat eseri olarak derlenmesidir. Yine yasanın aynı maddesi uyarınca Restorasyon uygulama projeleri işleme olarak değerlendirilir. Maddenin son fıkrasındaişleyenin hususiyetini taşıyan işlemeler, bu kanuna göre eser sayılır” ibaresi yer almaktadır.

Bilimsel olarak mevcut bir eserin her türlü teknik, sanatsal özellik ve kurguları rölöve üzerine (eğer rölöve çıkartılacak bir yapı mevcut değilse restitüsyon üzerine) yansıtılır ve bundan sonra mevcut eser üzerine yapılacak her türlü restorasyon çalışmalarına da esas olan bu dokümanlardır.

 

Eser sahibi bilinmeyen yapının eser sahipliği hakkı rölöveyi çıkarıp onaylatana aittir. Restorasyon ise mevcut eser üzerinde yapılan bir müdahale olup, bunu yapmak rölöveyi hazırlayana aittir, aksi durumda muvafakatine gerek vardır.

 

Fakat yapı yerinde duruyor ise kanunla sanat eseri sayılan yapı üzerinde kaynağından yararlanarak yeniden görüş oluşturmak (derlemek) hakkı herkes tarafından kullanılabilir.

 

Restitüsyon ve restorasyon projesini hazırlayacak kişi, ya bu mimarlık eserinin yeniden rölövesini çıkarmak (derlemek) veya daha önce hazırlanan rölöveyi ya da restitüsyonu kullanacaksa, alenileştiren müellifin iznini almak zorundadır.

 

Yine 5846 sayılı Fikir Sanat Eserleri Kanunu’nun 22. maddesine göre, mimarlık eserlerine ait plan, proje krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılmaktadır. Aynı maddenin birinci paragrafında belirtildiği üzere çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir.

 

Bu durumda da yasadan açıkça anlaşılacağı üzere çoğaltmayı yapan, eğer asıl eser sahibi değilse ilk eser sahibinden olur almak durumundadır.

 

Eser sahibinden izin alınmaksızın yapılacak işlemlere yönelik olarak da;

 

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda, Fikir ve Sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi menfaatlerinin, bu kanun dairesinde himaye göreceği, eser sahibine tanınan hak ve salahiyetlerin eserin bütününe ve parçalarına şamil olduğu, eser üzerindeki hakların münhasıran eser sahibine ait olduğu; aslın malikinin, eser sahibi ile yapmış olduğu sözleşme şartlarına göre eser üzerinde tasarruf edebileceği, ancak eseri bozamayacağı, yok edemeyeceği ve eser sahibinin haklarına zarar veremeyeceği belirtilmiştir. Yine yasanın 16. maddesindeki ibarelerle, eser sahibinin kayıtsız şartsız olarak eserde değişiklik yapılmasına izin vermiş olması halinde dahi, şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetini bozan her türlü değiştirilmeleri menetme hakkının olduğu, menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmenin hükümsüz olduğu belirtilmektedir.

 

Eser sahibinden izin alınmaksızın eser üzerinde yapılacak değişiklik neticesinde oluşan tecavüze yönelik olarak yasanın 68. maddesinde, eser sahibinin tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri kullanabileceği ifade edilmiş olup; izni alınmamış eser sahibinin, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya emsal rayiç bedel itibari ile uğradığı zararın üç kat fazlasını isteyebileceği ve bu bedelin tesbitinde öncelikle ilgili meslek kuruluşu görüşü alınacağı yazılıdır.

 

Yine yasanın 71. ve 72. maddelerinde mali ve manevi haklara tecavüzle ilgili olarak; eser sahibinin izni olmaksızın eserin değiştirilmesi, işlenmesi, başkasının eserini kendi eseri gibi gösterilmesi durumlarında; kişiler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis veya 50 milyar (50 bin YTL) liradan, 150 milyar (150 bin YTL) liraya kadar ağır para cezasına çarptırılacağı veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunacağına işaret edilmiştir.

 

Ayrıca 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca; Ruhsat düzenleme işlemlerine yönelik olarak da yapı ruhsatı parsel bazında düzenlendiğinden:

Bir parselde düzenlenmiş olan ruhsat olması durumunda, aynı parsele ruhsat yenilemesi yapılacağında; (ruhsat işlemi parsel bazında düzenlendiğinden) mutlaka mevcut ruhsatta veya iskân belgesinde adı bulunan mimardan muvafakat alınması zorunluluğu bulunmaktadır.

 

Bilgilerinize sunulur.

