Basın Açıklaması: Kadınların Hak ve Özgürlüklerine Yapılan Müdahalelere Hayır
Bölgemizde ve dünyada hâkim olan, giderek yükselen çatışma ve şiddet ortamı, krizler, gericileşen iktidarlar, güvencesizlik, yoksulluk, işsizlik, sömürü ve ayrımcılık; kadına yönelik şiddet ve baskının her geçen gün artmasına neden olmaktadır.
Kırk milyona yakın kadının yaşadığı ülkemizde; dil, din, ırk ve cinsiyet rolleriyle şekillenen toplumsal yapı, siyasal iktidar tarafından kadınların temel hak ve özgürlüklerine yapılan muhafazakâr müdahalelerin meşru temeli haline getirilmiştir.
Temel eğitim olanaklarına erişimin erkeklere oranla beş kat daha düşük olduğu, çalışma hayatına ve işgücüne katılımın ise erkeklerin yarısı oranında gerçekleştiği; nüfusun yarısını kadınların oluşturduğu Türkiye’de; artan kültürel ve sosyal eşitsizlik, düşünce ve inanç alanlarında yapılan gerici baskılar ile yükselen toplumsal ayrışmayı yansıtmaktadır.
Kadınların temel hak ve özgürlüklerine yapılan toplumsal ve bireysel müdahalelerin, uygulanan baskı ve şiddetin görünürlüğü; sermaye odaklı politikalar ile şekillenen kamusal ve özel mekânlar, ulaşım, kentleşme ve yapılaşma politikaları aracılığıyla engellenmektedir. İnsanlık onuru ile bağdaşmayan ve insan hakkı ihlali olan fiziksel, psikolojik ve cinsel istismar suçları yasal düzenlemelerle meşrulaştırılmaya çalışılmakta, toplumsal yaşam dini inançlara ait referanslarla şekillendirilmektedir.
Oysa Devlet; Anayasa ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gereği; hiç kimsenin dil, din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri hiçbir sebeple ayrımcılığa uğramamasını, herkesin temel hak ve özgürlüklerden eşit derecede yararlanmasını, hiçbir ayrım ve kısıtlamanın yaşanmamasını sağlamakla yükümlüdür. Kadınların; eşit iş karşılığında eşit ücret kazanması, kendi hayatını etkileyen kararlarda eşit derecede söz sahibi olması, çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine ve istiyorsa ne zaman ve kaç çocuk sahibi olmak istediğine karar verebilmesi ve ekonomiye, sosyal ve kültürel yaşama katılımını engelleyen ayrımcılığın sonlandırılması merkezi politikaların temelini oluşturmalıdır.
Mimarlar Odası olarak; dünyada ve ülkemizde sömürüye ve baskıya karşı yürütülen mücadeleyi simgeleyen Dünya Kadınlar Günü’nde; kadınların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerinin, istismar ve şiddetin önlenmesinde öncelikli hedefin eşitliğe dayalı toplumsal yapıya erişmek olduğu inancındayız.
Bu bağlamda; kadın erkek eşitliğine dayalı; tüm temel insan hak ve özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve yararlanılmasını engelleyen hiçbir ayrım, mahrumiyet ve kısıtlamanın yaşanmadığı bir gelecek dileğiyle kadın meslektaşlarımızın ve tüm kadınlarımızın gününü kutluyoruz.
TMMOB MİMARLAR ODASI
(Görsel: Kadınlara seçilme hakkı veren Anayasa değişikliği sonrasında; Türkiye’de kadınların katıldığı ilk genel seçimlerden bir fotoğraf – 8 Şubat 1935)