 

02.05.2005 / 25.06.3082

Sosyal Sigortalar Kurumu

İstanbul İnşaat Emlak Müdürlüğü

 

Sayın Ahmet Kılıç;

İlgi: 29.04.2005gün ve 25.06.5536 sayılı yazınız hakkında;

 

İlgi yazınızda bir mimari proje ihalesinde proje müellifliğinin ve fenni mesuliyetinin alınması için; herhangi bir firma, firmasında sigortalı olarak mimar çalıştırarak, mimari projeye imza atıp atamayacağı hususunda bilgi istenmektedir.

 

Öncelikle 3194 sayılı İmar Kanunu’nda, halihazır haritaların, imar planlarının ve yapı projelerinin hazırlanması ve uygulanması ilgili olarak 38. maddede “Halihazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve bunların uygulanmasının fenni mesuliyetini; uzmanlık, çalışma konuları ve ilgili kanunlarına göre, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, deruhte ederler.

(Değişik Fıkra: 3542 - 26.4.1989) Yapıların, mimarî, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fennî mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikte düzenlenecek olan fen adamları deruhte ederler” denmektedir.

 

3458 sayılı Mimarlık ve Mühendislik Hakkında Kanun’da, Madde 7.- (Değişik: 4708 - 29.6.2001 / m13 c - Yürürlük m.14) 1 inci maddede belirtilen diploma veya ruhsatnamelerden birini haiz olmayanlar Türkiye’de mühendis veya mimar unvanı ile istihdam olunamazlar, imzalarla sanat icra edemezler, bu unvanları kullanarak rey veremezler ve imza da koyamazlar.

MADDE 8 - Yukarıki madde hükümlerine aykırı harekette bulunanlar 50 liradan 500 liraya kadar ağır para cezasiyle ve tekerrürü halinde para cezasiyle beraber ayrıca bir aydan üç aya kadar hapis cezasile cezalandırılırlar.

Birinci maddede yazılı diploma ve ruhsatnameyi haiz olmayanları bu vesikaları haiz olanlara mahsus unvan ve salâhiyetle işlerinde kullanan kimselerle hükmî şahsiyetlerin mümessilleri de aynı suretle cezaya mahkûm edilirler. Denilerek Mimarlık Diploma ve ruhsatlarına sahip olmayan gerçek ve tüzel kişilerin mimari projeye imza koyamayacağı açık olarak ifade edilmiştir.

 

Ayrıca Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın 8.7.2002 gün ve 13946 sayılı genelgesinde; “Yapı Ruhsat Formunun 37, 77, 83; Yapı Kullanma İzin Belgesi Formunun 40, 84, 94 numaralı bölümlerine, Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgesi Konu İş için uzmanlık konusuna uygun olarak, mimar, veya mühendis meslek adamının adı soyadı, oda sicil numarası,büro tescil numarası, sigorta ve vergi numarası, uzmanlık konusuna uygun fenni mesuliyet üstleniyor ise sorumluluğu üstlendiği işler ile yeni işin toplam m²’leri, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42., 6235 sayılı TMMOB Kanunu’nun 38. maddelerinde belirtilen mesleğini icra etmesine engelinin bulunup bulunmadığını belirten, üyesi olduğu meslek odasınca düzenlenen Sicil Durum Belgesi’nin numarasının yazılacağı” belirtilmiştir.

 

Yukarıda anılan yasalara dayanılarak hazırlanan ve mimarın serbest mimarlık hizmeti verebilme ruhsatnamesi anlamına gelen “Büro Tescil Belgesi” sahibi olmanın koşulları da “TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği”nin 7, 8, 9. maddelerinde tariflenmiştir. “Büro Tescil Belgesi” sahibi olabilmek için, 7. maddede kendi adına kendi adına serbest çalışıyor olması gerektiği ve bunun koşulları, 8. maddede kendi adına serbest çalışan mimarların kuracağı adi ortaklıkla ilgili şartlar tanımlanmış ve 9. maddede de sermaye şirketi olarak büro tescil belgesi alabilme şartları; Sermaye şirketi ortağı olarak serbest mimarlık hizmetleri büro tescil belgesi alınabilmesi için mimar ya da mimarların şirketteki hisse oranı şirket sermayesinin ortaklara bölünmesiyle bulunacak paydan ve aynı zamanda diğer ortaklardaki en yüksek hisse oranından fazla olacaktır; bu oran yüzde 10’dan az olamaz. Bu şirketlerde; şirket ana sözleşmesinde belirtilen iştigal konuları arasında “Mimarlık Hizmetleri”nin yer alması koşulu aranır.

 

Ortaklarının tamamı tasarım ve yapı sektörüyle ilgili Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği üyesi olan mimarlık ve mühendislik hizmeti vermek amacıyla kurulmuş bulunan sermaye şirketlerinde mimar ortağın payı; şirket sermayesinin ortakların üye olduğu meslek disiplinlerine bölünmesiyle bulunacak yüzde paydan az olamaz.

Ortakların pay durumu, serbest mimarlık hizmetleri büro tescil belgesi alacak sermaye şirketi ortağı mimar tarafından belgelenir. Şeklinde belirlenmiştir.

Yönetmeliğin 10. maddesinde bir sermaye şirketinde ücretli olarak çalışan mimarın; Büro tescil belgesi gerektiren hizmetlerle ilgili olarak hizmet vermesi ve imza atabilmesinin koşulları da;

9 uncu maddedeki koşullara sahip olmayan sermaye şirketlerinde hizmet sözleşmesi ile çalışan mimarlar, çalıştığı sermaye şirketine ait gayrı menkuller üzerinde, kazanç amacı gütmeksizin, şirket ana sözleşmesinde belirlenmiş iştigal konularını yürütmek üzere, yalnızca şirket tarafından kullanılacak kendilerine ait binaları için aşağıda yazılı hususları yerine getirmeleri koşulu ile; serbest mimarlık hizmetleri büro tescil belgesi aranmaksızın serbest mimarlık hizmeti verebilirler. Ancak; fenni mesuliyet üstlenemez, üçüncü şahısların işleri için serbest mimarlık hizmeti veremezler. Sermaye şirketlerinde hizmet sözleşmesi ile çalışan mimar, bahsi geçen iş ile ilgili mimari hizmeti Mimarlar Odası tarafından belgelenmeden mimarlık hizmeti yapamaz, imza koyamaz. Denilerek tanımlanmıştır.

 

Sonuç olarak, sorunuza konu olan durumda, açmış olduğunuz proje ihalesine katılan firmanın ana sözleşmesinde iştigal konuları arasında “Mimarlık Hizmeti”nin yer alması; imza proje müellifliğini ve sorumlulukları alacak olan üyemizin söz konusu şirkette en yüksek hisse oranına sahip olarak kendisini üyesi olduğu TMMOB Mimarlar Odasına tescil ettirerek Büro Tescil Belgesi alması zorunluluğu bulunmaktadır.

 

Bu koşulları sağlamayan mimar, yönetmeliğin 6. maddesinde tanımlanan büro tescil belgesi gerektiren işler dışında, ihale şartnamesinde belirtilen teknik personel kadrosunda, şantiye şefi, saha mimarı, kontrolör, proje müellifinin yanında yardımcı mimar kadrosunda vb. hizmetlerde mesleğini icra edebilir.

Bilgilerinize sunulur.

 

 

03.08.2005

Türk Telekom A.Ş.

Yapı İşleri Müdürlüğü

 

İlgi: TTŞ 4.34.02.14/ 2307 sayı ve Fatih Santral Binası Güçlendirme projeleri konulu; 03.08.2005 gün ve 25.09.6274 sayılı yazınız hakkında.

 

İlgi yazınızda, İl Telekom Müdürlüğünüz hizmet alanındaki Şirketiniz mülkiyetinde bulunan Fatih ilçesi, Hasan Halife Mahallesi, 440 pafta, 2034 ada, 54 parseldeki kompleks tesislerinizin avan projelerinin kurumunuz personeli mimarlar tarafından hazırlandığını; uygulama projelerinin ise bu avan proje doğrultusunda bir Serbest Mimarlık Bürosuna yaptırıldığını; yine kurumunuz personelince söz konusu uygulama projelerinde tadilat yapılması gündeme geldiğinde, uygulama projesini hazırlayan Mimarın muvafakati istendiğinden bahisle mevzuat hakkında bilgi istenmektedir.

 

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2. maddesinin 3. bendine göre; “Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topografyaya ait maket ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimari maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım projeleri.” İlim ve Edebiyat eseri olarak sayılmaktadır.

 

Maddeden anlaşılacağı üzere, avan projeler de eser olduğundan, avan projeyi hazırlamış olan mimar, eser sahibi olarak eser üzerindeki tüm hakların da sahibi olmaktadır.

 

Yine 5846 sayılı Fikir Sanat Eserleri Kanunu’nun 22. maddesine göre, mimarlık eserlerine ait plan, proje krokilerin uygulanması da çoğaltma sayılmaktadır. Aynı maddenin birinci paragrafında belirtildiği üzere çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Yasanın tanımlar kısmında, diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu esere nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsulleri işlenme eser olarak tanımlanmaktadır ve her türlü işlemede de öncelik hakkının eser sahibine ait olduğu belirtilmektedir.

 

Bu açıklamalar ışığında; öncelikle avan projeyi yapmış olan mimar müelliflik ve telif haklarının sahibidir. Avan proje uyarınca hazırlanan uygulama projesi, 5846 sayılı FSEK uyarınca çoğaltma sayılmakta ve müelliflik hakları öncelikle avan projeyi hazırlamış olan mimara ait olmaktadır.

 

Bundan sonra o avan proje uyarınca yapılacak her türlü mimari proje çalışmasında öncelik hakkı avan proje müellifi mimara ait olacaktır ve ancak kendisinin muvafakati ile projesi üzerinde çalışma yapılabilir.

 

Ancak, avan projeden hiçbir şekilde yararlanılmadan hazırlanan, tamamen farklı, özgün bir mimari proje çalışması yapılması durumunda muvafakat ihtiyacı olmayacaktır.

 

 

13.04.2005

Sayın Rahmi Öngüner,

 

İlgi: 12.04.2005 gün ve 25.04.5375 sayılı yazınız.

İlgi yazınızda mimarlık hizmetlerinin alanlarından biri olan “mesleki kontrollük” ile ilgili olarak görüşümüzü sormaktasınız.

 

Konuyla ilgili olarak; 3458 sayılı Mimarlık ve Mühendislik hakkında Kanun, 6235 (7303) sayılı TMMOB Kanunu, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na dayanılarak hazırlanan TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği ile TMMOB Mimarlar Odası Mimarlık Hizmetleri Şartnamesi’nde Mimarın Hak ve Sorumlulukları ile İşverenin Hak ve sorumluluklarını tanımlayan maddelerinde açıklamalar bulunmaktadır.

 

Ayrıca Bakanlar Kurulu’nun 16 Temmuz 1985 günlü 85/ 9707 sayılı kararı uyarınca 05.08.1985 gün ve 18833 sayılı resmi gazetede yayımlanan Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri Şartnamesi ile 23.02.2005 gün ve 25736 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlık – Mühendislik Hizmetleri ve Asgari Ücret – Asgari Çizim ve Düzenleme Esasları Yönetmeliği’nin ilgili maddelerinde Mimarlık Hizmetlerinin tanımları ve ücret hesabı yöntemleri belirtilmiştir.

TMMOB Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği’nin 5. maddesinde mimarlık hizmetleri tanımlanmış, yine TMMOB Mimarlar Odası Mimarlık Hizmetleri Şartnamesi Bölüm 1, madde 1.1 - madde1.4.4 de tarafların hakları ve yükümlülükleri tanımlanmıştır. Bu tanımlar incelendiğinde görülecektir ki bir Mimari Projenin uygulanması sırasındaki Mesleki kontrollük ve uygulama sorumluluğu proje müellifliğinin ayrılmaz bir parçası, Müellif Mimarın hak ve sorumluluğudur.

 

Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlükte olan Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri Şartnamesinin 9.4. maddesinde tanımlanan mimari mesleki kontrollük hizmetlerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca proje müellifi mimar tarafından yerine getirilmesi ya da müellifin denetiminde yapılması kaçınılmazdır. Yine TMMOB Mimarlık – Mühendislik Hizmetleri ve Asgari Ücret – Asgari Çizim ve Düzenleme Esasları Yönetmeliği’nin Mimarlık Mühendislik Hizmetleri Esasları madde 6.b fıkrasında tanımlanan Mesleki Kontrollük Hizmetinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Yasası uyarınca, en sağlıklı biçimde proje müellifi mimar tarafından veya denetiminde yürütülebileceği açıktır.

 

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu açısından incelendiğinde,

Madde 1b-b Eser Sahibi; Eseri meydana getiren kişiyi ifade eder.

Madde 2 – ilim ve edebiyat eserleri; 3.Bedii vasfı bulunmayan her nevi ……….. ve benzerleri, her çeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri …….

Madde 4 – Güzel Sanat Eserleri, 3. Mimarlık eserleri. Olarak tariflenmiş ve Eser üzerindeki hakları kullanma yetkisinin münhasıran eser sahibine ait olduğu (madde 18) belirtilmiştir. Yine kanunun 16. maddesinde “Eser sahibinin izni olmadıkça eserde kısaltma, ekleme, başka değiştirmelerin yapılamayacağı” belirtilmiş yine aynı maddede “Eser sahibi, kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür” denilmektedir.

Buradan da görülmektedir ki mimari proje müellifliği söz konusu olduğunda doğal olarak, müellifliğin bir parçası olarak mesleki kontrollük de gündeme gelmektedir.